3775 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 3775
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 3775
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 337
- Osmanlı 270
- Osmanlı İmparatorluğu 172
- Türkiye 148
- Türkler 137
- Osmanlı Devleti 135
- Anadolu 131
- Ottoman Empire 111
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 97
RICHARD F. KREUTEL. Die Autobiographie Des Dolmeschers Osman Ağa Aus Temeschwar. New Series XXVIII. The Trustees of the "E. J. W. Gibb Memorial" Hetford 1980. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 179 · Sayfa: 319-320
Özet
Tam Metin
Türk ve Batılı tarihçiler tarafından Viyana bozgunundan sonra yazılan Türkiye kaynaklı anılar, özgeçmişler ve yöresel tarihçelerden biri olarak gerek içeriği, gerek özgünlüğü nedeniyle sevilmiş ve tanınmış bulunan Tamışvar'lı Osman Ağa'nın anıları E. J. W. Gibb vakfından yeni dizinin 28. eseri olarak Richard F. Kreutel tarafından bir kez daha yayınlanmıştır. Kitab-ı inşa, Tercümanlara Lazım Bazı Mükâlemeler ve yine ona atfedilen ve bir nüshası Köprülü Kütüphanesi Hafız Ahmed Paşa dermesi arasında bulunan Nemçe Tarihi sahibi olan Osman Ağa'nın bu eserini Biritish Museum'a kazandıran A. Kremer olmuştur. Metni Almancaya çevirip yayınlayan ise O. Spies'dir.
Türk Tarih Kurumu'nun 50. Kuruluş Yıldönümü
Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 179 · Sayfa: 333-349
Özet
Tam Metin
Türk Tarih Kurumu'nun 50. kuruluş yılı 15 Nisan 1981 de Ankara'da Kurum merkezinde törenle kutlanmış ve bir kokteyl verilmiştir. Törende Türk Tarih Kurumu'nun kurucu üyelerinden hayatta kalan Prof. Dr. Afet İnan ve Dr. Hâmit Koşay'a bu münasebetle birer hatıra şildi sunulmuştur. Töreni bir konuşma ile Türk Tarih Kurumu Başkanı Ord. Prof. Enver Ziya Karal açmış, bundan sonra Türk Tarih Kurumu'nun bir numaralı kurucu üyesi Prof. Dr. Afet İnan anılarını anlatmıştır. Daha sonra Kurum'a kurulduğu günden beri sekreter, başsekreter ve Genel Müdür olarak 50 yıl emek vermiş olan Uluğ İğdemir, Kurum'un kuruluşu ve 50 yıllık çalışmaları hakkındaki raporunu okumuştur.
Kutadgu Bilig Dizini Üzerine
Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 178 · Sayfa: 23-78 · DOI: 10.37879/belleten.1981.23
Özet
Tam Metin
Arat'ın çalışmaları arasında Kutadgu Bilig'in üç nüshasına dayanan karşılaştırmalı metin yayını ve çevirisi sanırım onu en uzun süre uğraştıran çalışmalar olmuştur. Kendisi bu çalışmalarına daha hocası Willy Bang Kaup hayattayken (yani 1934'ten önce) başladığını yazıyor. Çeviri cildi ilk kez 1959'da basıldığına göre Arat'ın KB üzerinde 25 yıla yakın çalıştığı anlaşılıyor. Ölümünden 15 yıl sonra kendi öğrencisi olan meslektaşlarımızın yayınladığı dizinin önsözünde Muharrem Ergin, Arat'ın sağlığında metnin fişlerini hazırladığım, alfabe sırasına koyduğunu, ancak maddelerin düzenlenmesi ve maddebaşlarına anlam verilmesi işinin birkaç denemeden ibaret kalmış olduğunu bildiriyor. Bu fişler üzerinde dizini yayınlayanların denetiminde yaptırılan öğrenci mezuniyet tezlerinin sonradan bir kez daha gözden geçirilip denetlenmesi ve düzeltilmesi sonucu ortaya Arat'ın adıyla yayınlanan dizin cildi çıkmıştır. Bu