3775 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 3775
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 3775
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 337
- Osmanlı 270
- Osmanlı İmparatorluğu 172
- Türkiye 148
- Türkler 137
- Osmanlı Devleti 135
- Anadolu 131
- Ottoman Empire 111
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 97
IV. Uluslararası Güney-Doğu Avrupa Incelemeleri Kongresi
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 173 · Sayfa: 245-248
Özet
Tam Metin
V. Uluslararası Güney - Doğu Avrupa İncelemeleri Kongresi 13-18 Ağustos 1979 tarihlerinde Ankara'da Cumhurbaşkanımız Sayın Fahri Korutürk'ün koruyucu başkanlığında toplanmıştır. Kongre'ye 326'sı yabancı olmak üzere 380 delege katılmış, 19 rapor, 110 co-rapor, 213 bildiri sunulmuştur. Yuvarlak Masa'ya ise 20 konuşmacı katılmıştır. 13 Ağustos 1979 Pazartesi günü saat 9.30'da Türk Tarih Kurumu Merkezinde toplanan Kongre üyeleri Atatürk'ün Anıtkabrini ziyaret ederek saygı duruşunda bulunmuşlardır. Türk Tarih Kurumu ve Kongre Başkanı Ord. Prof. Enver Ziya Karal Anıtkabir'deki özel deftere şu sözleri yazmıştır: Atatürk: Türkiye'nin üyesi bulunduğu Güney - Doğu Avrupa İncelemeleri Milletlerarası 4. Kongresi üyeleri saygı ile huzurunda eğildik. Bir zamanlar "Türkler bütün dünya uluslarının dostlarıdır" ve "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" ilkelerini bütün bir yaşam için ve herkes için bir kılavuz olarak göstermiştin. Bugünkü ziyaret, bu ilkelerin canlılığını ve ölmezliğini kanıtlıyor.
Vakıflar Dergisi, Sayı : XII, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayını, Ankara 1978 in. 4, 432 S. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 173 · Sayfa: 193-196
Özet
Tam Metin
Şimdiye kadar, belirli bir takvime bağlı olmadan çıkan, özellikle ilk sayıları ile Türk sanat ve kültür tarihine önemli katkıları olan Vakıflar Dergisinin bu sayısı yeni bir düzen içinde çıkmaktadır. Eski düz, sade kapak görünümü yerine, çeşitli konularda dört renkli fotoğraf gösteren bir kapak kompozisyonu bulunmaktadır. Şimdi Dergide yeralan makalelerin isimlerine ve gerektiğinde içeriklerine kısaca göz atalım.
Silifke ve Dolaylarında Yapılan Topraküstü Arkeolojik Araştırmalar Raporu (1979)
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 173 · Sayfa: 122-124
Özet
Tam Metin
Silifke ve çevresini 1972 yılından beri İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde kürsümüz yardımcıları ve öğrencilerimizden meydana gelen küçük bir ekip ile araştırmakta ve incelemekteyiz. Bu yıl yaptığımız çalışmalarda, evvelce yapılan bazı araştırmaların elde edilen sonuçlarını kontrol ettikten başka, başlıca dört konu üzerinde durulmuştur.
Üyelerimizden Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal Fransız Akademisine Onur Üyesi Seçildi
Belleten · 1980, Cilt 44, Sayı 173 · Sayfa: 248
Özet
Tam Metin
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Arkeoloji profesörü ve Kurumumuz asıl üyesi Ekrem Akurgal, Aralık 1979'da Fransız Akademisinin "Académie des Inscriptions et Belles - Lettres" bölümüne üye seçilmiştir. Profesör Ekrem Akurgal aynı zamanda Avusturya, Büyük Britanya, isveç ve Danimarka Akademilerinin de üyesidir. Arkadaşımızı candan kutlarız.
