4 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
  • bilim tarihi
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

İlk Kapsamlı Türkçe Mühendislik Kitabı Mecmuat El-Mühendisin'in Ele Aldığı Konular ve Niteliği Hakkında Bir Değerlendirme

Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 270 · Sayfa: 517-530 · DOI: 10.37879/belleten.2010.517
Tam Metin
Makalemizde Hüseyin Rıfkı Tamani'nin yaşam öyküsü hakkında kısaca bilgi verilmiş ve mühendishane öğrencileri için yazmış olduğu Mecmuat el-Mühendisin adlı eseri ele alınmıştır. Eser, kapsamlı ilk Türkçe mühendislik kitabı olması bakımından önemlidir. Bunun yanında, ele aldığı konular ve ele alınış biçimiyle bize söz konusu dönemde mühendislilikten ne anlaşıldığı hakkında önemli bilgiler vermektedir. Eser değerlendirilirken ele aldığı konular ayrıntılı olarak tanıtılmış ve dönemin Avrupa matematik birikimiyle karşılaştırması yapılmıştır. Bunlar yapılırken yazarın konuları ele alışı ve seçimleri tartışılarak, seçimlerinin matematik ve bilim tarihimiz açısından ne anlama geldiği ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Z. VESEL - H. BEIKBAGHBAN - B. THIERRY (de Crussol des Epesse) (et. Birleştiren ve Sunan) La Science Dans le Monde Iranien a l'Epoque Islamique, Tahran 1998. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 252 · Sayfa: 569-576
Bu kitap bilim tarihi ile ilgili araştırmaları kapsayan makalelerden oluşmakta olup, başında UNESCO'nun, Strasburg Üniversitesi Rektörünün, yine orada öğretim elemanı olan H. Beikbaghban'ın önsözleriyle bir giriş ve kısaltmaları gösteren cetvelden oluşmaktadır. Giriş kısmında da belirtilmiş olduğu gibi, bu kitapta, İran ve çevresindeki bölgelerde astronomi, fizik, kimya ve biyoloji ve tıp konusunda yapılan çalışmaların değerlendirilmesi niteliğini taşıyan makaleler yer almaktadır. Burada ele alınan ilk grup makale astronomi ile ilgilidir. David King'in 'Two Iranien World Maps for Finding the Direction and Distance to Mecca' adlı makalede iki haritadan söz edilmektedir.

Atatürk, Bilim ve Üniversite

Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 177 · Sayfa: 27-42 · DOI: 10.37879/belleten.1981.27
Tam Metin
Atatürk'ü doğumunun yüzüncü yılında bütün dünya saygı ile, hayranlıkla anıyor. Biz ona bağlılığımızı, ona sonsuz saygımızı nasıl dile getirelim? Biz ona neler borçlu değiliz ki! Bugün özgür ve saygın bir millet olarak varlığımızı koruyorsak, dünya ulusları arasında şerefli bir yere sahipsek, bunun için en başta Atatürk'e şükran borçluyuz. Birinci Cihan Savaşında Atatürk'ü Çanakkale savunmasının en can alıcı noktasında görüyoruz. Düşman hareketleri ve planlarının ayrıntıları konusunda yaptığı bütün tahminler hiç şaşmadan doğru ve isabetli çıkıyor, ve sonunda Atatürk düşmanı durdurarak Çanakkale'yi ve dolayısıyla İstanbul'u ve yurdu kurtarıyor. Bu başarısı Atatürk'e büyük ün getiriyor. Çanakkale'de kazanılan Türk zaferi münasebetiyle bir İngiliz resmi raporunda şöyle yazılıyor: - Tarihte büyük bir savaşta, tamamen birbirinden ayrı üç can alıcı durumun her üçünde de, aynı bir komutanın, yalnız savaşın bir bölümünü değil, tümünün kaderini ve hatta bir milletin alınyazısını bu derecede temelden etkilemiş olması misali çok nadirdir.

Albert Einstein İçin

Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 171 · Sayfa: 537-546 · DOI: 10.37879/belleten.1979.537
Tam Metin
Hemen bütün uygar dünya bugünlerde Albert Einstein'in 100. doğum yıldönümünü kutluyor. Gönül isterdi ki, Türkiye bu kutlamalara etkin biçimde katılsın. Bu konuda pek iç açıcı olmayan durumumuzu hafifçe noktalayarak, Einstein'in büyük buluşları arasında felsefeye, özellikle yöntembilim ve bilgi kuramı alanlarına getirdiği yeniliklerden birkaçı üzerinde durmak isterim. Ad hoc Kuramlar : İlk ve Ortaçağların doğa biliminden Yeniçağ doğa bilimine geçişte, eskinin tersine, ve yerleşmeye başlayan yeni görüşe uygun olarak, ad hoc uydurulmuş kuramlardan kaçınıldığı kabul edilir. Gerçekten, Yeniçağ fiziğinin kurucusu G. Galilei, "bir olayın niçin meydana geldiğini değil, nasıl meydana geldiğini araştırmak isterim" demekle, bu yeni görüşü dile getirmiş ve metodo risalutivo ile metodo compositivo (costitutivo) yu uygulayarak, başka deyimle, olayın ölçülebilir ögelerini ayırdıktan sonra bunları bir matematik fonksiyonda toplayarak, doğa biliminde yeni çığırı açmıştır. Böylece elde edilen doğa yasasının betimsel (descriptif) olduğu öne sürüldü. Oysa ki bilimin amacı betimlemede kalmayıp, olayın - ya da olayların - açıklamasını vermektir deniyordu; (bunu söylerken, açıklamanın, kaplamı salt betimlemeninkinden daha büyük bir betimleme olduğu gözden kaçırılıyordu).