200 sonuç bulundu
ANADOLU’DAN DÜĞÜMLÜ HAV KULLANILMIŞ BİR GRUP ÇÖZGÜ YÜZLÜ DOKUMA
Arış · 2022, Sayı 20-21 · Sayfa: 148-166 · DOI: 10.32704/akmbaris.2022.168
Özet
Tam Metin
Anadolu’ya gelen göçebe Türk topluluklarının ana geçim kaynağı hayvancılık olmuştur. Bu topluluklar bu hayvanların ticaretini yapmış, etinden, sütünden, derisinden yararlanmış, yününü, kılını ya iplik haline getirip basit el aletleri ve tezgahlar ile onlardan kumaş, halı, düz dokumalar üretmiş veya lifleri direkt keçeleştirip tekstil yüzeyler, formlar oluşturmuşlardır. Tüm bu tekstiller ile ev veya barınak olarak kullandıkları çadırlarını yaptıkları gibi; bu çadırların içinde ve dışında kul- lanılan birçok eşyayı da eldeki malzemeyle, ihtiyaca, kullanım alanına, geleneksel bilgi ve estetik beğeniye göre, bu tekstil üretim tekniklerinin bir veya birkaçının birlikte kullanılması ile meydana getirmişlerdir.
Tekstil tarihinde önce kumaş ve kilim gibi düz dokumaların daha sonra ise halı gibi düğümlü, havlı dokumaların geliştiği düşünülmektedir. Bazı tekstil uzmanları, uzun havlı, post görünümüne sahip, seyrek düğüm sıralı tülü gibi dokumaları ise düz dokumalardan halı gibi sık düğümlü ve yoğun desene sahip havlı dokumaların arasında geçiş olarak görmektedir. Halı, tülü ve türevleri genellikle bir bütün olarak tezgâhta dokunup çıkmaktadır. Bununla birlikte Orta Anadolu’da, dar enli yer tezgâhında çözgü yüzlü üretilen dokumaya, üretim sırasında Türk düğümü ile tiftik tutamı, yün veya pamuk iplik, çeşitli kumaşlardan kesilen şeritler bağlanması ile oluşturulan tülü benzeri tekstiller bulunmaktadır. Bu dokumalar genellikle üç ayrı parça olarak dokunup sonradan birleştirilmektedir ve havlar sayesinde canlı, renkli bir görünüme sahiptir. Çırpı kilim, sibelek, at çulu gibi adlarla anılan bu tekstiller genellikle perde, örtü veya yaygı olarak kullanılmaktadır. Anadolu insanının pratik üretimi olan düğümlü hava sahip çözgü yüzlü geleneksel tekstil örneklerine yayınlarda çok rastlanmamaktadır. Bildiri olarak sunulan bu makalede, bu tip örneklerden oluşan, özel bir koleksiyonda bir araya getirilmiş sekiz adet dokumanın tanıtılması amaçlanmıştır.
