381 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 381
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- Osmanlı Devleti 37
- Ottoman Empire 36
- Osmanlı 34
- Ottoman 28
- Osmanlı İmparatorluğu 15
- İstanbul 11
- Ticaret 10
- Türkiye 10
- Ottoman State 9
- İngiltere 8
Türkiye Cumhuriyeti’nin Bir Propaganda ve Tanıtım Hamlesi: 1926 Seyyar Sergi ve Avrupa Seyahati
Belleten · 2019, Cilt 83, Sayı 298 · Sayfa: 1097-1130 · DOI: 10.37879/belleten.2019.1097
Özet
Tam Metin
1926 yılında Karadeniz Vapuru'nda oluşturulan Seyyar Sergi, erken Cumhuriyet döneminde vuku bulan uluslararası bir propaganda ve tanıtım aracı olarak tarihe kaydolmuştur. Türk mamulâtı ve masnuatını ihtiva eden gemi, yaklaşık üç ay süren seyahati boyunca Avrupa'nın önemli limanlarını ziyaret etmiş ve Türk basınına göre batılı ülkelerden övgüler almıştır. Karadeniz Vapuru, sadece bir ticaret gemisi olarak değil, aynı zamanda yeni Türk imajını da temsil eden bir propaganda aracı olarak işlev görmüştür. Gemide verilen balolar, personelin şıklığı ve zarafeti, Batılılarca Cumhuriyet Türkiye'sinin bir aynası olarak görülmüştür. Seyyar Sergi, Mustafa Kemal Paşa liderliğindeki Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaşlaşma yolunda ortaya koyduğu güçlü iradenin ve kararlılığın adeta bir simgesi olmuştur.
The Relations Between the Ottomans, Zionists and Palestinian Jews as Refl ected in Israeli History Textbooks
Belleten · 2019, Cilt 83, Sayı 298 · Sayfa: 1131-1166 · DOI: 10.37879/belleten.2019.1131
Özet
Tam Metin
Israeli history textbooks published since 1948 dwell at length on the Ottoman government's relations with the Zionists and its policies toward the Palestinian Jews. Explaining the Ottomans' opposition to Jewish settlement in Palestine, the textbooks acknowledge their concern that a non-Muslim majority could emerge there to demand autonomy or independence, as had happened earlier in the Balkans. However, they sharply criticize the wartime policies of Jamal Pasha against the Jewish community in Palestine. Although they concede that the majority of the community remained loyal to the Ottoman government, they mainly attribute this to their fears of a harsh retaliation from the part of the government. In contrast, they consider the pro-British activities of Nili and the Hebrew Battalions as the right kind of investment for the future of the community.
İBRAHİM TELLİOĞLU, Trabzon Rum Devleti, Serander, Trabzon 2009. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 2019, Cilt 83, Sayı 298 · Sayfa: 1173-1178 · DOI: 10.37879/belleten.2019.1173
Özet
Tam Metin
The sovereignty of the Commenos in the Black Sea Region is an important subject of the Middle Age history. However the studies carried out in this field are not sufficient enought to enlighten it in every respect. Thus related to the place of the Commenos dynasty in the Turkish and Byzantine histoıry there have been several arguments. Moreover, their sovereignty in the regioın has been described as the "Empire" by the western researchers, who take J. P. Fallmerayer as the model for their studies. They also gnore using the Turkish sources or other related sources to describe the political, ethnic and socio-cultural structure of the Black Sea region. Therefore, the book written by Tellioğlu handles the soverignity of the Comnenos using a wide range of sources and he manages to enlightne some contorversila problems referring to different sources and tries to enlighten some points lying in dark. Thus he makes some valubale contributions to the field of literature.
