1121 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Erdem
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Meşrutiyet Döneminde Kadın Hakları Savunuculuğunda Gelenekçi Bir Yazar: Avanzade Mehmet Süleyman

Erdem · 2012, Sayı 63 · Sayfa: 127-152
Tam Metin
Tanzimat'ın getirdiği yeniliklerden birisi de Osmanlı devletinde kadın hakları konusunun gündeme gelmesidir. Bu dönemde kadınlarla ilgili pek çok gazete ve dergi yayınlanması ve kadın yazarların basın dünyasında etkin bir yer edinmeleri, kadın konusunun sıklıkla tartışılmasına yol açmıştır. Özellikle II. Meşrutiyet dönemi yazarları kadınlarla ilgili her türlü konuyu ele almışlardır. Meşrutiyet dönemi yazarlarından Avanzade Mehmet Süleyman, kadınların eğitilmesi ve sosyal yaşam içinde görünürlük kazanmalarının önemini vurgulayan yazılar yazar. Ahlaklı İslam kadınlarının yetişmesinin toplumu kurtaracağı düşüncesinde olan Avanzade Mehmet Süleyman, kadınlarla ilgili her türlü konuda eser vermiştir. Bu makalede, Avanzade Mehmet Süleyman'ın ideal kadın anlayışı irdelenecektir.

Bursalı Rahmî ve Yenişehir Şehrengizi

Erdem · 2012, Sayı 63 · Sayfa: 89-126
Tam Metin
Bu yazıda öncelikle XVI. yüzyılın değerli şairlerinden olan Bursalı Rahmî'nin hayatı, edebî kişiliği ve eserleri hakkında derli toplu bilgi verilecek, ardından Rahmî'nin Yenişehir Şehrengizi isimli eseri tanıtılıp incelenecek, en son da ilgili şehrengizin çevriyazılı metni sunulacaktır. Devrin ünlü şairlerinden biri olan Rahmî, daha çok Hayâlî tarzında âşıkâne ve zarif gazeller söyleyen biridir. Eserleri arasında Divan, Gül-i Sad-berg, Şâh u Gedâ ve Yenişehir Şehrengizi bulunmaktadır. Şehrengiz 279 beyitten oluşan bir mesnevîdir. Girişinde kâinatın yaratılışından ve aşktan bahsedilmektedir. Asıl konunun işlendiği bölümde ise Rumeli'de bulunan Yenişehir'in güzelliklerinden ve buradaki önde gelen yirmi dört kişiden söz edilmektedir.

Mısır Prensesi, Osmanlı Edîbesi Kadriye Hüseyin Hanım

Erdem · 2012, Sayı 63 · Sayfa: 63-88
Tam Metin
1888-1955 yılları arasında yaşamış, Mısır Hidivi Hüseyin Kâmil Paşa'nın kızı Prenses Kadriye Hüseyin, tarihî kimliği kadar edebî kimliği ile de dikkate değer bir isimdir. Edebiyatın her türünde eser veren Kadriye Hüseyin'in İstanbul'da Osmanlıca yayımlanan pek çok dergide yazısı yayımlanmış; yazı ve şiirleri devrin Recaizâde Mahmut Ekrem gibi meşhur isimlerinin dikkatini çekmiştir. Zengin bir kültürel birikimi olan Kadriye Hüseyin, çok geniş bir yelpazede, antropoloji, kadın, tarih, folklor, psikoloji gibi çeşitli konularda yazmıştır.

İbrahim Cehdi (Süleyman Nazif)’nin "Eugene Delacroix” Şiiri

Erdem · 2012, Sayı 63 · Sayfa: 153-168
Tam Metin
Servet-i Fünun topluluğu ve Meşrutiyet dönemi edebiyatında eser veren, özellikle coşku dolu millî nesirleriyle şöhret bulan Süleyman Nazif, Fransız romantik ressam Eugene Delacroix hakkında da bir şiir kaleme alır. Bu şiirde Fransız ressamın sanatına duyduğu hayranlığı dile getirir. O'nun, Eugene Delacroix'a hitaben bir şiir kaleme almasında, ressamın romantik olması, meşhur "Liberty Leading the People" (Halka Önderlik Eden Özgürlük) tablosu ile ressamın eserlerinde Türklere de yer vermiş olması etkilidir.

