5 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Belleten
  • Son 5 yıl
  • ticaret
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Acemhöyük ve Erken Tunç Çağı Anadolu Ticaret Ağları

Belleten · 2022, Cilt 86, Sayı 307 · Sayfa: 779-825 · DOI: 10.37879/belleten.2022.779
Tam Metin
Bu makalede Acemhöyük Erken Tunç Çağı tabakalarında bulunmuş seramik, taş, tunç ve kemikten imal edilmiş bazı buluntular ile aynı dönem tabakalarında tespit edilen zooarkeolojik bulgular ele alınmıştır. Anadolu Erken Tunç Çağı ticaret ağlarının tanımlanmasında yararlanılan buluntu grupları arasında yer alan Acemhöyük örnekleri, arkeolojik değerlendirmeye tabi tutularak Anadolu ve yakın çevresindeki benzerleri ile karşılaştırılmıştır. Bu değerlendirme ve karşılaştırmalar, Acemhöyük’ün MÖ III. binyılın ortalarından itibaren farklı bölgelerle kültürel ve ticari bağlar kurduğunu ortaya koymuştur. Yerleşimin farklı tabakalarında çok sayıda örneği bulunan Batı Anadolu etkili/kökenli seramikler, Acemhöyük’ün bu bölgeyle güçlü bağlar kurduğuna işaret etmektedir. Çalışmada kısaca değinilen zooarkeolojik veriler ise Erken Tunç Çağı Anadolu toplumlarının ekonomik altyapısına dair dikkat çekici ipuçları elde edilmesini sağlamıştır. Arkeolojik ve zooarkeolojik verilerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıkan tablo ise MÖ III. binyılın ikinci yarısında Anadolu toplumlarının sergilediği sosyo-ekonomik hareketliliğin Acemhöyük’e güçlü bir şekilde yansıdığını ve yerleşimin ticari ağlar üzerinde rol alan anahtar merkezlerden biri olduğuna işaret etmiştir.

16. Yüzyılda Osmanlı-Avrupa Ticari İlişkilerine ‘Yusufça Defnesi’ Örneğinde Bir Bakış

Belleten · 2022, Cilt 86, Sayı 305 · Sayfa: 119-176 · DOI: 10.37879/belleten.2022.119
Tam Metin
Bu makalenin konusunu Kocaeli’nin Kandıra İlçesi Yusufça Köyü’nde bulunmuş olan ve “Yusufça” olarak adlandırılmış defne oluşturmaktadır. Defnede toplam 154 adet altın, 2 adet gümüş sikke bulunur. Altın sikkelerin 98’si Osmanlı diğer 56’sı ise Avrupa sikkelerinden oluşmaktadır. Avrupa sikkeleri ile Osmanlı padişahlarının sikkeleri çağdaştır. Defne kabaca 1462-1622 yılları arasına tarihlenen sikkelerden oluşan yaklaşık 160 yıllık bir birikimi göstermektedir. Bu çalışmanın amacı, 16. yüzyıla tarihlenen defne ışığında söz konusu yüzyılda varlık göstermiş İmparatorluk/devletler/ beyliklerin ticari faaliyetleri/ilişkileri üzerinden para dolaşımını tartışmaktadır. Bu nedenle de önce 16. yüzyıl Osmanlı dünyasında ekonomi, pazar, ticaret, tüccar ve para konuları üzerinde durularak defnede yer alan sikkeler tarihsel, bölgesel ve darphane işleyişleri ile birlikte ele alınmak istenmiştir. Makalede 16. yüzyıla tarihlenen, Osmanlı ve Avrupa sikkelerinden oluşan 154 altın 2 gümüş sikke içeren Yusufça Defnesi örneğinden yola çıkarak, 16. yüzyılda uzun mesafeli ticarette altın sikkelerin yeri/ dolaşımı, birikimin sahibi ve mesleği tartışılmıştır. Defnedeki yabancı paraların temsil ettiği devletlere, altın paralarına ve darphanelerine değinilmiş, söz konusu devletler ve Osmanlı İmparatorluğu arasında ilişkiler ve bu iki devletin sikkeleri tartışılmış, Yusufça Defnesi, Anadolu ve Anadolu dışındaki çağdaş benzer defne örnekleri ile karşılaştırılarak ayrıca değerlendirilmiştir. Şehirlerde ya da kırsalda daha büyük madeni paraların bir parçası olarak toprağa gömülü bulunan değerli madenden paralar; paraların bulunduğu yerleri, nasıl kullanılmış olabileceğini, madeni para üretimi ve insanların para kazanma düzeylerini açıklayabileceği ilişkin ipuçlarından yola çıkarak, altın paranın nasıl ve kim tarafından kullanıldığı, defne sahibi ve birikimi tartışılmıştır.

