3775 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Belleten
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Osmanlı Hâkimiyetine Girmesinden Hemen Sonra Dimaşk'tan Bahseden Bir Yahudi Kaynak

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 252 · Sayfa: 561-568
5282 (m. 1521-22) yılında bir İtalyan Yahudisi Filistin'e yaptığı yolculuğa dair İbranice kısa bir seyahatname bırakmıştır. Şimdiye kadar bu seyahatnamenin herhangi bir yazması bilinmediği gibi müellifinin adı dahi bize ulaşmamıştı. Filistin'e yapılan seyahatlere dair eski bir İtalyan koleksiyonu içinde yer alan bu seyahatnamenin metni 1785 yılında Jacob Barukh b. Moshe Hayyim adlı biri tarafından Shibhhe Yerushalayim adıyla Leghorn'da yayınlanmış, daha sonraki zamanlarda da müteaddit baskıları yapılmıştır.

Samsun (Amisos) Bölgesi'nin Kültürel Gelişimi Projesi

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 252 · Sayfa: 387-402 · DOI: 10.37879/belleten.2004.387
Tam Metin
Samsun (antik Amisos) ile yakın çevresinin tarih öncesinden günümüze kadar olan zaman dilimine ait olup daha önceki araştırmalarda saptanmış bulunan önemli merkezlerin son durumlarını incelemek ve ayrıca gözden kaçmış olabilecek diğer arkeolojik maddi kültür varlıklarını da belgeleyerek bu bölgede yaşamış insan topluluklarının özellikle Demir Çağı ile takip eden Helenistik Çağ'daki kentleşme sürecindeki sosyo-ekonomik yaşamlarına dayanan kültürel gelişimini aydınlatacak verileri toplamak amacıyla İstanbul Üniversitesi adına bir temel proje çerçevesinde geliştirilen yüzey araştırmalarını 18 - 27 Temmuz 2000 tarihleri arasında Prof.Dr. Önder Bilgi başkanlığında Doç.Dr. Sümer Atasoy, Dr. Latife Summerer, Dr. Şevket Dönmez, Arkeolog Burhan Gülkan ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi stajyer öğrencisi Murat Türkteki'den oluşan bir heyet gerçekleştirdi.

Son Tunç/Erken Demir Çağı Van Bölgesi Kronolojisi. Kökeni Aranan Bir Devlet: Urartu

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 252 · Sayfa: 355-386 · DOI: 10.37879/belleten.2004.355
Tam Metin
Son Tunç Çağı (STÇ) ve Demir Çağı'nın (DÇ) başlarında yani M.Ö. II. binyılın ikinci yarısı içinde Van bölgesindeki sosyal ve kültürel gelişmeler ile bunların nedenleri hakkında bilinenler oldukça yetersizdir. Bu yüzden de M.Ö. IX. yüzyılın ortalarından VII. yüzyılın ortalarına değin büyük bir devlet olma başarısını göstermiş Urartular'ın kökenleri bile hâlâ aydınlatılabilmiş değildir. Tam anlamıyla yerleşik karakterli bu merkezi devletin kuruluşunu hazırlayan dinamikler nelerdi ? Pastoral yönü ağır basan bir aşiret düzeninden bunun tam tersi gelişmiş bürokratik bir devlet sistemine nasıl geçilebilmişti ? Bu geçişin aşamaları nasıl olmuştu ?

The Nature of Turko-Byzantine Relations in the Sixth Century Ad

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 252 · Sayfa: 423-430 · DOI: 10.37879/belleten.2004.423
Tam Metin
In the middle of the sixth century, a new nomad power emerged in central Asia. A federation led by Turkic groups which rapidly impinged on the Persian empire after the subjugation of the Hephtalites and had an impact on the Roman empire through the flight westwards of the Avars. As a result, both Romans and Persians were soon in diplomatic contact with the Turkish Kagan, and considerable evidence for this process is presented in the fragments of the Greek historian Menandros Protector, with useful supporting material in the historian Theophylact Simocatta and the Syriac author John of Ephesus. This diplomacy had both an economic aspect, the ability of the Turks to intervene in the silk trade, and a strategic one, since both Roman and Persian empires could view the Turks as useful allies against their traditional rival in the Near East. The Turks could attack Persia through the former territory of the Hephtalites, while they could take over Roman possesions in the Crimea.

