33 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi
  • Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi
  • Atatürkçülük
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Adana İli İlköğretim Okullarında “Atatürkçülükle İlgili Konular”In Eğitim Ve Öğretimine Yönelik Bir Program Değerlendirme Çalışması

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2013, Cilt XXIX, Sayı 87 · Sayfa: 91-140
Tam Metin
Adana İli İlköğretim Okullarında "Atatürkçülükle İlgili Konular"ın eğitim ve öğretimine yönelik olarak yapılan program değerlendirme çalışmasında; ilköğretim müfettişi (30), müdür/müdür yardımcısı (52), sınıf öğretmeni (103) ve branş öğretmenlerine (125) oluşan toplam (310) kişiye konu ile ilgili anket; (960) öğrenciye Bilişsel Alan Başarı Testi, 6. ve 8. sınıflara Duyuşsal Alan Tutum Ölçeği uygulanmıştır. Anketten elde edilen sonuçlara göre, Bilişsel Alan hedeflere ulaşma derecesi yüzdesi (%) ortalama olarak; 1) İlkokulda 65.8; ortaokulda 69.1 ve genel ortalama 67.4 olarak gerçekleşmiştir. 2) Duyuşsal Alanda belirlenen hedeflere ulaşma derecesi ortalama olarak; 6. Sınıflarda 4.409; 8. Sınıflarda 4.102 olarak gerçekleşmiştir. 3) Görev türlerine (ilköğretim müfettişi, yönetici, sınıf öğretmeni, branş öğretmeni) göre, "Atatürkçülükle İlgili Konular'da başarı düzeyi ortalamaları; % 17.74 çokiyi; % 59.03 iyi; % 19.03 orta ve % 4.19 yetersiz olarak bulunmuştur. 4) Görev türlerine göre, "Atatürkçülükle İlgili Konular"ın program hedeflerine ulaşma düzeyi ortalamaları; % 45,16 evet; % 8,06 hayır; % 46,13 kısmen; % 0.65 fikrim yok, olarak bulunmuştur. 5) Görev türlerine göre, 'Atatürkçülükle İlgili Konular'da, beklenen davranışların kazanılma düzeyi; % 47,74 evet; % 6.77 hayır; % 44,48 kısmen; % 0.32 fikrim yok, olarak belirtilmiş, % 0.8 de cevapsız bırakılmıştır.6) Okul türlerine (ilkokul, ortaokul, ilköğretim okulu, hepsi) göre, 'Atatürkçülükle İlgili Konular'da başarı düzeyi ortalamaları; % 17,74 çokiyi; % 59,03 iyi; % 19,03 orta; % 4,19 yetersiz, olarak bulunmuştur. 7) Okul türlerine (ilkokul, ortaokul, ilköğretim okulu, hepsi) göre, 'Atatürkçülükle İlgili Konular'ın program hedeflerine ulaşılma oranı ortalama; % 45.16 evet; % 8.06 hayır; % 46.13 kısmen; % 0.65 fikrim yok, olarak bulunmuştur. 8) Okul türlerine (ilkokul, ortaokul, ilköğretim okulu, hepsi) göre, 'Atatürkçülükle İlgili Konular'da beklenen davranışların kazanılma oranı ortalaması; % 47.74 evet; % 6,77 hayır; % 44.84 kısmen; % 0.32 fikrim yok, olarak bulunmuştur, % 0.32'si de cevapsız bırakmıştır.. 9) Okulun yerleşim yerlerine (köy, kasaba, ilçe merkezi, hepsi) göre, 'Atatürkçülükle İlgili Konular'da başarı düzeyi ortalaması; % 17.74 çokiyi; % 53.03 iyi; % 19.03 orta; % 4.19 yetersiz olarak bulunmuştur. 10) 7) Okulun yerleşim yerlerine göre, 'Atatürkçülükle İlgili Konular'ın program hedeflerine ulaşılıyor mu? Sorusu, ortalama; % 45.16 evet; % 8.06 hayır; % 46.13 kısmen; % 0.65 fikrim yok, diye cevaplandırılmıştır. 11) Okulun yerleşim yerlerine göre, öğrenciler 'Atatürkçülükle İlgili Konular'da beklenen davranışları kazanıyor mu? Sorusu ortalama; % 47.74 evet; % 6.77 hayır; % 44.84 kısmen; % 0.32 fikrim yok, diye cevaplandırılmış, % 0.32 cevapsız bırakılmıştır. Bu çalışmanın amacı; ilköğretim okullarında, çeşitli dersler kapsamında okutulan "Atatürkçülükle İlgili Konular"ın eğitim ve öğretim etkinliklerini değerlendirerek, hedeflerin gerçekleşme derecesini belirlemek, bu alanda çalışacak araştırmacılara veri/ bilgi sağlamak, hedeflerin gerçekleştirilmesinde karşılaşılan sorunları ortaya çıkarmak ve yöneticilere sorunların çözümüne ilişkin işlevsel öneriler sunmaktır.

