3775 sonuç bulundu
Dergiler
- Belleten 3775
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Tarih Kurumu 3775
Yazarlar
- Salâhi R. Sonyel 45
- TAHSİN ÖZGÜÇ 43
- ARİF MÜFİD MANSEL 42
- SEMAVİ EYİCE 40
- Mahmut H. Şakiroğlu 38
- İ. HAKKI UZUNÇARŞILI 37
- U. BAHADIR ALKIM 36
- İlber Ortaylı 32
- AYDIN SAYILI 31
- Mücteba İlgürel 31
Anahtar Kelimeler
- Tarih 337
- Osmanlı 270
- Osmanlı İmparatorluğu 172
- Türkiye 148
- Türkler 137
- Osmanlı Devleti 135
- Anadolu 131
- Ottoman Empire 111
- Mustafa Kemal Atatürk 103
- Ottoman 97
Mustafa Kemal General Harrington ile Görüşmek İstemiş midir?
Belleten · 1972, Cilt 36, Sayı 142 · Sayfa: 169-172 · DOI: 10.37879/belleten.1972.142-169
Özet
Tam Metin
Alfred Rawlinson'un yazmış olduğu "Adventures in the Near East" (London 1923) adlı eserin 3. kısmının başında General Sir Charles Harrington şöyle demektedir: "I got into direct touch with Mustafa Kemal, and, in fact, very nearly had a meeting with him". (M. K. ile doğrudan doğruya temasa geçtim. Filhakika hemen hemen ona mülâki olacaktım). Atatürk'ün bu husus için söyledikleri ise malûmdur (Söylev, cilt II, s. 471). Fakat yakınlarda neşredilmiş olan resmi yayın Documents on British Foreign Policy, 1919-1939, First Series (London 1970), vol. XVII de yazılı olanlar çok ilgi çekicidir. İngiliz Hariciye Vekâleti (Foreigrı Office) ile İstanbul'daki Yüksek Komiser arasında teati olunan telgraflar General Harington'un bu çok nazik teşebbüsüne Londra'da ne kadar ehemmiyet verildiğini göstermektedir. No. 247. Rattigan, 20.VI.1921: General Harington bana, İngiliz Hariciye Nezareti'ne gönderdiği Binbaşı Henry ile ilgili 20.VI. tarihli telgrafın müsveddesini gösterdi. (Not: Çok olağanüstü bir olay meydana geldi ...Ypres Salient'te bizim için… büyük işler yapmış ve terhis olmuş bir subay, maden işleriyle ilgili tetkikatta bulunmak üzere on gün evvel Ankara'ya hareket etti. Ben ona bizim esirlerimiz ve Mustafa Kemal'in askeri niyetleri ile ilgili olarak ele geçireceği bütün bilgileri toplaman hususunda talimat verdim. O İnebolu'ya gitti ve çok iyi karşılandı... M. Kemal Refet'e bir telgraf göndererek kendi adına konuşmasını bildirdi. Esirlerimizin çok iyi olduğunu, hepsini serbest bırakmak istediğinin bana bildirilmesini istemiş... M. Kemal ayrıca benimle görüşmeyi arzu ettiğini bildiren bir mesaj da gönderdi... Eğer Majestelerinin Hükümeti tasvip ederse, ben bir İngiliz harp gemisi ile İnebolu'ya gitmeğe ve M. Kemal'in görüşlerini bizzat kendisinden dinlemeğe, mülâkatımı harfiyen (verbatim) Majestelerinin Hükümetinin bilgilerine sunmaya hazırım
MICHELE MEMBRÈ: Relazione di Persia 1542. Ms. inedito dell'Archivio di Stato di Venezia pubblicato da GIORGIO R. CORDONA. Con una appendice di documenti coevi, corcernenti il primo quindicennio di regno dello Scia Tahmasp 1525-40, a cura di Francesco CASTRO. Indici di ANGELO M. PIEMONTESE. Presentazione di GIANROBERTO SCARCIA. Napoli, 1969 LXX + 255 sayfa. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1972, Cilt 36, Sayı 141 · Sayfa: 107-116
Özet
Tam Metin
Osmanlı tarihi üzerinde çalışanlar Venedik Bailo ve Ambasciatore'lerinin görev süreleri sonunda, Venedik Senato'suna sundukları Relazione'leri birinci derecede kaynaklar arasında saymağa devam etmektedirler. Geçen asırda Alberi'nin önderliğinde bunların XVI. asra ait olanları basılı hale geldikten sonra, XVII. asra ait olanlar da Barozzi-Berchet ikilisi tarafından yayınlandı. Bununla beraber Venedik Devlet Arşivinde (Archivio di Stato di Venezia) ve kütüphanelerinde (Biblioteca Marciana, Museo Civico Correr, Querini Stampalia) yayınlanmağa layık relazione'ler vardır. Şimdi tanıtmağa çalışacağım kitap da, bilinmesine rağmen yayınlanma fırsatını yeni bulan bir tanesini içine almaktadı r. Her ne kadar Iran Relazione'si başlığını taşıyorsa da, Türk tarihinin en mühim devirlerinden birini kapsadığı için tanıtılmasını yararlı gördük.
Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında Almanların Savaş Hedefleri
Belleten · 1972, Cilt 36, Sayı 141 · Sayfa: 85-88
Özet
Tam Metin
Son beş on yıl içinde, Almanların Birinci ve ikinci Dünya savaşlarında güttükleri hedefler geniş ölçüde bilimsel araştırmalara konu teşkil etmiş ve böylece zengin denilebilecek sayıda eserler meydana gelmiştir. 1914 - 1918 savaşında Alman savaş hedefleri üzerinde Fritz Fischer ile bunun okulu, G. Ritter, F. Stern, W. Mommsen, Zechlin Hillgruber, W. Steglich gibi yazarlar tarafından yapılan tartışmalar, kaleme alınan kitaplarda şiddetli bir takım tezadlar geliştirilmiştir. İkinci Dünya savaşının hedefleri üzerinde gerçi tartışmalar bu derece şiddetli ve alenî olmamıştır. Fakat yine de oldukça derin görüş ayrılıkları ortaya konmuştur. Bellock, Trevor- Roper, Jacobsen, Hildebrand, Sackel, Hillgruber, her iki konu üzerinde yapılan ve halt devam eden tartışmaların meydana koyduğu düşünce ayrılıkları bir yana, belli başlı araştırmaların sonuçları kaba çizgileri ile basına yansıtıldığı şekliyle, siyasi tarih ile ilgilenen kimseler üzerinde her iki dünya savaşının hedefleri esasta aynı imiş gibi bir izlenim yaratabilecek nitelikte görünmektedir.
Özünden Türk olan bir Sanat: Minyatür
Belleten · 1972, Cilt 36, Sayı 141 · Sayfa: 89-98
Özet
Tam Metin
Bayanlar ve Baylar, Bu konuşma, burada, büyük İslâm uygarlığına Türklerin payı üzerine geçen yıl yapmak şerefine ermiş olduğum ve bunda uygarlıkları milletlerin değil, fakat egemen sınıfı n yarattığı, onu geliştirdiği ve ona kendi zevk ve kişiliği damgasını vurduğu üzerinde durduğum konuşmanın devamıdır. Hattâ, bu konuşmada, göze çarpan örnek olarak Mısır'ın Firavunlar, Yunan - Roma valileri ve İslâm çağlarında yaşadığı birbirinden çok ayrı 3 uygarlıktan söz ettim. Bir de, komşu hattâ akraba olan ve efsanelerde ve tarihte savaşları ya da birleşmeleri dolayısiyle sözleri edilen iki ulusun, İranlılar'la Turanlıların, iki yönde sık sık geçtikleri karışık bir sınırı belirlemenin olanaklı olması ölçüsünde Türklerin ve Türk uluslarının yurtlarını belirlemeye çalıştım. Eski Türkistan, Batı'da Hazer Denizi, Doğu'da Çin, Kuzey'de Sibirya, ve Hazar Denizinin güney kıyılarından geçen bir yançizginin içinde bulunan bütün memleketleri içine alan bir yurt olarak saptanabilir.