KUZEYBATI ANADOLU GELENEKSEL KADIN GİYİMLERİNDE ARKALIKLAR VE İHRAMLAR
Arış · 2022, Sayı 20-21 · Sayfa: 167-182 · DOI: 10.32704/akmbaris.2022.169
Özet
Tam Metin
Anadolu’nun her bölgesinin kendine özgü geleneksel giyim-kuşamı vardır. Her bölgenin giyim-kuşam parçalarının dokuma malzemeleri, dokuma teknikleri, kesimleri, nakışları, bezeme elemanları ve renkleri farklıdır. Giyimin temel parçalarından başka giyime eklenen kuşam parçaları yer alır. Dilimizde “giyinip-kuşam” ifadesi; giyim ve giyime eklenen parçaları içine alır. Kuşak, kemer, bel bağları, takılar ve benzeri parçalar kuşama girer. Kuşam parçaları, giyenin sosyal statüsünü, medeni durumunu da belirtirler. Bu yazıda Kuzeybatı Anadolu’daki giyim-kuşam parçalarından arkalıklar ve ihramlar ele alınmıştır. Arkalıklar farklı isimler altında Anadolu’nun çeşitli bölge giyimlerinde kullanılmaktadır. Arkalık; bütünü kare olup köşegen doğrultusunda katlanıp, üçgen şekline getirildikten sonra arkaya bağlanan kuşağa denir. Arkalıkların bele iyi sarılması için üçgenin bele gelen uçlarına elde örme ipler dikilir. Arkalık ve ihramlar da bel bağları gibi evli kadın giyiminde yer alırlar. Arkalıklara Kuzeybatı Anadolu’da; “arkalık”, “arkalaç”,“şal”, “şal kuşak”, “kuşak”, “ kozalı kuşak”, “yan peşkir” gibi isimler verildiği görülür. Arkalıklar ve ihramlar genellikle “çulfalık” denilen bez tezgâhlarda 37-40 cm eninde bez ayağı ya da dimi örgüyle çözgü ve atkısı yünden dokunur. Nakışları cicim tekniğinde yapılır. Kumaştan iki ya da üç kanat kumaş uzun kenarlardan dikilerek kare şekline getirilir. Dokumadan kalan uzun çözgülerden saçaklar yapılır. Bazen saçaklar sonradan eklenir. , Bursa ve Çanakkale bölgelerinde arkalıkların zemin örgüleri, nakışları ve renkleri farklıdır.
İhramlar Çanakkale-Ayvacık geleneksel giyiminde arkalıklar gibi ensiz dokunmuş kumaşlar uzun kenarlarından dikilerek kare şekline getirilir. Kare şeklindeki ihram üçgen katlanır ve arkaya getirilerek bele bağlanır. İhramlar 37-40 cm enindeki üç en birleştirilerek yapılır. Arkalıklar sadece giyimde kullanılırken, ihramlar giyimde, bebeklerin sırta bağlanarak taşınmasında, gerektiği zaman bohça olarak, yağmurlu ve soğuk günlerde şal gibi omuza alınarak kullanılır. İhramlar bez ayağı örgüyle yünden tek renkli ya da ekose dokunurlar. Arkalıklar ve ihramlar giyime güzel bir görünüm vermenin yanında beli de sıcak tutarlar.
TEKKELERDE BULUNAN KEÇE SECCADELER
Arış · 2022, Sayı 20-21 · Sayfa: 115-131 · DOI: 10.32704/akmbaris.2022.166
Özet
Tam Metin
Seccade, kaynağını İslamiyet’ten alan ve üzerinde namaz kılmak amacıyla üretilen, özel işlevli yaygılara verilen addır. Günümüzde mevcut olan seccadelerin büyük çoğunluğu düğümlü halı, bir miktarı kilim ve çok az miktarı da keçeden yapılmışlardır.
Keçe seccadeler müzelerde az sayıda bulunmaktadırlar. Bunlar tekkelerde kullanılmış ve buralardan müzelere intikal etmişlerdir. Tarikat ehlinin giydikleri ve taşıdıkları kutsal emanetlerden olan keçe seccadelerin tekkelerde kullanılmasının sebebi, seccade ile postun birlikte kullanılması ve sembolik olarak taşıdığı anlamdır.
Sembolik anlamlarından dolayı tarikatlarda kullanılan keçe seccadeler tekkelerde veya tekke camilerinde karşımıza çıkarlar. Keçe seccadelerdeki mihrap motifi ve detayları, tarikatla ilgili bazı anlamlar taşımaktadır. Örneğin mihrap tepeliği bir çatıya benzetilerek tarikat çatısını, bu çatıdan sarkan kandillerden ortadaki büyük olan Pir’i, yanlardaki küçük olanlar ise halife ve şeyhi, altta yer alan çiçek motifi ise tarikatın müritlerini temsil etmektedir.