Türkiye’ye ve Atatürkçülüğe Yönelen Tehditler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2003, Cilt XIX, Sayı 55 · Sayfa: 225-267
Türkiye Orta Doğu bölgesinin anahtar ülkesidir. Jeopolitik ve Jeostratejik konumu Türkiye'yi hem avantaj hem de dezavantajlı bir duruma getirmektedir. Bu konum Türkiye'ye "Sürekli Tehdit (Dış Tehdit)", "Bölgesel Tehdit" ve "İç Tehdit" olarak isimlendirebileceğimiz tehditleri de beraberinde getirmektedir. Ayrıca ülkede son 30 yıldır yaşanan acı bir terör olgusu bulunmaktadır. Türkiye'de mevcut olan "yıkıcı" ve "bölücü" unsurlar dört ana bölümde toplanmaktadır. Atatürkçü Düşünce Sistemi'ni oluşturan Atatürk ilkelerini (Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Lâiklik, İnkılâpçılık ) bazı kişi ve gruplar kötüleyip , aykırı görüşler ileri sürmektedirler. Tehditler ve çağdaşlaşma ancak gençlerin iyi yetiştirilmesi ve Atatürkçü Düşünce Sistemi'nin gücü ile etkisiz hale getirilebilir.

Atatürkçü Düşüncenin Tarihsel Gelişimine Bir Bakış

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2001, Cilt XVII, Sayı 49 · Sayfa: 281-288
Atatürkçü Düşüncenin gelişimine ait bir bakış açısı çizmeye çalıştığımız makalemizde önce Osmanlı Devleti'nin son zamanlarındaki düşünce akımları ve Devletin modernizasyonuna ilişkin çabalar üzerinde durulduktan sonra bunların başarısızlığı anlatılmıştır. Bu gelişmelerin Atatürk'ün düşünce ve görüşlerini oluşturmadaki etkisine değinildikten sonra Atatürkçülüğün oluşumu ve gelişimi aşama aşama ele alınmıştır. Makalede.son olarak Atatürkçü düşüncenin temel niteliklerine atıfla toplumumuzu çağdaşlaştırıcı ve birleştirici niteliğine dikkat çekilmiş, Atatürkçülüğün bireysel ve ulusal düzeyde benimsenmesinin, saptırıcı ve tutucu akımlara karşı Türk Devletinin parlak geleceğinin teminatı olduğu vurgulanmıştır.

