98 sonuç bulundu
ÇORUM’UN BAZI KÖYLERİNDE ÜRETİLEN KIL DOKUMA ÖRNEKLERİ
Arış · 2019, Sayı 14 · Sayfa: 65-77 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.123
Özet
Tam Metin
Kültürel mirasımızın görsel temelleri olan dokumalar; Anadolu'nun birçok il, ilçe ve köylerinde farklı renk, motif ve kullanım amacına yönelik değişik şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Yaşanılan yörede farklılıklar gösteren hammadde renklerde, motiflerde ve kullanım amacında belirleyici olan ana etkendir. Hayvancılığın gelişmiş olması dokumacılığın yapılma amacı için ayrı bir olumlu unsurdur. Hayvanların etinden sütünden yararlanıldığı kadar yün ve kılından da fayda sağlanmıştır. Renk ve motif bakımından zengin dokumaların yanında kıl dokumalar Anadolu'da azımsanmayacak kadar geniş bir yere sahiptir. Diğer dokuma türlerine göre daha sade, sınırlı renk alternatifi ve fonksiyonel olmaları bakımından değişkendir. Çorum ili genelinde yapılan alan araştırması sonucunda köylerde günümüzde yapımı devam etmemektedir. Fakat elde var olan kıl dokumalar hala kullanılmaktadır. Bu makalede, Çorum ilinin bazı köylerinde örneklerine ulaşılan kıl dokumalar renk, motif, hammadde ve kullanım amacı dikkate alınarak incelenmiştir. İncelenen 10 adet örnek de çoğunlukla kılın doğal rengi, zemini belirli aralıklarla bölen çubuk motifi, kenar temizleme tekniği olarak saç örgüsü ve saçak bırakma teknikleri uygulanmıştır. Kullanım amacı bakımından; azık ve pazar heybesi, torba, yer yaygısı, yufka mendili, sofra bezi, iş önlüğü, çadır örtüsü ve hububat çuvalı olarak çeşitlidir.
20.YÜZYILA AİT BİR GRUP YUNTDAĞ HALISI
Arış · 2019, Sayı 14 · Sayfa: 78-95 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.124
Özet
Tam Metin
Anadolu el dokuması halıcılığında önemli halı dokuma merkezleri içerisinde Yuntdağ Bölgesi de geçmektedir. Batı Anadolu halıcılığında Bergama, Çanakkale, Gördes, Kula gibi önemli merkezlerin dokumacılığı ile ilgili yayınlara ulaşmak kolay olmakla birlikte Yuntdağ halılarının tarihini ve teknik, sanatsal özelliklerini anlatan çalışmalar sayıca azdır. Bu çalışmada, Yuntdağ halıları ile ilgili önceden yapılan yayınlar bir arada değerlendirilmiş, alan araştırması sonucunda tespit edilen 20. Yüzyıl Yuntdağ halısı örneklerinin teknik ve desen özellikleri incelenmiştir. Çalışma, alan araştırması ve kaynak taraması yöntemleriyle yürütülmüştür. Alan araştırması sırasında ilk olarak Manisa Turgutlu'da koleksiyon sahibi Orhan Özer ziyaret edilmiş ve koleksiyonu incelenmiştir. Sonra, Manisa Büyükşehir Belediyesi ve Manisa Yunus Emre Belediyesinden ilgili kişiler ile Yuntdağ Bölgesine gidilerek bölge halıcılığı ile ilgili araştırma ve durum tespiti yapılmıştır. Alan araştırması sonucunda özel koleksiyonda yedi, Asmacık Köyü camiinde üç olmak üzere toplam on adet 20. yüzyıl Yuntdağ halısına ulaşılmıştır. Ulaşılan bu dokumaların her birinin teknik analizi yapılmıştır. Bu makale ile tespit edilen Yuntdağ halılarının incelenmesi sonucunda, 20. yüzyıla ait bir grup Yuntdağ halısının literatüre kazandırılması hedeflenmiştir.