Araştırmanın materyalini; bazı vakıf müzeleri ile vakıf eserlerini sergileyen müzelerde ve bazı tekkelerde bulunan, 19. yüzyıla ait keçe seccadeler arasından seçilen örnekler oluşturmaktadır. Yöntem olarak tekke ve müzelerde bulunan keçe seccadeler taranmış, bunlar içerisinden kaliteli malzeme, işçilik ve ortak kompozisyon özelliklerine sahip olanlar seçilmiş ve değerlendirme yapılmıştır. Keçe seccadeler genel olarak doğal krem renkli yünden, tepme yoluyla yapılmışlardır. İnce keçe üzerine, işleme tekniğiyle desenler uygulanmıştır. Seccadenin ana motifi mihrap motifidir. Bazı örneklerde de mihrap motifinin tepe kısmında gerçekçi bir şekilde cami tasvirleri yer almaktadır. Tamamen bitkisel bir üslupla ve kırmızı, yeşil, kahverengi, mor ve mavi renkli iplerle desenler işlenmiştir. Bir başka grup seccade de, sadece sarı sim kullanılarak sarma tekniğinde desenler yapılmıştır. Bir başka keçe seccadede desenler sonradan işleme değil, keçenin yapımı esnasında renkli yün parçalarının desene göre yün zemine yerleştirilmesi ve birlikte tepilmesi ile yapılmıştır.
TARIM HAVZASI’NDA BULUNAN YÜN DOKUMALAR ÜZERİNE BİR BAKIŞ
Arış · 2022, Sayı 20-21 · Sayfa: 132-147 · DOI: 10.32704/akmbaris.2022.167
Özet
Tam Metin
Doğu Türkistan’da bulunan Tarım Havzası, 19. yüzyılın ikinci yarısından 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Batılı ülkelerin en çok keşif seferi düzenlediği yerlerden birisi olmuştur. Daha önce dünyada adı duyulmamış olan Tarım Havzası, bilim insanlarının arkeolojik çalışmaları sayesinde bulunan harabe, kadim yazıt ve hatta mumyalar yoluyla tanınmıştır.
Tunç Devri’nden kalma Kroren Harabelerinin yanı sıra Niye Harabelerinde önemli kalıntılar bulunmuş; bu keşifler tüm dünyada yankı uyandırmıştır. Bu çalışmada, kazılarda gün ışığına çıkarıldıktan sonra Batılı kaşifler tarafından Avrupa’ya götürülen ve günümüzde İsveç ve İngiltere gibi ülkelerin müzelerinde sergilenen halı, kilim ve keçe başlık gibi yün dokuma örnekleri hakkında bilgi verilecektir. Ayrıca, dokuma teknikleri ve boyama özelliklerinin yanı sıra yün dokumaların tarih boyunca üstlendiği sosyokültürel rol analiz edilecektir. Tarihi belgelerde görülen bir kısım terminolojiler vasitisiyle, Tarım Havzası’ndaki halı üretiminin durumu hakkında derlemeler yapılacaktır. Materyal, teknik ve desenler üzerindeki incelemeler bize Tarım halıları’nın farklı dinler ve inançların etkisinde olduğunu düşündürmektedir.
Söz konusu arkeolojik keşiflere dayalı olarak, eski çağlardan beri Doğu Türkistan bölgesinde yaşayan Uygurların etnik kökenini incelemek mümkün olmuş; Uygurların özgün karakteristiklere sahip yerli ve köklü bir uygarlık olduğu ve başka kültürlerin uzantısı olmadığı ispat edilmiştir. Keşfedilen yün dokumalar Tarım havzası’ndaki dokuma tekniğinin yüksek düzeyde bir yere sahip olduklarını anlatmanın yanında, Orta Asya’nın etnokültürel tarihini anlamak açısından da büyük önem arz etmektedir.
