3775 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Belleten
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Memluk Devleti'nde Cezalar ve İşkencelere Dair

Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 270 · Sayfa: 351-368
Tam Metin
Ceza ve işkenceler tarih boyunca toplumların yaşadıkları ve muhtelif kaynaklar vesilesi haberdar olduğumuz olgulardır. Ceza ve çoğu kez onun bağlamında gelişen işkence, resmi ve hukuki veya gayrı resmi bir düzenleme/uygulama vasıtası olmanın ötesinde tarihte sosyolojik bazı ilişkilerin anlamlandırılması bakımından da önem taşır. Madalyonun ön yüzünde krallar veya sultanların parlak zaferleri ve icraatları dururken diğer yüzde duran olgulardan biri de ceza ve işkencedir. Memluklerde cezalar hafif olabildiği kadar fevkalade ağır ceza ve işkencelerin uygulandığı da görülmektedir. Ortaçağın bir yönüyle iktidar ve güç sultanlığı olan Memlukler devrinde de ceza ve onun ötesinde işkenceye varan uygulamalar kaynaklarda sık rastlanan bilgiler cümlesindendir. Bu çalışmada amaç cezaların ve işkencelerin sebeplerini ve hangi suça ne ceza verildiğini tespitten ziyade icra edilen bedeni ceza ve işkencelerin türlerini ortaya koymaktır.

Ransom Slavery along the Ottoman Borders (Early Fifteenth-Early Eighteenth Centuries) (Osmanlı Sınırlarında Fidye Esareti (Onbeşinci Yüzyılın Başlarından-Onsekizinci Yüzyılın Başlangıona Kadar)), ed. Geza David and Pal Fodor, Leiden-Boston: Brill 2007, XX+253, [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 270 · Sayfa: 623-630
Geza David ile Pal Fodor'un editörlüğünü üstlendiği Ransom Slavery along the Ottoman Borders (Early Fifteenth-Early Eighteenth Centuries) (Osmanlı Sınıflarında Fidye Esareti (Onbeşinci Yüzyılın Başlarından- Onsekizinci Yüzyılın Başlangıcına Kadar)) adlı kitap, Brill Yayınevinin "The Ottoman Empire and Its Heritage" (Osmanlı İmparatorluğu ve Mirası) serisinde otuz yedinci cilt olarak çıkmıştır. Bu çalışma, Eniko Csukovits, Istvan Tringli, Arpad Nogrady, Ceza Palffy, Klara Hegyi, Ferenc Szakaly, Istvan György Toth, Zsuzsanna J. Ujvary, Janos J. Varga, Geza David, Maria Ivanics ve Pal Fodor olmak üzere on iki Macar araştırmacının konuyla ilgili makalelerini ihtiva etmektedir. Ayrıca kitabın baş kısmında içindekiler (V-VI), önsöz (VII-VIII), Kısaltmalar (IX) ve Giriş (XI-XX) bölümleri yer almaktadır.

XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Tokat'ta Fiyatlar

Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 270 · Sayfa: 477-516 · DOI: 10.37879/belleten.2010.477
Tam Metin
Osmanlı kentlerindeki fiyat hareketleri, genel olarak Osmanlı Devleti'nin ekonomik yapısının şekillenmesinde oldukça etkili olmuştur. Fiyatlar, özellikle halkın alım gücü, arz-talep ilişkisinin tespiti, yönü ve oranı ile ekonomik yapının gelişmesi ve genişlemesine etki etmiştir. Fiyatlar; aynı zamanda toplumun sosyal, idari, askeri ve kültürel ilişkilerini de düzenleyen önemli bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Osmanlı şehirlerindeki gıda maddeleri ve temel ihtiyaç maddelerinin fiyat hareketleri daha çok Narh Meclisi'nde verilen fiyatlarla takip edilebilmektedir. Genellikle yılda iki defa Kadı huzurunda bütün esnaf temsilcilerinin katıldıkları Narh Meclisi'nde verilen narhlarda bütün zaruri gıda ve ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını görmek mümkündür. Diğer yandan hububat fiyatlarını serbest piyasa fiyatları olarak kabul edilen tereke defterlerine göre ortaya çıkarmak daha isabetli sonuçlar vermektedir. Tokat'ta gıda maddelerine ve diğer ihtiyaç maddelerine verilen fiyatlar, Narh Meclisi tarafından tespit edildikten sonra, genellikle şer'iye sicillerinin baş ya da sonlarına cins, miktar ve birim fiyatları baz alınarak kaydedilirdi. Ayrıca bazen de şer'iye sicilleri dışında narh fiyatlarını müstakil olarak gösteren narh defterlerinin düzenlendiği de olmaktaydı. Bu çalışmada Tokat şer'iye sicilleri taranarak narh ve tereke fiyatlarına göre Tokat'taki gıda maddeleri başta olmak üzere temel ihtiyaç maddeleri fiyatları ortaya çıkarılacak ve sonrasında da fiyat hareketleri izlenecektir. Bu yolla Tokat'ta incelenen dönem içinde gıda maddeleri ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat artışları, bunlara sebep olan etkenler üzerine bir değerlendirme yapılacaktır.