dizini Arat kendisi bitirebilse, hele Uygurca metinlerde ve Atebetül-hakayık'ta yaptığı gibi notlarını ve açıklamalarını da yazıp yayınlayabilseydi, Türk filolojisi pek yararlı bir çalışma daha kazanmış olurdu. KB metni yaklaşık 68.000 sözcükten oluşmaktadır. Bunca sözcüğü 2861 maddebaşında toplayarak belli bir düzene göre sıraya koymak ve anlam vermek kolay bir iş değildir. Bu güç işi üzerlerine alan meslektaşlarımıza teşekkür borçluyuz. Gerçekte Arat'ın yalnız teknik hazırlıkların bir kısmını yaptığı bu dizini kitap durumuna getirdikten sonra, hocalarına saygılarını dile getirmek üzere yazar adı olarak onun adını göstermeleri, kendilerini ise "neşre hazırlayanlar" diye alçakgönüllülükle geriye çekmiş olmaları da takdire değer bir davranıştır. Kuşkusuz, yaşamı boyunca titiz çalışmanın pek güzel örneklerini vermiş olan hocalarının adıyla bu kitabı yayınlarken gerekli özeni yeterince göstermiş olsalardı, kazanacakları takdir daha da büyük olacaktı. Aşağıda gösterileceği gibi KB dizininde düzeltilmesi gereken epeyce nokta bulunmaktadır. Yine de bu dizin, özellikle ileride KB'in söz varlığı üzerine yapılacak başka çalışmalar için yararlı olacaktır. Ayrıca verilerin bulunmasında büyük ölçüde kolaylık sağlamaktadır, ancak dikkatle kullanılması gerekir.
MAX VAN BERCHEM, Opera Minora (= Küçük Yazılar), publie par les soins de la Fondation Max Van Berchem (= Max Van Berchem Vakfı yardımıyle yayınlanmıştır.) Editions Slatkine, Geneve 1978, 2 Cilt, I, XXXVI 1-614; II, 615-1190 S. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 178 · Sayfa: 115-136
Özet
Tam Metin
Max van Berchem (1863-1921), Doğu ve İslam dilleri ve sanatları ile uğraşanların çok iyi tanıdıkları bir addır. İslam sanatlarına ve epigrafyasına büyük hizmeti dokunan bu İsviçreli ilim adamının ölümünün üzerinden altmış yıla yakın bir süre geçmiş bulunuyor. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde 1943 yılında Sanat Tarihi kürsüsünü kuran ve buradan üzücü bir biçimde ayrılmak zorunda bırakılan Prof. Ernst Diez (1878-1961), 1923 yılında yayınlanan en büyük eserlerinden birini onun hatırasına ithaf etmişti. Birinci Dünya savaşının hemen önündeki yıllarda, henüz o sıralarda hakkında hiçbir şey bilinmeyen Iran ve Horasan bölgesinde inceleme ve araştırmalar yapan E. Diez, elde ettiği bilgilerin sentezini teşkil eden bu çok önemli eserinin başındaki iki sahifeyi Max van Berchem'e ayırmıştı. Burada Diez, onun ölümü ile "yalnız İslam epigrafyasının en başta gelen uzmanlarından birinin değil fakat bu çevrenin çok taraflı en mükemmel kültür tarihçilerinden birinin de kaybedildiğini" açıklıyordu. Sanat Tarihi bilim dalına ilk defa olarak Doğu ve burada Türk Sanatı ufuklarını açmış olan Josef Strzygowski (1862-1941)'nin yetiştirdiği elemanlardan olan Avusturyalı E. Diez, İsviçreli Max van Berchem ile hiçbir vakit karşı karşıya gelememişti. Bir nekroloji - anma yazısı olan bu makalede Diez, Max van Berchem'in hayatının eseri olarak tasarladığı esas büyük çalışmasını tamamlayamadan bu dünyadan göçtüğünü bildirirken onun çok taraflılığını da bilhassa belirtir. Ölümü ile bir ömrün vakfedildiği eser tamamlanamadan kopmuş oluyordu.
