3775 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Belleten
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

İlginç Yönleriyle Sultan Melikşah

Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 255 · Sayfa: 517-538
Tam Metin
Büyük Selçuklu Devleti'nin azamet devrinin hükümdarı olarak tarihe geçmiş olan Sultan Melikşah, 6 Ağustos 1055'de dünyaya gelmiştir. Daha küçük yaşlarda iken babası Sultan Alp Arslan'la birlikte sefere çıkmak suretiyle, devletin fetih planları çerçevesinde, görev yapmaya ve dolayısıyla da tecrübe kazanmaya başlamıştı. Onun çıktığı seferler sırasında kazandığı başarılar nedeniyle Sultan Alp Arslan, son derecede sevinmiştir I. Daha sonra Alp Arslan, oğlu Melikşah'ı Karahanlı hanedanına mensup olan Celâliye Terken Hatun'la Merv kentinde evlendirdi. Alp Arslan, Üstyurt ve Mangışlak'a sefer düzenledikten sonra Nişabur'a yakın Râdgân kentinde büyük bir tören düzenleterek "Oğlu Melikşah 'ı veliaht yaptığını" açıkladı ve Selçuklu emirlerine "Kendisinden sonra Melikşah'ı sultan olarak tanımaları hususunda teker teker ant içirdi, hil'atler verdi ve "Yönetimine Melikşah 'ı atadığı Şiraz ve İsfahan kentlerindeki camilerde, kendi adından sonra onun adının da hutbelerde okutulmasını" emretti ve onun emrine 15 bin kişilik bir askeri birlik de verdi, daha sonra da Melikşah 'ı, omuzunda hükümdarlık ve tâbiilik simgesi olan eyer örtüsü (gâşiye) olduğu hâlde, ata bindirip onun önünde birkaç adım yürüdü.

Asurlu Tüccarların M.Ö. 2. Bin Yılın İlk Çeyreğinde Anadolu'da Faiz Uygulaması

Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 255 · Sayfa: 425-466
Asur Ticaret Kolonileri Çağı adı verilen dönem (M.Ö. 1975-1725) Anadolu'da tarihin başladığı zaman olup, bu devre ismini veren Asurlu tüccarlar Anadolu'ya gelerek yerleşmiş oldukları şehirlerde iki asır boyunca Anadolu halkıyla birlikte yaşamışlardır. Asurlu tüccarlar Anadolu'ya çivi yazısını da getirmişler ve böylece Anadolu tarihi devirlere girmiştir. Bu dönemle ilgili bilgilerimizin büyük kısmı, Kayseri'nin 20 km. kuzeyinde bulunan Kültepe eski Kanis/karum şehri harabelerinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan çivi yazılı belgelerden gelmektedir. Bu belgeler, tüccarların mektupları, mahkeme zabıtları ve borç verdiklerinde yazdırmış oldukları senetlerden oluşmaktadır. Senetlere baktığımızda sırasıyla; borç miktarı, borçlu, alacak'', tarihleme, vade tespiti kaydedilerek ödenmemesi halinde ilave edilecek faiz belirtilmektedir. Sonra o yılda limum olan şahsın adı zikredilmekte ve en son şahitlerin ismi geçmektedir.

Kızıldeniz'in Güneyinde Rekabet -Şeyh Said ve Fersan Adaları Meselesi-

Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 255 · Sayfa: 567-598
Tam Metin
Avrupa devletlerinin Kızıldeniz ile olan doğrudan ilgi ve irtibatları coğrafi keşifler sonrası Portekiz'in Hint ticaretini kontrol altına almak için buraya gönderdiği donanma ve bu donanmanın bazı stratejik noktaları işgal etme çabalarına kadar uzanır. Memlukları ortadan kaldırmak suretiyle Mısır'a, oradan Kızıldeniz sahillerine ulaşan Osmanlılar, Portekiz'le Hint denizlerinde hakimiyet mücadelesi vermişler ancak başarısız olmuşlardı . Daha sonraki yüzyıllarda özellikle Kızıldeniz'in Hint okyanusuna çıkışı olan Babülmendeb Boğazı ve çevresinde önce Fransızlar, arkasından da İngilizlerin faaliyetleri ve stratejik noktalara yerleşme teşebbüsleri görülmektedir. Bölgenin tam bir uluslararası rekabet alanı haline gelmesi ise ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında olacaktı.