Trifon Karabeynikov'un Seyahat Raporuna Göre XVI. Yüzyılın Sonlarında Kudüs

Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 270 · Sayfa: 369-388 · DOI: 10.37879/belleten.2010.369
Tam Metin
Amaçları Sina dağındaki Azize Catherine kilisesi yakınlarına bir yapı inşa etmek olan Karabeynikov ve arkadaşları seyahatlerine 1582 senesinde başladılar. Karabeynikov, Küdüs'e ulaşmasının ardından kenti tasvir etmeye başladı. Bu gözlemde, kentin topografyası, ardından dini törenlerı, dini mekanlar ve kiliselerden bahsetti. Karabeynikov'un gözlemlerine göre Kudüs'teki Hıristiyan cemaati dini özgürlüğe sahip olup bir ücret karşılığında Kutsal Kabir kilisesini ziyaret edebiliyorlardı. O ayrıca söz konusu kilisenin ibadete kapalı olmasına rağmen hacıların ziyaretine açık olduğunu ve tüm ihtişamı ile ayakta olduğunu belirtmiştir. Bunun yanında Kudüs'teki Hıristiyan cemaat diğer 8 kilisede ibadet edebiliyor, pek çok kutsal sayılan alanı rahatça gezebiliyorlardı. O ayrıca Yahudilerden kalma kalıntılardan ve İslam yapılarından da bahsetmektedir. Karabeynikov'un seyahatnamesi Kudüs'ün şehir yapısı ve sosyal hayatına dair son derece kıymetli bilgiler vermektedir.

İlk Kapsamlı Türkçe Mühendislik Kitabı Mecmuat El-Mühendisin'in Ele Aldığı Konular ve Niteliği Hakkında Bir Değerlendirme

Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 270 · Sayfa: 517-530 · DOI: 10.37879/belleten.2010.517
Tam Metin
Makalemizde Hüseyin Rıfkı Tamani'nin yaşam öyküsü hakkında kısaca bilgi verilmiş ve mühendishane öğrencileri için yazmış olduğu Mecmuat el-Mühendisin adlı eseri ele alınmıştır. Eser, kapsamlı ilk Türkçe mühendislik kitabı olması bakımından önemlidir. Bunun yanında, ele aldığı konular ve ele alınış biçimiyle bize söz konusu dönemde mühendislilikten ne anlaşıldığı hakkında önemli bilgiler vermektedir. Eser değerlendirilirken ele aldığı konular ayrıntılı olarak tanıtılmış ve dönemin Avrupa matematik birikimiyle karşılaştırması yapılmıştır. Bunlar yapılırken yazarın konuları ele alışı ve seçimleri tartışılarak, seçimlerinin matematik ve bilim tarihimiz açısından ne anlama geldiği ortaya konulmaya çalışılmıştır.

