32 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Belleten
  • orta asya
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Enver Paşa ve Orta Asya'da Başgösteren "Basmacı" Akımı

Belleten · 1990, Cilt 54, Sayı 211 · Sayfa: 1179-1208
Tam Metin
Mustafa Kemal başkanlığındaki Türk ulusalcılarının, 1921 yılı Eylül'ünde Yunan istilâ gücüne karşı Sakarya'da kazanmış olduğu zafer, Sovyet Rusya'nın, Türkiye'yi, Enver Paşa aracılığıyla Bolşevikleştirme planlarını altüst ediyordu. Ulusalcılar, başkentleri Ankara doğrultusunda ilerleyen Yunan ordusuyla boğuşurken, Sovyet önderleriyle işbirliği yapan Enver Paşa, Mustafa Kemal'i devirmek, Yunanlıları yenmek ve Anadolu'da kendi önderliği altında Bolşevizmin temellerini atmak amacıyla, Müslüman Bolşeviklerden oluşan bir ordunun başında Anadolu'ya girmeyi tasarlıyordu. Ama Kemalistlerin Sakarya'da sağlamış oldukları zafer, bu tasarıya büyük bir darbe indiriyordu. Bunun üzerine, Rus önderleri, 1921 Martı'nda bir dostluk antlaşması imzaladıkları Ankara yönetiminin dileği üzerine, Enver Paşa'yı Türk sahnesinden kaldırmaktan başka seçeneğe sahip olmadıklarını görüyor; esasen, onun, o sırada Anadolu'da kendilerine bir yararı kalmadığını anlıyorlardı.

Hoço Harebelerinde Bulunan Bir Mani Metni ve Türk Tarihi Bakımından Önemi

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 202 · Sayfa: 77-86
Bilindiği gibi asrımızın başlarında Orta Asya araştırmaları çok hızlı bir seyir takip etmekte, ilim heyetleri birbiri ardından Turfan'a gitmekte ve zengin vesika koleksiyonları ile dönmekte idiler. Bunlar arasında, İngiliz ve Fransız araştırıcıların yanı sıra Alman sefer heyetinden A. von le Coq da önemli sayılabilecek dini metinlerle dönmüştü. Çoğu mani dinine ait olan bu metinleri Kâşifi (A. von le Coq, Türkische Manichaica aus Chotscho, APAW, I, Berlin 1912; II, 1919; III, 1922) neşretti. Turfan şehri yakınlarındaki Hoço (İdukut şehri) da mani harabelerinden bir kubbe altında bulunan dört levha halindeki on bir metin yazarının ifadesiyle -deneme niteliğindeki bir tercüme ile- ilk defa 1912 de tanıtıldılar.

Anadolu Türklerinin Ekonomik Yaşamları Üzerine Gözlemler (Bu Alanda Ahiliğin Etkileri)

