5 sonuç bulundu
Dergiler
- Erdem 5
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- theatre 3
- tiyatro 3
- Tiyatro 2
- Adana 1
- Büyük Otmarlar 1
Fehime Nüzhet’in Tiyatro Eserlerinde Meşrutiyet Dönemine Yönelik Siyasî ve Sosyal Vurgular
Erdem · 2015, Sayı 68 · Sayfa: 51-64 · DOI: 10.32704/erdem.537400
Özet
Tam Metin
Meşrutiyet Dönemi'nin öncü kadın yazarlarından olan Fehime Nüzhet, dernek çalışmalarında yoğun biçimde yer alan, gazete ve dergilerde yazılar yazan aktif bir kadındır. Devrinin diğer kadın yazarları gibi özellikle "kadın kimliği"ne odaklanan yazılar kaleme alır. Makalelerinde kadınların sosyal yaşamda etkin olmaları gerektiği fikrini savunan Fehime Nüzhet, aynı zamanda kadınlarda vatan bilinci uyandırma çabasındadır. Balkan Savaşları sırasında yaptığı konuşmalar ve gönüllü olarak hastabakıcılık yapması onun toplumsal yaşamdaki etkinliğini gösterir niteliktedir. Meşrutiyet'in ilanından sonra yazdığı tiyatro eserlerinde hafiyelik sistemini eleştiren yazar, siyasî bir dil kullanır. Fehime Nüzhet'in Adalet Yerini Buldu ve Bir Zalimin Encâmı başlıklı tiyatro eserleri, Meşrutiyet dönemi tiyatro eserlerinin genel karakteristiğine uygun olarak II. Abdülhamit devrine ilişkin eleştirel bir bakış açısını içermektedir. Yazar, devre ilişkin eleştirisini tiyatro kişileri aracılığıyla dillendirir. Söz konusu tiyatro eserlerinde yaşadığı devri analiz eden Fehime Nüzhet, toplumsal yaşamda gördüğü aksaklıkları da özellikle siyasî bir çerçevede ele alır. Bu bağlamda Fehime Nüzhet'in tiyatro eserleri Meşrutiyet döneminde yaşanan özgürlük havasını yansıtmaktadır.
Romandan Tiyatroya: Yaprak Dökümü, Eski Şarkı
Erdem · 2012, Sayı 63 · Sayfa: 223-246
Özet
Tam Metin
Reşat Nuri Güntekin, Türk edebiyatının en üretken yazarlarından biridir. Özellikle roman ve tiyatro türünde birçok eseri vardır. Tiyatro konusunda dekordan oyun yazarına kadar her alanda kafa yormuş ve bu konuda birçok makale yazmıştır. Yaprak Dökümü ve Eski Hastalık isimli romanları, kendisi tarafından tiyatro oyunu haline getirilmiştir. Yaprak Dökümü, roman olarak 1930'da yayınlanmış, 1943-1944 yıllarında sahnelenmiştir. Eski Hastalık, roman olarak 1938'de yayınlanmış, 1951'de ise Eski Şarkı adıyla tiyatro oyunu olarak sahnelenmiştir. Bir romanın tiyatro eserine dönüştürülmesi sırasında özellikle teknik açıdan birtakım değişiklikler yapmak gerekir. Romandan Tiyatroya: Yaprak Dökümü, Eski Şarkı adlı yazıda bu değişimler olay örgüsü, kişiler, zaman, mekan kavramları açısından değerlendirilmiş, romandan tiyatroya aktarılan eserler için kuramsal bir zemin oluşturulmaya çalışılmıştır. Ardından, adı geçen romanlarla tiyatro oyunlarının karşılaştırılması yapılarak aralarındaki farklar belirlenmiş ve dönüştürme işlemi sırasında kullanılan yöntemlerin ortaya çıkarılması hedeflenmiştir. Sonuçta, eserler arasındaki farkların neden kaynaklandığı, eserlere etkilerinin neler olduğu tartışılmıştır.
Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Basılı Tiyatro Eserlerindeki Muhteva ve Günümüz İnsanına Mesajları
Erdem · 2007, Sayı 49 (Mustafa Necati Sepetçioğlu Özel Sayısı) · Sayfa: 313-328
Özet
"Mademki insanı anlatıyoruz, onun mutluluğu için yazacağız" diyen Sepetçioğlu'nun tiyatroları sevgi saygı üzerinedir. Yazarın basılı tiyatro eserlerinin sayısı altıdır. Yunus Emre adlı eserinde bir tasavvuf şairi olan Derviş Yunus'un bilinen menkıbelerden de hareketle manevî dünyası tanıtılır. Çardaklı Bakıcı'da kendisini evliya gibi gösterip insanları soyan bir kadının yaptığı oyunlar ele alınır. Köprü'de İslâmî-Türk kültürüyle yetişen Elif adlı bir müderris kızının en güçsüz anında maziden medet umarak hayatın zorluklarına tahammül gücü bulması konu edilmiştir. Son Bloklar, insan sevgisi ve sorumluluk bilinciyle dolu bir inşaat mühendisine, oynanan oyunlar, Büyük Otmarlar'da halkın inanma ihtiyacını kendi çıkarları için kullanan kurnaz kişilerin iktidar tutkusu uğruna işledikleri cinayetler, yaptıkları zulümler, Her Bizans'a Bir Fatih'te de İstanbul'un fethi ele alınmıştır. M. N. Sepetçioğlu, tiyatro eserlerinde, insana sevgi ve saygıyı yitiren, onları hiçe sayarak insanlık değerlerine yabancılaşmaya başlayan kişi, sistem ve yöneticilerin başarısız olacağı mesajını verir.
