3 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Erdem
  • short story
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Mîtrâ Elyâtî’den Bir Küçürek Öykü Örneği: Karanlıkta Kalıyoruz

Erdem · 2020, Sayı 79 · Sayfa: 225-238 · DOI: 10.32704/erdem.838801
Küçürek öyküye temel olan ve günümüzde yaygın olarak öykü terimiyle karşılanan hikâyenin, özellikle modern duyarlılıklar ve modernist yaklaşımlar sonucunda çok değişik örnekleri üretilmiştir. En yaygın örneği ise kısa öykü olarak adlandırılan metinlerdir. 20. yüzyılın son çeyreğinden itibaren daha çok ön plana çıkan minimal öykü, Batı edebiyatında; short short story, flash fiction, sudden fiction; Türk edebiyatında; küçürek öykü, çok kısa öykü, kısa kısa öykü; Fars Edebiyatında ise; dâstânek, dâstân-i kûtâh-i kûtâh ve dâstân-i ḫeylî kûtâh olarak isimlendirilmektedir. Küçürek öyküler bütün bir hikâyenin aksine sadece bir sahne ya da bir kişi üzerine odaklanan kısa öykülerdir. Karakter tahlili, olayın geçtiği mekân tasviri, betimlemeler en aza indirgendiğinden okuyucuya yorumlama ve farklı açılardan yaklaşım imkânı tanınmaktadır. Çalışmamızın temel örneklemini Fars Edebiyatından seçtik, bu yüzden küçürek öykü tanımı için Farsça literatüre baktığımızda; “dâstânek, dâstân-i kûtâh-i kûtâh ve dâstân-i ḫeylî kûtâh” gibi birkaç farklı terim ile karşımıza çıkmaktadır. Hikâye edebiyatı terimi olan dâstânî kûtâhî kûtâh’ın akılda kalan en önemli özelliği son derece kısa (500 ila 1500 kelime) olmasıdır. Farsçada dâstânek olarak adlandırılan küçürek öykü olayları ve durumları yorumlayan öykünün aksine uzunluktan yoksundur, sadece olaylardan ve durumlardan bahseden bir niteliktedir. Genellikle bir sahne ya da bir kişi üzerine yoğunlaşır ve bunlar üzerinde tahlilde bulunur. Hareketli olan öykünün aksine daha durgundur. Bu çalışmada, öykünün Farsçası ve Türkçe çevirisi verildikten sonra, 1950 Tahran doğumlu olan Mîtrâ Elyâtî’nin hayatı hakkında kısa bir bilgi verilecek, sonrasında küçürek öykünün Fars ve Türk Edebiyatındaki yerinden bahsedilecektir. Mîtrâ Elyâtî’nin 2001 yılında Gulşîrî Vakfı ve Öykü Evi ödüllerini alan Matmazel Keti adlı kitabının en etkileyici ve dikkat çekici öyküsü olarak gösterilen Karanlıkta Kalıyoruz öyküsünün, yapısal ve tematik açıdan tahlili yapılacaktır. Öykü, bir anne, çocuğu, yeni kocası ve hikâye anlatıcısı olan ölmüş eski koca arasında geçmektedir. Yaşanan diyaloglarda anlaşılmaktadır ki çocuk, annesi ve pek de hoşlanmadığı üvey babası ile yaşamaktadır. Bu sırada anlatıcının bir fotoğraf çerçevesinden okuyucuya seslendiği dikkatimizi çekmektedir. ‟Karanlıkta Kalıyoruz” küçürek öyküsü, geçmiş ile bugünün, hayal ile gerçekliğin iç içe geçmesiyle oluşan bir öyküdür. Hikâyenin okuyucuda gerçeklik izlenimini uyandırması, ayrıntıların objektif olarak tasvir edilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle de okuyucu; hikâyeye karşı oluşan, duygu yoğunluğunu, merak ve heyecanı hiç kaybetmiyor.

Modern Türk Öyküsünde Alt Türler (1890-1950)

Erdem · 2016, Sayı 70 · Sayfa: 85-103 · DOI: 10.32704/erdem.536817
Tam Metin
Modern öykü diğer türlerle girdiği ilişkiye ve yararlandığı edebî teknik ve formlara göre sınıflandırılabilir. Buna göre, mizahi öykü, teatral öykü, portre öykü, röportaj öykü, mektup öykü, anı/günlük öykü, tezli öykü, melodramatik öykü, dramatik öykü, gotik öykü olmak üzere on alt tür ortaya çıkmaktadır. İkili tasnif kullanıldığında onlarca hatta yüzlerce öykünün tek bir özelliğinin ya da en çok iki özelliğinin ifade edilmesi söz konusuyken, çoklu tipoloji sayesinde anlatıların pek çok özelliğinin gözler önüne serilmesi mümkün olmaktadır. Başkaca yapısal özelliklerine bakmadan, aynı yazarın pek çok öyküsünü bu iki kategorinin içine koymanın, incelenen öykülerdeki çeşitliliği göstermeyeceği düşünülmüş ve anlatıların yapısal özelliklerinden hareketle alt tür ayrımı yapılmıştır. Bu bağlamda yapılmak istenen, söz konusu ikili ayrımın yanlışlığını kanıtlamak değil, olası başka tipolojiler üzerinden öyküye yeniden bakmayı önermektir.

Küçürek Öykü, Kısa Kısa Öykü mü, Anlatı mı?

Erdem · 2013, Sayı 65 (Küçürek Öykü Özel Sayısı) · Sayfa: 11-22
Tam Metin

Günümüzde türler arasındaki sınırlar erimekte, türsel farklılıklar giderek ortadan kalkmaktadır. Söz gelişi roman kullandığı belgelerle tarihin alanına girmekte; öykü şiire, şiir form bakımından öyküye yaklaşmaktadır. Aynı anlayışın sonucu olarak anılar, geziler, mektuplar roman ve öykü biçiminde yazılmakta, hatta deneme ve köşe yazıları da öykü adı ile yayımlanmaktadır. Tüm bu arayışlar ve çabalar, kurmaca metin yazarlarını ortak bir yazı türü altında buluşmaya doğru götürmektedir. Bu ortak türün adı anlatıdır.

Bu yazıda, yazınsal türlerin özellikle öykünün öteki kurmaca türlerle kimi zaman da öğretici metinlerle karıştığı, küçürek öykünün ise sadece bugüne özgü olmadığı, geçmişte farklı adlar altında ve formlarda yazıldığı, günümüzde ise giderek tür özelliğini kaybederek anlatıya dönüşeceği düşüncesi kanıtlanmaya çalışılacaktır.