Haçlı Seferleri Döneminde Sur Şehri
Belleten · 2019, Cilt 83, Sayı 297 · Sayfa: 439-468 · DOI: 10.37879/belleten.2019.439
Özet
Tam Metin
Sur şehri mevcut coğrafi konumu dolayısıyla kurulduğu dönemin sonrasında bilhassa ticarî anlamda her zaman önemli bir yer olmuştur. 1099 yılı itibarıyla Ortadoğu'ya yerleşen Haçlıların anavatanlarıyla denizden bağlantı kurma istekleri şehri onların hedefi haline getirmiştir. 1124 yılında bu amaçlarına ulaşan Haçlıların hâkimiyeti Sur için yeni bir dönemin de kapılarını aralamıştır. Kudüs Krallığı topraklarına dâhil edilen şehirde İtalyan denizci şehir devletlerine ticarî imtiyazlar tanınmıştır. Öncelikli olarak Venedikliler, Haçlılara verdikleri desteğe mukabil şehrin 1/3'ü elde etmişlerdir. Onları Ceneviz ve Pisalılar takip etmiştir. Adı geçen İtalyan devletlerinin sayesinde Sur, bölgenin önemli ticaret noktalarından biri haline gelmiştir. Bununla birlikte Haçlı hâkimleri zaman zaman İtalyanlara tanıdıkları imtiyazları geri alabilmek adına hamleler yapmaktan da çekinmemişlerdir. Aynı şekilde İtalyan denizci şehir devletleri de bölgedeki ticarî hegomonya adına birbirleriyle de mücadele etmişlerdir. Nitekim Sur, Venedikliler tarafından Akka'dan kovulan Cenevizlilerin yeni merkezi olmuştur. Ticaret konusundaki gelişmelerin dışında Sur, Haçlı Seferleri tarihinde İkinci Krallık Dönemi'nin başlamasındaki en önemli merhaleyi teşkil etmiştir. 1187'deki Hıttin Zaferi sonrasında Kudüs ve Akka başta olmak üzere birçok şehrin Sultan Selahaddin tarafından zaptıyla Ortadoğu'da tehlikeye giren Haçlı varlığı Konrad de Montferrat idaresinde Sur'da gösterilen direniş sayesinde bölgede tutunma imkânı bulabilmiştir. Bu makalede Sur'un, Haçlı seferleri dönemindeki tarihi, sosyo-ekonomik durumu ve bölge ticaretindeki yeri anlatılmaya çalışılacaktır.
Akadca Çivi Yazılı Belgelerde Çeyiz
Belleten · 2019, Cilt 83, Sayı 297 · Sayfa: 407-426 · DOI: 10.37879/belleten.2019.407
Özet
Tam Metin
Çeyiz verme evlilik süreci içerisinde önemli bir gelenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Çeyiz, günümüzde baba tarafından evlenecek olan kızına verdiği evlilik hediyesidir. Ancak bazı çivi yazılı Akadca belgelerde, çeyiz bir hediye olmasının yanında babanın kızına mirasından pay vermesi olarak da yorumlanmaktadır. Bununla birlikte babalar bazen çeyizin içeriğini tespit etmek ve kızının çeyiz üzerindeki haklarını korumak için erkek tarafıyla bir anlaşma yaptığı yazılı belgelerden anlaşılmaktadır. Babasının evinden çeyiziyle ayrılan kadın, yaşamı boyunca çeyizi üzerinde kullanım hakkına sahip oluyordu ve öldüğü zamanda bu çeyiz çocuklarına miras olarak aktarılıyordu. Eski devirlerde, kanun metinleri ve sivil halka ait özel kayıtlarda bu konuya sıklıkla yer verilmesi, meselenin hem hukuki hem de toplumsal sorunlara yol açtığını göstermektedir. Çeyiz kelimesi çivi yazılı Akadca kaynaklarda genellikle "šeriktu(m)" ve "nudunnû(m)" kelimeleri ile karşılanmıştır. Devletin yazılı kanunlarında ve halkın özel kayıtlarında bu konu üzerinde durulması, muhtemelen daha önce karşılaşılmış olan sorunların önüne geçme ve çeyizin sahibi olan kadını koruma amacı taşıyordu.
Selahattin Eyyubî'nin Nesebi
Belleten · 2019, Cilt 83, Sayı 297 · Sayfa: 469-484 · DOI: 10.37879/belleten.2019.469
Özet
Tam Metin
Tarihe mal olmuş ünlü bir kahraman olarak Haçlılara kan kusturan ve onları Kudüs'ten söküp çıkaran ve Eyyubî Devleti'nin ünlü sultanı Selahattin Eyyubî'nin nesebi çoktandır tartışma konusu olmuş bir konudur. Bu tartışmaya kurduğu devletin bir Türk devleti olup olmadığı da ekleniyor. Bazı rivayetler onun baba tarafını Kürt olarak gösterirken, bazı kaynaklar da Arap olduğunu söyleyerek ona şecere isnat etmektedir. Bununla beraber birçok kaynak da onun Türk kökenli olduğunu söylemektedir. Onun kimliğini ve nesebini tayin etmede kaynaklar ne derece güvenli, dönemindeki tarihi ve kültürel veriler ne derece incelendi? Selahattin kendini ne olarak hissediyor? Bunların belgeleri var mıdır? İşte cevabını aramamız gereken sorular bu ve bu nevi sorulardır. Bir kişinin yaptıkları ve hizmetleri elbette nesebinden ve ait olduğu etnisiteden daha önemlidir. Ancak, kaynaklar farklı yorumlanıyor ve çarpıtmalar yapılıyorsa işte o zaman bilim adamlarının kaynakları masaya yatırarak iddiaları yeniden değerlendirmesi gerekiyor.
