3787 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Belleten
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

GÁBOR ÁGOSTON, Barut, Top ve Tüfek. Osmanlı İmparatorluğu'nun Askeri Gücü ve Silah Sanayisi, Çeviri: Tanju Akad, İstanbul 2006, 333 sayfa, [Kitap Tanıtımı]

Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 263 · Sayfa: 299-306
Barut, Top ve Tüfek. Osmanlı İmparatorluğu'nun Askeri Gücü ve Silah Sanayisi adını taşıyan bu çalışma 7 bölümden oluşmaktadır. Giriş niteliğindeki 1. bölümde Ateşli Silahlar ve Silah Sanayisi (s.19-35); 2. bölümde Osmanlılar ve Barut Teknolojisi (s.36-91), 3. bölümde Toplar ve Tüfekler (s.92-134), 4. bölümde Güherçile Sanayileri (s.135-173), 5. bölümde Barut Sanayileri (s.174-215), 6. bölümde Mühimmat ve Top Döküm Sanayileri (s.216-246), sonuç içerikli 7. bölümde ise Ateşli Silahlar ve İmparatorluk (s.247-266) konuları ele alınmıştır. Eserin 268-302. sayfaları tablolara ayrılmıştır. 303-308. sayfalar arasına ise ağırlık ve uzunluk ölçülerini belirten bir ek konulmuştur.

Bademağacı Kazıları 2004, 2005 ve 2006 Yılları Çalışma Raporu

Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 263 · Sayfa: 193-250
Bademağacı Höyüğü'nde 1993'de başlayan kazıların son üç yıldaki çalışmaları, sırası ile 5 Ağustos - 16 Eylül 2004, 30 Temmuz - 14 Eylül 2005 ve 28 Temmuz - 14 Eylül 2006 tarihleri arasında sürdürüldü(1). Bu raporumuzda, çalışmaların sonuçları bir arada sunulmaktadır(2).

Milli Kimliğin Siyasallaşan Yüzü: Difâî

Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 263 · Sayfa: 175-192 · DOI: 10.37879/belleten.2008.175
Tam Metin
XX. yüzyılda Kafkasya'da yaşanan siyasal, sosyal ve kültürel gelişmeler aslında bütün bir bölgenin tarihiyle yakından bağlantılıydı. İlk bakışta Kafkasya bir yüzyıl kadar önce Ruslar tarafından işgal edilerek çevre ülkelerden tercih edilmiş gözükse de, durum hiçte öyle değildi. Her şeyden önce, XX. yüzyılın ilk başlarında Kafkasya, özellikle de Türklerin yoğun olarak oturdukları Azerbaycan bölgesi her yönüyle bir Doğu ülkesiydi. Rusya kanalıyla Batılılaşma, kapitalist gelişim gibi bazı eğilimler etkili biçimde kendisini gösterse de bu gelişmeler sadece merkezi bölgelerle sınırlıydı. Bakü bu anlamda başı çekiyordu. Yani kapitalist yatırımların ilgisini çeken bölgeler ve şehirler Doğulu kimliklerinden yavaş yavaş koparken, diğer bölgeler geleneksel yapılarını korumakla kalmayıp aksine birçok anlamda olumsuz olarak gördükleri Batılılaşmaya karşı da daha sert çıkışlar yapmaktaydılar. Toplum bir işgal ortamında yaşadığından kendi değerleri ile dayatılan veya benimsemek zorunda kaldığı yeni değerlerin kıyaslamasını yapacak konumda değildi. Bu durum sadece Azerbaycan Türkleri için geçerli değildi, bütün bir Kafkasya'nın geneli için geçerliydi. Bundan dolayı bölge toplumlarının kendi kaderlerini kendilerinin belirlendiğini söylemek pek doğru olmayacaktı. Kafkasya'daki gelişmeleri genelde tarihin yönü belirliyordu. XX. yüzyılın başlarında Kafkas toplumlarının tarihi seyrini belirleyen temel kavram ise milliyetçilik veya ulusalcılıktır.

