8 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Erdem
  • Ataturk
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Macar Kaynaklarında Türk Kültürü ve Türkler (XIX. Yüzyıl Sonları - XX. Yüzyıl Başları)

Erdem · 2011, Sayı 59 · Sayfa: 107-120
Tam Metin
Macarlarla Türklerin tarih boyunca ortak siyasi, etnik, kültürel bağları, onlarda Türk kültürü ve Türklere karşı bir ilgi doğurmuş; çeşitli alanlarda pek çok Macar, anılarında, bilimsel yazılarında Türkler ve Türk kültürü hakkında yaşadıkları dönemlerle ilgili olarak bilgiler vermişlerdir. Türk-Macar ilişkilerinin siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan özellikle XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ilerleme kaydedip, XX. yüzyılın başlarında oldukça gelişmiş olduğu bir ortamda, pek çok Macar uzmanın verdikleri bu bilgiler, Osmanlı İmparatorluğu'ndan Türkiye Cumhuriyeti'ne geçiş sürecinin izlerini taşıyan bir kültürel dönüşümün tanıkları olarak oldukça önemlidir. Bu nedenle bu çalışmada Macar kaynaklarına göre Türk kültürünün bazı ögeleri , yüzyıllarca ilişki içinde olduğumuz bir millet olan Macarların bakış açısı ile ortaya konulup değerlendirilmiştir

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Epik Şiirlerinde Millî Mücadele

Erdem · 2010, Sayı 56 · Sayfa: 1-26
Tam Metin
Fazıl Hüsnü Dağlarca, Türk edebiyatının en verimli şairlerindendir. Bireysel konulardan toplumsal konulara, millî duygulardan evrensel sorunlara, çocuk duyarlılığından Tanrı bilincine varıncaya kadar çok geniş konularda şiirler kaleme almıştır. Şairin konu edindiği temalardan biri de ulusal bilinci geliştirme çerçevesinde değerlendirdiği Milli Mücadele'dir. Bu makalede Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın Millî Mücadele'yi işlediği şiir kitapları, 'Millî Mücadele'nin Zamanı', 'Millî Mücadele'nin Coğrafyası', 'Millî Mücadele'ye Katılan Kişiler' ve 'Millî Mücadele'nin Felsefesi' başlıkları açısından incelenecektir.

Atatürk ve Macar Başkanı Gyula Gömbös

Erdem · 2009, Sayı 55 · Sayfa: 33-56
Tam Metin
Atatürk'ün çağdaşı bir devlet adamı olan ve Macaristan'da 1932 yılında iktidara gelen Macar Başbakanı Gyula Gömbös, revizyonist bir politika izlemiş, Almanya ve İtalya ile anlaşmıştır. Atatürk'ün hayranı olan Gömbös, 1933 yılında Balkanlarda Türk - Bulgar yakınlaşmasını sağlamak için Türkiye'yi ziyaret etmiştir. Gömbös bu ziyaret sonunda, gelişmekte olan Türk-Macar kültürel ve ekonomik ilişkilerini sağlamlaştırmasına rağmen, siyasi bağlamda Türkiye'nin desteğini alamamıştır. Bu çalışmada Gömbös'ün iktidara gelişi, izlediği politika, Atatürk ve devrimlerine olan hayranlığı ve Türkiye'yi ziyareti çerçevesinde her iki ülke arasında cereyan eden kültürel, ekonomik ve siyasi ilişkiler, özellikle Macar Milli Arşivi'nde (MOL) bulunan belgelere ve Macarca kaynaklara dayanılarak incelenmiştir.