Klasikten Moderne Tiyatro Yazarının Etik Duyarlığı
Erdem · 2005, Sayı 44 (Etik Özel Sayısı) · Sayfa: 73-82
Özet
Tiyatro tarihi incelendiğinde klasik olarak değerlendirilen oyunların yazarlarının etik duyarlık sahibi oldukları görülür. Bu oyunlarda, insan ilişkileri ve bu ilişkileri yönlendiren değer yargılan irdelenmiş, seyircide ve okuyucuda kendini ve çevresini tanıma, özeleştiri yapma, doğrulan arama isteği ve bilinci uyandınlmıştır. Tragedya türü oyunlarda oyunun omurgasını oluşturan kahramanın eylemi seyirciyi, bu eylemin amacı, ugulama yöntemi, beklenen ve beklenmeyen sonuçlan ve bütün bunlan etkileyen değer yargılan üzerinde düşündürür. Antik Yunan tragedyalan insana her yeni durumda yeniden düşünme, yeniden değerlendirme alışkanlığı aşılayan oyunlardır. Aiskhylos'un, Sophocles'in tragedyalannda, oyun kahramanının ölümcül bir tehlikeyi göze alarak yaptığı seçim ideal olan değerleri yüceltirken, yıkımına neden olan trajik hatası uygulamanın yöntemi üzerinde düşündürür. Shakespeare tragedyalannda ise doğru ile yanlışın, iyilikle kötülüğün aynı kaynaktan beslendiği görülür. Bu değer karmaşası ortamında kahramanın tutumu irdelenmiş, yanlış kararlann ruhsal ve toplumsal nedenleri üzerinde durulmuştur. William Shakespeare'in tragedyalan insanı haklı ve haksız eylemler, önlenebilir ve önlenemez durumlar üzerinde çok yönlü düşünmeye çağıran oyunlardır. Çağdaş tiyatro oyunlannda toplumdaki değer karmaşasına bir anlam verme çabası görülmektedir. Anton Çehov'un, Arthur Miller'in oyunlannda gözlemlediğimiz, bireyin herşeye rağmen onurunu koruma çabası, günümüz oyunlannda eylemsizliğe ve giderek teslimiyete dönüşmüştür. Samuel Beckett'in, Harold Pinter'in oyunlannda kaynağı belirsiz bir tehlike sezgisi ve saçmalık bilinci yaşanır. Bu oyunlarda gözlemlenen umarsızlık, seyirciyi siyasal ve ekonomik sistemdeki etik boşluk konusunda uyarma işlevini yerine getiriyor ve bizi bu sistemin ürettiği değer yargılan üzerinde yeniden düşünmeye çağınyor.
Halkevleri (1932-1951), Temsil Şubeleri ve Bir Örnek: Adana Halkevi Temsil Şubesi
Erdem · 2005, Sayı 43 · Sayfa: 15-26
Özet
Halkevleri 1932-1951 yılları arasında etkinliklerini sürdüren kuruluşlardır. Amacı; Mustafa Kemal Atatürk'ün ilke ve devrimleri doğrultusunda, halkın sosyal ve kültürel alanda gelişimine katkıda bulunmaktır. Aynı zamanda, 1929 Ekonomik Bunalımı ve İkinci Dünya Savaşı'ndan etkilenen Yeni Türkiye Cumhuriyeti'm yıpratmaya yönelik risklere karşı, cumhuriyet coşkusuyla bir kültür seferberliği yaratmak ve cumhuriyet bilincini yükseltmek yolunda bulunan bir çözümdür. Kuruluş aşamasında, OsmanlI'nın son döneminde M illiyetçilik ideolojisiyle örgütlenen birçok dernekle birlikte, özellikle Türkocaklan'nın örgütlenme ve çalışma biçiminden etkilenmiştir. Aynı süreçte, iilke dışından birçok benzeri örgütlenmeler de araştırılıp incelenmiştir. Türkocaklan'nın 1931 yılında kapanmasından sonra 1932 yılında kurulan Halkevleri'nde, her vatandaşın tercih edebileceği çeşitli şubeler vardır. Dil Şubesi, Edebiyat Şubesi, Güzel Sanatlar Şubesi, İçtimai Yardım Şubesi, Halk Dersaneleri ve Kurslar Şubesi, Kütüphane ve Neşriyat Şubesi, Köycülük Şubesi,Müze Şubesi ve Temsil Şubesi gibi. H alkevleri Temsil Şubeleri'nde temel amaç; "Milliyetçilik, Halkçılık, D evrimcilik" ilkeleri çerçevesinde, yeni Türkiye'nin oluşum sürecine tiyatro yoluyla katkıda bulunmaktır. Temsil Şubesi üyelerinin çoğunluğu cumhuriyet coşkusuyla dolu tiyatro heveslisi gönüllülerden oluşur. Halkevleri Temsil Şubeleri'nin içinde en etkin olanlardan biri de Adana H alkevi Temsil Şubesi'dir. Genelde Halkevi çalışmaları ve özelde Temsil Şubesi etkinlikleri, her ne kadar topyekün bir bilinçlendirme ve halkın kültürel donanımını zenginleştirme iddiasıyla gerçekleştirilse de, gerek dünya, gerekse Türkiye koşulları nedeniyle bu iddia süreklilik kazanamamış, 1951 yılında da Demokrat Parti tarafından kapatılmıştır. Öte yandan, Kemalist ilkeler ışığında yapılan pek çok araştırma-inceleme ve uygulamalar ciddi bir kültürel-sanatsal birikim de sağlamıştır. Özellikle tiyatro alanında sağlanan bu birikim, altmışlı yıllardan başlayarak Türk Tiyatrosu'nun yükseliş dönemine kayda değer katkılarda bulunm uştur.