KONYA KÜÇÜKMUHSİNE KÖYÜ CİCİM TEKNİKLİ ÖRTÜLERİ
Arış · 2022, Sayı 20-21 · Sayfa: 83-96 · DOI: 10.32704/akmbaris.2022.164
Özet
Tam Metin
Konya İli Selçuklulardan itibaren önemli bir dokuma merkezi olmuş, Cumhuriyet döneminde de bu özelliğini korumuştur. Konya ve çevresinde halen dokumacılığın sürdürüldüğü dokuma merkezleri bulunmaktadır. Bu yerleşim yerlerinden biri de Konya merkeze çok yakın bir konumda olan Küçükmuhsine köyüdür. Küçükmuhsine Köyü Konya İli Selçuklu ilçesine bağlıdır. Konya’ya 25 km. uzaklıktadır. Küçükmuhsine Köyü Anadolu Selçuklular döneminde kurulduğu bilinmektedir. Bölge tamamen dağlıktır ve tarım alanı köyün kendi ihtiyaçlarını karşılayacak kadardır. Hayvancılık önemli geçim kaynağıdır. Anadolu’nun her yöresinde o yöreye özgü cicim teknikli yaygıları görmek mümkündür. Konya Küçükmuhsine Köyü bu yöreler arasında yerini almaktadır. Küçükmuhsine yöresinin cicim teknikli yük örtüleri en bilinen dokumalarıdır. Bunun yanında yörede halı yastık, heybe, taban halısı, yolluk ve seccade dokunmaktadır. Konya Etnografya Müzesi’nde yöreye özgü dokumalar örnekleri bulunmaktadır. Küçükmuhsine Köyünün dokumacılık geleneği tarihi kadar eskilere dayanmaktadır. Konya ve çevresinin dokuma gelenek ve kültüründen hem etkilenmiş hem de köye özgü desen anlayışı ile diğer yörelere kaynaklık etmiştir.
Bu çalışmada, Konya Küçükmuhsine Köyüne özgü cicim teknikli yük örtüleri ve namazlağlar incelenmiştir. Yörede yapılan alan araştırmalarında tespit edilen örnekler üzerinden cicim dokumalarının malzeme, teknik, renk, tür, desen ve kompozisyon özelliklerine genel olarak değerlendirmeye çalışılmıştır. Küçükmuhsine cicim teknikli örtülerinin motif ve kompozisyon düzenlemeleri, Anadolu’da ve Konya civarında dokunan halı, kilim ve cicim yer yaygıları ile karşılaştırmaları yapılmaya çalışılmıştır.
CUMHURBAŞKANLIĞI OSMANLI ARŞİVİ’NDE HEREKE İPEK HALILARIYLA ALAKALI BAZI BELGELER
Arış · 2022, Sayı 20-21 · Sayfa: 44-52 · DOI: 10.32704/akmbaris.2022.161
Özet
Tam Metin
Geleneksel Türk sanatları içerisinde tekstilin dolayısıyla halıların özel bir yeri vardır. Halı, Tür- kistan coğrafyasından Anadolu’ya Türklerle beraber gelmiştir. Tekstil sanatının önemli bir kolu olan halıcılığın hem sosyal hem de ekonomik önemi bir önemi vardır. Elbette ki Türkistan coğrafyası uzantılı Anadolu Türk halılarında milli kültür ögesi olma özelliği vardır. Osmanlı döneminde de bir üretim mamulü ve maddi kültür ögesi olarak yer almıştır.
Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde Hereke’de yün ve daha sonra ipek halılar üretilmeye başlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk özel dokuma fabrikası olan Fabrika-i Hümayun İz- mit Körfezi’nin kuzey kıyısında, Hereke’de 1843’te kurulmuştur. Hereke dokumacılığı o dönemde fabrika ile seri üretime de geçmiştir. Hereke halıları devlet eliyle ve özel müteşebbis girişimleriyle şekillenmiştir.
Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivleri’nde Hereke ipek halıcılığı hakkında çok sayıda evrak vardır. Bildiride bu arşiv belgelerinin bugüne kadar pek ortaya çıkmamış konular hakkında olanları incelenecektir. Bu bağlamda Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivleri’nde Hereke ipek halıları hakkın- da kayda alınmış belgeler önemlidir. Bildiri kapsamında incelenen belgeler neticesinde döne döne- min üretim konuları net olarak ortaya çıkmaktadır.
