4 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Arış
  • Son 10 yıl
  • Kültür
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

ANADOLU KEÇEÇİLİĞİNDE USTALAR VE ATÖLYELERİ

Arış · 2022, Sayı 20-21 · Sayfa: 97-114 · DOI: 10.32704/akmbaris.2022.165
Tam Metin
İnsanoğlu tarihsel sürecin başlangıcından itibaren hayatta kalabilmek için gerekli ihtiyaçlarını karşılamada önceleri kendisi daha sonra çevresindeki bireyler ve toplumsal yaşamın gelişmesiyle ehil kişilerin üretimlerinden yararlanmıştır. İhtiyaçların çeşitlenmesiyle birlikte toplumda görev paylaşımı birçok alanda uzmanlaşmaya gidilmesini gerektirmiştir. Böylece birçok ihtiyacı karşılamaya dayalı meslekler oluşmuş ve ürünler usta kişiler marifetiyle uygun mekanlarda yapılmaya başlanmıştır. Bu bağlamda Türkler de küçük topluluklar halinde yaşadıkları dönemde kendi ihtiyaçlarını karşılamak için keçe ürünler yaparken, toplumsal yaşam ve iktisadi hayatın gelişmesiyle keçe, ekonomik bir değere dönüşmüş ve üretenlerin geçimlerini sağlayan bir meslek dalı haline gelmiştir. Bu gelişmeye bağlı olarak her meslek gibi keçecilik de kendi ihtiyaçlarını karşılayan atölyelerini (işlik) oluşturmuştur. Keçe, koyun ve kuzu yününün nemli bir ortamda sıcak su ve sabun yardımıyla sıkıştırılarak yapılan atkısız ve çözgüsüz tekstil ürünü olup yapımı el becerisine dayanan rutin tekrarlarla gerçekleştirilir. Zaman içerisinde atölyeler kasaba ve kentlerin ticari merkezlerinde toplu halde çarşı içlerinde bir sokakta veya bir bedesten içinde faaliyet göstermiştir. Atölyeler, kültürel zenginliklerin üretilerek yaşatıldığı ve sonraki kuşaklara aktarılarak sürdürülmesine aracılık eden geleneksel birikim mekânları olmuştur. Türkler kültürel birikimlerini Orta Asya’dan göç yoluyla Anadolu’ya taşımışlar ve toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için geleneksel üretimlerini burada da sürdürmüşlerdir. Kendi alanlarında yetkinleşen ustalar kent ve kasaba merkezlerinde açtıkları atölyelerde mesleklerini icra etmişlerdir. Keçe atölyeleri, Anadolu Selçuklu döneminden itibaren teşkilatlanan ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde de devam eden süreçte Ahilik kurumunun çatısı altında yapılaşmıştır. Geleneksel öğreti yöntemine göre yamaklık, çıraklık, kalfalık ve ustalık şeklinde yetiştirme evreleri oluşturulmuştur. Bu sistemde öğrenilen geleneksel bilgi ve becerileri el emeğine dayalı küçük ölçekli ve sipariş üzerine sınırlı üretimlerin gerçekleştirildiği atölye ortamında sürdürülmüştür. Günümüzde Anadolu’da az sayıda da olsa keçe atölyeleri ustalarının çabalarıyla faaliyetlerine devam etmektedir. Atölyeler, aynı zamanda sergileme, pazarlama ve depolama gibi birçok işlevi yerine getiren mekânlardır. Çalışmada, Anadolu coğrafyasında az sayıda da olsa üretimlerini sürdüren geleneksel keçe ustaları ve atölyeleri hakkında tespit ve değerlendirmeler yapılacaktır.