Hemingway in Turkey: Historical Contexts and Cultural Intertexts

Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 255 · Sayfa: 629-642
Tam Metin
As a young reporter, Ernest Hemingway visited İstanbul and the Thracian part of Turkey between 29 September and 18 October 1922. During his stay, he closely followed the military and political consequences of the Great Offensive, which was a major stage in the Turkish War of Independence, and also witnessed at first hand the Greek evacuation of eastern Thrace. His impressions of the İstanbul under occupation and also his observations of the events and developments at the time were included in the short stories which he wrote later on. In his fictions, he described and represented his observations fronı a point of view which was against Mustafa Kemal and Turkey, and, since he wrote in a mood supportive of the Allies and their invading forces, he failed to grasp the principles of righteousness and national independence, upon which the Turkish War of Independence was fought. This article is a study, within the context of the Turkish War of Independence, of Hemingway's anti-Turkish attitude crystallized in his desriptions and fıctions related to Turkey.

Ortaçağ Ortadoğusu'ndaki Marjinal Hareketlerin (İsma'ili-Karmati Hareketinin) Dönemin İslam Dünyasına Alternatif Sosyal Yaşam Sunma Çabaları

Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 255 · Sayfa: 499-516 · DOI: 10.37879/belleten.2005.499
Tam Metin
Ortadoğu, tarihi süreç içinde birçok medeniyete beşiklik etmiş bir coğrafyadır. Köklü bir tarihsel geçmişi olan Ortadoğu, İslam dininin ortaya çıkması ile sarsıntılara neden olacak olaylara sahne oldu. İslam dini, bölge toplumları için yepyeni sosyo-ekonomik şartların ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Ortadoğu'nun siyasi ve sosyal tarihi geçmişi, 9-10. yüzyıllarda bölünme ve parçalanma alametleri göstermesine neden olmuştur. Bu parçalanma hareketleri, İslam dünyasında, son iki asırda bitmek bilmeyen tartışmaları da başlattı. Bu ihtilaflarla Tolunoğulları, Sacoğulları, İhşidiler, Gazneliler, Selçuklular ile diğer Müslüman devletler ve hanedanlar mücadele etmeye çalıştılar. Bu devletlerden bir kısmı siyasi mücadele ederken, Gazneliler ve Selçukluların siyasi mücadelenin yanında sosyal mücadeleyi de gözden ırak tutmadıklarını görmekteyiz. Ortadoğu'daki siyasi, politik, sosyal ve ekonomik ihtilafların temelinde bölgenin çok kültürlü yapısının etkisi inkar edilemez. Bölgedeki ayrışmanın bir sonucu olarak Ortadoğu, Ortaçağ İslam dünyasında farklı anlayışların belirmesine sahne oldu. Bu anlayışlardan birincisi Allah'a yakınlaşmayı öğreten "mutasavvıflar", ikincisi hakikate ulaşmak için aklı en yüksek ve en iyi vasıta yolu olarak benimseyen "filozoflar", üçüncüsü ise sonsuzluk içinde her iki nazariye ve teşekkülün takipçisi olduğunu iddia eden "İsma'ililer" ve "Karmatiler" dir. Ortadoğu'da ortaya çıkan bu heterodoks gruplar, İslam dünyasında sonraki yüzyıllarda dahi alttan alta devam eden önemli izler bırakmıştır.

1997-1999 Yılları Yüzey Araştırmalarında İncelenen Amasya İli Demir Çağı Yerleşmeleri

Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 255 · Sayfa: 467-498 · DOI: 10.37879/belleten.2005.467
Tam Metin
Bu makalede 1997, 1998 ve 1999 yıllarında Orta Karadeniz Bölgesi'nin Kara Kesiminde yer alan Amasya ili Gümüşhacıköy, Merzifon, Suluova ve Göynücek ilçeleri ile Merkez ilçe sınırları içinde gerçekleştirdiğini yüzey araştırmasında incelediğim merkezlerden Demir Çağı yerleşmeleri içerenler ve bunların buluntuları ile Amasya Müzesi'nden bazı önemli örnekler tanıtılmaktadır. Gümüşhacıköy ilçesi, Gümüş beldesinin 20 km kuzeybatısında yer alan ve Büyük Alan ile Sallar köyleri arasındaki Niyazbaba türbesinden adını alan, türbenin 100 m kadar batısında bulunan (bkz. Harita Yer No.1), yaklaşık 4-5 m yüksekliğinde ve 80 x 40 m boyutundaki Niyazbaba Tepesi (Res.1), M. Özsait tarafından gerçekleştirilmiş olan yüzey araştırmaları sırasında saptanmıştır.