Atatürkçü Düşüncedeki Laiklik Türkiye Gerçeklerine Uygundur

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2000, Cilt XVI, Sayı 48 · Sayfa: 699-710
Atatürkçü düşüncede lâiklik başka milletlerdeki uygulamalardan farklıdır. Çünki halkı müslüman olan ve lâikliği uygulayan tek ülke Türkiye'dir. Batı'da lâikliği uygulayan ülkelerin dinleri, millî kültürleri, değer yargıları, örf ve âdetleri... Türkiye'dekinden farklıdır. Ayrıca Türk Tarihi'nde, Türkler müslüman olmadan önce ve sonra yönetimde lâik uygulama denemelerine de sahiptir. Türk sultanları, politik ve sosyal düzen ile ilgili kuralları, din gereği olmaktan ziyade, ihtiyaç ve kendi otoriteleri gereği koymuşlardır. Ancak tam lâikliğe dönüş Osmanlı Devleti'nin yıkılmasından sonra, İstiklâl Savaşı'nın sonucunda uygulanmaya konuldu. Atatürkçü lâikliğin temel özellikleri; a) Din ve vicdan hürriyeti, b) Resmî bir devlet dininin bulunmaması, c) Devletin din ve mezhep ayrımı gözetmemesi, ç) Devlet kurumlarıyla din kuramlarının ayrılmış olması, d) Devlet yönetiminin din kurallarına bağlı olmamasıdır. Bunlar arasında Diyanet İşleri Başkanlığının Devlet çatısı içinde Anayasal bir kurum olarak yer alması Türkiye'nin Özel durumu sebebiyledir. Devlet, gene özel durum sebebiyle, din işlerinin yürütülmesini ve meslekî din eğitiminin yapılmasını bir kamu hizmeti saymış, masraflarının genel bütçeden karşılanmasını uygun görmüştür. Böylece dinin devlet hayatına müdahale ede¬bilme imkanlarına son verilmek istenmiştir. Zira Türk Milleti, dini siyasete karıştıran devlet sisteminin acılarını çok çekmiştir. İslâm dininde ruhban sınıfı, din adamı sınıfı mevcut olmadığı için din işlerinin cemaatlere bırakılması uygun olamazdı. Lâiklik ülkemizde, akılcı ve İlmî düşüncenin yerleşmesi, hurafelerin ve cehaletin ortadan kalkması, dine saygının artması, din istismarının önlenmesi, toplumsal bütünleşmenin güçlenmesi, inanç, mezhep ve tarikat ayrılıkları sebebiyle parçalanmanın önüne geçilmesi, insana, düşünceye saygının ve sevginin gelişip kökleşmesi... bakımlarından önem taşır

Atatürkçülükte Sistem ve Strateji

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2000, Cilt XVI, Sayı 47 · Sayfa: 603-613
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarken, bir sistem ve stratejiye dayanarak amacını belirlemiştir. Sistem, modem bir Türk Cumhuriyeti kurulmasını amaçlıyordu. Atatürk, bu amacı gerçekleştirmenin zor olduğunu biliyordu. Çünkü, Osmanlı Devleti, çağdaş teknolojik gelişmelere ayak uyduramamıştı. Bu nedenle, Batı toplumlarıyla Türkler arasında büyük bir gelişmişlik farkı ortaya çıkarmıştı. Atatürk, çok zor da olsa, bu farkı ortadan kaldırıp, Türkler'i modem bir toplum haline getirmek gerektiğine inanıyordu. Önce bir bağımsızlık savaşı, sonra da bir devrim yapmak gerekiyordu, Bu modem sisteme bir an önce kavuşabilmek için, bir strateji oluşturdu. Bu stratejinin şartları, Türk Milleti'nin özellikleri dikkate alınarak belirlenmişti. Atatürk'ün oluşturduğu strateji, Atatürkçülük ve Atatürk ilkeleri olarak gerçekleşmiş oldu.

Atatürk’ün Kazandırdığı Değerler Ve Atatürkçülükten Beklentilerimiz

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1999, Cilt XV, Sayı 44 · Sayfa: 745-749
Atatürk'ün Türk tarihi içiresindeki yeri ve Atatürkçülüğün Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve Türk milletinin düşünce ve davranışları üzerindeki etkisi, her geçen gün daha belirgin olarak ortaya çıkmakta, bu katkının ve etkinin büyüklüğü çok zaman olayın içerisinde yaşayanların değerlendirmelerini aşmaktadır. Geçen zaman, Atatürk'ün dünya politik akışı üzerindeki yeri ve değerini de daha belirginleştirmekte, büyüklüğü önce hissedilmeye sonra anlaşılmaya başlanmaktadır.