Belleten · 1988, Cilt 52, Sayı 203 · Sayfa: 485-500
Tam Metin
X. yüzyıl başlarından beri batı Türkistan'da ve İran'da yoğunlaşan Oğuz Türkleri, 23 Mayıs 1040 günü Gazneliler Türk Devleti'ne karşı kazandıkları Dandanakan Meydan Savaşı'ndan sonra bugünkü Tahran'ın bir mahallesi olan Rey Şehrini kendilerine başkent yaparak Büyük Selçuklular Devleti'ni kurdular. Anadolu'yu Bizans'ın elinden almayı tasarlayan Selçuklular, 1048 yılında Pasinler'e (Hasankale), 1054 de Muradiye'ye, 1059 da Sivas'a girdiler. 1064 de Kars'ı aldılar. Anadolu'nun kesin olarak Türklerin eline geçmesinin başlangıcı olan 26 Ağustos 1071 gününden 1225 yıllarına kadar Anadolu'ya büyük dalgalar halinde giren Türk toplulukları genellikle göçebe idiler. 1220 lerde Moğolların, Harezmşahlar Türk Devleti'ni ortadan kaldırmalarından sonra, Maveraünnehr ve Türkistan'daki Türk şehirlerinin tüccar ve sanatkâr halkı, dükkanlarını, tezgahlarını bırakıp Anadolu'ya geldiler. Bu ikinci büyük grupta gelenler, öncekilerin tersine, şehirli idiler ve W. Barthold'un dediği gibi, Orta Asya ticaret ve sanatında çok ileri idiler; ticari ortaklıklar kurmuş, çek kullanmış, daha o zamanlar, kâğıt paraya bir geçiş niteliğinde bulunan ipek kumaş parçalarını damgalayarak "akça" adıyla para olarak tedavüle koymuşlardı. Anadolu'ya gelen bu tüccar ve esnaf Türk birlikleri 1240 lı yıllarda bu yeni yurtlarında, Orta Asya'dan getirdikleri kuşkusuz olan "ahi örgütü" nü kurdular. Ahi örgütüne, esnaflar, sanatkârlar, bilginler yani, meslek, sanat, ticaret ve devlet yönetimiyle uğraşanlar girebilirlerdi. Selçuklu, Osmanlı halk sınıflarının hepsini içine alan ahilik, o çağdaki Anadolu Türk halkının sosyo-ekonomik hatta bir ölçüde politik yaşamına yön vermiş bir kuruluştur. Bu nedenle biz "Anadolu Türklerinin ekonomik yaşamları üzerinde gözlemler "başlığı" altında, ahiliği bu niteliğinden söz edeceğiz.

Orta Asya Mahalli Türk Hükümdar ve Aristokratları Arasında İslâmiyet: İlk Müslüman Türk Hükümdarları (Emevîler Devri)

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 201 · Sayfa: 1139-1208 · DOI: 10.37879/belleten.1987.1139
Müslüman olan Türk hükümdarlarından bahsederken akla herhalde ilk gelen sima büyük Karahanlı hükümdarlarından Abdü'l-Kerim Satuk Buğra Han'dır (901-955). A. S. Buğra Han'ın İslam dinini kabul ve onu Türk Hakanlığının resmî dini olarak ilan etmesi Türk milleti ve tarihi için adeta bir dönüm noktası olmuştur. Artık bundan sonra Doğuda İç Asya'nın yayla ve bozkırlarında esmeye başlayan bu ilahi fırtınanın cezbesine kapılan göçebe Türk boyları, büyük kitleler halinde yeni dine girmişler ve çok kısa bir zaman sonra da İslam dünyasının siyasî ve askerî nizamına hakim olmuşlardır.

Han Döneminde Hun-Çin Ekonomik İlişkileri (M. Ö. 206-M. S. 220)

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 200 · Sayfa: 611-624 · DOI: 10.37879/belleten.1987.611
Tam Metin
Ortaasya'da büyük bir imparatorluk kurarak, siyasal bir üstünlük sağlayan Hunlar'ın yayılmış oldukları bölgelerin, tüm ihtiyaçlarını karşılayamadığı göz önüne alınırsa, yağma ve vergilerin dışında, başka kaynaklara dayanmak zorunda olduğu gerçeği ortaya çıkar. Güneylerindeki yerleşik ve ziraatçi bir devlet olan Çin, Hunlar'ın ihtiyaçlarının karşılanması bakımından zengin bir kaynak teşkil etmiştir. Bu bakımdan Han döneminden itibaren, Hunların Çin ile nasıl bir ekonomik ilişki kurmuş olduklarını, az da olsa, mevcut Çince belgelerin yardımı ile gün ışığına çıkarılmaya çalışılmıştır. İşte bu makalede de, sözü edilen konu üzerinde bilinenlere katkı olabilecek kimi belgesel bilgiler verilecektir.

