3 sonuç bulundu
Dergiler
- Erdem 3
Yayınlayan Kurumlar
Anahtar Kelimeler
- city 3
- al-Harawî 1
- Anadolu 1
- Anatolia 1
- Christianity 1
- civilizition 1
- Culture 1
- Doğu - Batı 1
- East - West 1
- el-Herevî 1
El-Herevî’nin İstanbul’dan Konya’ya Seyahati Üzerine
Erdem · 2023, Sayı 85 · Sayfa: 39-58 · DOI: 10.32704/erdem.2023.85.039
Özet
Tam Metin
Suriye, Filistin, Irak, Yemen, Mısır, Hindistan, İran ve Anadolu gibi birçok ülkeye seyahat eden el-Herevî, buralardaki şehirler hakkında önemli bilgiler kaydetmiştir. Özellikle Anadolu’daki şehirler ile ilgili verdiği bilgiler bizim için kıymetlidir. Miryokefalon Savaşı’ndan biraz önce İstanbul’dan Konya’ya gerçekleştirdiği seyahati esnasında İznik, Eskişehir, Amorion (Ammûriyye) ve Ilgın hakkında bilgiler vermektedir. Bu şehirler hakkında bilgiler verirken yer yer hatalar yapmıştır. Bunlardan en önemlisi Eskişehir ve Ilgın’ın birbirine karıştırılması olmuştur. Başka bir ifadeyle, Eskişehir başlığı altında Ilgın ile ilgili bilgileri kaydetmiştir. Bu çalışmada bu karışıklık açıklığa kavuşturulmuştur. el-Herevî, İstanbul ve Konya arasındaki şehirler hakkında bilgi vermesine rağmen bunlar arasında herhangi bir güzergâh bilgisi vermemektedir. el-Herevî’nin bu eksikliği, dönemin tarihî verileri ile değerlendirilerek İstanbul’dan Konya’ya kadar izleyebileceği güzergâh belirlenmeye çalışılmıştır. Bizans İmparatorluğu ve Haçlıların, Selçuklu Devleti’nin başkenti Konya üzerine gerçekleştirdikleri seferlerde İstanbul’dan Konya’ya kadar çeşitli güzergâhları kullandıkları bilinmektedir. el-Herevî’nin verdiği bilgilerle Bizans ve Haçlıların güzergâhları karşılaştırılmıştır. elHerevî, İstanbul’dan itibaren İznik, Eskişehir, Amorion (Ammûriyye) ve Ilgın üzerinden Konya’ya ulaştığı bilgisini vermektedir. Bizans ve Haçlıların aynı güzergâhtaki seferlerini kaydeden kaynaklar, elHerevî’nin vermediği ayrıntıları da vermektedirler. el-Herevî’nin güzergâhı ile uyumlu olarak, Bizans ve Haçlı kaynakları, İstanbul’dan itibaren; İzmit, Kibotos, Valideköprü, Boyalıca, İznik, Osmaneli, Eskişehir, Seyitgazi, Bardakçı, Bolvadin, Akşehir, el-Sirma (Ilgın) ve Kadınhanı yoluyla Konya’ya ulaşan güzergâhı vermektedirler. Tüm bu veriler bir araya getirildiğinde, el-Herevî’nin İstanbul’dan Konya’ya kadar izlediği güzergâh netleştirilmiştir. Bu güzergâhların daha iyi anlaşılması için çalışmamıza haritalar eklenmiştir. Bizzat hazırladığımız haritalarda el-Herevî’nin İstanbul’dan Konya’ya kadarki güzergâhı gösterilmiştir.
el-Herevî, İstanbul’da Bizans İmparatoru Manuel Komnenos’un misafiri olarak bulunmuştur. İstanbul’dan ayrıldıktan sonra güzergâhı üzerindeki şehirler hakkında da dikkat çekici bilgiler kaydetmiştir. İznik şehrinin piskoposluk merkezi olduğunu vurgulamıştır. Buradan itibaren ülkenin sınırında ve bir tepenin üzerinde Ebu Muhammed el-Battal’ın türbesinin olduğunu kaydetmiştir. Bu bilgiden sonra o, Amorion (Ammûriyye) ve Sultan Veki hakkında bilgiler vermiştir. Onun burada verdiği bilgiler ile Sultan Veki’nin Eskişehir olduğu ancak burada verilen bilgilerin ise Ilgın’a ait olduğu anlaşılmıştır. Bu husus çalışmamızın odak noktalarından birisini oluşturmaktadır. Bu bilgiler ile el-Herevî’nin Eskişehir ve Ilgın üzerinden Konya’ya ulaştığı anlaşılmıştır. Bu iki yer ile ilgili bilgilerin doğruluğunun anlaşılmasında Arap coğrafyacılarından ed-Dımeşkî’nin (1256-1327) verdiği bilgiler de kayda değerdir. O, Sultan Veki’den hiç bahsetmeden Amorion (Ammûriyye)’dan sonra Sirma yani Avgerm’den bahsederek coğrafî olarak sıralamayı doğru vermiştir.