Kurumumuzun asil üyeliğine seçilen Prof. Dr. Nimet Özgüç hakkında Prof. Dr. U. Bahadır Alkım'ın 14 Nisan 1971 tarihli Genel Kurul'da okunan takdim konuşması
Belleten · 1972, Cilt 36, Sayı 141 · Sayfa: 117-118
Özet
Sayın Başkan, Türk Tarih Kurumu'nun sayın üyeleri! Kurumumuzun asil üyeleri arasına katılan Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Protohistorya ve Eski Önasya Arkeolojisi Profesörü sayın Dr. Nimet Özgüç hakkında takdim konuşması görevinin şahsıma verilmiş olmasından dolayı onur ve kıvanç duymaktayım. Sahasının tanınmış simalarından biri olan Prof. Nimet Özgüç, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesini bitirdikten sonra 1940'da ayni Fakültenin İlmî Yardımcılığına atanmış, 1943'de doktorasını vermiş, 1949'da Doçent olmuş ve 1958 yılında da Profesörlüğe yükselmiştir. Sahasına ilişkin araştırma ve yayınları Prof. Nimet Özgüç'ün yurt dışında da yakın ilgi görmesini sağlamış, kendisi Alman Arkeoloji Enstitüsünün Muhabir Üyeliğine seçilmiş, Misafir Profesör olarak Batı Almanya'nın Saarbrücken Üniversitesinde dersler vermiş ve kendisine tahsis edilen burstan faydalanarak Amerika'nın Princeton şehrindeki "The Institute for Advanced Study" adlı bilimsel kurumda bir yıl araştırma yapmış ve mesleki konferanslar vermiştir. Bilindiği üzere, "The Institute for Advanced Study" ancak ihtisaslarında söz sahibi bilginlerin araştırma ve mesleki kollokyumlarını yaptıkları akademik bir müessesedir.
Atatürk'ün Bursa Konuşması
Belleten · 1972, Cilt 36, Sayı 141 · Sayfa: 119-122
Özet
Ezanın Türkçe okunması dolayısiyle Bursa'da bazı gericiler tarafından çıkarılan olay üzerine, İzmir'den Eskişehir ve Karaköy yoliyle Bursa'ya gelen ve olaya el koyan Atatürk'ün, 6 Şubat 1933'de Çekirge yolundaki köşkte Gazetecilerle yaptığı bir toplantıda söyledikleri sözler, yıllardan beri tartışma konusu olmakta ve Kurumumuza çeşitli makam ve kişilerce sorular sorulmaktadır. Kurumumuzun bu konuda yaptığı bilimsel incelemenin sonucu, Milli Eğitim Bakanlığının 1 Ocak 1967 tarih ve 379/1 sayılı yazı ile Kurumumuza yönelttiği sorulara, Yönetim Kurulu kararı ile verilen cevaplarda konu açıkça aydınlatılmış olduğundan bu sorularla cevaplarını olduğu gibi yayınlamayı uygun bulmaktayız.
