1129 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Kültür Merkezi
  • Erdem
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

İnebolu Çeşmeleri

Erdem · 2005, Sayı 43 · Sayfa: 145-184
İnebolu, bu günkü İdarî bölünmeye göre Kastamonu'ya bağlı bir ilçedir. Roma, Bizans, Selçuklu, Candaroğulları ve Osmanlı hakimiyetinde kalmış olmakla birlikte, günümüze gelebilen eser sayısı son derece azdır ve bunların büyük bir bölümü de Osmanlı dönemine ait çeşmelerdir. İnebolu'daki araştırmalarımızda yirmidört adet çeşme tespit etmiş bulunm aktayız1. Burada tanıtmayı düşündüğümüz bu eserlerin çoğunluğu sokak duvarlarına bitişik yapılmış, az bir kısmı ise bahçe içerisinde yer almıştır. Ayrıca bir tane de meydan çeşmesi mevcuttur. Genellikle dikdörtgen plan ve priznıal gövde teşkiliyle inşa edilen bu yapılarda, kaba yonu ve düzgün kesme taşlar, bazen de yekpare bloklar halinde ince levhalar kullanılmıştır. Ön cepheleri yüzeysel kemerlerle hareketlendirilerek, çeşitli bitkisel, geometrik ve mimari öğelerle süslenmiştir.

Üsküp İsa Bey Camii Haziresi’ndeki Şahideler

Erdem · 2005, Sayı 43 · Sayfa: 59-86
Üskiip İsa Bey Camii Haziresi'ııdeki on yedi adet şahide form, işleniş niteliği ve tasvir özellikleri bakımından kapsamlı bir şekilde tanıtıldıktan sonra önce kendi aralarında daha sonra da farklı bölgelerdeki Osmanlı şahideleri ile karşılaştırma ve değerlendirmeleri yapılarak Türk Sanatındaki yerleri belirlenmeye çalışılmıştır.

Peyami Safa ’nın Romanlarında Aydınlar

Erdem · 2005, Sayı 43 · Sayfa: 185-216
Peyami Safa, ıom anlaıında genellikle Türk toplumunda yaşanan aksaklıkları, batılılaşmanın yol açtığı değerler karmaşasını anlatır. Roman kişileri, özellikle de başkişi konum undakiler söz konusu karmaşadan fazlasıyla etkilenen bireylerdir. Yazar, bunların içinde doğu-batı değerleri, materyalizmidealizm arasına sıkışmış bunalımlı yarı aydınlara ağırlıklı olarak yer vermiştir. Bu kişilerin çoğunluğu başlangıçta gelenekleri bir yana bırakıp yeniye ayak uydurmaya çalışan, o sırada çıkan sorunlara çözüm üretmekte sıkıntıya düşen, mutsuz bireyler olarak görünür. Ama zaman içinde yeniye uyarken eski değerlere gereken özeni göstermeyi öğrenir ve bunalımdan kurtulurlar. Peyami Safa'nın romanlarında ayrıca, bunalımdan çıkmalarında bu kişilere yardım eden bir aydın tipine daha rastlanmaktadır. Ancak söz konusu aydınlar genellikle yalnızca bu yönleriyle ele alınır ve kişilikleri başka yönleriyle tanıtılmaz, özel yaşamları verilmez. Başka bir dikkati çeken nokta da Peyami Safa'nın öteki roman kişilerine eleştirel yaklaşımlarda bulunurken, "yazarın sözcüsü" diyebileceğimiz bu aydınlara hep benimseyici bir tutum takınmasıdır. Onlar âdeta yazarın ele aldığı konularla ilgili iletilerini vermelerini sağlayan birer sözcüdür.

Kırgız Boylarının Yenisey’den Çıkarılmaları Ve Coğrafî Dağılımları

Erdem · 2005, Sayı 42 · Sayfa: 77-100
Kırgızların yerleşim merkezi meselesi birçok araştırmacının ileri sürdüğü tezlerle önemli bir tartışma konusu olarak belirlenmiştir. Kırgızların Yenisey-Altay, Sibir, Hakasya ve Moğolistan topraklarını içine alan bölgede uzun dönemler yaşadığı bilinmektedir. Hunlar, Göktürkler ve Uygurlar döneminde Kırgızların sistematik bir göç politikasına tabi tutulduğu ve bu yerleştirme siyaseti sonucunda eski vatanlarım terk ettikleri görülmektedir. Araştırmamızda, Kırgızların sonraki dönemlerde değil, Hunlar döneminden itibaren Tiyanşan (Tanrı Dağlan) bölgesine sürüldüğü ortaya konulmaya çalışılmıştır. Sonraki dönemlerde Karahitaylann ve Moğolların saldırılan ile son guruplarda Tiyanşan bölgesine göç etmek zorunda kalmışlardır. Bu göç döneminde Kırgız boylarının etnik yapılannda büyük değişiklikler olmuştur.