Kentin Kültürel Aktarım Mekânları Muğla Kent Merkezi Örneği
Erdem · 2021, Sayı 80 · Sayfa: 1-28 · DOI: 10.32704/erdem.948836
Özet
Gündelik yaşam deneyimleri her koşulda bir mekânda geçmekte; olaylara fon oluşturan mekânlar, insanlar için kimi zaman gerçekte olduğundan çok daha fazlasını ifade etmektedir. Bu noktada toplum bireylerinin kent mekânlarını algılama biçimleri farklılık gösterebilir. Nitekim her bir birey mekâna kendi yaşanmışlıkları üzerinden bakmakta ve bu doğrultuda bir anlam yüklemektedir. Ne var ki, kent mekânları, bireysel deneyimlerin yanı sıra toplumsal ilişkilerin birebir yaşandığı yerler olarak da öne çıkmakta ve bu yönüyle gerek toplum hafızasının gerekse kent kimliğinin oluşmasına önemli bir katkı sunmaktadır. Bu çalışma, kültürlerin üretildiği ve aktarıldığı kent mekânlarının insanların aidiyet duygularının gelişmesinde ve sosyalleşmelerinde önemli bir etkiye sahip olduğu varsayımı üzerine kuruludur. Zira kent sakinleri çeşitli mekânlarda bir araya gelmektedir ve bunu sağlayan, o mekânların işlevsel özelliklerinden çok insanlara sundukları bütünleştirici fakat bir o kadar da ayrıştırıcı sosyalliktir. Nitekim kentte bulunan her bir mekân yaşamı kolaylaştırıcı bir takım özelliklerinin yanı sıra aslında bünyesinde barındırdığı yerellik ve semboller sayesinde gerek kentlere gerekse sakinlerine bir kimlik üretmektedir. Çalışmada mekân ve insan arasındaki etkileşim Muğla kent merkezi örneği üzerinden vurgulanmıştır. Metot olarak belgelerin eksik bıraktıklarını tamamlama ya da bildirdiklerinin sağlamasını yapabilme noktasında önemli veriler sunan sözlü tarih kullanılmıştır. Bu doğrultuda gerçekleştirilen sözlü görüşmeler kentteki buluşma mekânlarının kent sakinleri tarafından nasıl algılandığı, onların hafızalarına nasıl kazındığı, toplumsal ilişkilerin gelişmesine herhangi bir katkı sunup sunmadığı gibi konularda oldukça aydınlatıcı olmuştur. Kent sakinlerinin geçmişe duydukları özlemle birlikte anlattıklarına kulak verince ilk dikkat çeken, bir zamanlar Muğla’sında insanların günümüze nispeten daha samimi ve içten bir komşuluk ilişkisi yaşadığıdır. Mahalle başta olmak üzere pazar, kahvehane, sinema ve park gibi mekânlar kültürel aktarım mekânları olarak kent tarihindeki yerini almış durumdadır. Ne var ki, zaman içinde gerek mekânlarda gerekse insan ilişkilerinde bir değişim ve dönüşüm yaşanmıştır. Çalışmada kentin kültür tarihi mekân-insan ilişkisi üzerinden aydınlatılmaya çalışılmıştır.
Türk Düşünce Hayatında Peyami Bey
Erdem · 2012, Sayı 62 (Peyami Safa Özel Sayısı) · Sayfa: 125-132
Özet
Tam Metin
Peyami Safa, Türkiye'nin çağdaşlaşma tartışmalarında DoğuBatı sentezini savunmuş, coğrafya ve tarih olarak da bu sentezi gerçekleştirebilecek bir konumda olduğumuzu ileri sürmüştür. İslam ve Batı medeniyetlerini, kaynaklarına inerek inceleyen Peyami Bey, bu iki medeniyetin birbirlerine yabancı olmadığını, çeşitli dönemlerde birbirlerini etkilemiş, hatta kaynaklık ettiklerini ifade etmiştir. Türk aydınlarının 19. yüzyıl pozitivist anlayışına takılı kalmalarını eleştirerek, ilmi zihniyetin mistik bir yönelişe girdiğini, bizim bu yönelişi kavramakta daha birikimli olduğumuzu söyler. Avrupa birliğini de olumlayan yazar, bu ümidin başarılı olabilmesi için, milletlerin millî kimlik ve kişiliklerini kazanmış olmaları gerektiğini vurgular.