Abbasiler Tarihinde Orta Asyalı Bir Prens Afşin

Belleten · 1987, Cilt 51, Sayı 200 · Sayfa: 651-666 · DOI: 10.37879/belleten.1987.651
Tam Metin
Bu makalede Halîfe Me'mûn ve Mu'tasım devirlerinde mühim başarılar kazanarak Mu'tasım'ın en gözde kumandanı durumuna yükselen ve sonra yine kendi hataları yüzünden feci şekilde hayatı sona eren Afşin'in hayatı anlatılacaktır.

Altan Topçi II.

Belleten · 1986, Cilt 50, Sayı 196 · Sayfa: 9-72 · DOI: 10.37879/belleten.1986.9
Tam Metin
"Moğolların Gizli Tarihi" adlı eserden sonra en önemli Moğol tarihi olan "Altan Topçi", XIII. yüzyıl Moğol tarihini ve Moğollar hakkında efsanevî şecereden başlayarak Ögedei zamanına kadarki en eski bilgileri içine almaktadır. Altan Topçi, Türkiye'de ilk defa tarafımızdan ele alınmış, Moğolca aslı ve C.R. Bawden tarafından yapılan İngilizce tercümesi karşılaştırılarak Türkçeye tercüme edilmiştir. Eserin 1-21. paragrafları "Belleten"in XXXVIII. cildinin 152. sayısında (Ekim 1974) yayınlanmış; burada, Altan Topçi ve nüshaları hakkında geniş bilgi verilmiştir. Ayrıca, Altan Topçi'nin Moğol yazısıyla yazılmış ilk 8 sayfası ile metnin transkripsiyonu yapılmış ilk 5 paragrafı da örnek olarak gösterilmiştir. Altan Topçi'nin bundan önce yayınlanan 1-21. paragrafları, efsanevî şecereden Çinggis Kağan'ın tahta çıkışına kadar geçen tarihî hadiseleri nakletmektedir. 21. paragrafın son cümlesi şöyledir: "….. Mübarek Çinggis Kağan, Kara Yılan Yılı'ndandı. Kırkbeş yaşına geldiği zaman, Bing Bars Yılı'nda ( = 1206), Onon nehrinin menbaında dokuz tuğlu beyaz bayrağı kaldırdı (ve) Büyük Kağan'ların tahtına oturdu. Kasar bey isyan edip kaçtığı zaman, halkın beyi emir verdi (ve) Sübegetei Bağatur'un takibe çıkmasını istedi." Bu bölümde ele alınan 22-96. paragraflar Moğolların biribirleriyle yaptıkları mücâdeleleri kronolojik olarak nakletmektedir. Bu bölümlerde geçen yer ve şahıs adları ile bâzı kelime ve deyimler Türk tarihi için de birer kaynak niteliğindedir.

Ölümünün 1250. Yıldönümü Münasebetiyle Bilge Kagan

Belleten · 1985, Cilt 49, Sayı 194 · Sayfa: 261-272 · DOI: 10.37879/belleten.1985.261
Tam Metin
Gök (Kök)-Türkler, bilindiği üzere, Türk milletine ad veren bir Türk zümresi olarak tarihimizde şerefli bir mevkie sahiptir. Kendilerine ve devletlerine Türk ( = güç-lü, kuvvet-li) diyen bu kütle milâddan önceki yüzyıllardan beri Asya'nın hâkimleri Hunlar soyundan olup, başbuğ Bumın'ın 552 senesinde Ötüken yaylasında (Baykal gölü'nün güneybatısında: 47. enlem, 101. boylam. Orhun ırmağının kaynak bölgesi) tahta çıkması ile, yukarı Çin sınırlarından Karadenize kadar uzanan sahada büyük bir hakanlık kurmuşlardı. Bu geniş sahada devlet doğu ve batı olmak üzere ikili teşkilat halinde idi.