Collectors of Avâriz and Nüzul Levies in the Ottoman Empire: A Case Study of the Province of Karaman 1621-1700

Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 255 · Sayfa: 539-566 · DOI: 10.37879/belleten.2005.539
Tam Metin
Relying on first-hand unpublished archival documents this paper focuses on two related aspects: first, it provides a picture of the range of individuals involved in avâriz and nüzul collection in the Ottoman province of Karaman during the 17th century, whether from the military class, the ulema (learned people) or others; second, it examines the changes during the 17th century in the type of person appointed, and what ranks the collection candidate held before attaining those of avâriz and nüzul collection. It will be interesting to assess at what stage, if at all, the palace officials or the followers of 'great men of state' became involved in the collection process. This paper examines the available information to see what, if any, pattern emerges from it.

Armin Vambery'nin Türkistan Seyahatnamesi ve Karakalpak Türklerine Dair Kayıtlar

Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 255 · Sayfa: 599-628 · DOI: 10.37879/belleten.2005.599
Tam Metin
Bu makale; dünyanın gelmiş geçmiş en büyük Türkologlarından birisi olan Macar asıllı bilim adamı, seyyah ve casus Prof. Dr. Armin Vambery'nin "Reşat Efendi" sahte ad ve kıyafetiyle devrinin ünlü Osmanlı paşalarından Mehmed Sadık Rıfat Paşa'nın İstanbul'daki konağında dört sene misafir kaldıktan sonra Türklerin ana vatanı olan Türkistan'a üç yıl süren (1862-1865) yolculuğu sonrasında kaleme almış olduğu eserlerinde geçen, bugün Aral gölü ve çevresinde yaşayan Karakalpak Türkleri topraklarındaki inceleme ve gözlemlerinin hikâyesidir.

Antik Kilikya Sikkelerinde Asklepios Kültü

Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 254 · Sayfa: 9-58
Tam Metin
Tarihin en eski çağlarından beri Kilikya, gerek ekonomik, gerekse stratejik açıdan Anadolu'nun en önemli bölgesi olmuştur. Böyle büyük maddi zenginliklere sahip bir bölgede zengin bir kültürün oluşması da doğaldır. Antik Kilikya şehir sikkeleri bu zengin kültürün aynası olarak çok çeşitli konularda bizi aydınlatır. Yaklaşık altı yüz elli yıl süren bu sikke basma geleneği sayesinde, çok fazla arkeolojik veri olmamasına rağmen, Kilikya bölgesinde olup biten bir çok şeyi sikkelerden öğrenebiliyoruz. Antik çağda gelenek olduğu üzere, Kilikya şehirleri de darp ettikleri sikkeleri bir propaganda aracı olarak kullanmayı iyi biliyorlardı. Toplum iradesinin yönetiminde inkar edilemez bir öneme sahip olan inanç dünyası, sikkelerin konuları arasında önemli bir yer tutmaktadır. Bilindiği gibi Roma dönemi şehir darplarında, sikkenin ön yüzü otorite sayılan imparatora ayrılırken, arka yüzler çoğu kez şehirler için önemli olan tanrı ve tanrıçalara bırakılmıştır. Kimi şehirler ise sadece kendilerine özgü bir tanrı, tanrıça veya sembol ile öne çıkmışlardır.

Avrupa Hun ve Hazar Devletlerinin İktisadi Gelir Kaynakları

Belleten · 2005, Cilt 69, Sayı 254 · Sayfa: 117-130
Tam Metin
Devletlerin-milletlerin hayatında siyasi ve sosyal olaylar kadar, bulundukları coğrafyanın konumu ve iktisadi imkanları da önemli rol oynar. Bu sebeple, tarihte kurulan bir devletin kuruluşunu, yıkılışını, zaferlerini ve hezimetlerini ele alırken üzerinde hüküm sürdükleri coğrafyayı, geçim kaynaklarını ve ekonomik zenginliklerini de göz önünde bulundurmamız gerekmektedir. Bu görüş ışığında Türkistan'dan gelerek Doğu Avrupa'da devletler kuran, yaptıkları fetihler ile Avrupa'yı sarsan Hunlar ile, tesis ettikleri şehirler, ülkelerindeki ticaretin canlılığı ve Yahudiliği benimsemeleriyle dikkati çeken Hun ve Hazar devletlerinin iktisadi hayatlarını değerlendirmeye çalışacağız.