İlim-Kılıç-Kalem: Osmanlı Kamu Personeli Rejiminde Üçlü İşlevsel Ayrışma

Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 263 · Sayfa: 95-122 · DOI: 10.37879/belleten.2008.95
Tam Metin
Osmanlı bürokratik yapısı ile ilgili incelemelerde yoğun bir "Weber etkisi" kendini hissettirmektedir. Weber'in (ve Weberyen Eisenstadt'ın) "patrimonyalizm" tiplemesinden beslenen yaklaşım tarzlarının Türkiye'de önde gelen temsilcilerinden Metin Heper, rasyonalizmi merkez olarak algılayıp, onun öncesi ve sonrasına göre Osmanlı/Türk bürokratik evrim süreçleri/tipleri üretir(1). Bu bürokratik evrim tipinde, henüz küçük bir beylik olan ve onun ihtiyaçlarını karşılayabilen "patrimonyal bürokrasi"den başlanıp, daha gelişmiş bir devletin ihtiyaçlarını karşılamaya ancak muktedir olabilecek "rasyonel bürokrasi tipi"ne geçilmiş ve en son aşamada modern devletin, dünyevî ve laik ihtiyaçlarını karşılayabilecek "rasyonel-üretken bürokratik tip"e ulaşılmıştır. Aynı yaklaşım modelinin temsilcisi Şerif Mardin'e göre, "İmparatorluğun toplumsal özelliklerini iyi anlatan bir şema "patrimonyal bürokrasi" adı verilen topluluk türüdür. Türkiye'de kuruluşundan az sonra Batıdaki feodalizmin aksine, "patrimonyal" ilkeler ağır basmakta idi(2).

Konya Karahöyük’te Ele Geçen M.Ö.II. Binyılın İlk Çeyreğinden Buğday Örneği

Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 263 · Sayfa: 1-4 · DOI: 10.37879/belleten.2008.1
Tam Metin
Konya Karahöyük Kazıları 1953 yılında S.Alp ve E.Akurgal'ın eş başkanlığında yapılmaya başlanmış ve sonra 1994 yılına kadar S.Alp tarafından yürütülmüştür. S. Alp'e göre "Konya Karahöyük XXVII kattan oluşmaktadır. Bu son kat, Troya I'den biraz daha eskidir"(1). Konya Karahöyük'ün ilk tabakası MÖ. II. bin yılın ilk çeyreğinin sonlarına tarihlenmelidir. Böylece Kayseri Kültepe'nin Ib katıyla çağdaş olduğunu söyleyebiliriz. S. Alp tarafından Konya Karahöyük mühürleri etraflıca incelenmiş ve yayımlanmıştır. Ancak başta mimari ve seramik vb. olmak üzere kazı sonuçları yeterince işlenip yayımlanmadığından, Anadolu arkeolojisinde Konya Karahöyük'ün yerinin yeterince kanıtlanamamış olduğunu düşünüyoruz. Karahöyük kazıları yayınlarını şimdi biz üstlenmiş bulunuyoruz. Yayınlarımız başlangıçta küçük raporlar şeklinde olacak, eğer imkânlar oluşursa, daha geniş kapsamlı yayınlara geçilecektir.

An Aspect of History of Muslims and Non-Muslims in the Late 18th Century-Ottoman Province of Cyprus

Belleten · 2008, Cilt 72, Sayı 263 · Sayfa: 123-140 · DOI: 10.37879/belleten.2008.123
Tam Metin
In this article, divergent positions of the Ottoman Empire and its policies, the Orthodox Church of Cyprus, the Turkish provincial administration and Müslim and zimmi (non-Muslim) subjects, and the process of their interrelations and interactions are to be exarnined. Internal and external factors of the period were quite determinant. The sources of this work are the relevant archival documents obtained from of the Ottoman Archive of Prime Ministery (İstanbul) and mostly belong to the second half of the eighteenth century, a note-vvorthy turning point in the socio-politic history of Cyprus under the Turkish rule.