U. BAHADIR ALKIM, Anatolia I (From the beginnings to the end of the 2nd millenium B. C.), Geneva 1968. Archaeologia Mundi serisinden. 279 s., 157 lev., II s. levhaların izahı, 17 s. seçilmiş bibliyogarfya, 6 s. indeks. [Kitap Tanıtımı]
Belleten · 1972, Cilt 36, Sayı 142 · Sayfa: 237-244
Özet
Tam Metin
Anadolu'nun başlangıçtan M.Ö. II. binyılın sonuna kadar özlü arkeoloji ve kültürünü veren bu el kitabının ilk bölümü "Küçük Asya'da tarih öncesi ve klasik devir öncesi arkeolojisi" adını taşımakta ve 19. yüzyıldan günümüze kadar Anadolu'da yapılagelmiş olan çalışmaların bir tarihçesini vermektedir (s. 17-39). "Bugünkü bilgimize göre Anadolu'da tarih öncesi ve klasik çağ öncesi arkeolojisi çok yeni bir bilim dalıdır. Bu bilim dalının doğuşunda son 30-40 yıl içinde Anadolu'da yapılmış olan sistematik araştırma ve kazıların rolleri çok büyüktür". Yukarıdaki kısa girişi izleyen kısımlarda önce 19. yüzyıldaki çalışmaların anlatılması işine girişilmekte ve 1834 teki Ch. Texier'nin gezisinden başlanarak 19. yüzyılın ikinci yarısındaki en önemli kazılar (Troya, Kargamış, Zincirli) sıralanmaktadır. 20. Yüzyıl çalışmaları birkaç bölüm halinde incelenmekte ve önce bu yüzyıl başlarındaki "ikinci hazırlık safhası" anlatılarak, Hitit başkenti Hatuşşa'nın keşfi, Geç Hitit çağı çalışmaları ve Hitit çivi yazısı keşiflerinden bahsedilmektedir. "İki dünya savaşı arasındaki evre" adını taşıyan kısım üçüncü safhayı teşkil etmektedir. Sırasıyla, Hititoloji'nin meydana çıkışı, H. H. von der Osten'ın Alişar, B. Hrozny'nin Kültepe kazıları, 1931-1941 arasında eski Anadolu arkeolojisinin son şeklini aldığı ve yine bu yıllarda Türk enstitü ve kurumlarının da arkeoloji dünyasına katkılarda bulunduğu belirtilerek, özellikle Atatürk'ün bu yöndeki çalışmaları aşağıdaki cümleyle özetlenmektedir: "Büyük devlet adamı Kemal Atatürk tarafından 1931 de Ankara'da kurulan Türk Tarih Kurumu ve 1936 da kurulan Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesinde, Tarih öncesi, Antropoloji, Hititoloji, Sümeroloji, Eski On Asya Arkeolojisi ve buna benzer birçok alanda öğrenim ve araştırmalara geçilmiş, 1933 te de büyük bir reform yapılarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde Arkeoloji bölümü açılmıştır".
Yeni Belgelerin Işığı Altında Ermeni Tehcirleri
Belleten · 1972, Cilt 36, Sayı 141 · Sayfa: 31-50 · DOI: 10.37879/belleten.1972.141-31
Özet
Tam Metin
Londra'da çıkan History of the First World War (Birinci Dünya Savaşının Tarihi) adlı haftalık İngilizce derginin Eylül, 1970 sayısında, Dr. A. O. Sarkissian'ın Genocide in Turkey (Türkiye'de Cenosid) başlıklı bir yazısı yayınlandı. Bir Ermeni olan yazar, 1915 yılının sonlarına doğru 500.000 Ermeni'nin Türkler tarafından öldürüldüğünü, geriye kalanların çoğunluğunun çöllük bölgelere sürü!- düğünü, orada açlık ve hastalıktan hayatlarını kaybettiklerini, "dikkatle hazırlanan bir plan gereğince" en aşağı 1.500.000 Ermeni'nin imha edildiğini; Ermeni'lere yapılan bu muameleyi örnek tutan Adolf Hitler'in, "Polonya dilini konuşan ırkın imhası" için 22 Ağustos, 1939'da direktif verdiğini cüretle ileri sürüyor. Görünürde sansasyon yapmayı ilmi araştırmaya tercih eden, bir Ermeni olarak taraf tutan ve baltalayıcı bir yöntem izleyen Dr. Sarkissian, Ermeni tehcir ve kıtalleri konusunda tek taraflı bir yazı kaleme almış bulunuyor. Konuyla ilgili esaslı araştırma yapmadığı, İngiliz, Fransız, Rus, Türk ve hattâ Ermeni kaynaklarına dayanan en yeni eserleri okumadığı ve konuya epeyi ışık serpen Londra'da İngiliz Arşivindeki İngiltere Dışişleri Bakanlığının sayısız belgelerinden faydalanmadığı anlaşılıyor. Dr. Sarkissian, gerçeklere ve rakamlara dayanan, takdirle karşılanabilecek ilmi bir eser meydana getireceği yerde, bir propaganda yazısı kaleme almayı tercih etmiş. Tipik, çığırtkan Ermeni propagandacılarından biri olduğunu gösteriyor. Gün ışığına çıkan en son belgelere göre, Ermeni halkının başına gelen felaketlerden bizzat bu gibi Ermeni propagandacıları sorumludur.