Geç Antik Çağ’da Tzanika’nın (Kuzeydoğu Anadolu) Sınır Savunma Sistemine İlişkin Notlar
Belleten · 2019, Cilt 83, Sayı 297 · Sayfa: 427-438 · DOI: 10.37879/belleten.2019.427
Özet
Tam Metin
Bu makale, altıncı yüzyılda Kuzeydoğu Anadolu'da yer alan Tzanika'nın sınır savunma sistemine ilişkin matbu arkeolojik bulguların yeniden değerlendirilmesi amacıyla Koç Üniversitesi'nde yürütülen ve TÜBİTAK tarafından desteklenen bir araştırma projesinin ('Unutulmuş Sınırlar Projesi') sonuçlarını sunmaktadır. Makale, Justinian'ın sınır politikasını değiştirme sebebini inceleyecek kısa bir tarihsel arka plandan sonra, altıncı yüzyılda doğu sınırının ilgili kısmında uygulanan savunma sistemine daha fazla ışık tutacak arkeolojik bulguları odağına alacaktır.
Cumhuriyetin İlk Yıllarında Köycülük Tartışmaları ve Numune Köyler
Belleten · 2019, Cilt 83, Sayı 297 · Sayfa: 729-752 · DOI: 10.37879/belleten.2019.729
Özet
Tam Metin
19. yüzyılın sonu 20. yüzyılın başında yaşanan olaylar dünyanın birçok ülkesinde modernist toplumsal dönüşüm amaçlı yeni yönetimler ortaya çıkarmıştır. Bu yönetimlerin vurguladıkları ortak amaçları endüstrileşme-kentleşme ekseninde bir kalkınma olmakla birlikte sahip oldukları toplumsal ve teknolojik alt yapı bunun tam tersidir. Bu nedenle de birçoğunun gündeminde ekonomik, sosyal ve siyasal devamlılıklarını sağlama temeliyle sıkı sıkıya bağlı olan kırsal alan çalışmaları vardır. Bunlardan biri olan genç Türkiye'de ise kırsal alan modernleşmesi çalışmaları Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren gündemde önemli bir yer tutmuştur. Oysaki Kurtuluş Savaşı sonrasında demografik ve ekonomik nedenlerle öncelikli konulardan biri haline gelen kırın modernleşmesi, geç Osmanlı Modernleşme gündeminde eğitim, savunma, sanayi vb. birçok acil reform probleminin arasında kendine oldukça sınırlı bir yer bulabilmiştir. Böylesi koşullar altında Lozan görüşmeleri ile ortaya çıkan ve Türkiye-Yunanistan arasında Batı Trakya ve İstanbul'da yaşayanlar hariç tüm Rum ve Türklerin yer değiştirmesini kapsayan nüfus mübadelesi ise iskân sorununu ülke için en acil imar faaliyetlerinden biri haline getirmiştir. Devlet mübadillerin iskân edilmesi zorunluluğunu kırsal alan modernleşme projesini yeniden ele almak için bir fırsat olarak değerlendirilince ortaya bir iskân çalışmasından çok daha fazla anlamlar taşıyan Cumhuriyet köyü ideali çıkmıştır. Bu çalışmanın amacı, Cumhuriyet'in kurulduğu ilk yıllarda mimarların Türk köyüne ve köylüsüne -dönemin yoğun kullanılan tanımıyla 'halk'a- bakış açısını, belli tercihler ve amaçlar doğrultusunda tasarlanmış yapılı çevrelerin oluşumunu ve mimarinin yeni bir halk yaratma çabalarındaki tavrını ortaya koymaktır. Bu kapsamda, bir yandan iskân baskısı diğer yandan modernleşme kaygıları altında gerçekleştirilen Cumhuriyetin ilk yıllarında köycülük çalışmalarının mekânsal kurgusu ele alınmaktadır. Böylelikle, genellikle kentleşme ve sanayileşmeye yönelik imar faaliyetleri ile bilinen Cumhuriyetin ilk yıllarında modernite projesinin, köy-kent ikileminin de tartışmaya açılması umulmaktadır.