Jews of Sarajevo and Their Place in the Ottoman Society of Bosnia

Belleten · 2020, Cilt 84, Sayı 301 · Sayfa: 1097-1114 · DOI: 10.37879/belleten.2020.1097
Tam Metin
The first reports about presence of Jews in Sarajevo are dated to the middle of 16th century since when they started gradually to integrate into economic and social streams in Sarajevo and Bosnia. It is very probable that they initially were settling on individual basis as merchants and just only from the beginning of 17th century they start to settle with families and organize as residential community. Choosing of Sarajevo was also a result of pressure that was imposed upon Jews in Dubrovnik, Venice and other merchant places of the West. Since then reports about Jews in Bosnia and their activities are more frequent, and in 17th century they constituted a distinguished economic community in Sarajevo with significant investment in business connection to Dubrovnik and Venice. Their primary occupation in relations with the West was trade followed by banking business. Research results show that at least 22% of Jews in Sarajevo performed some kind of trade, what is very high percentage if we take into account size of the community. This enabled Jews to position themselves in the most elite part of Sarajevo and they are the only social community that as a whole has lived in the most elite economic and professional area of the city. Towards the end of Ottoman rule, Jews of Sarajevo have been transformed into very respectable community that had 9% of share in the whole population of the city. Analysing some sources we see that they used 30% of storerooms and 16% of shops in the biggest trading buildings what additionally shows how important was their share in the economy of the city.

Bir Hanedan Damadının Yaşam Tarzı ve Standardı: Ahmed Fethi Paşa’nın Terekesi

Belleten · 2020, Cilt 84, Sayı 300 · Sayfa: 745-788 · DOI: 10.37879/belleten.2020.745
Tam Metin
Rodoslu zengin bir aileye mensup olan Ahmed Fethi Paşa (1801-1858), çağdaşlarına göre oldukça iyi bir eğitim aldı. Devlet kademelerinde hızla ilerleyen paşa, Sultan II. Mahmud’un dikkatini çekerek, saraya damat oldu. Böylece mesleki kariyeri ve özel yaşamında farklı bir statüye kavuşan Ahmed Fethi Paşa, elde ettiği bu makamlar ve icraatları sayesinde, Tanzimat dönemine damga vurdu. Yanı sıra imparatorluğun en zengin adamlarından birisi haline geldi. Onun çok dikkat çeken devasa serveti ve lüks yaşam tarzı, siyasi rakiplerinin ağır eleştirilerine konu oldu. Terekesinin merkeze alındığı bu makalede, mal varlığından hareketle Ahmed Fethi Paşa’nın ticari ve sosyal ağları, okuma ve harcama alışkanlıkları ile lükse düşkünlüğü gibi hususlar gün yüzüne çıkarılmaya çalışıldı. Ayrıca ardında bıraktığı büyük meblağlardaki borçlarının tespiti ve ödenmesine dair yaşanan sorunlar, arşiv kaynakları kullanılarak incelendi. Böylece Osmanlı Devleti’nde üst düzey bir bürokratın yaşam tarzı ve standardı ortaya konularak karakterine dair elde edilen karinelerle biyografisine katkı sağlandı. İlaveten paşanın ait olduğu zümre ve Tanzimat’la birlikte değişen bazı tüketim alışkanlıklarına dair ipuçları elde etme imkânı doğdu.

An English Merchant in Ottoman İzmir (Smyrna): William Barker (1731-1825)

Belleten · 2020, Cilt 84, Sayı 300 · Sayfa: 717-744 · DOI: 10.37879/belleten.2020.717
Tam Metin
In the eighteenth century, in order to stimulate British trade in the Levant the British Levant Company made such decisions as accepting membership of countrymen. With the benefits of changes in the Company’s rules, William Barker of Derbyshire became a member of the Company and came to İzmir (Smyrna) in 1760 for the purpose of trade and “profit”. Focusing on William Barker’s life, this research examines the rules binding merchants of the Company in Ottoman lands, their relations with both Ottoman subjects and “European” residents in İzmir, the reflections of inter- states competitions and conflict on trade in concerned period and their contacts with Ottoman authorities by analysing documents including Barker’s letters to his family, minutes of the Levant Company, records from the Ottoman archives, traveller accounts, and the letters sent by the traders of the Smyrna Factory to the authorities in London. This study sheds light on how economic, political and social conditions of late eighteenth and early nineteenth centuries in Levant affected European merchants residing in Ottoman lands individually and communally. Not leaving a lucrative trade back in the Ottoman lands where he had started as a merchant without capital and ended up bankrupt, William Barker who resided in İzmir for 65 years until his death left a generation that continued to live in these lands until the middle of the 20th century.