2 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Belleten
  • denizcilik
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Fransız Arşiv Belgelerine Göre 20. Yüzyılın Başlarında Samsun Limanı

Belleten · 2015, Cilt 79, Sayı 286 · Sayfa: 1039-1072 · DOI: 10.37879/belleten.2015.1039
Tam Metin
Samsun sahip olduğu tarımsal potansiyeli ve coğrafik konumu sayesinde 19. yüzyılın ortalarına doğru hızla gelişmeye başlayan yeni bir ticaret merkezi haline geldi. Kırım Savaşı'nın güney Karadeniz limanlarına getirdiği hareketlilik bu gelişmenin etkenlerden biriydi. Fakat asıl önemli etken 19. yüzyılda Osmanlı tarım ürünlerine olan Avrupa talebiydi. Merzifon, Amasya, Tokat, Sivas, Yozgat, Şebinkarahisar, Kayseri, Kırşehir ve Diyarbakır gibi geniş bir hinterlandın dışa açılan kapısı olan Samsun'un yükselişi bu dış talebin desteklediği istikrarlı tarımsal üretim artışından kaynaklandı. Bu sayede yüzyılın sonunda Güney Karadeniz'in en önemli limanı haline gelen Samsun uluslararası ilginin bir yansıması olarak yabancı temsilciliklere de ev sahipliği yapmaya başladı. Bunlardan biri de 1863 yılında kurulan Fransız Konsolosluğu'ydu. Konsolosların her yıl için ayrıntılı olarak hazırladıkları ticaret ve denizcilik raporları 19. yüzyıl Osmanlı şehirlerinin iktisadi yapıları için en önemli kaynaklar arasındadır. 19. yüzyılın ikinci yarısında istikrarlı yükselişi ile daha fazla dikkat çeken Samsun hakkında Fransız arşivlerinde önemli ticaret raporları vardır. Şehrin yükselişini Fransız konsolosların hazırladığı yıllık ticaret raporlarından da izlemek mümkündür. 1895-1906 yılları arasında Samsun'da görev yapan Henri de Cortanze'nin raporları Samsun'un 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarındaki durumunu çok iyi şekilde yansıtmaktadır. Bu bağlamda bu makale Cortanze'nin Samsun Limanı hakkında 1903'te hazırladığı geniş bir raporu incelemeyi amaçlamaktadır. Cortanze'nin konsolosluk dönemindeki diğer raporlarından da istifade edilerek konu daha geniş bir çerçevede ele alınmıştır.

Osmanlı Denizciliğinin İlk Devirleri

Belleten · 2001, Cilt 65, Sayı 243 · Sayfa: 637-654
Tam Metin
Osmanlı Devleti'nin kuruluşunun 700. yıldönümü törenlerinin yapıldığı son zamanlarda, tarihçiler arasında Beylik dönemine ait çalışmalar artmıştır. Bu çalışmalarda Türkiye Selçukluları Devleti ile de irtibat kurulmaktadır. Bu yüzden ilk devirler üzerinde çalışan tarihçilerin mesailerini iki tarafa da yönlendirmesi zarureti vardır. Osmanlı Beyliği'nin daha Anadolu Selçuklu Devleti bünyesinde bulunduğu devirlerden itibaren önemli bir varlık gösterdiği, dikkatlerden kaçmamaktadır. Ancak Bizans gibi güçlü bir devlete komşu olarak gelişmekte olan bu beyliğin, bir kara beyliği olduğu da kabul edilmelidir. Yani kuruluş yıllarında beyliğin hiç bir deniz geleneği yoktu. Türkiye Selçuklu Devleti'nin yıkılmasından sonra, Beyliğin Bizans ile giriştiği mücadelelerde denizciliğe ilk adımlar atılmıştır.