Çarlık Rusyasının Güney Kazakistan’daki Eğitim Politikası (1850–1914)
Belleten · 2019, Cilt 83, Sayı 297 · Sayfa: 665-688 · DOI: 10.37879/belleten.2019.665
Özet
Tam Metin
Güney Kazakistan'ın işgali, 1867'de Çarlık Rusyasının Türkistan Genel Valiliğini kurması ile tamamlanmıştır. Güney Kazakistan, merkezi Taşkent şehri olan yeni "Rus vilayeti"ne Sırderya ve Yedisu illeri olarak dahil edildi. Yeni iller Kazakistan'ın diğer bölgelerine göre önecellikle Kazakların yoğun yaşadığı bir sahadır. İkinci olarak, Müslümanlık ve milli şuur son derece güçlüdür. Üçüncü olarak, Rusya'nın bölgeyi işgal politikasına karşı güçlü bir direniş gösterdi. Bütün bunlara ek olarak bölgedeki göçebe Türk kabilelerinin denetimi son derece zordu. Bölgeyi Rusya'nın ayrılmaz bir parçası haline getiren Çarlık yönetimi bunu gerçekleştirmek için eğitimi en önemli araç olarak kullandı. Bu çalışma Çarlık yönetiminin bölgeyi Ruslaştırma aracı olarak eğitim politikasını nasıl yürüttüğünü incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmada Rus okullarının eğitim programları, yeni kurulan Rus okullarında görev yapacak öğretmenlerin yetiştirilmeleri; yeni yönetimin Müslüman eğitim kurumlarına yönelik siyaseti, Rus-Tuzem (Yerli) okullarında, yerli kız çocukları arasından Rus okulları için öğretmen yetiştirme okullarının ders programları, misyonerlik faaliyetlerinin gelişmesi meseleleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Veriler, Özbekistan ve Kazakistan Cumhuriyetlerinin Merkezi devlet arşivlerinde yürütülen çalışmalar sonucunda elde edilmiştir. Araştırma, Çarlık Rusyası'nın bölgedeki Ruslaştırma siyasetinde, özellikle, Rus-Tuzem okullarını temel kurumları olarak gördüğünü, mektep ve medreselere karşı alternatif olarak bu okulların sayısı arttırdığını ortaya koymaktadır. Bu okulların ders programlarında ve müfredatlarında Rusça'nın ön plana çıkarıldığı ve görevlendirmelerde Rusça bilenlerin ön plana çıkarıldığı tipik sömürgeci siyasetin uygulandığı tespit edilmiştir.
Anadolu Selçuklu Medreseleri ve Darüşşifalarında Türbe
Belleten · 2019, Cilt 83, Sayı 297 · Sayfa: 519-554 · DOI: 10.37879/belleten.2019.519
Özet
Tam Metin
Anadolu Selçuklu döneminde kentlerin tarihi dokusu içindeki en anıtsal yapıları medreseler ve darüşşifalar oluşturmaktadır. Bu dönemde medreseler ve darüşşifaların içinde ya da bitişiğinde mescit ve türbe gibi farklı işlevli birimler yer alır. Bu bağlamda medrese ve darüşşifalarda bulunan tek ya da çift katlı olan bani türbeleri özel bir gruptur. Bu çalışmada Anadolu Selçuklu döneminin farklı süreçlerinde inşa edilen medrese ve darüşşifalardan örnekler seçilerek konu incelenmiştir. Yapıların konumu, tarihi, banisi, mimari özellikleri dikkate alınarak, medrese- türbe, darüşşifa- türbe ilişkileri irdelenecektir. Eğitim ve sağlık yapıları çoğunlukla dönemin Selçuklu hükümdarı ya da devlet adamları tarafından inşa ettirilmiştir. Anadolu'da 13. Yüzyılın ikinci yarısında, İlhanlı döneminde Sivas ve Erzurum gibi şehirlerde bulunan anıtsal medreselerin çoğu dönemin emirleri ve vezirleri tarafından yaptırılmıştır. Ortaçağ Türk mimarisinde açık ya da kapalı bir avlu çevresinde kurgulanan medrese ve darüşşifalar, çoğunlukla revaklı bir avlu, avluya açılan sayıları bir- dört arasında değişen eyvanlar, öğrenci odaları, kışlık dershane odaları, mescit, türbe, kütüphane, imaret gibi birimlerden oluşmaktadır. Yapılarda türbelerin çoğu eyvanlardan birine bitişik yapılmıştır. Çok az örnekte medreselere dıştan bitişik türbeler bulunmaktadır. Yaygın olarak Anadolu Selçuklu medreselerinde ve az sayıdaki darüşşifa örneğinde gördüğümüz bu türbeler çeşitli kurguları ile özel tasarlanmış, öne çıkan yapılardır.