1121 sonuç bulundu
Dergiler
- Erdem 1121
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
- Aydın Sayılı 16
- Erdem Dergi̇si̇ 14
- Müjgan Cunbur 12
- Ömer ÇAKIR 12
- Mübahat Türker Küyel 10
Anahtar Kelimeler
- Mustafa Necati Sepetçioğlu 24
- Peyami Safa 20
- Osmanlı 16
- roman 16
- novel 15
- Bahtiyar Vahapzade 11
- Ottoman 11
- şiir 10
- Türk edebiyatı 10
- historical novel 9
Edebiyat Tarihi Bağlamında Türk Çocuk Edebiyatı Tarihi Yazımında Karşılaşılan Sorunlar
Erdem · 2011, Sayı 60 · Sayfa: 205-226
Özet
Tam Metin
Bu çalışmada, edebiyat biliminin en kapsayıcı ve geniş alanını oluşturan edebiyat tarihi ve edebiyat tarihi yazımının Türk edebiyatındaki biçimlenişi, sorunları; görece yeni bir alan olarak tanımlanan çocuk edebiyatı yazımı çerçevesinde değerlendirilecektir. Bu değerlendirme ekseninde Türk çocuk edebiyatı tarihi yazımında karşılaşılan sorunlar betimlenmeye çalışılacaktır.
Sabahattin Ali’nin “Ses” Hikâyesinde Mekân-İnsan İlişkisi
Erdem · 2011, Sayı 59 · Sayfa: 121-128
Özet
Tam Metin
"Memleketçi Edebiyat"ın en güçlü hikâyecilerinden biri olan Sabahattin Ali, özellikle güçlü gözlem ve tasvirleri ile dikkatleri üzerinde toplamayı başarmış ve bu bağlamda kaleme aldığı realist çizgideki eserleri ile Türk toplumunun genel dokusuna temas etmeye çalışmıştır. Türk dilinin anlatım zenginliğine son derece hakim olan Sabahattin Ali, hikâyelerinde ince detaylara gösterdiği hassasiyetle tanınmış ve estetik yönü güçlü hikâyeler kaleme almıştır. Hikâye tekniğinde oldukça deneyimli ve bilgili olan sanatçı, bu türün temel yapısını oluşturan mekâna ve karakter oluşumuna gösterdiği özenle de ön plana çıkmaktadır. Nitekim sanatçının "Ses" hikâyesi, mekânın insan karakterine yön veren dokusu ile dikkatleri toplamakta, kendisinin bu unsurun önemine gösterdiği hassasiyet; onun ne kadar önemli bir sosyal bilimci olduğunu da ortaya koymaktadır. Hikâyede olay örgüsündeki devinimin farklı mekânlarda hız kazanması, karakter gelişimine destek veren unsurların, özellikle de dar ve geniş çerçeveli mekânlardaki eşya, araç ve gereçlerin ön plana çıkması; yazarın tekniğinin, seçiciliğinin ve dikkatli değerlendirmelerinin birer göstergesi sayılır. Bu perspektiften değerlendirecek olursak "Ses" hikâyesi, sadece içerdiği tematik zenginlik ve duygu yoğunlaşmasındaki niteliklerle değil, "mekân-insan" birlikteliğindeki realist çizgilerle ayrıcalıklı bir değer taşımakta, ayrıntılardaki gizemli oluşumlar da insan psikolojisinin travmatik yapısını ortaya çıkartmakta ve böylelikle, hikâyedeki edebi ve estetik zenginlik üst noktalara taşınmaktadır.