Venizelos'un Atatürk'ü Nobel Barış Ödülü'ne Aday Göstermesi

Erdem · 2008, Sayı 52 · Sayfa: 91-110
Tam Metin
Yunanistan'da Venizelos'un 1928'de iktidara gelişi, Türk-Yunan ilişkileri açısından yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Venizelos Yunanistan'da iktidara geldikten sonra, geçmişte Megali İdea'yı gerçekleştirebilmek için Türkiye'ye karşı takip ettiği yayılmacı dış politikadan vazgeçerek, Türk-Yunan dostluğunu kurabilmek için bazı girişimlerde bulunmuştur. Venizelos'un Türkiye ile dostluk kurma girişimleri, Atatürk tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. Nitekim bir süre sonra Venizelos Türkiye'ye davet edilmiştir. Bu daveti kabul eden Venizelos, 1930 yılında Türkiye'ye resmi bir ziyarette bulunmuştur. Bu ziyaret sırasında Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan antlaşmalar, TürkYunan ilişkilerinin gelişmesine büyük katkı sağlamıştır. Venizelos, 1933 yılında Yunanistan'da yapılan seçimleri kaybetmiş ve muhalefete düşmüştür; fakat Türk-Yunan ilişkileri ve Balkan Paktı ile ilgili görüşmeleri yakından takip etmeye devam etmiştir. Balkan Paktı imzalanmadan kısa bir süre önce de, dünya siyasi tarihinde bir ilki gerçekleştirerek, Balkan Paktı'nın gerçek kurucusu olduğuna inandığı, eski düşmanı Atatürk'ü 12 Ocak 1934'te Nobel Barış Ödülü'ne aday göstermiştir.

İsmail Müştak Mayakon’un Atatürk’ün Sofrasında Tuttuğu Notlar

Erdem · 2008, Sayı 51 · Sayfa: 171-178
Tam Metin
Atatürk'ün sofrası; devlet adamlarının, bilim insanlarının ve sanatçıların bir araya geldikleri, ülke ve dünya sorunlarını, bilimsel konuları tartıştıkları akademik bir ortamdır. Bu ortamlarda Atatürk, katılımcıların düşüncelerini dinledikten sonra, kendi görüşlerini de katarak konuşulanlardan bir senteze gitmiştir. Çoğu kez Atatürk'ün sofrasında bulunan İsmail Müştak Mayakon bu tartışmaları kayda geçirmiştir. Bu notlardan biri de 2/3 Ekim 1937 Pazar gecesi Park Oteli'nde tutulmuştur. "Bir Gecenin Hatırası" başlığını taşımaktadır. Dönemin kadın havacılarından Naciye Toros, Yıldız Uçman, Perihan Eldeniz, Saim Ali Dilemre ve Saadettin Kaynak'ın musiki hakkındaki görüşlerine Atatürk'ün verdiği yanıtları içeren bu notlarda Atatürk'ün sanata ve musikiye bakışının yanı sıra, insan zekâsına verdiği değeri de bulmak olasıdır.

Tokat Halkevinin Yayınladığı Yeni Tokat Dergisinde Yer Alan Yazılara Göre Türk Devriminin Genel Özellikleri

Erdem · 2007, Sayı 45-46-47 · Sayfa: 235-254
Atatürk öncülüğünde gerçekleşen Türk devrimi ile, Avrupa'da aydınlanma döneminden sonra başlayan devrimlerle oluşan çağdaş medeniyetin Türkiye'de de kurulması hedeflenmiştir. Ancak Türkiye'de Avrupa'dakine benzer bir Aydınlanma yaşanmadığı için, devrim, bir lider ve etrafında toplanan aydınların öncülüğünde gerçekleşmiştir. Bu durum, Türk devriminin en belirleyici özelliklerinden biri olmuştur. Devrimin oluşumunda, kazandığı başarılarla milletin yanında efsanevî bir karizma elde eden Atatürk'ün liderliğinin ve öncülüğünün büyük bir yeri vardır. Bunlarla birlikte devrim, Türk milletinin eğitim durumu, sosyal ve ekonomik yapısı ve ülkenin stratejik konumundan kaynaklanan siyasal şartlar yüzünden kendine özgü özelliklerle gelişmiştir. Devrimleri taşrada yerleştirmeyi ve yaşatmayı amaç edinen Halkevlerinin yayın organlarından biri olan Yeni Tokat dergisi, devrimlerin genel özelliklerini yansıtmak konusunda da oldukça başarılı olmuş bir dergidir.

