1121 sonuç bulundu
Dergiler
- Erdem 1121
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
- Aydın Sayılı 16
- Erdem Dergi̇si̇ 14
- Müjgan Cunbur 12
- Ömer ÇAKIR 12
- Mübahat Türker Küyel 10
Anahtar Kelimeler
- Mustafa Necati Sepetçioğlu 24
- Peyami Safa 20
- Osmanlı 16
- roman 16
- novel 15
- Bahtiyar Vahapzade 11
- Ottoman 11
- şiir 10
- Türk edebiyatı 10
- historical novel 9
Kırgızistan’ın Özkent Şehrinde Serahsî’ye Atfedilen Mezar
Erdem · 2009, Sayı 54 · Sayfa: 107-110
Özet
Tam Metin
Kırgızistan'ın Özkent şehri tarihî eserleriyle ünlüdür. Bu kentte Karahanlılar zamanında Şemsü'l Eimme olarak şöhret bulan meşhur fıkıh alimi Ebu Bekr Muhammed ibn-i Ebi Sehl es-Serahsî yaşamıştır ve muhtemelen 1096'da vefat etmiştir. Şehirde Serahsî'ye atfedilen bir mezar bulunmaktadır. Serahsî'nin mezar taşının Sovyetler zamanında Ruslar tarafından Petersburg'a götürülmüş olduğu da söylenmektedir. Ancak, söz konusu mezarda yeni yapılmış veya yeni tamir görmüş tuğladan bir niş içerisinde iki yazılı siyah taştan biri bu Türk alimine atfedilmektedir. Bununla birlikte, halkın büyük bir kısmı, kendi kaderine terk edilmiş vaziyette duran bu mezar taşının Serahsî'ye ait olduğunu düşünmeye devam etmektedir. Bu çalışma, Serahsî hakkındaki gerçeğin ortaya çıkmasına ışık tutmak amacıyla bu kitabenin tevsirini ve muhtevasını anlatmaktadır.
Türk - Macar Diplomatik Ziyaretlerinin Türk Basınına Yansımaları (1930-1931)
Erdem · 2009, Sayı 54 · Sayfa: 85-106
Özet
Tam Metin
1930-1931 yılları Türkiye-Macaristan diplomatik ziyaretlerinin yoğunluk kazandığı bir süreç olmuştur. Macar Dışişleri Bakanı M. Walko ile başlayan bu süreç, Macar Başbakanı Kont Bethlen ile devam etmiştir. Bu ziyaretleri Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı İsmet İnönü ve Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras'ın ziyaretleri takip etmiştir. Birinci Dünya Savaşı sonrası gelişmeler, bu diplomatik girişimleri Balkanlarda ve Avrupa'da önemli kılmıştır. Türk basını da, Türk-Macar ilişkileri ve dostluğuna dayalı bu ziyaretlere gereken ilgiyi göstermiştir. Türk gazeteleri bu diplomatik ziyaretleri haber olarak sayfalarına taşımış ve gereken yorum-kritiği yapmışlardır. Türk basını Türk-Macar Kardeşliği öz deyişini ilgi ve yorumlarının merkezine almıştır. Günümüzde olduğu gibi geçmişte de ülkeler arası diplomatik yakınlaşma basın için her zaman önemini korumuştur. Bu ilgiyi Türk basınında çalışılan dönemde de görmek mümkündür.
Türk Matbaacılığının Önemli İsimlerinden Ahmed İhsan (Tokgöz) ve Matbaası
Erdem · 2009, Sayı 54 · Sayfa: 149-188
Özet
Tam Metin
Bilim tarihinde önemli değişimlere neden olan matbaanın Osmanlı devletinde ilk kez kullanımı II. Beyazıt döneminde, 1494 tarihinde gerçekleşmiştir. Osmanlı topraklarında ilk olarak gayri müslimler tarafından kullanılan matbaanın yaygınlaşması Lale Devri (1718-1730) ile birlikte Batı'ya açılma yönelişiyle mümkün olabilmiştir. Bu açılım, 1839 Tanzimat ve 1856 Islahat fermanları ile tamamlanmıştır. Ancak Osmanlı devletinde matbaacılık ve yayın dünyası, 19. yüzyılın sonlarına kadar devlet kontrolünde olmuş uzun süre sansür ve yasaklamalara maruz kalmıştır. Osmanlılarda 19. yüzyılın sonlarındaki matbaacılık ve yayın faaliyetleri hakkında açıklayıcı bilgiler verilen çalışmada, söz edilen dönemin önemli simalarından ve Servet-i Fünun'un da kurucusu olan Ahmed İhsan Bey'in 1888'de kurmuş olduğu matbaanın yayıncılık serüveni, orijinal belgeler ışığında ele alınarak dönemin siyasi otoritesinin yayıncılığa bakış açısı ortaya konulmaktadır.