Yahudilerin Filistin’e Göçü Üzerine Bazı Düşünceler
Erdem · 2011, Sayı 59 · Sayfa: 37-83
Özet
Tam Metin
Osmanlı devletinin 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra yaşadığı en önemli sosyal olaylardan biri dış göçlerdir. Bu göçleri siyasî ve ekonomik göçler olarak tavsif edebiliriz. Osmanlı devletine yapılan göçlerin mühim bir bölümü siyasî göçlerdir. Özellikle Balkanlarda başlayan ayaklanmalar ve ardından karşılaşılan baskılar sebebiyle, Balkanlardan Anadolu'ya birçok göç yapılmıştır. Aynı şekilde Kafkaslarda ki Rus yayılmacılığı, bu bölgeden çok sayıda insanın Anadolu'ya göç etmesine yol açmıştır. Rusya'da ve Avrupa'nın muhtelif devletlerinde Yahudilere karşı başlatılan siyasî baskılar da Yahudileri göçe zorlamıştır. Yahudi göçü amacı ve işlevselliği açısından diğer göçlerden farklılıklar arz eder. Osmanlı devleti, Yahudilerin Filistin dışındaki yerlere iskân edilmesinde bir mahzur görmemiştir. Ancak Yahudiler Osmanlı devletinin iskân siyasetine uymayıp, farklı bir politik amaç güderek Filistin topraklarına yerleşme gayreti içinde olmuşlardır. Avrupa'dan Filistin'e başlatılan Yahudi göçü organizeli ve planlı bir göç hareketidir. Kendiliğinden gelişen bir hareket değildir. Bu göçün arkasında Yahudileri Filistin'de buluşturmayı hedefleyen siyonizm siyasî düşüncesi yatmaktadır. Bu faaliyet neticesinde Filistin'den arazi satın alarak birçok Yahudi buraya yerleştirilmiştir. Osmanlı devlet idarecileri göçü engellemek için bir dizi yasal önlemler almışlarsa da bölge idarecilerinin yanlış tutumları yüzünden göç önlenememiştir. Bu çalışmada, Yahudilerin Filistin'e göçü ve bu göçü engellemek için alınan tedbirler ele alınmıştır
Nevşehir Kalesi ve Çevresindeki Osmanlı Mimari Dokusu
Erdem · 2011, Sayı 59 · Sayfa: 84-106
Özet
Tam Metin
Türk mimarisinde, monografik ya da kronolojik ölçekli araştırmalarda, mimarlık eserlerini konu alan çok sayıda çalışma vardır. Ancak eserlerin bağlı bulunduğu bölge ya da şehirlerin mimarlık tarihi açısından gelişimi, yayılması gibi konuları içeren çalışmaların az olduğu dikkati çekmektedir. Nevşehir merkez bazlı böyle bir eksikliği gidermeye çalışan bu denemede, şehrin, ulu cami ve ticaret yapılarının etrafındaki gelişimi görsel materyalle desteklenmiş, şehrin siluetine etki eden ve onun gelişimine katkılar sağlayan ve 15'i ilk kez yayınlanacak olan tarihi eserlerin, Nevşehir'in gelişimindeki payı vurgulanmıştır. Kentsel görünümlerin yeni yapılaşma lehine geliştiği günümüz Türkiye'sinde, eski dokunun gelişimini unutturmamak ve tarihi şehir kurgusunun rastgele değil de bilinçli bir şekilde uygulandığını ortaya koymak çalışmamızın amaçları arasındadır.
Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Vakıf Kültür Varlıklarının Korunması
Erdem · 2011, Sayı 59 · Sayfa: 1-36
Özet
Tam Metin
Dini ve hayırservelik gayeleriyle kişiler tarafından oluşturulan vakıflar, Osmanlı döneminde 19. yüzyıla kadar yapılı çevrenin oluşumunda ve korunmasında asıl kurum olarak çalışmıştır. Tanzimat dönemindeki Batılılaşma hareketleri ile vakıflar, Evkaf Nezareti adı altında merkezi bir kurum haline getirilmiştir. Cumhuriyet döneminde ise Vakıflar Genel Müdürlüğü, bu merkezi kurumsal yapıyı aynen devralmış ve o günden bu yana Türkiye'de vakıf kurumu ve vakıf kültür mirasının varisi olmuştur. Bu çalışma, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün vakıf kültür varlıklarının korunmasına yönelik politikasını belirlemeyi amaçlar. Bu doğrultuda, kurumun korumaya yönelik yasal ve finansal tavrı ile idari yapılanması ve de Cumhuriyet döneminden bu yana gerçekleştirmiş olduğu koruma politikalarına odaklanılır.
