3 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler
- Denizli 3
- Atatürk 1
- Avrupa 1
- Azınlıklar 1
- Burdur 1
Mustafa Kemal Atatürk’ün Denizli Ziyaretleri
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2003, Cilt XIX, Sayı 55 · Sayfa: 147-161
Özet
Mustafa Kemal (Atatürk) hayatı boyunca elli iki il merkezine çeşitli ziyaretlerde bulunmuştur. Bu illerden birisi de Denizli olmuştur. Mustafa Kemal (Atatürk) Denizli'ye iki defa ziyarette bulunmuştur. İlk ziyareti 6 Mart 1930 tarihinde gerçekleşmiştir. Belki bu ilk ziyareti bir konaklama olarak algılanabilir. Ancak, ikinci gezisi Cumhuriyet rejimi karşıtlarınca 23 Aralık 1930'da çıkarılan Menemen isyanından sonra, belli bir plân dahilinde ve "Büyük Ege Gezisi" kapsamında 4 Şubat 1931'de gerçekleştirilmiştir. Bu gezisi sırasında Mustafa Kemal (Atatürk) Denizli'de; Isparta'daki 5. Kolordu'ya bağlı 51. Piyade ve 33. Topçu alaylarını, Orta Okul ve Köy Öğretmen Okulu'nu, Çamlık'ı, Denizli Valiliği'ni, CHP Kaza (İlçe) Merkezi'ni, Denizli Devlet Hastanesi'ni (Memleket Hastanesi), Denizli Belediyesi'ni ve Çarşısı'nı ziyaret etmiştir. Buradaki incelemelerini tamamlayan Mustafa Kemal (Atatürk), Denizli'den 5 Şubat 1931'de ayrılmıştır. Bu geziden hem Denizli halkı, hem de Mustafa Kemal (Atatürk) Cumhuriyet rejimi açısından Denizli'de her hangi bir olumsuz durumu olmadığını yerinde tespit ettiği için çok memnun kalmıştır. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, bu ziyaretler öncesinde "karşılama törenleri yapılmamasını" duyurmasına rağmen, Denizlililer Mustafa Kemal (Atatürk)'e büyük sevgi gösterilerinde bulunmuşlar, törenler düzenlemişler, misafirlerini en iyi şekilde ağırlamışlardır.
Milli Mücadele'de Denizli ve Önemi
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 1022-1043
Özet
Avrupa'da Yeniçağ ile birlikte coğrafî keşifler başlamış ve bu keşiflere bağlı olarak birtakım köklü değişiklikler meydana gelmiştir. İşte Osmanlı Devleti'nin dışında meydana gelen bu köklü ve önemli değişiklikler, döneminde her bakımdan zirveye ulaşmış olan Osmanlı Devleti'nin duraklama, gerileme ve sonunda da yıkılmasına sebep olmuştur. Coğrafî keşiflerden sonra AvrupalIlar önemli derecede sermayeye sahip olmuşlardır.
Milli Mücadele'de Denizli, Isparta, Burdur ve Çevresindeki Azınlıkların Tutum ve Davranışları
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt V, Sayı 15 · Sayfa: 665-690
Özet
Bilindiği üzere, dünyada hiçbir millet hâkimiyetleri altındaki azınlıklara Türkler kadar müsamahakâr davranmamıştır. Tarihte bunun örnekleri çoktur. Fatih İstanbul'u feth ettikten sonra, buranın halkının din ve vicdanına müdahale etmediği gibi, ekonomik faaliyetlerinde de onları serbest bırakmıştı. Hatta, 1461'de Bursa'daki Ermeni Piskoposu Hovakim'i İstanbul'a davet ederek ona "Patrik" unvanını verdi, Ermeni toplumunun İstanbul'a yerleşmesini teşvik etti, refahları için çeşitli imkânlar tanıdı. Nitekim, Ermeni yazar O. Oscanyan 1857'de New York'ta yayınladığı The Sultan And His People adlı eserinde; Osmanlı Devleti'ndeki Ermeniler'in ekonomik refah ve huzur içinde yaşadıklarını, reayanın en nüfuzlu haline geldiklerini açıkça ifade ediyor . Sosyal hayatta olduğu kadar azınlıkların devlet çarkı içerisinde de yüksek seviyelere erişmesi engellenmiş değildi. Ermeni Noradonkiyan Efendi'nin Hariciye Nazırı olduğu bir vâkıadır. Babıâli'de Rumların nüfuzu hiç de küçümsenecek seviyede değildi. Buna rağmen, Türkiye'deki azınlıkların büyük bir kısmı, devletin en buhranlı günlerinde memleket dahilinde çeşitli fesat ocakları teşkil ederek, devlete karşı cephe almaktan geri durmamışlar. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Özellikle "Şark Meselesi' nin gündeme geldiği 19.yy. başından itibaren, devlet sürekli dış düşmanlarla savaş halinde iken, bir taraftan da azınlıklarla mücadele etmek zorunda kaldı. Türk tarihinin en buhranlı dönemini teşkil eden 1. Dünya Savaşı ve sonrası yıllarında azınlıkların devlete karşı tutumu, gizli dernekler kurmak veya düşmanla işbirliği yapmak hatta açıktan açığa silâhlı mücadeleye girişmek şeklinde ortaya çıktı. Türk milletinin var olma veya yok olma sınırına geldiği Millî Mücadele gibi fevkalâde bir dönemde azınlıkların bu tür davranışlarını -bazı istisnalar olmakla beraber- Anadolu'nun çoğu yerinde görmek mümkündür.