Soğdluların Orta-Asya'daki Faaliyetleri

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 185 · Sayfa: 339-352
Tam Metin
1956 yılında, Moğolistan'daki Bugut şehrinin on kilometre batısında Arahangay aymağı bölgesinde bir yazılı taş bulunmuştu. İki Rus bilgini, S. G. Klyaştornyj ve V. A. Livşits, 1971 ve 1972 yıllarında yayınladıkları yazılarda, bunun Soğdça bir yazıt olduğunu belirtmişlerdir. Kendim, bu "Bugut Yazıtı" denilen yazılıtaşı, 1972 yılında Japon bilim çevresine tanıtmıştım. Ve Prof. Saadet Çağatay ile Doç. Semih Tezcan, sözünü ettiğim bu yazılı taşı, 1976 yılında "Türk Dili Araştırma Yıllığı Belleten" dergisinde Türk bilim çevresine tanıtmışlardır. Yukarıda sözünü ettiğim iki Rus bilginine göre, bu yazıt, I. Göktürk İmparatorluğu zamanında, Mahan Tegin adlı soylu bir kişi için dikilmiştir. Ve Sayın Çağatay ile Tezcan, tanıtma yazılarında; "Oldukça gelişmiş bir yazı dilinin örnekleri olan Eski Türk yazıtlarının eski bir geleneğe dayandığı açıktır. Bu geleneğin kurulmasında Soğdluların oynadığı rolü aydınlatmak bakımından, Bugut Yazıtı büyük önem taşımaktadır. Bu konuda ayrıntılı çalışmalar yapılması gerekir. Şimdilik, yalnızca 6. yüzyıl sonlarında Türk Kağanlığında Soğutçanın yazı dili olarak kullanılmakta olduğunu söyleyebiliriz." demektedirler. Kendim, şimdilik bu nazariyeleri destekliyorum. Ve birkaç bilgin, Soğdluların sadece Moğolistan'daki ve Göktürk İmparatorluğu zamanındaki faaliyetleri üzerinde durmuştur. Fakat, Soğdlular, Göktürk İmparatorluğu zamanında birdenbire Moğolistan'a gelmiş değildir. Soğdlular, önce de, Orta-asya ve Moğolistan'da çeşitli sahalarda faaliyetlerde bulunmuşlardır. Bunu açıklamayınca, I. Göktürk İmparatorluğu zamanındaki Bugut yazıtının dikilmesinin nedeni de açık olmayacaktır. Burada, özellikle Çin kaynaklarına dayanarak, Soğdluların, Orta-asya ve Moğolistan'daki faaliyetlerini açıklayıp, Bugut yazıtının dikilmesinin temelini belirtmeye çalışacağım.

LANDAU, M. JACOB, Pan-Turkism in Turkey A Study af Irredentism London, 1981 C. Hurst and 10. (AIV/6359) [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 1983, Cilt 47, Sayı 185 · Sayfa: 403-406
Tam Metin
218 sahifeden ibaret olan kitab bir girişte altı bölümden oluşmaktadır. Her bölümün notları, hemen o bölümün sonunda verilmiştir. Girişte yazar, Pan-Türkizm ile Pan-Turanizm'in tanımını yapmakta, Pan-Türkizm'in daha geniş kapsamlı olduğunu belirtmektedir. Turan Orta Asya'da bir bölgedir; Türkistan, Özbekistan, Moğolistan buraya dahildir. Doğuda; Çin, Güneyde; Tibet, Hindistan ve Iran, Batıda; Dest-i Kıpçak ve Hazar Denizi, Kuzey'de yine Dest-i Kıpçak çölü ile çevrilidir. Prof. Myron Weiner'in, Vamber'in Y. Akçura'nın, N. Orhun'un Prof. H. Bayur'un çalışmalarından bahsedildikten sonra, 1939-42 yıllarında çıkan BOZKURT dergisinin kapağı üzerinde Türklerin Anayurdunun haritası verilmektedir.