Tatar Yazarı Galimcan Gıylmanov’un “Uçan İnsanlar” Adlı Romanında Mitoloji

Erdem · 2012, Sayı 63 · Sayfa: 247-256
Tam Metin
Son yıllarda özgürlüğüne kavuşan ve yaratıcılık yoluna çıkan Tatar nesrinde hem gerçekçilik metodu çerçevesinde, hem romantizm akımı dışında eserler meydana geldi. Arkaik, kozmik vb. gibi mitolojiyi edebi eserin temeline alan konular işlendi. Tatar nesrinde arkaik tip imajlar ve yeni mit yaratma çabalarının yaygın olduğunu görüyoruz. Çağdaş yazarlar, mitolojik imajları ve eski motifleri ele alarak onları ana probleme uygun bir şekilde kullanıyorlar, değiştiriyorlar, kendi mitlerini yaratıyorlar. G. Gıylmanov'un "Oça Torgan Keşeler" yani "Uçan İnsanlar" adlı nesrinde kozmik mit ve dağ mitolojik imajı kullanılarak, eski kültürümüz ile bugünkü hayat arasında bağlantı kuruluyor. Gerçek ve mitolojik konuların sentezi yardımıyla bizim bildiğimiz gerçek hayata, oradaki kanunlara, çevremize, hatta kendi yaşam tarzımıza yön veriliyor. Anahtar Kelimeler: Tatar edebiyatı, Galimcan Cıylmanov, kozmik mit, mitoloji, dağ poetik imajı, lirik-felsefi bakış.

Romandan Tiyatroya: Yaprak Dökümü, Eski Şarkı

Erdem · 2012, Sayı 63 · Sayfa: 223-246
Tam Metin
Reşat Nuri Güntekin, Türk edebiyatının en üretken yazarlarından biridir. Özellikle roman ve tiyatro türünde birçok eseri vardır. Tiyatro konusunda dekordan oyun yazarına kadar her alanda kafa yormuş ve bu konuda birçok makale yazmıştır. Yaprak Dökümü ve Eski Hastalık isimli romanları, kendisi tarafından tiyatro oyunu haline getirilmiştir. Yaprak Dökümü, roman olarak 1930'da yayınlanmış, 1943-1944 yıllarında sahnelenmiştir. Eski Hastalık, roman olarak 1938'de yayınlanmış, 1951'de ise Eski Şarkı adıyla tiyatro oyunu olarak sahnelenmiştir. Bir romanın tiyatro eserine dönüştürülmesi sırasında özellikle teknik açıdan birtakım değişiklikler yapmak gerekir. Romandan Tiyatroya: Yaprak Dökümü, Eski Şarkı adlı yazıda bu değişimler olay örgüsü, kişiler, zaman, mekan kavramları açısından değerlendirilmiş, romandan tiyatroya aktarılan eserler için kuramsal bir zemin oluşturulmaya çalışılmıştır. Ardından, adı geçen romanlarla tiyatro oyunlarının karşılaştırılması yapılarak aralarındaki farklar belirlenmiş ve dönüştürme işlemi sırasında kullanılan yöntemlerin ortaya çıkarılması hedeflenmiştir. Sonuçta, eserler arasındaki farkların neden kaynaklandığı, eserlere etkilerinin neler olduğu tartışılmıştır.

Yazma Eserlerde Fiziksel Niteleme

Erdem · 2012, Sayı 63 · Sayfa: 169-204
Tam Metin
Türkiye'de yazma eserlerin bibliyografik denetimine ilişkin yapılan çalışmalar çoğunlukla projelerle gündeme gelmiş ve günümüze kadar birçok yazma eser kataloğu yayınlanmıştır. Bu çalışmalar yazma eserlerin tespiti açısından oldukça önemlidir ancak özellikle fiziksel / sanatsal tanımlamalar açısından yetersiz kalmaktadır. Bu yetersizlik yazma eser kataloglanması işlemlerinde çalışanların yazma eserlerin fiziksel nitelemesine ilişkin yeterli bilgiye sahip olmayışından kaynaklanmaktadır. Nitekim yazma eserlerin bibliyografik nitelemesi, özellikle de fiziksel özelliklerinin tüm yönleriyle ortaya koyularak eserin sanatsal açıdan taşıdığı değerin yansıtılması ayrı bir uzmanlık alanıdır. Makalenin amacı özellikle Osmanlı dönemi yazma eserlerinin fiziksel tanımlamalarına ilişkin temel bilgiler vermek ve katalog kayıtlarında bir standart oluşturulmasına kaynaklık etmektir. Katalog kayıtlarındaki bu standartlaşma daha nitelikli katalog kayıtları ile yazma eserlerimizin hizmete sunulmasına katkıda bulunacaktır.