Sodes "İplerle Dile Gelen Duygular" Projesi Üzerine Bir Değerlendirme
Arış · 2018, Sayı 13 · Sayfa: 26-36 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.76
Özet
Tam Metin
İş gücü piyasasına yeterince katılamama nedeniyle dezavantajlı olarak adlandırılan bölgelerde, istihdam yaratarak insan gücünü arttırmak ve bu çevrelerde yaşayan bireylerin kültürel ve sanatsal aktivitelerle topluma entegre olmalarını sağlamak gibi amaçlarla Türkiye Cumhuriyeti Kalkınma Bakanlığı tarafından 2008 yılında kısaca SODES olarak adlandırılan Sosyal Destek Programı başlatılmıştır. İl valiliklerinin koordinasyonunda, yerel yöneticilerin geniş çapta yetkilendirildiği, insan odaklı ve proje temelli olan bu girişim, mahalli dinamiklerin üretmiş oldukları ve topluma bu yönlerden katkı sağlayacak fikirleri hayata geçirerek; göç, yoksulluk, çarpık kentleşme sonucunda meydana gelebilecek sorunların en aza indirgenmesini amaç edinmiştir. Bu çerçevede hazırlanmış olan projelerden biri de yürütücülüğü Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü ve koordinatörlüğü tarafımızdan yapılan "İplerle Dile Gelen Duygular" isimli çalışmadır.Projenin amacı, göçle yöreye gelerek, sosyo-ekonomik yönden gelir düzeyi düşük bölgelerde yaşamaya başlayan, 18-29 yaş aralığında, eğitim düzeyi düşük kadınların, aile bütçesine katkıda bulunabilecekleri bir meslek edinmeleri ve böylelikle toplumda daha iyi pozisyonlara ulaşmalarıdır. Bu çerçevede hazırlanan çalışma da, Van'ın geleneksel el sanatları arasında yer alan ve kaybolmaya yüz tutmuş olan kilim dokumacılığı, hem bu sanatı yeniden canlandırmak hem de kadınların üretime katılarak, ekonomik açıdan kendilerine yetebilmelerini sağlamak amacıyla değerlendirilmiştir. Bu kapsamda yörenin üretime katılamayan kısımlarında yaşayan eğitim seviyesi düşük, düzenli geliri olmayan ev işçisi konumundaki dezavantajlı kadınlara kilim dokumacılığı öğretilerek, üretime katılmaları, bu sayede hem ekonomik güç elde ederek kendilerine yetebilmeleri hem de topluma kanalize olmaları hedeflenmiştir. Bu bağlamda Kalkınma Bakanlığı ile Van Valiliği Sodes Birimi tarafından 2013-065-0224 numaralı proje kapsamında, kadınların kilim dokuma eğitimi alacakları bir atölye kurulmuştur. Atölyede yüz yirmi beş kadın dönüşümlü olarak eğitim almış, bunlar arasında eğitime ara vermeden devam edenlere, proje sonunda birer dokuma sertifikası verilerek, Van yöresi geleneksel dokumacılığının sürdürülmesini sağlayacak yeni dokuma ustalarının topluma kazandırılması sağlanmıştır.
Anadolu Geleneksel Bez Dokumacılığından Bazı Örnekler ve Günümüzdeki Durumu
Arış · 2018, Sayı 13 · Sayfa: 14-25 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.75
Özet
Tam Metin
Doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine, Anadolu'nun her yöresinde dokuma kültürüne rastlanmaktadır. Bunların bazıları halı, kilim gibi yaygılar vb. şeklinde kirkitli dokumalar; büyük bir kısmı da giysi, örtü, ev süsleme eşyası vb. amaçlarla üretilen mekikli dokumalardır, yani yöresel bezlerdir. Her biri malzemesi, üretim ve kullanım şekli, desen ve kompozisyonu ile kendine has özellikler taşımaktadır. Yüzyıllardır üretilen ve kullanım alanı bulan bu bezler son yıllarda tekstil sektöründe yaşanan gelişmelere paralel olarak olumsuz yönde etkilenmiş; özellikle modern şehirlerde günlük yaşamda kolay ve ucuz elde edilebilen, aynı zamanda modaya da uyum gösteren kumaşlar ve ortak çizgilere sahip giysiler tercih edilir hale gelmiştir. Tüm dünyada tüketim hızı aynı oranda artmış, kısa süre kullanıldıktan sonra atılan tekstillerden büyük yığınlar meydana gelmiştir. Halbuki Anadolu bez dokumaları genellikle doğal elyaflarla üretilen ve ekolojik kullanım imkanı sunan, üretildiği sayı sınırlı olduğundan bölgeye özel kalan, taşıdığı değerden dolayı anneden kıza geçen ve yıllarca saklanan değerlerdir. Geleneksel dokuma kültürü muazzam bir çeşitliliğe sahip olduğundan; Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı tarafından 10-11.03.2017 tarihinde düzenlenen "Gelenekli Türk Sanatlarının Dünü, Bugünü, Geleceği" konulu çalıştay kapsamında hazırlanan bu makalede, mekikli el dokumacılığını kısaca tanıtmak amacıyla yurdumuzun çeşitli yörelerinden bazı örneklemeler seçilmiş, geçmiş ve günümüzdeki durumları tanıtılmaya çalışılmıştır.
