Kısa Kısa [Küçürek] Öykünün Tanımı, İmkânları ve Sorunları
Erdem · 2013, Sayı 65 (Küçürek Öykü Özel Sayısı) · Sayfa: 1-10Mevlânâ’nın Mesnevî’sindeki Meseller ile Küçürek Öyküler Arasındaki İlişki
Erdem · 2013, Sayı 65 (Küçürek Öykü Özel Sayısı) · Sayfa: 33-45Küçürek öykü kısa, öz ve damıtılmış niteliği ile her ne kadar günümüz insanının ihtiyacına binaen edebiyatta yerini alsa da, bu türün Türk kültüründeki ilk izlerine yüzyıllar öncesinde rastlanmaktadır. Bu bağlamda Mevlânâ'nın Mesnevî'sinin "küçürek öykü" tanımına oldukça paralel bir durum arz etmesi dikkat edilmesi gereken bir özelliktir.
Az sözle çok şeyin anlatıldığı, kısa, etkin ve şok uyarıların etkileyici bir biçimde kullanıldığı küçürek öyküler; sembolik, samimi ve içten söylemleri ile Mevlânâ'nın Mesnevî'sindeki mesellere yaklaşmaktadır. Felsefi söylem ve ucu açık nitelikli yapısıyla da Mevlânâ'nın mevcut eserine yaklaşım gösteren bu öykü çeşidinin, doğrudan mesaj iletme ve halkı eğitme yönünde bir iddiası olmadığı için Mesnevî'deki mesellerden bu küçük nitelikleriyle ayrı tutulabilmektedir. Fakat genel anlamda; olay kurgusu, sezdirme yöntemine başvurulması, örtük anlatımın bilinçli ve yoğun bir şekilde ele alınması, sembol ve imge tercihlerindeki orijinallik, Mevlânâ Mesnevî'sindeki meselleri küçürek öykülere yaklaştırmaktadır.
Netice itibariyle bugünün küçürek öyküsünün modern insanın dramı üzerine konumlandığı dikkate alınırsa, Mevlânâ Mesnevî'sindeki mesellerin de insani öze odaklandığını ve onun evrensel problematiği ile ilgilendiği görülebilmekte; zengin birikimi ve kültürel dokusu ile küçürek öyküye iyi, orijinal ve güzel bir model oluşturduğu düşüncesini güçlendirmektedir.
Öykünün İmkânsızlığı: Rasim Özdenören’in Öykümsüleri
Erdem · 2013, Sayı 65 (Küçürek Öykü Özel Sayısı) · Sayfa: 117-124Her çağ, kendine uygun yeni edebî türlerin oluşumuna zemin hazırlar. Modern çağın ardından yaşanan hız ve teknoloji çağı da tüketime dayalı bir yaşam algısının benimsenmesine yol açtığı gibi bireylerin tüketim aracılığıyla görünür olmalarına neden olur. Tüketime ilişkin yaşam algısının edebiyata yansıması sözcüklerin daha aza indirgenip öykülerin daha derinlere ve metaforik anlamlara gizlenmesiyle gerçekleşir. İşte bu tür, Batı edebiyatında "short short story" olarak ortaya çıkarken, Türk edebiyatında Ramazan Korkmaz tarafından "küçürek öykü" biçiminde adlandırılmıştır. Bu alanda özellikle Ferit Edgü, türün Türk edebiyatında önemli temsilcilerinden biridir. Ferit Edgü'nün yanı sıra öykü ile uğraşan çağdaş öykücüler de bu türde eserler vermeye başlamışlardır.
Türk edebiyatında Mavera dergisi etrafında toplanıp Maveracılar olarak bilinen edebî topluluğun önemli öykücülerinden Rasim Özdenören de bu türe yakın öyküler yazmıştır. Özdenören bu eserleri "öykümsü" olarak adlandırmıştır. Onun öykümsülerinde temel hareket noktası yaşamda imkânsız görünenler üzerinedir. Bu makalede Özdenören'in İmkânsız Öyküler adlı kitabındaki öykülerin izlekleri üzerinde durulacaktır.