Yakup Kadri’nin Romanlarında Cumhuriyet İdeali ve Düş Kırıklıkları
Erdem · 2009, Sayı 54 · Sayfa: 189-200
Özet
Tam Metin
Bu yazıda, romancı Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun (1889-1974) Ankara (1934) ve Panorama I-II (1949/1952) isimli eserleri, içerdikleri idealler ve düş kırıklıkları açısından tahlil edilmiştir. Bu eserler, yazarının bizzat gözlemlediği sosyal realiteden hareketle Millî Mücadele, Cumhuriyet'in kuruluşu ve çok partili siyasal hayata geçiş sürecini kimi zaman eleştirel gerçekçi kimi zaman da idealist/romantik bir tutumla yansıtırlar. Ankara'da idealist/romantik tutum ağır bastığı için yazar gelecekle ilgili ütopik bir kurgulama yaparken, Panorama'da eleştirel gerçekçi yöneliş belirginleşerek gelecek kaygısı güçlü bir şekilde hissettirilerek yaşanan ve yaşanması muhtemel düş kırıklıkları etrafında bir kurgulama yapılır. Romanlarda içeriği Cumhuriyet ideallerinin Kemalist inkılâplarla hayata geçirilerek müreffeh bir Türkiye'nin kurulması yolunda gösterilen çabalarla aydınların zihnî ve fikrî tutarsızlıklarının sebep olduğu çöküntü ve yozlaşma üzerine kurulmuştur. İncelememizde hem bu idealler, hem de bunların gerçekleşmemesinin sonucunda ortaya çıkan hayal kırıklıkları ele alınmıştır.
Tarihî Kaynaklara Göre Anadolu Selçuklu Devri Camcılığı
Erdem · 2009, Sayı 54 · Sayfa: 201-216
Özet
Tam Metin
Anadolu'da Antik dönemden itibaren camın varlığı bilinmektedir. Roma ve Bizans devri camları üzerine birçok yayın bulunmasına karşılık; Selçuklu camcılığı hakkındaki bilgilerimiz son derece sınırlıdır. XII.-XIII. yüzyıllara ait Selçuknâmeler, minyatürlü yazmalar ve vakfiyeler gibi tarihî kaynaklarda doğrudan cam üretimine yönelik bilgiler yoktur. Bu kaynaklarda geçen camcılıkla ilgili meslek isimleri ve cam kapların kullanıldığını gösteren dolaylı bilgiler; Anadolu Selçuklu döneminde de camcılığın varlığına işaret etmektedir. Bu açıdan İbn Bibi'nin Selçuknâmesi, Sahip Ata'nın Sivas Gök Medrese vakfiyesi ve Konya İmaret vakfiyesi ilginç ipuçları vermektedir. Ayrıca Kubad-Abad Sarayı kazılarında ele geçen cam tabak üzerindeki kitabede II. Gıyaseddin Keyhüsrev'in adının geçmesi, Selçuklu sarayı için cam kapların üretildiğini ortaya koyar. Anadolu'da resimlendikleri anlaşılan bazı yazmalardaki minyatürlerde cam kapların yer alması da Selçuklu devrinde bu tür eşyaların üretildiği görüşünü desteklemektedir.