Macar Kaynaklarında Türk Kültürü ve Türkler (XIX. Yüzyıl Sonları - XX. Yüzyıl Başları)
Erdem · 2011, Sayı 59 · Sayfa: 107-120
Özet
Tam Metin
Macarlarla Türklerin tarih boyunca ortak siyasi, etnik, kültürel bağları, onlarda Türk kültürü ve Türklere karşı bir ilgi doğurmuş; çeşitli alanlarda pek çok Macar, anılarında, bilimsel yazılarında Türkler ve Türk kültürü hakkında yaşadıkları dönemlerle ilgili olarak bilgiler vermişlerdir. Türk-Macar ilişkilerinin siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan özellikle XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ilerleme kaydedip, XX. yüzyılın başlarında oldukça gelişmiş olduğu bir ortamda, pek çok Macar uzmanın verdikleri bu bilgiler, Osmanlı İmparatorluğu'ndan Türkiye Cumhuriyeti'ne geçiş sürecinin izlerini taşıyan bir kültürel dönüşümün tanıkları olarak oldukça önemlidir. Bu nedenle bu çalışmada Macar kaynaklarına göre Türk kültürünün bazı ögeleri , yüzyıllarca ilişki içinde olduğumuz bir millet olan Macarların bakış açısı ile ortaya konulup değerlendirilmiştir
Osmanlılarda Dondurma ve Dondurmacılık Mesleği İle İlgili Notlar
Erdem · 2011, Sayı 59 · Sayfa: 129-144
Özet
Tam Metin
Türklerin, henüz ata yurtta iken, yaşadıkları ortam genelde serin olmakla beraber özellikle yaz aylarında serinlemek amacıyla soğuk veya dondurulmuş meyve suları içtikleri tahmin edilmektedir. XIII. asırdan itibaren ise Selçuklular ile beraber soğuk veya dondurulmuş şerbetleri hazırlamak için "karlıklar" yapmışlardır. Karlıkların Osmanlılar döneminde de kullanıldığı hatta sarayda bu işleri organize eden "karcıbaşı ve buzcubaşı" adı verilen bir görevli tayin edildiği anlaşılmaktadır. Bu görevli sadece sarayın değil bütün esnafın ihtiyaç duyduğu kar ve buzu temin ederek bunların ilgililere dağıtımını organize etmiştir. Osmanlı toplumunda dondurma ise 17. yüzyıldan itibaren sofralarımıza girmeye başlamış, başlangıçta "ev dondurmacılığı" şeklinde ev ve tekke gibi alanlarda yapılmış, daha sonra ise sokağa taşınarak yaz günlerinin aranan tatlısı ve ticari bir emtiası olmuştur. Dondurma, başlangıçta muhallebici, helvacı, fındıkçı, kestaneci, kahveci gibi esnaflar tarafından satılırken daha sonra ihtisas bir meslek haline gelerek dondurmacılık mesleğinin ortaya çıktığı düşünülmektedir. 19. yüzyıl başlarında dondurmacılık mesleğinin bulunduğu ancak kar ve buz temininde hoşabçı ve şerbetçi esnafının dondurmacılara göre daha öncelikli olduğu anlaşılmaktadır. Bunun olası nedeni hoşabcı ve şerbetçi mesleklerinin dondurmacılık mesleğine göre daha köklü olmasıdır. 18. ve 19. yüzyıllarda Osmanlı sarayında da dondurmanın ikram edildiği hatta 1910 yılında sarayda "mâbeyn-i hümâyûn dondurmacılığı" adı altında bir meslek grubunun bulunduğu görülmektedir.
Çanakkale Savaşı’nda Siper Hayatı ve Cephede Sosyal Faaliyetler
Erdem · 2011, Sayı 59 · Sayfa: 199-228
Özet
Tam Metin
Çanakkale savaşları olağanüstü şartların ve olağanüstü mücadelelerin savaşıdır. Türk askeri Çanakkale'de bir ölüm-kalım savaşı vermiş; gelecek nesillerin varlık ve bağımsızlık mücadelesi için hayatını vatanına feda etmiştir. Çanakkale Savaşı'nda siper hayatı ve cephede sosyal faaliyetler konulu bu çalışmada, Türk askerinin olağanüstü şartlarda oluşturulan cephedeki sosyal hayatı ele alınacaktır. Çalışma, siper hayatı ve askerlerin sosyal ihtiyaçlarının temini, cephede askerin psikolojik durumu ve propaganda faaliyetleri, esirlere yapılan muameleler ve cepheyi ziyaret eden heyetler çerçevesinde özellikle dönemin basınına yansıyan ve hatıratlarda yer alan veriler çerçevesinde incelenecektir. Anahtar Kelimeler: Çanakkale Savaşı, cephe hayatı, Türk askerinin siper hayatı, Çanakkale Savaşı'nda sosyal faaliyetler.
“Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi”nden, Değişen İstanbul’a Ziya Osman Saba’nın Hikâyeleri ve Hikâyeciliği
Erdem · 2011, Sayı 59 · Sayfa: 145-168
Özet
Tam Metin
Bu makalede, Ziya Osman Saba'nın hikâyeciliği ve hikâyeleri üzerinde durulmuştur. Çalışmamızda; Ziya Osman Saba'nın hayatı, şairliği ve şiir kitapları ile hikâyeleri ve hikâyeciliği hakkında bilgiler verilmiştir. Daha sonra bu hikâyeler vaka, şahıs kadrosu, mekân, zaman, tema, anlatım ve bakış açısı başlıkları altında incelenmiştir. Sonuç bölümünde ise, incelenen başlıklardan hareketle Ziya Osman Saba'nın hikâyeciliği ve Türk Edebiyatındaki yeri hakkında bir yargıya varılmıştır.