Zatî’nin “Gördüm” Redifli Gazeli Üzerine Tasavvufî Bir Tahlil Denemesi

Erdem · 2012, Sayı 63 · Sayfa: 205-222
Tam Metin
Ruhanî yolculuk ve bu süreçte yaşanan hâller, mşâhedeler tasavvufta önemli bir yer tutar. Bu kişisel tecrübeler, genellikle sûfî şairlerce, şiir dilinin imkânları çerçevesinde dile getirilmiştir. Sûfî olsun veya olmasın pek çok Divan şairi de, tasavvufî duyuş ve düşünüş çerçevesinde şiirler kaleme almıştır. XVI. yüzyıl şairi Zatî de, manevi bir yükselişi ve müşahede edilenleri "gördüm" redifli bir gazelinde dile getirmiştir. Bu çalışmada, Zatî'nin "gördüm" redifli gazeli, içerik ve yapı yönünden tahlil edilecek, gazelin yapı-anlam örüntüsü üzerinde durulacaktır.

Peyami Safa’nın Romanlarında Anne ve Babalar

Erdem · 2012, Sayı 62 (Peyami Safa Özel Sayısı) · Sayfa: 27-40
Tam Metin

Konusu insan olan romanların şüphesiz en önemli unsuru kahramanlarıdır. Romanlarında insanın içindeki buhranları, tereddütleri yansıtmayı amaçlayan Peyami Safa, roman kahramanlarına, devrinin siyasî, sosyal ve ideolojik şartlarına ve kendi bakış açısına göre ruh ve beden verirken bu kişiler aynı zamanda romanın kendi şartlarına göre de teşekkül etmişlerdir. Onun roman kahramanları tek bir fikrin, düşüncenin ya da mizacın temsilcileri değildirler. Bulunduğu hayat şartlarına uyan, durmadan değişen dinamik gerçek insandırlar. "Romancı ne kadar objektif olursa olsun bütün kahramanları yine kendisidir." diyen Peyami Safa'nın romanlarında geçen anne ve babalar da, onun kendi annesi ve pek tanımasa da hayalinde şekillendirdiği babasından izler taşımaktadır. Yayın hayatına "Server Bedii" takma adını kullanarak başlayan Peyami'nin aldığı bu ad, annesinin adıdır. Server Bedia Hanım bizce değişik romanlarındaki annelerde bir şekilde yaşatılmıştır. Yazarın romanlarında geçen anne ve babalar, romanların konularının geçtiği I. Dünya Savaşı, Mütareke yılları, Kurtuluş Savaşı ve inkılâp yıllarının şartlarında şekillenmişlerdir. Peyami'nin romanlarında sözü edilen babaların bir kısmı kayıp, hakkında bilgi alınamamış, ölmüş ya da yurt dışına çıkmış olduğu için çocukları tarafından aranmakta, beklenilmektedirler. Bazı romanlarda hasta, veremli, kanser olup ölmüşlerdir.

Yazarın "baba" kahramanları çok belirgin olarak verilmezlerken, anneler daha belirgin özellikler taşırlar. Bazı romanlarda kahramanların annesi ölmüş, bazılarında alafranga yaşama kendisini fazla kaptırmış, yabancılarla eğlence âlemlerinde hoşça vakit geçiren, ya da evinin kapılarını bu âlemlerin kişilerine açan hafif meşrep kadınlardır. Bazı anneler de çocukları tarafından tanınmak istenmezler.

Biz bu çalışmamızda yazarın on bir romanında söz konusu edilen anne ve babaları teker teker tespit edip bunların yazarın annesi ve babası ile benzerlikleri olup olmadığını belirlemeye çalıştık