ANADOLU KÖY HALILARINDA MOTİF VE KOMPOZİSYON ÇÖZÜMLEMELERİ
Arış · 2022, Sayı 20-21 · Sayfa: 208-226 · DOI: 10.32704/akmbaris.2022.171
Özet
Tam Metin
Anadolu köy halıları ve göçebe yaşamında dokunan halılar incelendiğinde; dokumacıların inanç, kutsallık, yaşam, yaşadıkları çevre bağlamında oluşturdukları önemli ve belirli özellikteki motifleri halılarda kullandıkları görülmektedir. Bunların temelini, yaşadıkları ortamlar, karşılaştıkları olaylar ve kullandıkları nesneler oluşturmaktadır. Bu nesneler ise tarihi ve güncel olabildiği gibi soyut, sembolik ve organik olmaktadır. Anadolu halılarındaki motiflerin daima kare, dikdörtgen, üçgen, altıgen, sekizgen, paralelkenar gibi geometrik alan içerisine yerleştirilerek geliştirildikleri kolaylıkla anlaşılmaktadır. Bu temelde oluşturulmuş motifler, Anadolu köy halılarının orta alanlarının çeşitli kompozisyon değerlendirmeleri ile kenarsularında kullanılmıştır. Bu motifleri oluşturan, geliştiren ve dokuyanların ellerinde ne kâğıt ne de kalem bulunmaktadır. Ellerinde ise eskiden kalma halı örnekleri, ayna ve taksimatsız cetvel olan bu insanlar, yaratıcılıklarını orijinal sanat bağlamında oluşturmuşlardır. Ayrıca bunların görselleştirilmeleri ise; düzlem geometri bağlamında dikey, yatay ve diyagonal yönlerde oluşturularak yapıldığı görülmektedir. Anadolu köy halıları incelenirse; halının desenleri yönünden orta alan ve kenarsuları ile oluşturulan iki temel bölümden oluşturulduğu görülür.
Oğuz boylarından Türkmen ve Yörüklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya aktardıkları motifler, sadece süsleme öğesi ya da estetik bir eleman olarak değerlendirilmemelidir. Çünkü onları tek boyuta indirgemek içlerini boşaltmaktan öteye gitmeyecektir. Toplumun ortak anlam yüklediği sembolik motif, renk ve anlamlar; geçmişten günümüze ulaşan ve kullanılan geleneksel biçimlerin kökenleri ve bunların yüzey değerlendirmelerinin geometrik açıklamaları, göründüğünden farklı anlamlar taşıyan ikonografik motifler olarak karşımıza çıkmaktadır. Anadolu köy halıları geometri, halk bilimi, sanat tarihi, toplum bilimi gibi farklı görüşler yanı sıra bazen ideolojik yönlü çözümlemeler ile motif ve desen kompozisyonlarındaki düzen ve simetri öğelerinin açıklamaları yapılmaktadır.
Bu araştırmada, Anadolu köy halılarında kullanılan motiflerin oluşturulmasında temeller araştırılacaktır. Ayrıca bu halılardaki motif ve kompozisyon çözümlemeleri geometrik temelle incelenerek açıklanmaya çalışılacaktır.
YÖRÜK ÇUVALLARI
Arış · 2022, Sayı 20-21 · Sayfa: 183-207 · DOI: 10.32704/akmbaris.2022.170
Özet
Tam Metin
Kırsal bölgelerdeki küçükbaş hayvancılıkla geçinen Türkler kışın köye, yazın yaylaya göçerler. Bu hayat tarzında ve köylerde yaşayan Türkmenlere sürekli yürüyen anlamında Yörük denmiştir. Bu kışlak-yaylak göçleri sırasında giysi ve erzaklar çuvallarla develere yüklenir, üzerine de yük çulları örtülür. Bu Türkmenlerin hangi Oğuz boyuna mensup oldukları, çuval ve çullarındaki süslemelerden ve hayvanlarına yaptıkları damgalardan anlaşılmaktadır.
Çuvalların hikâyesi gelin kızın çeyiziyle başlar. Çeyiz çuvallarına, renkli ve süslü anlamında alaçuval denir. Alaçuvallar her genç kızın çeyizindeki en önemli eşyasıdır. Çünkü çeyiz bu çuvallarla taşınır ve sonra da evinde giysi çuvalı olarak kullanılır. Türk dokuma sanatının harikası olan bu çuvallarda kilim, cicim, sili ve sumak gibi bezemeli dokuma tekniklerinden biri veya birkaçı bir arada uygulanmıştır.