Ankara Sancağında Nizâm-ı Cedid Ortasının Teşkili ve "Nizâm-ı Cedid Askeri Kanunnamesi"
Belleten · 1972, Cilt 36, Sayı 141 · Sayfa: 1-14 · DOI: 10.37879/belleten.1972.141-1
Özet
Tam Metin
Üçüncü Selim'in devlet idaresini ele aldığı sıralarda Osmanlı İmparatorluğunun durumu hiç de iç açıcı değildi. Rumeli ve Anadolu'da yer yer iç isyanlar olmakta, bir taraftan Rusya ve Avusturya ile yapılan savaşların yüklediği mali bunalım, diğer tarafta âyan, ağa ve derebeylerin zulmü altında iyice yoksullaşmış halk inim inim inlemekte idi. En önemlisi ülkenin iç ve dış güvenliğini sağlamakla yükümlü olan silahlı kuvvetler(ordu), asıl amaçları olması gereken bu anlayıştan ayrılmış, görevlerini geçim yolu olarak gören bir ordu durumuna düşmüştü. Bu devirde yurd bütünlüğünü korumakla görevli 400.000 resmi Yeniçeriden ancak 60.000 kadarı görevi başında bulunuyordu. "Bunlardan harbe iştirak edenleri ancak 25.000 kişi idi. Fakat harbe iştirak edenler de harp için askerlerin sahip olmaları lazım gelen en iptidai bilgilerden mahrum idiler". İmparatorluğun içinde bulunduğu vahim durumu iyi bilen Üçüncü Selim, devleti kurtarmak için gerekli tedbirleri alma yoluna gidince, kendisine "lâyihalar"la durum hakkında düşüncelerini bildiren devrin düşünür ve ileri gelenlerinden çoğu, ilk tedbir olarak askerlik ocağının nizama sokulmasını salı k vermişlerdi. Padişah da herşeyden önce güvenebileceği bir orduyu kurmayı çok istiyordu. Çünkü bu herşeyden önce kendi hayatı ile ilgili idi. Yeniçerilerin gerçek durumlarını çok iyi bilen Üçüncü Selim, diğer taraftan çaresizdi. Gerek etrafı ve gerekse yetişme şekli, bilgisi, gerçekçi tedbirler almaktan kendisini alıkoyuyordu. Fakat yine de durumu düzeltmek umudu ile kendisine verilen layihaların ışığı altında bazı tedbirler aldı.
Armenian Deportations: A Re-Appraisal in the Light of New Documents
Belleten · 1972, Cilt 36, Sayı 141 · Sayfa: 51-70 · DOI: 10.37879/belleten.1972.141-51
Özet
Tam Metin
In the weekly magazine History of the First World War, of September, 1970, published in London, an article appeared under the sensational title of Genocide in Turkey by Dr. A. O. Sarkissian, an Armenian, who claims that approximately 500,000 Armenians were killed by the Turks in the last months of 1915, and that the majority of the remainder was deported to desert areas where they died of starvation or disease, at the lowest estimate 1,500,000 having died as a "direct result of a carefully-laid plan". The writer then audaciously suggests that Adolf Hitler took the treatment accorded to the Armenians as an example in ordering, on 22nd August, 1939, "the extermination of the Polish-speaking race". Dr. Sarkissian, who apparently prefers sensationalism to scholarly research, and who, being a party to the case undoubtedly has an axe to grind, has giyen an absolutely biassed account of Armenian deportations and massacres. He has failed to carry out further research connected with the subject and to consult some of the most recent publications, based on British, French, Russian, Turkish and even Armenian sources, and on the inexhaustible documents in the British Foreign Office Archives in London which throw more light on the subject. Re has preferred to write a propaganda account, rather than to produce a scholarly work, based on facts and figures, which would have been more appreciated. But then he seems to be one of the typical vociferous Armenian propagandists, some of whom, recent documents prove beyond any doubt, were themselves directly responsible for the misfortunes of the Armenian people.