36 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi
  • Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi
  • Mustafa Kemal
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Yemen İle İlişkiler (1911-1938)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2017, Cilt XXXIII, Sayı 96 · Sayfa: 113-154
Tam Metin
I.Dünya Savaşı arifesinde adı sık sık cereyan eden isyanlarla anılan Yemen, devletin merkezine olan uzaklığı, mezhepsel farklılıkların körüklediği itaatsizlikler, bölgeye nüfuz etmeye çalışan emperyalist devletlerin baskısı gibi nedenlerle Osmanlı Devleti yönetimi açısından pek çok zorluğu ifade ediyordu. Yemen'de Osmanlı hâkimiyeti zaman zaman değişikliğe uğrayan çeşitli yöntemlerle sürdürüldü. Özellikle merkezi otoriteye sık sık isyan eden İmam Yahya ile 1911'de imzalanan Dean Antlaşması önemli bir ittifakın başlangıcına işaret etti. I. Dünya Savaşı neticesinde Osmanlı hâkimiyetinin fiilen sona erdiği Yemen'de hukuki süreç Lozan Barış Antlaşması ile sonuçlandı. Kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile Yemen Krallığı arasında ilişkiler dostane bir çerçevede ilerledi. Yemen'de Türk diplomatik temsilciliğinin resmi olarak tesisinden evvel buradaki gelişmeler Suudi devleti nezdinde bulunan Türk elçiliği vasıtasıyla Ankara'ya bildirildi. Yemen ordusunun modernizasyonunda burada bulunan eski Osmanlı subaylarının önemli etkisi oldu. Özellikle Mahmud Nedim Bey'in burada bulunduğu sürede çok defa kişisel inisiyatifiyle giriştiği faaliyetler resmi ilişkilerin bir parçasıymış gibi algılandı ve bu algı bölgede etkin olmak isteyen devletlerin istihbarat kayıtlarına yansıdı. Ancak bugün araştırmaya açık resmi belge ve telif eserlerin tetkikiyle anlaşılmaktadır ki Lozan Antlaşması'nın ardından Türkiye Cumhuriyeti'nin Yemen'de fiili varlığı bölgede etkili olmak isteyen büyük güçleri tedirgin edecek bir mahiyet taşımamıştır. Yine de 1911'de imzalanan Dean Antlaşması ardından I. Dünya Savaşı yılları ve Osmanlı İmparatorluğu'nun hâkimiyetinin sona ermesi ve devlet sınırlarının oluşması süreçleriyle devam eden 27 yıllık zaman dilimi Türk-Yemen ilişkileri açısından pek çok değişim ve kırılma noktasını ifade etmekte ve pek çok detayı barındırmaktadır. Bu ana çerçevede sözü edilen detayları ön plana çıkarmayı hedefleyen bu çalışmanın ana kaynaklarını arşiv belgeleri, hatıratlar, süreli yayınlar ve tetkik eserler oluşturacaktır.

Polis Arşiv Belgelerine Göre Atatürk’e Ve Diğer Devlet Adamlarına Yönelik Suikast Girişimleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2014, Cilt XXX, Sayı 90 · Sayfa: 1-48
Tam Metin
Millî Mücadele'nin başlangıcından ölümüne kadar Atatürk'e karşı her bir süreçte farklı şekillerde gösterilen muhalefet, zaman zaman kin, nefret ve hesaplaşma duyguları ile onu öldürme girişimlerine kadar varmıştır. Bu bağlamda, Atatürk'e karşı çok sayıda suikast planı yapıldığı bilinmektedir. İç ve dış güç odaklarınca tertip edilen bu suikast teşebbüslerinin arkasında çeşitli aktörler vardır. Ancak bu suikastlardan hiçbirisi başarıya ulaşamamış, çoğu teşebbüs daha planlama aşamasında iken polis tarafından açığa çıkarılmıştır. Bu teşebbüslerden 1926 yılında eski İttihatçıların düzenlediği öne sürülen İzmir suikastı ve 1935 yılında Çerkez Ethem'in tertiplediği öldürme denemeleri, özellikle dönemin basınında geniş yankı bulmuştur. Bu çalışmada, Millî Mücadele surecinden başlayarak İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar Mustafa Kemal'e ve diğer devlet büyüklerine yönelik suikast planları, polis arşivlerinde yer alan belgeler ışığında bir kere daha değerlendirilmiştir. Ayrıca suikastlarla ilgili bu dönemde yayınlanan gazetelerde yer alan haberlere de değinilmiştir.