D. MUHAMMED İSA SALAHİYE. et-Tedahhulü'l-Osmanî fi'l-Yemen. (Yemen'de Osmanlı İşgali. 945-962/ 1529-1555). Mecelletü'd-dirasati'l-Halic ve'l-Ceziretü'l-Arabiye. Journal of the Gulf and Arabian Peninsula Studies. Kuveyt Üniversitesi Yay. VI. Yıl., Ekim 1980, 24. Sayı., 91-125. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 178 · Sayfa: 137-138
Özet
Tam Metin
Çağımız Arap tarihçileri milliyetçilik akımının da etkisiyle yüzyılın başından beri Sadr-i İslam ve onu izleyen büyük Arap hamlesi dönemiyle meşgul olmayı ve o şanlı günlerin anılarını XX. yüzyıl Arap okuyucularına sunmayı yeğlemekte idiler. Oğuz yayılışı ile Yemen'e kadar hatta, Osmanlı gelişmesi ile bir yandan Kenya bir yandan Fas'a kadar Müslüman - Türk hakimiyetini, bir çeşit iç ezikliği ile konuşmamaya, üzerinde durmamaya, okullarında da bu dönemi Devretü'l, muzlime (Karanlık dönem) adı altında gayet sathi bir biçimde geçiştirmeye, kendi eğitim anlayışları, belki de manda ya da himaye rejimiyle bağlı oldukları İngiliz ya da Fransız yönetimlerinin etkisiyle ters bir biçimde ortaya koymaya çalışmakta idiler. Öyle ki Irak tarihi üzerinde derinleme bir çalışma yapan Abbas Azzavî eserine Tarihu'l-Irak beyne ihtilaleyn (Histoire de l'Irak entre deux Occupations) Bağdat 1945-56 adını vermiş, yani Bağdat'ın 1055 tarihinde Tuğrul Bey tarafından teshirinden General Allenby'nin 11 Mart 1917'de şehri işgaline değin süren dönemi Irak Arapları için bir işgal dönemi olarak tescil etmiştir. Ünlü Lübnanlı tarihçi Filib Hitti de Türk - Osmanlı egemenliğini, imparatorluğu oluşturan toplumlar için bir felaket devri olarak tasvir etmektedir. Tarihu'l-Arap. Mutavvel. Beyrut 1953. III. 835-846. Dikkat edilirse, 400 yıllık bir egemenlik süresini ve dönem içinde Kasr-i Şirin'den Vahran'a değin uzanan Arap toplumunun geçmişini de on sayfada özetlemekte kendine göre yarar görmüştür.
AGOSTINO PERTUSI, La Caduta di Constantinopoli. 2 cilt: I - Le Testimonianze dei Contemporanei. 2 - L'Eco net Mondo (İstanbul'un Fethi. Çağdaşların tanıklığı. Dünyadaki Yankısı), Milano 1976, XCI + 467, 566 sayfa. Fondazione Lorenzo Valla Arnoldo Mondadori Editore. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 178 · Sayfa: 139-154
Özet
Tam Metin
Tanınmış Bizans Edebiyatı ve Filolojisi profesörlerinden Agostino Pertusi, İstanbul'un fethine ait çağdaş kaynakları iki ciltlik bir külliyat halinde yayınlamış bulunuyor. İlk kısmı olaya kişisel olarak katılıp, gözlemlerini kaleme alanlara, ikinci kısım uygar alemde olayın nasıl karşılandığına ayrılmıştır. Çağdaş tarihçilerin ve kaynak değerinde yapıtlar bırakan yazarların ürünleri günümüz araştırıcıları tarafından sık sık ele alınmıştır. Geçen yüzyılda böyle bir girişim yapılmıştı. Fakat her araştıran kendi bildiği dillere göre konuyu ele almıştı. Prof. A. Pertusi ise Türk kaynaklarını ihmal etmemiş, meslekdaşlarının yaptığı çevirilerden yararlanmıştır. Bilmediği diğer dillerden yaptırttığı çevirilere yararlı notlar koymuştur. İstanbul'un Türkler eline geçmesi devrin Şark ve Garp âleminde büyük yankılar yapmıştı. Yüzyıllar boyunca her iki taraf için önemli bir sembol haline gelen İstanbul'un pek az kentin sahip bulunduğu özelliğinden dolayı, fethine ait pek çok belgenin bulunması doğaldır. Tarihle ilgili her aydın kişinin dikkatini çekmiştir. Türk tarihçiliği de bu konudan uzak kalmamıştır. Bununla beraber daha ele alınacak pek çok konu bulunmaktadır. Elimize geçtiği günden beri büyük bir merakla incelediğimiz bu külliyatın bir özetini burada sunuyoruz.