Tarihsel Konumu ve Mimarisiyle Nusretiye Camii
Arış · 2018, Sayı 13 · Sayfa: 53-85 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.79
Özet
Tam Metin
Bu makalenin amacı, İstanbul'un Tophane semtinde yer alan Nusretiye Camii' nin gerek tarihsel konumu, gerekse dönemin önemli yenilikleri içinde nasıl bir yer tuttuğu ve inşasından günümüze geçirdiği yapısal değişimlere; sanat, mimari ve kültür tarihimiz açısından değinmektir. Beyoğlu'nun Tophâne semtinde, tarihî İstanbul'un sınırları dışında yer alan caminin inşasına 1823 yılının Haziran ayında başlanmış, 8 Nisan 1826'da tamamlanmıştır. Barok ve Ampir üslubun bir arada görüldüğü eser bir selâtin camidir. Bunun yanı sıra yapıyı farklı kılan özelliği; tarihsel konumu sebebiyle hakkında çok fazla politik yorumun olmasıdır. Caminin adı kitâbesinde Câmi-i Nusret şeklinde geçiyorsa da yapı, halk arasında genellikle Tophane Camii olarak bilinir. Nusret adının, dönemin önemli olaylarından biri olup sonrasında Vaka-i Hayriye olarak anılacak olan; Sultan II. Mahmud'un yeniçeri ocağını kaldırması münasebetiyle verildiği kabul edilmektedir. Fakat bu görüş bizi diğer tüm ihtimalleri yok saymaya götürmektedir. Sanat tarihi kaynaklarına "zafer" anlamıyla geçen "nusret" kelimesinin asıl anlamlarını ele alarak meseleye farklı bir bakış açısıyla yaklaşmanın faydalı olacağı kanaatindeyiz.
Sivas Düğünlerinde "Gelin Hamamı"na "Gelin Bohçası" Hazırlama Geleneği
Arış · 2018, Sayı 13 · Sayfa: 37-45 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.77
Özet
Tam Metin
Sivas yöresinde halkın "Beşik- Eşik- Keşik" yani doğum, evlenme, ölüm şeklinde ifade ettiği hayatın önemli dönüm noktaları, birbirinden farklı kurallar eşliğinde hazırlanan törenlerle karşılanır. Bu üç aşamadan biri olan evlilik ve düğün törenine hazırlanılırken de düğün öncesi, düğün esnasında ve düğün sonrası yerine getirilmesi gereken adetler olarak ayrı ayrı incelenebilir.Sivas ve çevresinde düğün aşamasında "Kına Hamamı", düğünden sonra da "Gelin Hamamı" olarak uygulanan gelenek kendine özel bir takım hazırlıkları zorunlu kılar. Hamamda kullanılmak üzere kız evinin emeklerine ek olarak bazı durumlarda kayınvalidenin de hediye yoluyla katkıda bulunmasıyla hazırlanan "Gelin Bohçası" içinde peştamal, havlu, tülbent, hamam yaygısı vb. kullanım eşyalarının yanı sıra ailelerin ekonomik durumuna göre gümüş, bakır veya daha farklı bir madenden imal hamam kazanı, hamam tası, kildan, nalın, tarak, mücevher sandığı gibi fonksiyonel kullanım eşyaları yer alır. Yörede yapılan alan araştırması ve ulaşılan kaynak kişilerin verdiği bilgiler ışığında "Kına Hamamı" ile "Gelin Hamamı" geleneğinin olmazsa olmazlarından olan "Gelin Bohçası" içinde yer alması gerekli görülen bir grup madeni eşyanın tanıtımı makaleye konu seçilmiştir.
Kültür Mirasımız Para Keselerinden Örnekler
Arış · 2018, Sayı 13 · Sayfa: 46-52 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.78
Özet
Tam Metin
Türk kültürü ve sanatı içinde kendine özgü bir yeri ve anlamı olan keseler, uzun yıllar altın, gümüş gibi değerli madenleri, tütün, baharat, saat, ok ve cüz gibi nesneleri hem taşımak hem de giysilerini süslemek amacıyla kullandıkları önemli bir eşya olmuştur. Günümüzde ise kese, örneklerine müze, arşiv, özel koleksiyoncu ya da antika dükkânlarında rastlanılmakta pazarı olmadığı için üretilmemektedir. Zengin kültür mirasımız olan keselerimizin yaşatılması,gelecek kuşaklara aktarılmasıvebelgelenmesioldukçaönemlidir.Buçalışmanınamacı, Geleneksel Türk Sanatlarımız içinde yer alan ve maddi kültür değerlerimizden olan keselerimizi tanıtmak ve belgelemektir. Çalışmada Bursa Türk İslam Eserleri Müzesi'nde bulunan tığ örgüsü para keseleri incelenmiştir. Seçilen konunun,Türk kültür tarihi açısından ilgili literatüre ve kültür değerlerimizden olan keselerin korunmasınakatkı sağlaması açısından önemli olduğu düşünülmektedir.
