1121 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Kültür Merkezi
  • Erdem
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

İki Münevverin Dostluğu: Peyami Safa-Cahit Sıtkı

Erdem · 2012, Sayı 62 (Peyami Safa Özel Sayısı) · Sayfa: 223-236
Tam Metin

Peyami Safa, daha çok nesirleriyle tanınmış bir aydınımızdır. Cahit Sıtkı ise, gazete ve dergilere hikâye ve başka yazılar yazsa da onun tanındığı alan şiir olmuştur. Bu çalışma iki aydın arasında başlayan dostluğu incelemektedir.

Hekim Gözüyle "Matmazel Noraliya’nın Koltuğu"

Erdem · 2012, Sayı 62 (Peyami Safa Özel Sayısı) · Sayfa: 319-324
Tam Metin
İki yaşındayken babasını, müteakip on ay zarfında kardeşini kaybeden Peyami Safa (1899-1961)'nın bütün eserlerinde vukua gelecek bir faciayı bekleme vehmi, yaklaşan her ayak sesinde bir tehlike sezme endişesi hissedilir. Dokuz yaşındayken sağ el eklemindeki bir kemik hastalığı dolayısıyla hastane ve hekimlerle başlayan tanışıklığı, onda tıp mesleğine intisap ederek doktor olma arzusunu uyandırmıştır. Maddî şartlarının elvermemesi sebebiyle bu arzusunu tahakkuk ettirme imkânına kavuşamasa da, onun tıpla ilgisi ömrü boyunca devam etmiş; sanki bir hekimin kaleminden çıkmışçasına derunî ve dış âlemle ilgili duygu, düşünce, müşahede ve tasvirleriyle edebiyatımıza iftihar kaynağımız olacak sahifeler, eserler kazandırmıştır. Bu tebliğde, onun 1949 yılında neşrettiği yukarıdaki romanında geçen tıbbî terimlerin çokluğu ve sanki bir hekim tarafından yazılmış gibi, bu teşhis ve terimlerin yerinde ve hatasız olarak kullanıldığına dikkat çekilmiştir.

Peyami Safa’nın Düşünce ve Sanat Dünyasında Mistisizm

Erdem · 2012, Sayı 62 (Peyami Safa Özel Sayısı) · Sayfa: 299-318
Tam Metin
Peyami Safa, sadece şekil hususiyetleri bakımından değil, geniş bir entellektüel arka planın tezahür ettiği zengin ve derin muhtevasıyla da mühim olan romanlar kaleme almıştır. Bu romanların hemen hepsinde, ahlâk ve medeniyet kavramlarının ana ekseni oluşturduğu görülür. Yazarın düşünce dünyasında vuku bulan arayışlar, ahlak ve medeniyet meseleleriyle ilgili görüşlerinin, mistisizm dolayısıyla genişlemesi ve tamamlanması sonucunu doğurmuş ve bu durum romanlarına da aksetmiştir. Matmazel Noraliya'nın Koltuğu ve Yalnızız, mistisizmin bir dünya görüşü olarak yer aldığı ve izah edildiği romanlardır.

Endülüs Bilim Tarihçisi ve Oryantalist Prof. Dr. Mercè Comes Maymó (1949-2010)

Erdem · 2011, Sayı 61 · Sayfa: 15-30
Tam Metin
Prof. Dr. Mercè Comes Endülüs matematiksel coğrafyası, astronomisi ve Arap dili ve bilimi konularında Barselona Üniversitesi'nin seçkin öğretim üyelerindendi. Şubat 2010'da vefatından önce aşağıda belirtilen kurumlarda görev aldı, yöneticilik yaptı: Uluslar Arası Bilim Tarihi ve Felsefesi Birliği (International Union for the History and Philosophy of Science) (UHPS), Uluslar Arası Bilim Tarihi Akademisi (International Academy of History of Science), İslam Toplumları Bilim ve Teknoloji Tarihi Komisyonu (The Commission on History of Science and Technology in Islamic Societies) (CHSTIS), Katalan Araştırmaları Enstitüsü (Institut d'Estudis Catalans) (IEC). Prof. Mercè Comes'in son çalışması Akdeniz haritalarını konu alan İspanya Kültür Bakanlığı'nın "Cartografía náutica árabe en el contexto mediterráneo (ss. XIII - XVI), influencias entre oriente y occidente" adlı projesi olmuştur. Bu yazıda okuyucu Prof. Comes'in yayınlanan çalışma ve çevirilerinin bir listesini bulacaktır.