Atatürk'ün Amerikan Milletine Seslenişi
Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 178 · Sayfa: 107-112 · DOI: 10.37879/belleten.1981.107
Özet
Tam Metin
Doğumunun 100. yıldönümü nedeniyle tümü Atatürk'ün anısına ayrılmış bulunan BELLETEN, Cilt XLV, Sayı 177'de Atatürk'ün uzun yıllar önce yayınlanmış, sonra unutulmuş ve "Söylev ve Demeçler" dizisine de alınmamış bazı konuşma, demeç ve direktiflerini "Atatürk'ün Günümüz Olaylarına da Işık Tutan Bazı Konuşmaları" başlığı altında ve gerekli notlar ve açıklamalarla yayınlamıştık. Bu kez de zamanı, kapsamı ve amacı bakımlarından son derece önemli bulduğumuz bir mesajını aynı metodla, yani gerekli bazı notlar ve açıklamalarla yayınlarken 100.cü doğum yıldönümünde yapılması gerekenlerden hissemize düşen çok küçük bir payı yerine getirmenin kalp huzuru içinde bulunuyoruz. Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu ve bağlaşıkları için, yenilgi ile sonuçlanmıştı. Osmanlı devlet adamları bu yenilgiyi tam bir teslimiyetle kabullenmişler ve bunu Mondros Mütarekenamesi ile belgelemişlerdi. Ne var ki Türk milleti bu yenilgiyi, özellikle galip devletlerce Mütareke hükümlerine uyulmayarak Türk milletinin toptan yok edilmesi biçiminde gelişen öneri ve davranışları kabullenmemiş, yer yer "Reddi İlhak" ve "Müdafaai Hukuk" örgütleri kurularak yeni bir direnişin hazırlığı içine girilmişti.
Kurtuluş Savaşında Demiryolculuk II
Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 178 · Sayfa: 79-106 · DOI: 10.37879/belleten.1981.79
Özet
Tam Metin
Bundan önceki yazımızda, bu özetlemeleri Türk Demiryolculuğunun kurucusu sayılan Behiç Erkin'in "o zamanlar henüz bir yere vermedikleri defter ve dosyalardaki yazı kopyelerine göre" yaptığımızı açıklamıştık. Göreve başlamasından önceki durumları da kapsayan, Demiryolları İdaresinin gelen - giden yazılarının önmeli olanları birer kopyesini bulunduran bu büyük defterlerde, konu ile ilgili olarak, sayın Behiç Erkin'in, o zamanki görüş ve kanılarını yansıtan kısa notlarına da rastlanılmaktadır. Bundan önceki yazımızın sonunda geçen ve odun parası olarak verilecek on bin lirayı gelip alması için gece yarısı uyandırılması olayı ile, Orman memurlarının davranışlarının üzerinde bıraktığı izlenimleri yansıtan notlar, bunlara birer örnek olmaktadır. 1. derecede önemli olanların yazıldığı bu büyük defterlerle, önemi 2. derece olan dosyalardaki yazı suretlerinden; engüç koşullar altında, yeni doğmaya başlıyan Türk Demiryolculuğunun; başlıca yakıt olarak kullanılan odun satın alınması ile memur ve işçilerin aylık ve gündeliklerinin ödenmesi için gereken paranın bulunmaması gibi doğrudan mali nitelikte olanlardan ayrı nitelikte, büyük uğraşıları gerektirecek başka sorunları da olduğu görülmektedir. Bunlar arasında "Dışarıdan işlere karışma" niteliğindekiler önemli bir yer tutmaktadır.