Asur Ticaret Kolonileri Çağı’nda Anadolu Kraliçeleri

Belleten · 2007, Cilt 71, Sayı 262 · Sayfa: 795-810
M.O. II. binin ilk çeyreği Anadolu ile Asur arasındaki ticarî ilişkilerin en yoğun yaşandığı dönemdir. Kuzey Mezopotamya'da, Dicle nehri kıyısında bulunan ve bugünkü Qal'at-Sirqât'la ayın yer olduğu tespit edilen Asur şehri ile Anadolu'da Kayseri yakınlarındaki Kaniş şehri merkezli bu ticarî ilişki, yaklaşık 250 yıl sürmüştür. Asur Ticaret Kolonileri Çağı olarak da adlandırılan bu döneme âit bilgileri büyük çoğunluğu Kültepe/Kanis'te olmak üzere Boğazköy/Hattus, Alişar ve Kaman-Kalehöyük'te ortaya çıkartılan ve bugün sayıları 20.000'i aşmış olan Eski Asurca çivi yazılı belgelerden öğrenmekteyiz. M.Ö. 2000'lerde Anadolu'nun ve kısmen de olsa Asur'un siyasal, kültürel, sosyal, hukukî, ekonomik, tarihî, dinî ve coğrafî yapısı hakkında son derece önemli bilgiler veren Eski Asurca çivi yazılı bu belgeler, Anadolu'nun en eski yazılı kaynaklarıdır(1).

Roma Dönemi Küçük Asya Ekonomisinde Örüntüler

Belleten · 2007, Cilt 71, Sayı 262 · Sayfa: 1039-1042
Eskiçağ Anadolu arkeolojisi ve epigrafisi üzerine yapılan çalışmalar son yıllarda ciddi bir artış kaydetmesine karşın, Anadolu tarihine ilişkin monografilerin sayısı aynı oranda hız kazanmış değildir. Böylesi bir boşluğu doldurmaya teşebbüs edenlerin birisi de Helenistik ve Roma dönemi Anadolu kültür tarihinin yaşayan en iyi uzmanlarından olan Stephen Mitchell'dır. Onun bu alana en son katkısı, uluslararası bir işbirliği ile gerçekleştirilen Roma dönemi Küçük Asya'sının ekonomi tarihini inceleyen bir eseridir. Roma İmparatorluğu'nun en gelişmiş bölgelerinden birisi olan Küçük Asya (Eskiçağ terminolojisinde bugünkü Anadolu'nun tamamını kapsamayan Küçük Asya, daha ziyade Fırat'ın batısında kalan bölümü adlandırmak için kullanılıyordu), ekonomik üretim ve dağıtım bakımından diğer bölgelere nazaran bazı tabii ve tarihi avantajlara sahipti.

Memlûk Devleti’nde Savaşın Kültürel Esaslarına Dâir

Belleten · 2007, Cilt 71, Sayı 262 · Sayfa: 909-922
Tam Metin
Mızrağı bulutlara geçiren, oku güneşin kursuna saplayabilen, canlarını feda etmekten çekinmeyen; savaşmak için zırhı, kılıcı ve mızrağı hazır. Şehid olmak için daha önce yüzüne gerekli kokuları sürmüş savaşçı yiğitlerin, her yere harb ve darbın kaim olup, kılıç ve mızrağın pazarının canlanıp, canın değeri ve ruhun ücretinin azaldığı(1) bir bezm u rezm çağının savaş kültürüne nüfûz etmek, savaş kültürü ve mantığını anlamak teşebbüsü İlmî usûl, tahayyül ve tasavvurlarla ve ancak o yüce ruhlara duyulan hayranlık ve minnettarlık anlayışının İlmî bir kisveye bürünmesiyle bir nebze ortaya konulabilir.

Selçuklu ve Osmanlı Doğu'sıında Senkretizm' ve Heretik2Akı llılar (XIV.- XVIII. yüzyıl

Belleten · 2007, Cilt 71, Sayı 262 · Sayfa: 1029-1038
Fransa'nın en önemli Türkologlarından Gilles Veinstein'in yönettiği bu çalışma 8-10 Ekim 2001 tarihleri arasında Paris'te College de France'da düzenlenen kolokyum süresince 9 farklı ülkeden katılan 27 bilim adamının sunduğu bildirileri içermektedir. Kolokyum, Ulusal Bilim Araştırmaları Merkezi (Centre national des recherches scientifiques). College de France'ın Hugot Vakfı, UNESCO, Sosyal Bilimler Yüksek Araştırmalar Okulu (Ecole des hautes etudes en sciences sociales) ve Yunanistan Rethymno Akdeniz Araştırmaları Enstitüsü (Institut d'etudes mediterraneennes de Rethymno) gibi kuruluşlarının desteği ile hazırlanmıştır.