Sinop Province in the Second Millennium B.C. (In the Light of New Archaeological Evidence)

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 251 · Sayfa: 29-32
Tam Metin
During the 1980s Archaeological research began to be carried out in Sinop Province. Until that time, it was an unexplored part of Anatolia (terra incognita) but since research efforts began our knowledge of the 2nd Millennium BC in Sinop Province has increased. M.A. Işın and İ. Tatlıcan conducted one of the most effective surveys in this province. In addition to the surveys, I was invited to the Boyabat-Kovuklukaya rescue excavation led by Musa Özcan, the current director of Sinop Museum. I was given responsibility for Trench 5 where we found a building with a substructure built from flat stones. This architectural tradition, along with the pottery and the small finds, provided us with new and important data about the 2nd Millennium BC in the Sinop Region. In Sinop city centre, a spearhead anda pin were found during an excavation at the foundation of the Kız Öğretmen Okulu. These two objects, which were dated to the Middle Bronze Age by Ö. Bilgi, are very important finds because they indicate a possible 2nd Millennium BC settlement or a cemetery in Sinop city centre. Another object, also dated to the Middle Bronze Age by Ö. Bilgi, is a spearhead found at Lala Village. During surveys carried out under the directorship of F.J. Hiebert, some Middle Bronze Age potsherds were found at Nohutluk-Güllüavlu (Hacıoğlu). All these finds indicate that there were a large number of settlements and cemeteries in Sinop Province and the surrounding region during the Assyrian Trading Colonies Period. In spite of research that would suggest otherwise, no Old Hittite or Hittite Empire objects were found in any of the surveys and excavations conducted in Sinop Province but two lugged axes found in the villages of Bülbül and Dibekli, have been dated to the Late Bronze Age (Hittite Empire Period) by Ö. Bilgi.

Selçuklu Teşkilâtı’nın Memlûklere Tesiri

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 251 · Sayfa: 105-130
Tam Metin
Türk devlet teşkilâtının Islâm âleminde kuvvetli ve bariz tesirler yapması, bilhassa, Büyük Selçukî Devleti'nin kuruluşundan sonradır. Abbâsî halifelerini nüfuzları altına aldıktan sonra, Mısır ve Suriye gibi Şiî Fâtımî halifelerinin hâkimiyet sahaları müstesna olmak üzere, Islâm dünyasının hâkimi olan ilk Selçukî sultanları, devlet müesseselerini çok sağlam olarak kurdular. Bunlar arasında Sâsânî ve Islâm menşeinden gelenlerin yanı sıra, kısmen Karahanlılar'dan ve kısmen de Oğuz ananelerinden kökünü alan Türk müesseseleri de mevcuttu. Bu büyük devletin parçalanmasından sonra, yerine kâim olan muhtelif devletlerdemeselâ, Harizmşahlarda, Suriye, Iran ve Anadolu Selçukîlerinde, Atabeylerde, Eyyûbîlerde, sonraları Memlûklerde- Türk menşeinden gelen müesseseleri görmek kabildir(1). Mısır Memlûkleri'nin, devlet teşkilâtı husûsunda Selçuklular'ın tesiri altında kaldıkları çok açıktır. Onların varis oldukları Eyyûbîler, Selçuklular Devleti'nin kollarından biri idi(2). Bu makalede, Fuat Köprülü'nün Selçuklu tesiriyle ilgili mülahazaları kaynakların ışığında bir nebze de olsa teferruatlandırılarak, konuya ışık tutulacaktır. Ayrıca Memlûklerin tevârüs eyledikleri tarihî arka planı ortaya koymak ve teşkilât tarihlerine bir katkıda bulunmak maksadıyla, elde edilebilen bilgiler dahilinde, Selçuklu-Memlûk teşkilâtları alâkaları ortaya konulmaya çalışılacaktır. Bu yapılırken ıstılahlardan başlanacak gidilebilecek yere kadar gitmeye çalışılacaktır. Ancak bizim maksadımız temas edilecek olan müesseselerin mufassal bir tarihini yazmak değildir. Böyle bir teşebbüs bu makalenin dar çerçevesine sığmayacağı gibi, bizi asıl mevzumuzdan da uzaklaştıracaktır. Burada Selçuklu-Memlûk irtibatını tebarüz ettirmek istediğimizden müesseselerden ancak genel hatlarıyla bahsetmekle iktifa ettik.

Osmanlı Arşiv Kaynaklarına Göre XIX. ve XX. Yüzyılın Başlarında Osmanlı-Brezilya İlişkileri

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 251 · Sayfa: 131-154
Tam Metin
Osmanlı Devleti XIX. yüzyıla kendi iç yapısında ve Avrupa'da meydana gelen siyasal, ekonomik, sosyal değişimlerin etkisi nedeniyle yeni bir anlayışla girmiştir. Bu yüzyılın başında, önceki yüzyıllara ait birçok gelenek terkedilmiş, bunların yerine devletin yararına olduğuna inanılan yeni iç ve dış politika anlayışı geliştirilmiştir. Bu yeni anlayış çerçevesinde yüzyıllarca sürdürülen devletlerarası ilişkilerde yalnız kalma veya kendi kendine yeterlik prensibi terk edilerek, denge politikası ve karşılıklılık esası anlayışının uygulamasına geçilmiştir.Yurt dışında sürekli elçilikler kurulmaya başlanmış, ülke dışına çıkacak vatandaşlara, Hariciye Nezareti'nden pasaport alma şartı getirilmiş, diplomasi bazı kurallara bağlanmıştır. Uluslararası ilişkilerin yoğunlaşması üzerine 8 Ağustos 1863 tarihinde diplomatların görev, yetki ve sorumluluklarını düzenleyen konsoloslar nizamnamesi yayımlanmıştır(1).