Sosyal Alanda Yapılan İnkılâplar ve Bu İnkılâpların Özümsenmesi Meselesi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1999, Cilt XV, Sayı 45 · Sayfa: 1101-1120
Milli Mücadele'nin başarı ile neticelenmesinden sonra bir dizi inkılâplar yapılmıştır. Atatürk'ün ifadesine göre inkılâpların amacı Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve medeni bir toplum haline getirmektir. Nitekim, ilk bakışta sadece dış görüntü ile ilgili gibi görülebilecek inkılâpların dahi gerçek nedeni çağdaş zihniyeti hakim kılmaktır. Bu araştırmamızda sosyal alanda yapılan inkılâpların Türk halkı tarafından özümsenmesinde karşılaşılan güçlükler ele alınmıştır. Özellikle kıyafet alanında yapılan inkılâplar, kadın hakları meselesi, soyadı kanunu, uzunluk, ağırlık ve zaman ölçülerinde yapılan değişiklikler üzerinde durulmuştur. İnkılâpların özümsenmesi meselesinde çekilen sıkıntıların dini, tarihi ve sosyal boyutları vardır. Örneğin şapkaya gösterilen tepki dini bir kay¬gıdan kaynaklanmaktadır. Yine inkılâpların benimsenmesini güçleştiren sebeplerden birisi de bilgisizlik ve kültür eksikliğidir. Bazı inkılâplarda ise önemsememe ve alışkanlıklarını terk edememe şeklindeki davranışlar olumsuz sonuçlar doğurmuştur.

Atatürçülükte Ulusal Hedefler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 41 · Sayfa: 376-403
Tefekkür sözlük anlamı ile düşünme, zihin yorma, düşünülme demektir. Ancak daha kapsamlı olarak incelendiğinde bu kavramın her hangi bir düşünce olmaktan daha öte; anlam ayrıntılarını, kavrayış edinimini de içine alan derin derin düşünme, sağlam ve ciddi zihin yorma ve bilgi birikimi ağırlıklı bir düşünme süreci anlamına geldiğini görürüz1. Böyle değerlendirilince tefekkür insanları öğrenmeye de iter. Daha da önemlisi gerekli bilgileri edinerek, muhakeme ve eleştirme, hatta zevkli olma yeteneklerini geliştirmeyi sağlar.

Atatürk Ve Türk Gençliği

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1997, Cilt XIII, Sayı 38 · Sayfa: 433-450
1918 yılı, karanlığın hakim olduğu ve umutların eridiği bir yıldır. Bu karanlıklar ve umutsuzluklar ortamında, Mustafa Kemal Paşa için tükenmez inanç kaynağı, yüreğini kaplayan derin millet sevgisi ile Türk gençliğine duyduğu sonsuz güvendir. Birinci Dünya Savaşı'nın felâketli sonuçlar doğurduğu, en ateşli vatanseverlerin güçsüz kaldığı ve umutlarının söndüğü günlerde bile O, Türk Milleti'nin ve Türk gençliğinin başaracağına dair inancını kaybetmemiştir.

Atatürk ve Atatürkçülük Karşıtları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1994, Cilt X, Sayı 29 · Sayfa: 323-332
Bütün devrimler karşıtlarını beraber veya hemen ardlarından getirirler. Devrimleri, evrimleri ve evrimleşen devrimleri içeren Türk Devriminin de, diğer devrimlere oranla çok daha az şiddette ve kısıtlı alanda olmakla beraber karşıtları, karşı görüş açıklayanları ve karşı eyleme girişenleri olmuştur. Atatürk ve Atatürkçülük karşıtları, Türk kurtuluş hareketinin eylem başlangıcı diyebileceğimiz Mayıs 1919'dan itibaren görülmeye başlar. Bu karşıt oluşun niteliğinde, ilgi alanında ve katılanların toplum kesitindeki konumlarında zaman içerisinde değişmeler görülür. Bu yazının amacı Atatürk ve Atatürkçülük karşıtlarının bölümlemesi değil. Son aylarda gündeme getirilen değişik bir tür Atatürk ve Atatürkçülük karşıtlığı hakkında bilgi verilmesi ve değerlendirme yapılmasıdır.