R. DURU-G. UMURTAK, Höyücek. 1989-1992 Yılları Arasında Yapılan Kazıların Sonuçları / Results of the Excavations 1989-1992, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2005, 242 sayfa metin, harita, 202 levha. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 269 · Sayfa: 249-252
Prof. Dr. Refik Duru ile Prof. Dr. Gülsün Umurtak tarafından hazırlanan bu kitap, Türk Tarih Kurumu tarafından 2005 yılında basılmıştır. Kitap, "Giriş", "Mimarlık", "Mezarlar", "Çömlekçilik", "Küçük Buluntular", "Yontmataş Endüstrisi", "Analitik Araştırmalar", "Tarihleme ve Tabakaların Kronolojik Konumları" ile "Sonuçlar ve Yorumlar" ana başlıkları olmak üzere, geniş bir İngilizce Özet, Kaynaklar ve Levhalar kısmından oluşmaktadır. 'Giriş' bölümünde; Höyücek Höyüğü'nün coğrafi konumu, höyüğün ölçüleri, nasıl keşfedildiği hakkında genel bilgiler verilmiş, höyüğün oluşumu ve tabakalaşması anlatılmıştır. Prof. Dr. R. Duru tarafından kaleme alınmış olan II. bölüm 'Mimarlık' başlığını taşımaktadır. Bu bölümde höyüğün tabakalaşma durumuna göre her dönemin mimari gelenekleri, uygulamalar ve bu gelenek hakkında gözlemler ve değerlendirmeler yapılarak, Erken Neolitik Çağ'da başlayan ve Erken Kalkolitik Çağ'ı da kapsayan bir süreç içinde Höyücek insanlarının mimari anlayışı okuyucuya ayrıntılı biçimde sunulmuştur. Höyüğün en erken tabakalarını oluşturan Erken Yerleşmeler Dönemi'nde mimariye ait kalıntı ele geçmemiş, iki açmada sadece yanık izleri ve kül katmanlarına rastlanmıştır. Yazar, bu dönem mimarisinde büyük olasılıkla duvarları saz örgütü, çamur siyah (wattle and daub) kulübelerin kullanıldığını belirtmiş ve bölgenin diğer kazılmış merkezleri olan Bademağacı, Kuruçay ve Hacılar'ın çağdaş tabakaları ile karşılaştırmalar yapmıştır.

KATİP ÇELEBİ, Tuhfetü'l-kibâr fi esfâril-bihâr (Deniz Seferleri Hakkında Büyüklere Armağan), Haz. Prof. Dr.İdris Bostan, T.C. Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı Yayını, Ankara 2008, 7-56 Önsöz, Kâtip Çelebi, Eser hakkında, +59-154 Metin, notlar, +155-196 haritalar, pusulalar, sözlük, bibliyografya, dizin +199-460 tıpkıbasım. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 269 · Sayfa: 243-246
Osmanlı Beyliği kuruluşundan itibaren denizciliğe ve tersanelerin tesisine büyük önem vermiştir. Bunda Bizans'ı n donanma gücünün etkisi düşünülmelidir. Beyliğin karada gelişip inkişaf etmesiyle denizcilikte de önemli gelişmeler oldu. İstanbul'un fethi denizlerde de güçlü olmayı zorunlu hale getirmişti. Bunun ilk işareti tersanenin Gelibolu'dan İstanbul'a taşınmasıdır. İmparatorluk ordusunu Viyana'ya yönlendirirken donanmasını da paralel olarak Akdeniz ortalarına gönderiyordu. Bu cümleden olarak Girit Seferi açıldığı zaman hiç şüphesiz Doğu Akdeniz'in güvenliği düşünülüyordu. Zira güçlü Venedik donanması veya Girit'e kadar uzanan Avrupalı donanmalar Osmanlı sularını tehdit ediyordu. XVII. yüzyıl başlarında Osmanlı donanması= önemli başarıları olmakla beraber denizciliğe verilen önemin azaldığı da fark edilmektedir. XVII. yüzyıl Osmanlı aydım ve tarihçisi olarak Kâtip Çelebi bu durumu teşhis edip Tuhfetü'l-kibâr'ı kaleme almış olmalıdır. Değişik alanlarda eserler kaleme alıp Fezleke'yi de telif eden müellifimiz özellikle denizciliğe ait bir eser hazırlaması dikkat çekicidir.