Atatürk ve Siyasi Etik

Erdem · 2005, Sayı 44 (Etik Özel Sayısı) · Sayfa: 181-193

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve devrimleriyle modem Türk toplumunun yaratıcısı yüce Atatürk, siyasî hayatında eski-yeni devlet yöneticilerine, politikacılara daima örnek alınacak davranışlar sergilemiş, etiği siyaset alanında da uygulamaya özen göstermiştir.

Her şeyden önce, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ilkesi üzerinde kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nde halk egemenliğini sağlamak için 1924 ve 1930 yıllarında iki kez çok partili demokratik hayata geçişi denemiştir. 1924 Anayasası şekillendirilirken, ömür boyu cumhurbaşkanı seçilmesi hükmünü anayasaya koydurması mümkünken yapmamış, 1927, 1931 ve 1935 yıllarında TBMM tarafından Cumhurbaşkanı seçilme yolunu benimsemiştir.

Bu makalede, Atatürk'ün hayatında siyasî etiğe ne derecede önem verdiğini gösteren yüzlerce olaydan bir bölümü ele alınacak, günümüz politikacıları bu konuda bilgilendirilmeye çalışılacaktır.

Miras Turizmi Açısından Atatürk Evleri

Erdem · 2004, Sayı 41 · Sayfa: 119-138
Dünya üzerinde en büyük gösteri olarak tanımlanan turizm olgusu, giderek daha yaygın hale gelmektedir. Bu duruma paralel olarak, turizm sektörünün ekonomik sektörler arasındaki önemi de artmaktadır. Bu önem artışına ilâve olarak, turizm türleri de çeşitlilik kazanmaktadır. Ortaya çıkan turizm türlerinden biri de miras turizmidir. Farklı şekillerde tarif edilen miras turizmi, kısaca, nesilden nesile aktarılan değerler üzerine kurulu turizm türü olarak tarif edilebilir. Miras turizmi kendine has özellikleri ve çekicilikleri olan bir turizm çeşididir. Bu çekiciliklerden birisi de tarihî kişilerin (yazar, sanatçı, besteci, siyaset adamı, askerî lider, popüler kültür lideri) evleri ve çalışma yerleridir. Bu açıdan Türkiye önemli çekiciliklere sahiptir. Bu çekicilikler arasında ulusal devlet oluşumuz açısından "Atatürk Evleri" önem taşımaktadır. Çalışmada yurt sathında yaygın olarak bulunan "Atatürk Evleri" ele alınmakta; "Atatürk Tur Güzergâhı" üzerinde "Sosyal Nitelikli Gençlik Miras Turizmi" yapılması önerilmektedir. Konunun sosyal nitelikli oluşu yurt sathında yaygın, çok sayıda Atatürk Evinin varlığına bağlıdır. Dolayısıyla önerilen miras turizmi devlet tarafından mali yönden desteklenmelidir. "Atatürk Evleri", bazı kısımlar hariç, ülkemiz demiryolu ağı ile örtüşmektedir. Böylece Türkiye demiryolu ağının hemen hemen tamamı "Atatürk Tur Güzergâhı" olarak kabul edilebilir. Ucuz taşımacılık sayesinde, demiryolu, sosyal nitelikli olan bu turizm faaliyetini kolaylaştıracaktır. Bir başka kolaylık ise bu evlerin yer aldığı yerleşmelerde Yüksek Öğrenim Kurumlannın mevcudiyetine, dolayısıyla öğrenci yurtlarının yaygınlığına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Miras turizmi zamanla uluslararası boyut kazanmalıdır. Bu durum için Atatürk'ün dünya ölçüsünde önemli bir şahsiyet oluşu yeterlidir.