“Esir Şehrin İnsanları” Romanı Üzerine Bir İnceleme
Erdem · 2009, Sayı 54 · Sayfa: 127-136
Özet
Tam Metin
Kemal Tahir, Esir Şehrin İnsanları adlı romanda, İstanbul'un işgali sırasında Türklerin tavırlarını anlatır. Bu eserde başlıca üç tip insandan söz edilir: İstanbul hükümetinin tarafını tutanlar, Kuvayi Milliyeciler ve her şeyi oluruna bırakan vurdumduymazlar. Romandaki çatışma bu üç tip insanın olaylara bakışından oluşur. Yazar, roman kahramanı Kamil Bey'in şahsında ideal Türk aydınında bulunması gerekenleri ifade eder. Kamil Bey, kimliğini hatırlayıp Anadolu'nun kurtuluşu için mücadeleye katılır. Kemal Tahir bu romanında Türk aydınının kimlik bilincini kaybetmemesi gerektiğini ifade eder. Kemal Tahir, İstanbul hükümetinin işgaller karşısında yetersiz kalmasının toplum üzerinde bıraktığı etkiyi başarılı bir şekilde ifade eder.
Gölgeden Gerçeğe Osmanlı’dan Bugüne Aydın Kadınlarımız
Erdem · 2009, Sayı 54 · Sayfa: 137-148
Özet
Tam Metin
Bu makalenin konusu, Osmanlı İmparatorluğu'ndan günümüze Türk kadınının bilim ve sanat alanına yaptığı katkılardır. Söz konusu katkıları somut olarak ortaya koymak amacıyla, farklı alanlardan 13 örnek seçilmiştir. Örnek olarak seçilen kadınların, kadın haklarını savunma konusundaki çabalarıyla birlikte, bilim ya da sanata yaptıkları katkıları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bunun yanında, bilim insanı, sanatçı ve insan olarak birbirlerine benzer yönleri ve farklılıkları vurgulanmıştır.
Mustafa Kemal’de İnkılâp Düşüncesinin Oluşumu ve Gelişimi
Erdem · 2009, Sayı 53 · Sayfa: 1-22
Özet
Tam Metin
Mustafa Kemal'de inkılâp düşüncesi bir anda ortaya çıkmış değildir. Onda inkılâp düşüncesi okul sıralarında var olan bir gerçekliktir. Ondaki inkılâp düşüncesinin gelişiminde birçok faktör rol oynamıştır. Yaşadığı çevre ve çocukluk yılları bilinçli bir şekilde yetişmesini sağlamıştır. Eğitim öğretim hayatı, arkadaşları, öğretmenleri, okuduğu kitaplar, düşünce akımları Mustafa Kemal'de inkılâp düşüncesinin oluşumuna ve gelişimine etki eden faktörler arasındadır. Mustafa Kemal, doğuştan getirdiği hususiyetler ile sonradan elde ettiği kazanımları harmanlayarak inkılâpçı bir karaktere sahip olmuştur. Çalışma, Mustafa Kemal'de inkılâp düşüncesinin oluşumunu ve gelişimini irdelemektedir.
Özel Koleksiyondaki Bir Halının Kaynağı Hakkında Araştırma
Erdem · 2009, Sayı 53 · Sayfa: 43-54
Özet
Tam Metin
Koleksiyoncularda, halı mağazalarında ve alan araştırmalarında karşılaşılan en büyük problemlerden başlıcaları; bulunan örneğin doğru bir şekilde teknik analizinin yapılması, desen ve motiflerinin tanımlanması ve bu bilgilerin ışığında halının bir gruba aidiyetinin saptanmasıdır. Bir koleksiyonerin evinde tespit edilen bir örneğin gerekli analizleri yapıldıktan sonra; "bahçe" desenli İran halısı olduğu anlaşılmıştır. Yazılı kaynaklara göre en eski örneklerinin 16. yüzyıla ait olduğu bilinen fakat bu yüzyıla ait örneklerin günümüze ulaşmadığı özel bir gruptur. Günümüze ulaşabilen örnekler 18. ve 19. yüzyıllara aittir. İran'da bu tür bahçeler chahar bagh (dört bahçe) ismiyle tanımlanmaktadır. Klasik İran halılarının arasında yüzey kompozisyon planı açısından çok farklı özellikler göstermektedir. "Bahçe" desenli halılar; tarihi bahçe tasarımlarının İslam dini ile olan sentezinin sonucunu sunduğu için tüm araştırmacılar için önemli bir örneği oluşturmaktadır.