FUAT SEZGİN, Geschichte des Arabischen Schrifttums, cilt 7, E. J. Brill, Leiden 1979, XVI + 486 sayfa, 196 guilder. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 178 · Sayfa: 113-114
Özet
Tam Metin
Fuat Sezgin'in ünlü yayınının yedinci cildi de çıkmış bulunuyor. Bu cilt altıncı cildin tamamlayıcısı ya da kardeş cildi sayılabilir. Çünkü altıncı cilt astronomi üzerine idi. Son çıkan bu yedinci cilt ise astroloji konusunda. Astronomi ile astrolojinin, bunlar hakkında günümüzde kesinlikle sahip olduğumuz farklı değer yargıları açısından, birbirlerinden ayırdedilmeleri çok uygun olmakla beraber, bu iki konu Ortaçağda çok içiçe bir durumda olduklarından, eldeki metinlerin bu açıdan tefriki her zaman kolay olmasa gerektir. Fuat Sezgin'in bu konuları ayrı ayrı ciltler içine almayı, herhalde, kısmen olsun, ciltlerin uygun hacimde olabilmesi bakımından tercih etmiş olduğu düşünülebilir. Ayrıca, bu cildin bölümlere ve kısımlara ayrılışı da bu sayede bu konuya özgü bir biçimde yapılabilmiştir. Cildin tümü üç ana kısımdan oluşuyor. Bu ana kısımlar yerine göre tâli kısımlara ya da bölümlere, bölümler de tekrar kısımlara ayrılıyor. Bunlara tekabül eden başlıklar da genel astroloji; meteoroloji ve onunla ilişkili konular; Arapların ulusal meteoroloji ve astronomisi; kaynaklar, Arap astrologlar; Arap meteorologlar; astrolojik meteoroloji; Arap astrometeorologIar, envai ve envâi tipi eser yazarları başlıklarıdır.
Kurumumuzun Binası 1980 Ağa Han Mimari Ödülünü Kazandı
Belleten · 1981, Cilt 45, Sayı 178 · Sayfa: 204
Özet
Tam Metin
1980 yılında Ağa Han Vakfı'nca düzenlenen Ağa Han mimari ödülüne 200 proje katılmış, 15 proje ödüle layık görülmüştür. Bunlardan birisi de Kurumumuzun binasıdır. Dünyanın en ünlü mimar ve şehircilerinden oluşan Büyük Jüri "Tarihsel İçerikle Uyum Araştırması" başlığı altındaki kararında binamızı şöyle değerlendirmiştir: "Çağdaş yapı teknolojisini geleneksel fikir ve ilkelerle birleştiren bir mimari anlatım biçimine giden yolda bir aşama oluşturan Türk Tarih Kurumu binasına "Tarihsel İçerikle Uyum Araştırması" ödülünün verilmesi kararlaştırılmıştır. Binada bellibaşlı işlevsel hacimlerin bir merkezi avlu çevresinde toplanması, Osmanlı yapılarının içe dönük kişiliğini yansıtırken, İslami mimarinin bütünlüğü ilkesi de parçaların bütüne olan ilişkilerini belirtmekte bir düzenleme aracı olarak kullanılmıştır. 1930'lardan bu yana Ankara'da yapılan binaların belirgin ortak özelliği olan uluslararası üsluba bir tepki olan bina, geleneklerden neler öğrenilebileceğinin bir örneği ve daha geçerli bir mimari diline işaret eden bir ölçüdür."