“Ki Dirler O Bizüz” Redifli Gazellerde Divan Şairinin Kimliği

Erdem · 2011, Sayı 61 · Sayfa: 1-14
Tam Metin
Divan şiirinde konunun genellikle redifi belirlediği düşünüldüğünde "…ki dirler o bizüz" redifinin şiire kattığı anlam dikkat çekmektedir. Şairlerin dile getirdikleri "biz" ile divan şairinin kendisini kastetmesi fikrinden hareketle bu redifteki şiirler incelenmeye değer bulunmuştur. Şiirlerin tespitinde aynı redifli gazellerin "nazîre" olabileceğinden yola çıkılmıştır. Böylece hikemî tarzın büyük temsilcisi Nâbî'nin bu redifle yazılan şiiri model kabul edilerek; XVII. yüzyıl ve sonrasındaki "… ki dirler o bizüz" redifli gazellerden tespit edilebilenler ele alınmıştır. Klasik Türk edebiyatı geleneğinin bir parçası olan nazîreciliğe değinilirken; ortak bir zevki paylaşan şairlerin şiirleri incelenmeye ve redifin muhtevaya kattığı değer göz önüne alınarak, "biz" olarak adlandırılan şairin kimliği ortaya konulmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Divan şairi, nazîre, redif, Nâbî.

İslam Cebirinde ve Gelenbevî’de Matematiksel Notasyon Sistemi

Erdem · 2011, Sayı 61 · Sayfa: 159-192
Bu makalede, kendi döneminde Batılılarca da takdir edilmiş olan bir Osmanlı âlimi İsmail Gelenbevî'nin (18. yüzyıl) Hisâbü'l-Küsûr adlı eseri incelenerek, Gelenbevî'nin cebirsel sembolizme yaptığı katkıyı ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Çalışmamızda, İslam klasik geleneğinin son temsilcisi olan Gelenbevî'nin yaşadığı döneme kadar yetişmiş İslam cebircilerinin en önemlilerinin eserleri taranarak, İslam dünyasının oluşturduğu kendine özgü matematiksel sembolizmin Gelenbevî'ye dek kesintisiz devam edip etmediği ve ne ölçüde geliştirildiği ele alınmıştır. Ayrıca, İslam dünyasında ve Avupa'da matematiksel sembolizmin gelişmesi de karşılaştırılmıştır. Bulgularımıza göre, İslam dünyası Avrupa'dan yaklaşık bir asır kadar önce kendine özgü bir matematiksel notasyon sistemi kurmayı başarmış ve bu notasyon sistemi Gelenbevî'ye dek gelişerek devam etmiştir. Endülüslülerin (Batı İslam dünyası) katkısı olarak bilinen, (büyük ihtimalle) Magribli matematikçilerce Osmanlılara nakledilen ve 16. yüzyılda olgunlaştırıldığı düşünülen matematiksel sembolizmin esasında 18. yüzyıl âlimlerince ikmal edildiği sonucuna varılmıştır. Bu çalışmada ağırlıklı olarak Arapça ve Osmanlıca yazma eserlerden yararlanılmış, bunlardan elde edilen bilgiler İngilizce ve Türkçe kaynaklarla bütünleştirilerek incelenmiştir.

Cengiz Dağcı’nın Hatıralarda’sı ve Anneme Mektuplar’ında Metinlerarası İlişkiler

Erdem · 2011, Sayı 61 · Sayfa: 59-82
Tam Metin
Metinlerarası okuma, hem teorik hem de eleştirel olarak edebiyatın sınırlarını genişleten bir imkândır. Edebiyat yaklaşımları teorisyenlere göre değişiklik gösterse de metinlerarası kavramı, eser merkezli bir okuma yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu, aynı zamanda okurun diğer metinlerle ilişkisini de araştıran yöntemdir. Metnin anlam katmanlarına inmenin yolu olarak diğer metinlere işaret eder. Bu çalışmada Cengiz Dağcı'nın biri biyografi diğeri roman olan iki eseri esas alınarak metinlerarası bir okuma denenmiştir. Öncelikle Dağcı'ya ait iki eser arasındaki ilişkiler kısıtlı metinlerarası yaklaşımla ele alınmış, daha sonra da Anneme Mektuplar romanının genel göndergeleri değerlendirilmiştir. Cengiz Dağcı örneği kendi hayatından pek çok ayrıntıyı romanlarında kullanması dolayısıyla kısıtlı metinlerarası değerlendirme açısından çok uygun bir örnek olarak düşünülmüştür. Genel metinlerarasılık yönündense Anneme Mektuplar ilginç örnekler sunan bir metindir. Çalışma bu okuma yönteminin metnin genel anlamına katkılarının değerlendirilmesi amacıyla hazırlanmıştır.