Kur'an Harfleri ve Atatürk Devrimlerine Karşı Çıkışlar
Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 172 · Sayfa: 823-836
Özet
Tam Metin
Atatürk'ün ulusu yararına gerçekleştirdiği devrimlerin en büyüklerinden birinin 50. nci yılında bulunmamız nedeniyle, konuyu yazı devriminden ve bu devrimden 50 yıl sonra, kimi sorumlu kişilerin ve bu arada kişisel çıkar gözleyenlerin rejim dahil devrimlerimizin tümüne yönelmiş karşı görüş ve propagandalarından seçtim. Bugün sayıları milyonları bulan eğitimden yoksun yurttaşların arasında Arap yazısının kutsallığına, bu yazının dünyanın kurulduğu günden beri var olduğuna inandırılmış sayısız kişiler vardır. Gene bu eğitimsiz kütlelere Türk ulusunun yalnız Arap harflerini kullanmış olduğu, ayrıca bütün başarı nın tarihteki şan ve şereflerin Islam dinine borçlu bulunulduğu kanısı verilmiştir. Gerçekte kaba bir hesapla binyıl öncesinden başlayarak 1 Kasım 1928'e gelinceye kadar kullanılan Arap yazısı Türk ulusunun dil özelliklerine uygun düşmediği gibi, anlamı bilinmeyen sözcüklerin doğru okunması da mümkün değildi; bu yazıları okuyanlarca pek iyi bilindiği üzere. Bir soru gelebilir usumuza: Öyle ise atalarımız neden hem Arap yazısını hem de büyük ölçüde arapça sözcükleri aldılar? Gene 900 yıldan bu yana Selçuk ve Osmanlı İmparatorlukları iktidarlarında Türkler'le içiçe yaşayan Türk soyundan olmayan azınlıklar örneğin Rumlar, Ermeniler, hatta Müslüman olan başka etnik gruplar kendi dillerini belki bu ölçüde ihmal etmemişler de, zengin kökleri olan türkçe neden bu ölçüde gerilemiş, neden arapça ve farsça sözcükler ve kurallarla dolu bir resmi türkçe meydana gelmiş? Bunu yanıtlamak için sık sık yinelenen, tarihsel gerçeklerle de çelişen bir konuya değinmek istiyorum. O da Türklerin İslam dinini kendi bünyelerine uygun bularak hemen kabul ettikleri iddiasıdır. Oysa tam tersi...
Efes'teki Celsus Kitaplığı Onarım Çalışmaları
Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 172 · Sayfa: 809-822 · DOI: 10.37879/belleten.1979.809
Özet
Tam Metin
1973 yılı sonbaharında Türkiye'de toplanan X. Uluslararası Klasik Arkeoloji Kongresinin İzmir oturumlarında Celsus tasarısının teknik konularını yükümlenen çalışma arkadaşım Yüksek Mimar Friedmund Hueber ile birlikte sizlere "Celsus Kitaplığımn Anastylosis ve Tarihleme Problemlerini" kapsayan yeni buluşları anlatmıştık. X. Klasik Arkeoloji Kongresinin tutanakları henüz yayınlanmadığından, çalışmalarımızın başına göz atmak, yararlı olacaktır. Celsus kitaplığı onarım çalışmalarına 1970 yılı sonbaharında başlanılmıştır. Prof. Dr. Hermann Vetters'in başkanlığında Avusturya Arkeoloji Enstitüsünden oluşan bir ekip ve bu satırların yazarı aşağıda izleyeceğiniz çalışmaları bugüne dek başarılı bir biçimde sürdürmektedir. Büyük onarım projesi için bu arada çeşitli Alman ve Avusturya firmalarından yardımlar alınmıştır. Şöyleki -Autokran diye adlandırdığımız hareketli vinçi hediye eden Firma Hochtief "Batı Almanya Essen'e;" onarım çalışmaları süresince her türlü maddi ve manevi desteği veren, özellikle Celsus kitaplığının ön cephe onarımı parasal harcamalarını yükümlenen "Avusturya, Viyana" Kallinger inşaat firmasının sahibi Senatör Yük. Müh. Sayın Anton Karl Prskawetz'e- bu satırlarda teşekkür etmek bizim için bir onur olacaktır.
Profesör Paul Wittek (1894-1978)
Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 172 · Sayfa: 837-840 · DOI: 10.37879/belleten.1979.837
Özet
Tam Metin
Londra Üniversitesi'nin Doğu ve Afrika Araştırmaları Okulu'nda Türk Dili Profesörü (Emeritus) Paul August Wittek'in 13 Haziran, 1978'de 84 yaşında yaşama gözlerini kapaması ile, Osmanlı ve Türk tarihi üzerinde yapılan araştırmalarda yeni bir çağ sona ermektedir. Paul Wittek, Avusturya - Macaristan İmparatorluğu devrinde, Viyana yakınında Baden'de bir Çek ailesinin oğlu olarak dünyaya geldi. Birinci Dünya Savaşı sırasında Rus cephesinde topçu subayı olarak hizmet etti. Başından aldığı ciddi bir yaranın (yaşamının sonraki yıllarında öğrencilerinin, başındaki bu çukur yara izine dokunmalarını istemekten hoşlanırdı) iyileşmesi üzerine, Osmanlı Genelkurmayı'nda danışman olarak görevlendirildi; savaşın son günlerinde Filistin cephesinde hizmet etti. Kendisinin sonradan anlattığı gibi, güneydoğu Avrupa üzerinden İstanbul'a giden bir askeri trende yolculuk ederken Türkçe öğrenmeye başlamıştı. Devrin birçok önemli Osmanlı liderleri ve ayrıca Gelibolu savaşı sırasında ve sonrasında Mustafa Kemal Atatürk ile tanıştı. Mustafa Kemal Atatürk'ü çok zeki, o sırada Osmanlı ordusunda hizmet etmekte olan birçok Alman ve Avusturyalı subaylarının, Türklere ve Müslümanlara karşı takındıkları kendini beğenmiş tavırlara aldırış etmeyen bir kişi olarak tanımlamaktaydı.