Ayrıca un, bulgur gibi erzak çuvalları da vardır. Erzak çuvalları da pamuk, kıl, yün ipliği ile çeşitli boyutlarda ve cicim teknikli dokunmuştur. Hararlar ise buğday ambarı niteliğinde kullanılan en büyük boyutlu çuvallardır. Genellikle keçi kılından dokunan hararlar, bazı yörelerde yün malzeme ile atkı yüzlü cicim tekniği ile dokunmuştur. Çuvallar çadırda bezemeli yüzeyleri öne gelecek şekilde arka tarafa sıralanır ve üzerine zili-sili dokuma yük çulları örtülür. Köylerde ise yüklük içine yerleştirilir ve önüne yine yüklük perdeleri asılır. Çeşitli çuval örneklerine 20.yy. sonuna kadar Türkiye’nin hemen her yerinde rastlanmıştır. 21.yy.da Yörük hayatı yaşayan Toroslarda bir Sarıkeçili obası kalmış, çuvallar da müze ve özel koleksiyonlarda yerini almıştır. Dolayısıyla alaçuval ve erzak çuvalları hikâyeleri ile birlikte somut olmayan Yörük kültürünün maddi kültür mirasıdır.
Bildirinin amacı bu önemli etnografik malzemeye dikkat çekmektir. Bildiri içeriği 1997-2015 yılları arasında Yozgat, Tarsus, Sivas, Burdur yörelerinde tarafımca yapılan alan araştırmalarında derlenen verilerden ve yazılı kaynaklardan elde edilmiştir. Bu yörelerde ulaşılabilen örnekler kullanım şekli, dokuma tekniği ve bezeme özelliklerine göre belirli sınıflama yapılarak metin içinde fotoğraflarla verilmiştir.
KIRŞEHİR YÖRESİ DÜZ DOKUMALARINDA NAZAR İNANIŞINI SİMGELEYEN MOTİFLER
Arış · 2022, Sayı 20-21 · Sayfa: 240-259 · DOI: 10.32704/akmbaris.2022.173
Özet
Tam Metin
Kırşehir’de dokumacılığın Türklerin Anadolu’ya göç ettiği dönemde başladığı düşünülmektedir. İslamiyet’in yayılışı sırasında, Anadolu’ya öncü birlik olarak yerleştirilen ve ardından devam eden göç ile Selçuklular zamanında ve sonrasında da gelmeye devam eden Türkler, yine Selçuklular döneminde iç karışıklıkları bastırmak amacıyla bölgeye getirilen aşiretler, Kırşehir ve çevresine yerleşmişler ve dokumacılık kültürünü de burada yaygınlaştırmışlardır. Bununla beraber Ahi Teşkilatı ile birlikte kurulan Anadolu Bacıları Teşkilatı ve liderleri olan Ahi Evran’ın eşi Fatma Bacı’nın Kırşehir’e yerleşmeleriyle, teşkilat örgü ve dokumacılık uğraşılarını uzun yıllar burada devam ettirmiş ve zamanla yörede köklü bir dokumacılık geleneği oluşmasına katkı sağlamıştır. Bu geleneğin yüzyıllarca devam etmesiyle de, yaygı, seccade, namazlağı, halı yastık, halı minder, duvar kilimi, sedir kilimi, yanlama, yüklük örtüsü, çuval, haral gibi yörenin geleneksel dokumaları hem kullanım amaçlı dokunmuş, hem de satışı yapılarak dokumacıların önemli bir geçim kaynağı olmuştur. Bu çalışmada yöre düz dokumalarının sahip olduğu zengin motif çeşitliliği içerisinde, nazar inanışına göre yer alan motifler incelenmiş ve farklı formlarının örneklerle açıklanması amaçlanmıştır. Nazar, bazı insanların bakışlarındaki zararlı güç olarak düşünülmekte ve bir kişiye, bir hayvana ya da bir nesneye bakmakla, canlı üzerinde hastalık, sakatlık, ölüm gibi olumsuz bir etkinin meydana geleceğine inanılmaktadır. Halk arasında “göz”, “göz değmesi” “göze gelme”, “pis göz”, “kötü göz”, “kemgöz” olarak da adlandırılmaktadır. Dokumalarda da göz, pıtrak, muska, el-parmak-tarak, haç ve çengel motifleri nazar inanışına göre korunmayı simgelemekte ve yörelere göre değişiklik göstererek dokumalar üzerinde farklı biçimlerde yer almaktadırlar. Kırşehir yöresi düz dokumalarında da bu nazar inanışını simgeleyen motiflerden göz; “göz” ve “elma”, pıtrak; “pıtrak” ve “çuval yanışı”, el-parmak-tarak; “parmak”, çengel; “tazı kuyruğu” olarak adlandırılmakta ve dokumalarda sıklıkla yer aldıkları görülmektedir. Nazar inanışını ifade eden diğer motiflerden muska ve haç motiflerine ise yöre düz dokumalarında rastlanılmamıştır.