Edebiyatımızda “Mektup” Türü ile İlgili Başlıca Çalışmalar

Erdem · 2011, Sayı 61 · Sayfa: 83-102
Tam Metin
Mektup, bir anlatım biçimi olmanın yanı sıra aynı zamanda bir edebî türdür. Yazılış itibariyle mektuplar, resmî ve özel olmak üzere iki kısma ayrılırlar. Resmî mektuplar, kamu veya özel sektör arasında veya kendi içlerinde yapılan yazışmalardır. Özel mektuplar ise aile, eş, dost, akraba, yakın arkadaş ve meslektaşlar arasında yazılır. Tarihî, siyasî, felsefî, ahlakî, estetik, dinî, edebî… pek çok konuda kaleme alınan ve yazıldıkları döneme ışık tutan özel mektupları bütünüyle toplayıp tasnif etmek zordur, ancak bunların önemli arşiv belgeleri olduğu muhakkaktır. Edebî mektuplar, çoğu kez mektup biçiminde yazılmış eleştiri, makale, deneme, günlük ve anı niteliğindeki yazılardır. Bir anlatım tekniği olarak hikaye ve romanda da kullanılan mektup, şiir dahil, diğer edebî türlere daima sızan, karışan bir özelliğe sahiptir. Gerek bunlar üzerinde yapılan akademik, tenkitlimukayeseli araştırmaların ve gerekse yeni-popüler mektup yayımlarının çokluğu karşısında, dağınık materyali genel bir bakış açısıyla da olsa sınıflandırmak, daha geniş okumalara zemin hazırlamak bakımından faydalı olacaktır.

Modernleşme Çağının Bir Eğitim Kurumu: Denizli İdadisi

Erdem · 2011, Sayı 61 · Sayfa: 31-58
Tam Metin
İdadiler, eğitim kurumlarının modernizasyonunda yakın dönem tarihimizin önemli kilometre taşlarından biri olmuştur. Rüşdiye mekteplerinin üzerinde, sultanilere öğrenci hazırlamak amacıyla tesis edilen idadilerin ilki İstanbul'da 1873'te açılmıştır. İdadilerin taşrada yaygınlaşmaya başlaması ise 1880'lerden sonradır. Bu bağlamda Denizli İdadisi 1891'de Osmanlı taşrasındaki idadiler arasına katılmıştır. Beş yıllık gündüz öğretim veren Denizli İdadisi'nde incelediğimiz dönemde yedi öğretmen görev yapmıştır. Okul yönetimi, okutulan dersler, öğretim kadrosu, okulun öğrenci durumu bu çalışmanın üzerinde durulan konuları olmuştur. Ayrıca, Denizli'de büyük tahribata yol açan 1899 depreminin Denizli İdadisi ve şehrin eğitim yaşamı üzerindeki etkileri ele alınan başlıca konulardan bir başkası olmuştur.

Son Osmanlı Damatlarının Millî Mücadele’yle İlişkileri

Erdem · 2011, Sayı 61 · Sayfa: 103-146
Tam Metin
Bu makalede, Türk İstiklâl Savaşı (1918-1922) döneminde Osmanlı devletinin hanedan damatlarının M. Kemal Paşa ve onun liderliğindeki mücadele ile ilişkilerinin irdelenmesi amaçlanmaktadır. Öncelikle son devir Osmanlı damatlarının (Damat Ferit Paşa, Enver Paşa, Şehzade Ömer Faruk Efendi, İsmail Hakkı [Okday] Bey) kısa hayatları, kişiliği, üslubu, stratejileri, inanç ve amaçlarına yer verilerek onların Millî Mücadele ile olan münasebetleri arşiv vesikaları, hatıralar ve akademik araştırmalar referans alınarak analiz edilecektir. Sonra da, Osmanlı damatlarının durumları karşılaştırmalı bir şekilde ele alınarak genel bir bakış çerçevesinde yorumlanacaktır.