Türkiye’de Halkçılık İdeolojisi Ve Halkevleri

Erdem · 2005, Sayı 42 · Sayfa: 101-118
Meşrutiyet ve Milli Mücadele dönemlerinde halkın siyasete katılımım artırmak şeklinde ortaya çıkan halkçılık ideolojisi, Cumhuriyetin kurulmasıyla nitelik değiştirmeye başlamıştır. Halk Fırkasının yönetiminde tüm halkı kapsayan yeni halkçılık anlayışı, vatandaşları, laiklik, etnik milliyetçilik ve otoriter merkeziyetçilik çerçevesinde toplumsal kuramlarla halkı eğitmeyi amaçlama şekline dönmüştür. Siyasal katılmayı ve alternatif siyaset kanallarını sınırlayarak siyasi rejimin çoğulcu ve yarışmacı bir sisteme dönüşmesini engelleyen Halk Fırkası, vatandaşları, siyasal ve sosyal bir eğitim kurumu olması amaçlanan Halkevleri yoluyla, halkın, cumhuriyet ilkeleri doğrultusunda terbiye edildiği kurum haline dönüşmüştür.

Kırgızistan’ın Kale Ve Şehirleri (XVII -XIX. Yüzyıllar)

Erdem · 2005, Sayı 42 · Sayfa: 59-76
Bu makalede XVIII. asırdan XIX. asrın ortalarına kadarki sürede Kırgızistan'ın etrafında bulunan şehir, kasaba gibi yerleşim birimleri ve surlann yapım tarihi, yeni bir bakış açısıyla araştırılmıştır. Yapılan araştırmada ortaya konan bilgilerle Kırgızistan'ın etrafındaki surları başka yerlerden gelenlerin değil, yerli Kırgızlar tarafından inşa edildiği ispatlanmaktadır. Bu surlar, genelde o civarda yaşayan halklar arasında ticari ilişkilerin devam etmesi ve yerli halkın dışarıdan gelen saldırılar karşısında korunabilmesi amacıyla yaptırılmıştır.

Masal Ve Destansı Anlatım

Erdem · 2005, Sayı 42 · Sayfa: 31-58
Sözlü gelenekte her bir tür kendine ait özellikler taşımaktadır. Efsane, masal, destan ve hikâye türü, yaygınlık ve çeşitlilik noktasında, sözel ürünlerin en çok incelenen alanları olmuştur. Pertev Naili Boratav, bu çalışmasında da, Er Töştük, Köroğlu kolları ve birkaç hikâye metni vererek, ele aldığı konuyu anlaşılır kılmıştır. Sözlü metinlerin arasındaki geçişme, Boratav'm bu yazıda üzerinde durduğu konulardandır. Anlatım/icra ve metinlerin yapısındaki değişmelerin boyutu bir başka açıdan ele alınmıştır.

İçtihad Mecmuasında Dil Ve Dilde Sadeleşme Tartışmaları (Iı. Meşrutiyet Dönemi)

Erdem · 2005, Sayı 42 · Sayfa: 119-148
İçtihad mecmuasının Türk kültüründe önemli bir yeri vardır. Bu dergide ortaya atılan görüşlerde Batıcı düşüncenin etkin bir sözcülüğü yapılmıştır. Dergide toplumsal, siyasî, İktisadî ve kültürel hayatın hemen her detayıyla ilgili konular işlenmiştir. Dergide savunulan görüşlerin bir çoğu Cumhuriyet döneminde somut hayata geçmiştir. Bu hâliyle dergide düşünsel olarak inkılâpların hazırlığı yapılmıştır. Bu araştırmada İçtihad mecmuasının dil ve dilde sadeleşme tartışmaları konularında ileri sürdüğü görüşler İncelenmektedir. Dil konusuna baştan beri önem gösteren dergide bu konuda onlarca yazı yayımlanmış diğer yayın organları ile polemiklere girilmiştir. Konuşma ve yazı dilinde sadeleşme istenmiştir. Bu istek de zamanla gerçekleşmiştir.

İstanbul Divan Edebiyatı Müzesindeki İki Rahle

Erdem · 2005, Sayı 42 · Sayfa: 157-166
Türk sanatında, ahşap üzerine yapılan çalışmalar, oldukça sınırlıdır. Ahşap eserlerin gelişimi, meydana getirilen ekoller, sanatkarlar ve diğer kültür çevreleri ile karşılaştırılmasından oluşan bilgiler oldukça sınırlıdır. Zaman içerisinde tahrip olan ya da tamamen yok olmuş ahşap sanat eserlerinin bir gurubunu rahleler oluşturmaktadır. Terim anlamıyla rahle; "üzerinde kitap okunan veya çizim ya da yazı çalışmaları yapılan, bazıları açılır kapanır tarzda hareketli, bazıları sehpa ya da masa şeklinde sabit olan eşyalar" dır. Ana malzemesi ahşaptır. İlk dönemlerde sade olarak kullanılan ahşap zaman içinde değişikliğe uğrayarak sedef, bağa, fildişi, boynuz, gümüş ve değerli taşların kakılması ve kaplanması ile değişerek ve gelişerek günümüze kadar varlığını devam ettirmiştir. Bu araştırmada incelenen iki rahle, açılır kapanır tarzda, ahşap üzerine kadife kaplı olup, birinci örnekte kumaş, ikinci örnekte ise gümüş plaka aplikasyon tekniği uygulanmıştır. Bu incelenen rahlelerden birinci örnekte görülen kumaş üzerine kumaş aplikasyonu, Türk sanatında kıyafetlerde yoğun kullanılmıştır. Kumaş üzerine metal aplikasyon uygulaması yapılmış ikinci örnek ise Türk sanatında ender olarak yapılmıştır.