Burdur'da Halı Heybe Örnekleri
Arış · 2018, Sayı 13 · Sayfa: 4-13 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.74
Özet
Tam Metin
Saraçlı halı heybeler Türk erkeklerinin at eyeri üzerinde kullandığı önemli halı örnekleridir. Halı heybeler Türk halı sanatı örneklerinin zenginliğinden olsa gerek yeterince tanıtılmamıştır. Bu heybelerin atın eyer halısı yerine geçmesinin yanında, aynı zamanda ağ parçası eyer kaşına geçirilerek, dengeli bir yerleştirme ve kilitli saraç sistemiyle eşya taşımada da güvenli bir araçtır. Halı heybelerin çeyizlik halı eşyalar arasında yer aldığı ve damat için dokunduğu da bilinmektedir. Ayrıca bu heybelerin ticari amaçlı, çarşı işi eşya olarak da üretiminin yapıldığı anlaşılmaktadır. Gerek hazır alınan, gerekse aile üretimi olan halı heybelerde yörenin halı motiflerini bulmak mümkündür. Bu heybeler Türk hayat tarzı ve sanat estetiğinin birer tanığı olarak bu güne ulaşan, kültür miraslarıdır. 1970'li yıllarda atın yerini arabaların almasıyla işlevi biten bu heybeler müze ve özel koleksiyonlarda bulunmaktadır. Makaleye konu olan halı heybeler Burdur Müzesi, ilçe ve köylerinde 2013 yılında yapılan alan araştırmasında, tarama yöntemiyle tespit edilmiştir.
Konya-Mevlâna Müzesi’nde Bulunan 637 Envanter Numaralı Puşîde
Arış · 2016, Sayı 12 · Sayfa: 4-11 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.70
Özet
Tam Metin
Geleneksel sanatlar, zaman içinde birçok değişiklikler geçirmiştir. Bununla birlikte ortaya farklı örnekler çıkmıştır. Saraya bağlı ve bağımsız ortamlarda meydana getirilen bu örnekler, kullanılan malzeme ve teknik özellikleri bakımından büyük bir ustalık ve inceliği ortaya koymaktadır.Türk toplumunun dününü bugüne aktarılmasında büyük rol oynayan ve büyük bir çeşitlilik içinde ortaya çıkan geleneksel sanatların yaşatılması gerekmektedir.Araştırmada literatür taramasından sonra müze yetkilileri ile görüşmeler yapılmıştır. Müze yetkililerinden alınan bilgiler kaynak kişi adı verilerek açıklanmıştır.Bu puşide, oluşturulan gözlem fişi aracılığıyla incelenmiştir. Mevlâna Müzesi'nde bulunan puşide örneğinin; kitabeleri okutularak, boyutları, malzemesi, teknik ve renk özellikleri, bezeme konuları ve kompozisyon özellikleri incelenerek, envanter numaralarına yer verilmiştir.
Geç Dönem Osmanlı Mimarisi Duvar Resimlerinde Bazı Dokuma Tasviri Örnekleri Ve Düşündürdükleri
Arış · 2016, Sayı 12 · Sayfa: 19-29 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.72
Özet
Tam Metin
Türk - İslam medeniyetinin eski sanat kollarından birini oluşturan dokumacılık, örtünme ve soğuktan korunma gibi ihtiyaçlar neticesinde ortaya çıkmış ve ilerleyen süreçte insanın yaşadığı çevreyi güzelleştirme isteğiyle kendine farklı kullanım alanları bularak, günümüze ulaşmıştır. Dokuyan kişi ya da kişilerin ananelerini, duygu ve düşüncelerini yansıtan motiflerin yanı sıra çevrede görüp beğenilen nesnelerin de stilize ya da yarı stilize şekillerle işlendiği dokumalar, göçler, savaşlar, ticaret ve kültürlerarası alışverişlerle coğrafyalar arası geçiş sağlayarak, geniş kitlelere hitap etmiştir. Üzerlerinde barındırdıkları motifleri ve kompozisyonlarıyla Avrupalı ressamların da ilgisini çeken dokumalar, onlar tarafından ortaya konan tablolarda kendine yer bulmuştur. Bu şekilde resim sanatına giren dokuma zamanla duvar süslemeciliğinde de kendini göstermiştir. Batı resminde sevilerek kullanılan bu motif, Osmanlı Devleti'nin 18. Yüzyıldan itibaren çeşitli alanlarda olduğu gibi süsleme alanında da Batı sanatının etkisine girmesiyle, Osmanlı duvar süslemeciğinde nesnel bir bezeme olarak kendine yer bulmuştur. Bu çalışmada, Aydın, İzmir, Denizli ve Nevşehir illerinde yer alan dini ve profan yapılarda tespit edilen dokuma tasvirli duvar resimleri tanıtılmış ve söz konusu örnekler, Anadolu'nun farklı yerlerindeki mimari yapılarda karşılaşılan dokuma tasvirleriyle kıyaslanarak, dokumaların duvar resmindeki yeri ifade edilmiştir.