TATAR LİNGVO KÜLTÜRÜNDE HALI ve KİLİM

Arış · 2022, Sayı 20-21 · Sayfa: 74-92 · DOI: 10.32704/akmbaris.2022.163
Tam Metin
Türk halklarının kültüründe halının çok önemli rol oynadığı malumdur. Halının ve halıcılı- ğın tarihi, gelişimi, gelenekleri, halıların türleri vs. üzerine yapılmış pek çok araştırma da bunu göstermektedir. Tatar halkının bu geleneğine bakıldığında ise durumun farklı olduğu görülmekte- dir. Halıcılığın Tatar halkında gelişimine dair bilgilere sadece tarih, etnografi, ağız araştırmaları vb. konulara yazılmış hizmetlerde rastlanabilir. Özellikle yapılan araştırmalar bulunmadı. Halının bilimsel araştırma konusu olmamasının objektif nedenleri, Tatar halkında bu geleneğin Anadolu, Azerbaycan, Türkmenistan, Dağıstan’da ve başka Türk bölgelerinde olduğu gibi sanat yüksekliği- ne ermemesinde olabilir. Tatar halkında eskide halıcılık olduğu malumdur. Sonraki devirlerde bu gelenek büyük bir tranformasyon geçirmiş, tekniği, malzemeleri, aletleri v.s. değişmiş, daha çok gündelik kullanım için basit eşya üretme işine dönüşmüş, ama önemini hiçbir zaman yetirmemiştir. Halı hayatın önemli unsuru olmuş ve doğal olarak onunla ilgili bilgi dilde yansımıştır. Dilin söz varlığını, frazeoloji, deyim ve atasözleri, halk edebiyatının türlü janrlarını inceleme halının hayatta oynadığı rolü anlamak için bol bilgi veriyor. Tatar yazı dilinde ve ağızlarda ‘halı’, ‘kilim’, ‘yaygı’ kavramlarını adlandırmak için birçok sözcük kullanılmaktadır. Yaptığımız araştırmadan anlaşıldığı üzere, onların semantikleri bazen yakın ya da eşit olabilir, ama lingvo kültür açısından farklılık gösterir. Örneğin, келәм ‘halı’ kelimesinin somut anlamlarının dışında dilde ‘düz yüzey’, ‘temiz yüzey’, ‘yumuşak yüzey’, ‘bir şeyin kalın katmanı’ vb. anlamları oluşmuştur. Zaten halı Tatar kültüründe türlü dönemlerde iktidar, yüksek sosyal statü, zenginlik, ev, rahatlık ve başka birçok kavramın sim- gesi olmuştur. ‘Halı’ anlamında bazen kullanılan палас sözcüğünde bu anlamlar yok. Tatar dilinin bu alanına ve başka el sanatlarına ait söz varlığını toplama, sistemleştirme, lingvo kültür açısından inceleme ve değerlendirme işlerine devam edilmelidir.

DOĞAL ÇEVRE BAĞLANTILI KÜLTÜRÜN HAKKÂRİ GELENEKSEL DOKUMA VE ÖRGÜLERİNE YANSIMALARI*

Arış · 2021, Sayı 19 · Sayfa: 44-67 · DOI: 10.34242/akmbaris.2021.154
Tam Metin
Doğal çevre, içinde yaşadığımız coğrafyada insan müdahalesinin olmadığı canlı ve cansız bütün varlıkları kapsar. Bu varlıklar sahip olduğu olağan üstü güzelliğiyle, ihtişamıyla, heybetiyle, gücüyle, hızıyla, çekiciliğiyle veya ürkütücülüğüyle üzerimizde farklı etkiler bırakır. Bu etkileşimi Anadolu’nun farklı yerlerinde olduğu gibi Hakkâri yöresi bilhassa dokuma ve örgü eserler üzerinde yaygın olarak görmekteyiz. Etnografik eserlerle bağlantılı Hakkâri’nin otuz iki yerleşim yerinde yapılan saha çalışması neticesinde elde edilen eserler üzerinde farklı bitki ve hayvan motifine sıkça rastlanılması ile doğal çevrenin bu yöre halkı ve sanatı üzerindeki etkisini açıkça ortaya koymaktadır. Yün çoraplar üzerinde genellikle bir hayvan veya böcek motifine yer verilirken, bazı kilimler üzerinde adeta kuşlara veya farklı hayvanlara ait bir dünyanın tasvir edildiğini görmekteyiz. Bu bağlamda, sadakati, hürmeti ve vefayı simgeleyen hüthüt kuşunu; temizliğin sembolü suna kuşunu; talih ve uğurun simgesi olan uğur böceğini; derin sevgiyi simgeleyen muhabbet kuşunu ve kutsal sayılan güvercini bunlara sadece birkaç örnek olarak gösterebiliriz. Bu çalışmada; çeşitli hayvan, böcek ve bitki motifinin üzerinde yer aldığı Hakkâri dokuma ve örgü eserlerine yer vererek kültürel mirasımızın korunması ve tanıtılması yanında bu alanda yapılacak bilimsel çalışmalara katkı sunulması amaçlanmıştır.

Kültür Mirasımız Para Keselerinden Örnekler

Arış · 2018, Sayı 13 · Sayfa: 46-52 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.78
Tam Metin
Türk kültürü ve sanatı içinde kendine özgü bir yeri ve anlamı olan keseler, uzun yıllar altın, gümüş gibi değerli madenleri, tütün, baharat, saat, ok ve cüz gibi nesneleri hem taşımak hem de giysilerini süslemek amacıyla kullandıkları önemli bir eşya olmuştur. Günümüzde ise kese, örneklerine müze, arşiv, özel koleksiyoncu ya da antika dükkânlarında rastlanılmakta pazarı olmadığı için üretilmemektedir. Zengin kültür mirasımız olan keselerimizin yaşatılması,gelecek kuşaklara aktarılmasıvebelgelenmesioldukçaönemlidir.Buçalışmanınamacı, Geleneksel Türk Sanatlarımız içinde yer alan ve maddi kültür değerlerimizden olan keselerimizi tanıtmak ve belgelemektir. Çalışmada Bursa Türk İslam Eserleri Müzesi'nde bulunan tığ örgüsü para keseleri incelenmiştir. Seçilen konunun,Türk kültür tarihi açısından ilgili literatüre ve kültür değerlerimizden olan keselerin korunmasınakatkı sağlaması açısından önemli olduğu düşünülmektedir.