AZERBAYCAN’IN TARİHİ MİMARLIK ABİDESİ ŞEKİ HAN SARAYINDA VE GELENEKSEL EL DOKUMALARINDA KUŞ TASVİRLERİ
Arış · 2022, Sayı 20-21 · Sayfa: 260-274 · DOI: 10.32704/akmbaris.2022.174
Özet
Tam Metin
Azerbaycan dünyanın en eski yerleşim ve kültür merkezlerinden biridir. Çok zengin ve güzel bir iklime sahip olan Azerbaycan topraklarının doğası gereği, eski çağlardan beri burada insanlar yaşamıştır. Azıh mağarasında bulunan ve azykhantrop adı verilen adamın çene kemiği, Azerbay- can’ın dünyanın en eski ilkel yerleşim yerlerinden biri olduğunu kanıtlıyor. Gobustan’da keşfedilen yerleşim yerleri ve kayaüstü resimler bu bölgede eski çağlardan beri insanların yaşadığını doğrulamaktadır.
Tarihi süreçlerde ülkemiz topraklarında şehirler, savunma yapıları ve muhteşem kale duvarları, saraylar vs inşa edilmiştir.
Ortaçağ anıtları (Mömine Hatun, Karabağlar, Gülistan, Berde türbeleri, Şirvanşahlar sarayı, Şeki Han sarayı, Şuşa abideleri vb.) Doğu ve dünya mimarisinin en güzel incilerindendir.
Azerbaycan’da geleneksel el dokumaları denildiyi zaman ise halı en önde gelen dokumalardan biri sayılır. Halılar azerbaycanlıların yaşam şekli, geleneği, inancı ve sosyal durumu ile sıkı sıkıya bağlıdır. Mimarı yapılar kerpıc ve taşlarla belli bir sıralamayla inşa edilirken dokumalar da ipliklerle ilmek ilmek dokunarak iç mekanlara sıcaklık ve renk katmış, günlük kullanım eşyalarının vazgeçilmezlerinden olmuştur.
Mimaride ve geleneksel dokumalarda motifler ve süslemeler önemli bezeme unsurlarıdır.
Bu bağlamda 18. yüzyıl Azerbaycan mimarisinin incilerinden biri olarak kabul edilen Şeki Han Sarayı, özgün estetiği ile kurgulanmış duvar resimleri ve süsleme kompozisyonu ile önemlidir. Şeki Han Sarayı iç duvarlarında ve Azərbaycanın geleneksel el dokumalarındakı kompozisyonlarda geometrik ve bitkisel motiflerle yanaşı hayvan ve kuş figürlerinın de önemli süsleme elementleri olduğu görülmektedir.
Bu araştırmada önemli kültürel değerlerimizden biri olan Şeki Han Sarayının iç duvar kompozisyonlarında ve geleneksel el dokumalarında kullanılan kuş figürleri incelenmiştir.
Bildiri çizim ve görsellerle zenginleştirilmiştir.