III. Selim Döneminde Bursa Medreselerinde Disiplin Islahatına Ilişkin Bir Belge
Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 172 · Sayfa: 761-766 · DOI: 10.37879/belleten.1979.761
Özet
Tam Metin
Bilimsel tarih yazımında belgelere dayanmak gerekir. Belge, tarihsel olayların üzerinde iz bıraktığı her şeydir. Belgeler kanalıyle tarihsel olaylara ulaşılır ve tarihsel gerçeklik ortaya konmaya çalışılır. Geçmiş bir döneme ilişkin ne kadar çok tarihsel olay açıklığa kavuşturulursa, o dönemin gerçek tarihini yazmak o ölçüde mümkün olur. III. Selim dönemi (1789-1807) Osmanlı tarihinde "Nizam ı Cedit" denen yenileşme girişimlerinin uygulanmaya çalışıldığı bir dönemdir. Sosyal, siyasal, askeri, ekonomik alanda olduğu kadar eğitim ve kültür alanında da bu yenileşme akımının izleri görülmüştür. Askeri eğitim alanında önemli bir kurum olan Kara Topçu Okulu'nun (Mühendishane-i Berri-i Hümayun) bu dönemde kurulduğu (1793) bilinmektedir. İlmiye teşkilatının ıslahı için de bazı girişimler yapılmış, örneğin, müderrisliklerin ve kadılıkların satılıp alınmasının önüne geçilmiş, bu görevlere ehil olan kişiler sınavla alınmaya başlanmıştır. Fakat, Ord. Prof. Sayın E. Z. Karal'ın belirttiği gibi "belge azlığı" nedeniyle III. Selim döneminde ilmiye alanındaki ıslahat henüz yeterince ayrıntılı biçimde ortaya konamamıştır.
Turkish Contributions to Scientific Work in Islam
Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 172 · Sayfa: 715-738 · DOI: 10.37879/belleten.1979.715
Özet
Tam Metin
Mesopotamia and Egypt are the cradles of our present-day civilization. The origins of our science can be traced back to these two civilizations of four or even five thousand years ago. The Greeks inherited the science of these countries, appropriated it eagerly. They also endowed it with greater power of articulation and imparted fresh momentum to scientific work. In their hands scientific knowledge was not only considerably enriched, but it also gained substantially in refinement and theoretical stature. But with the advent of Christianity a period of stagnation gradually set in, and the era called the Dark Ages with all its superstitions and dearth of wellfounded scientific enlightenment began to weigh heavily upon the old classical Mediterranean world and the Near East. The situation changed with the advent of Islam. The history of Islam starts with the Hijra in 622 A. D. In that year Muhammed transferred the scene of his activities from the city of Mekka to Medina. The Prophet died ten years later, but before 650 the Arabs had managed to conquer Syria, Egypt, Mesopotamia, and Persia, and in these rapid conquests religious faith had served remarkably as a motive power for building a gigantic empire.
Ankara Arkeoloji Müzesinde Bulunan Bir Portre Yüzü
Belleten · 1979, Cilt 43, Sayı 172 · Sayfa: 711-714 · DOI: 10.37879/belleten.1979.711
Özet
Tam Metin
Burada konu olarak aldığımız eser, bronzdan yapılmış bir erkek başının yüzüne aittir. Müzeye, nereden, ne yolla geldiği bilinmemektedir. 134-1-1972 numara ile envantere kayıtlı olan bu eser içi boş döküm tekniğinde yapılmıştır. Yüksekliği 0.28 m. dir. Başın, kafatasının üst ve arka, yan kısımları, kulaklardan itibaren alnın az bir kısım eksiktir. Alnın büyük kısmı, pek az saçlar, kaşlar, gözler, burun, ağız, çene, sakalı mevcuttur. Çehre uzun olup dörtgen şeklindedir (Resim, 1-2). Alın, geniş, yüksek olup hafif öne çıkıktır. Alnın ortasında kişisel hatlarını belirten, uzunlamasına derin bir çizgi vardır. Bu çizginin biraz aşağısından, kaşların ortasına meyilli inen iki derin çizgi görülmektedir. Saçları; alın üzerinde, başın sol yanında pek az küçük parçalar halindedir. Saç telleri ince çizgilerle belirlenmiştir.