Ortaçağ Mısırı'nda İş, İşçi ve İşveren Meseleleri

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 251 · Sayfa: 155-166
İş ve işçi problemleri Ortaçağ İslam dünyasında büyük işler için bu günkünden pek de önemsiz değildi. Güçlü bir rekabet varken ve becerikli işçiler de az sayıda olunca, çalışanlar ücretlerini muntazam olarak almak isteyecekler ve hatta patronlarından rakiplerine göre daha fazla ücret talep edeceklerdir. Ortaçağda Mısır'da ketenin ekilmesi, işlenmesi ve ihraç edilmesi öncelikli bir ticaret alanıydı. Daha yakın zamanlarda pamukta olduğu gibi keten de Mısır ekonomisine hükmediyordu. Fatimîler döneminde (969-1171) keten, İfrîkıye (bugünkü Tunus) ve Sicilya'ya ihraç edilmekteydi. O zamanlar her iki ülke de Fatimîlerin hakimiyeti altında olup o devrin önde gelen dokuma üretim merkezleri idiler.

Yeni Arkeolojik Bulguların Işığında İÖ 2. Binyılda Sinop

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 251 · Sayfa: 1-28 · DOI: 10.37879/belleten.2004.1
Tam Metin
Sinop ili sınırları içindeki ilk önemli arkeolojik çalışmayı 1950'li yılların başında dönemin Kastamonu Müzesi Müdürü A. Gökoğlu gerçekleştirmiştir. Batı ve Orta Karadeniz bölgelerini içeren geniş kapsamlı bir yüzey araştırması yapmış olan A. Gökoğlu, Sinop ilinin Merkez ilçe ile Ayancık, Boyabat ve Gerze ilçelerini incelemiştir(1). 1951-1953 yılları arasında kent merkezinde, bir proje kapsamında E. Akurgal, A. Erzen ve L. Budde tarafından yapılan çalışmalar Sinop ilindeki ilk arkeolojik kazıyı oluşturur(2). Bu arada A. Erzen, aynı proje çerçevesinde Sinop'un 16 km güneybatısında yer alan Demirci Köyü'ndeki Kocagöz Höyük'te (Demirci Höyük) kısa süreli bir kazı yapmıştır(3). 1955 yılında Tokat ve Samsun illerinde incelemeler yapan C. Burney, Sinop iline de uğramış ve özellikle Kocagöz Höyük'le ilgilenmiştir(4). 1970 yılında ise, J.A. Dengate Samsun ili ile birlikte Sinop ili sınırları içinde de Demir Çağı merkezlerine ağırlık veren bir yüzey araştırması gerçekleştirmiştir(5). 1977 yılında P. Donceel-Voute Kastamonu-Daday'dan başlayarak Durağan'a kadar uzanan Gökırmak/Amnias'ın vadisinde bir yüzey araştırması yapmıştır. Bu araştırma sırasında Gökırmak/Amnias'ın Sinop ili sınırları içindeki bölümünde yani Boyabat ve Durağan ilçeleri arasındaki kesiminde ayrıntılı bir şekilde incelemeler gerçekleştirmiştir(6).

Mitostan Siyasete Venüs Prometor -Roma-Aphrodisias İlişkisinde Etkin Tanrısal Bir Figür-

Belleten · 2004, Cilt 68, Sayı 251 · Sayfa: 33-62 · DOI: 10.37879/belleten.2004.33
Tam Metin
Aphrodisias, "Roma İmparatorluk Çağı'nda Anadolu" dendiği vakit ilk akla gelen, hatta adları önemle anılan yerleşim alanlarından biridir. Karia'nın önemli bir kenti, Anadolu'nun ünlü bir kült merkezidir. Roma nezdindeki yeri ise hayli özeldir. İlk yerleşimleri tarih öncesi devirlere uzanan Anadolu'nun binlerce yıllık geçmişi içinde oldukça sıradan duran yöre, "Aphrodisias" adıyla sergilediği sosyo-kültürel ve kentsel kimliğine İ.Ö. 2. yüzyılda, diğer bir deyişle Geç Helenistik/Erken Roma Dönemi'nde bürünmüştür. Gerek Roma emperyalizminin Helenistik dünya üzerindeki yengisi, gerekse o dünyanın en önemli kavşağı olan Anadolu'nun Roma İmparatorluğu'na eklenmesi açısından bir dönüm noktası olan bu yüzyıl, siyasi alanda yitip giden özgürlüklerle bir sonu simgeler görünse de, Aphrodisias için yeni başlangıçlar demektir. Yöre, çağdaşı olan bir çok kenti imrendiren zenginliğine ve bu zenginliğe yakışır kentsel görkemine bu dönemde kapı aralamıştır.