ROBERT FINLAY, Venice Besieged. Politics and Diplomacy in the Italian Wars, 1494-1534, 2008, nâşiri: Ashgate. Müellifin 10 tane araştırmasının bir sonuç ve dizin ile beraber tıpkıbasımı bulunmaktadır. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 269 · Sayfa: 247-248
Venedik Cumhuriyeti'nin tarihi üzerinde yaptığı araştırmaları ile tanınan müellifin on tane çalışmasının bir cilt içinde topluca ortaya konulması ve nâşirinin geleneğine göre bir sunuş ve dizin de eklenmesi sonucu oluşmaktadır. Venedik Cumhuriyeti tarihinin en parlak ve yaratıcı olduğu XVI. yüzyıla ait pek çok belgenin bulunması, bunların tahlili ve ciddi neşirlerinin meydana getirilmesi, birbirinden değerli araştırmaların yayımlanmasına yol açmaktadır. Elimizdeki kitap da muhtelif zamanlarda neşredilmiş makaleleri bir araya getiriyor. Her ne kadar başlıkta bir an için Türk veya Osmanlı tarihine ait doğrudan atıf yapılan konular görünmez ise de, XVI. yüzyıl için kaleme alınan Venedik ile ilgili çalışmalarda Türk sorununa muhakkak temas edilir. Devrinin süper gücü sayılan Osmanlı Devleti ile mücadelesini asla eksik etmeyen Venedikliler diplomasi alanında gösterdikleri basiretli tutum, muhtelif vesileler neticesinde kaleme aldıkları eser, rapor, gözlem, sırlar, veriler sayesinde etkinliklerinin hatıralarını yaşatırlar.

ANNELIESE PESCHLOW-BINDOKAT, Feldforschungen im Latmos, Milet Band III, 6, 2005, 62 sayfa, 129 levha, 4 plan. [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 269 · Sayfa: 253-258
Milet dizisi 3. serisinin 6. cildi olarak yayınlanan bu çalışma, adını bölgedeki Beşparmak (Latmos) Dağı'ndan alan ve Hellenistik dönem kenti Herakleia'nın öncülü olan Latmos yerleşimini konu almaktadır. Latmos bölgesindeki ilk arkeolojik incelemeler 1905 yılında Theodor Wiegand tarafından, Milet kazıları kapsamında gerçekleştirilmiş ve sonuçları yine Milet dizisinde yayınlanmıştır. I. Dünya Savaşı dolayısıyla kesintiye uğrayan çalışmalara 1974 yılında yeniden başlanmıştır. Herhangi bir kazı çalışması gerçekleştirmeden, sadece yüzeyde görünür halde bulunan kalıntıların belgelenmesi ve değerlendirilmesinin amaçlandığı bu yeni dönem çalışmaları 1976-1979 yılları arasında Alman Araştırma Kurumu (DFG) tarafından finanse edilmiş olup 1984'den beri Alman Arkeoloji Enstitüsü (DAI) tarafından desteklenmektedir. incelenen eser, Latmos yerleşmesini keşfeden mimar Fritz Krischen'e adanmıştır. Krischen, Herakleia surları hakkındaki çalışmasında bu alanda Herakleia kentine ait erken dönem yerleşiminin olabileceğini belirtmiş ve bu görüşü son yıllarda gerçekleştirilen arazi çalışmaları sırasında günümüz araştırmacıları tarafından doğrulanmıştır.

Akdeniz Sosyal Tarihinin Bir Kaynağı Olarak Kahire Genize Vesikaları

Belleten · 2010, Cilt 74, Sayı 269 · Sayfa: 227-242
Tam Metin
Klasik Ortaçağ Akdeniz ülkeleri tarihi üzerinde çalışanlar, bu dönemlere ait, İslâm ülkelerindeki arşivlerin yokluğundan şikâyet etmektedirler. Avrupa'da, kilise, feodal lordlar, şehirler ve loncalar gerek mülkiyet hakları gerekse başka maksatlarla vesikalarını muhafaza etmişlerdir. Bu dönem için, İslâm ülkelerinde, bu türden hiçbir vesika bulunmamaktadır1. Şimdi artık, siyasi tarihin ana hatlarını ve yönetici sınıfın hayatını bir dereceye kadar arkeoloji, epigrafi ve meskûkâtla desteklenen yazılı kaynaklarla, meselâ tarihî binalar, alet-edevat, kitabeler ve meskûkâtın yardımıyla yeniden inşa etmek mümkündür. Bununla beraber, özellikle orta ve aşağı sınıfları ve sosyal ve ekonomik tarihi, mektuplar, senetler ve bu sınıfa mensup şahıslardan gelen kayıtlar gibi vesikaların yardımı olmadan çalışmak çok zordur.