Cemal Şakar’ın Hikâyât Adlı Eserindeki Küçürek Öykülerin Kur’an Kıssaları İle İlişkisi
Erdem · 2013, Sayı 65 (Küçürek Öykü Özel Sayısı) · Sayfa: 47-58Orhan Duru Öyküselliğinde Sembolik Dil ve Yinelemeler
Erdem · 2013, Sayı 65 (Küçürek Öykü Özel Sayısı) · Sayfa: 59-70Şiire Öykünen Öykü: Necati Tosuner’in Kısa Öykülerinde Şiirin Ayak Sesleri
Erdem · 2013, Sayı 65 (Küçürek Öykü Özel Sayısı) · Sayfa: 125-134Küçürek öykü ile şiir arasında çok yakın bir ilişki vardır. Türkiye'de şiirle kısa öykü arasındaki kan bağını vurgulayan ve yazdıklarıyla belgeleyen isimler arasında yakın dönem öykücüsü Necati Tosuner de bulunur. Yazar, "çok kısa öykü" diye adlandırdığı küçürek öykünün tanımımı yaparken "öykünün romandan çok şiire yakın durduğunun bir kanıtıdır" der. Bu düşünceyle örtüşen Tosuner'in kısa öyküleri, dize ve imge öykünmeleriyle açıklanabilecek özellikler gösterir. Gruplandırmak gerekirse, şiirin dizesine ve imgesine öykünür.
Bu makalede, Necati Tosuner'e ait kısa öykülerde şiirin dize ve imge ögeleri aranacak, seçilen metinler bu gruplandırma çevresinde incelenecektir. Özetle, Tosuner'in kısa öykülerinde şiirin ayak izleri sürülecektir.
Küçürek Öykü, Kısa Kısa Öykü mü, Anlatı mı?
Erdem · 2013, Sayı 65 (Küçürek Öykü Özel Sayısı) · Sayfa: 11-22Günümüzde türler arasındaki sınırlar erimekte, türsel farklılıklar giderek ortadan kalkmaktadır. Söz gelişi roman kullandığı belgelerle tarihin alanına girmekte; öykü şiire, şiir form bakımından öyküye yaklaşmaktadır. Aynı anlayışın sonucu olarak anılar, geziler, mektuplar roman ve öykü biçiminde yazılmakta, hatta deneme ve köşe yazıları da öykü adı ile yayımlanmaktadır. Tüm bu arayışlar ve çabalar, kurmaca metin yazarlarını ortak bir yazı türü altında buluşmaya doğru götürmektedir. Bu ortak türün adı anlatıdır.
Bu yazıda, yazınsal türlerin özellikle öykünün öteki kurmaca türlerle kimi zaman da öğretici metinlerle karıştığı, küçürek öykünün ise sadece bugüne özgü olmadığı, geçmişte farklı adlar altında ve formlarda yazıldığı, günümüzde ise giderek tür özelliğini kaybederek anlatıya dönüşeceği düşüncesi kanıtlanmaya çalışılacaktır.
Art Zamanlı Bir Geçiş: Kelile ve Dimne'den Küçürek Öyküye
Erdem · 2013, Sayı 65 (Küçürek Öykü Özel Sayısı) · Sayfa: 23-31Anlatının derin yapısını semboller üzerine kurma anlayışı da buradan gelmektedir. Öykünün anlatı ekseni Gülistan ve Bostan la daha da kısaltılmıştır. Aynı anlayış Mevlânâ'nın Mesnevî'sindeki kristalize öykülerle anlatım paktını daraltarak ve hikmet burcunda olgunlaşarak devam eder.
Fıkralar, küçürek öyküye nüktenin çifte tekniğini sokarak bir başka zenginliği yaşatır. Bütün bunların yanı sıra başlangıcından itibaren küçürek öykünün oluşumunda gizli bir dil şeklinde ve dip bir akıntı olarak hayretin önemli bir yeri vardır. Yeni bir tür olarak gördüğümüz küçürek öykü geçmişin öykü geleneğinden bir hayli yük taşımaktadır.