İSTİKLAL MADALYALI POLİSLER VE YÜZELLİLİK POLİSLER

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2009, Cilt XXV, Sayı 75 · Sayfa: 523-574
Tam Metin
30 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı Devleti'nin imzaladığı Mondros Ateşkes Antlaşması, Anadolu'nun işgaline uzanan süreci başlatmıştır. Mustafa Kemal önderliğindeki Kuva-yı Millîyeciler ellerinde kalan son vatan topraklarını kurtarmak için işgale karşı Millî Mücadele'yi başlattı. Mustafa Kemal bu mücadelede Türk halkının büyük bir çoğunluğunun desteğini kazandı. Bu süreçte Türk polisi de asli görevi olan asayiş ve güvenliği sağlamanın yanı sıra Millî Mücadele'ye tam destek verdi. Bu mücadelede hayatını kaybetmiş veya Millî Mücadele'ye katkılarından dolayı İstiklâl madalyası kazanmış birçok polis mevcuttur. Ancak Millî Mücadele sırasında düşman devletler ve İstanbul Hükümeti ile işbirliği yaptıkları gerekçesiyle yurt dışına sürgün edilen "Yüzellilikler" içerisinde 13 tane de polis yer almıştır. Bu makalede Türkiye Cumhuriyeti Emniyet Genel Müdürlüğü arşivinden elde edilen belgeler doğrultusunda İstiklâl madalyası verilen bazı polislerle, "Yüzellilikler" arasında sürgüne gönderilen polislerin yaşam öyküleri ve faaliyetleri incelenmiştir.

Halâs-ı Vatan Cemiyeti

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2009, Cilt XXV, Sayı 74 · Sayfa: 345-368
Tam Metin
1921 yılında Halâs-ı Vatan adlı bir gizli cemiyetin İngilizlerin İstanbul'daki nüfuzunu kırmak amacıyla kurulduğu iddia edilmişti. Cemiyetin amacı İngiliz İşgal Ordusu Başkomutanı General Harington, İngiliz Polis Komutanı General Ballard ve Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'nin de aralarında bulunduğu bazı üst düzey kişileri öldürmekti. Ancak İngiliz Yüksek Komiseri Sir Horace Rumbold dahi adı geçen cemiyetin varlığından kuşku duyuyordu. Makale, Osmanlı arşiv belgeleri ışığında bu cemiyetin niteliğini ortaya koymayı amaçlamaktadır.

Kronolojik Çanakkale Savaşları Tarihi (3 Kasım 1914 - 9 Ocak 1916)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2009, Cilt XXV, Sayı 73 · Sayfa: 107-164
Tam Metin
Çanakkale Cephesi, I. Dünya Savaşı'nın en önemli cephelerinden birisidir. Bu cephedeki mücadeleler ondört aydan biraz fazla sürmüş ve her iki tarafta da çok fazla miktarda insan kaybına sebep olmuştur. Deniz savaşlarını müteakiben karada yapılan mücadelelerde, dünya savaş tarihine geçecek pek çok önemli hadise cereyan etmiş, Türkler, vatan savunmasının en anlamlı sahnelerini bu cephede sergilemişlerdir. Sonuçları itibariyle değerlendirildiğinde, Osmanlı Devleti'nin savaş dışı kalması ve parçalanmasının birkaç yıl ertelendiği de kesindir. Bunların ötesinde savaştan sonra İtilaf Devletleri'ne karşı gerçekleştirilen Türk Millî Mücadelesi'nin millî bilinç, motivasyon ve kendine güven konusundaki en önemli yapıtaşlarından birisi, yine Çanakkale Cephesi'ndeki eşsiz Türk mukavemeti ve başarısı olmuştur. Bu çalışmada, 433 gün devam eden ve çok kanlı çarpışmalara sahne olan Çanakkale Boğazı ve Gelibolu Yarımadası'ndaki mücadelelerin günlük kronolojik envanteri ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Mustafa Kemal’in Selahattin Saip Bey’i Arnavutluk’ta Görevlendirmesinin Sebep ve Sonuçları (1920-1923)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 70 · Sayfa: 57-74
Tam Metin
Arnavutluk, Balkan Savaşları sonucu bağımsızlığını kazanmış, ancak daha henüz kendi iç birliğini oluşturamadan Türkiye gibi kendisini savaşın ve işgallerin ortasında bulmuştur. Balkan savaşları esnasında Arnavutluk'un, Osmanlı Devleti ile arasındaki bağlantısı kesilmiş ve Sırp, Karadağ ve Yunan saldırılarına maruz kalmıştır. I. Dünya Savaşı içerisinde de İtalya, Fransa ve Avusturya, Arnavutluk'u işgal etmişlerdir. I. Dünya Savaşı sonrasında ise Sırbistan, Karadağ, Yunanistan ve İtalya'nın Arnavutluk'a yönelik işgal ve tehdidi sürmüştür.1920 yılında, benzer şekilde hem Türkiye hem de Arnavutluk Hükümeti emperyalist devletlerle ve onların uzantılarıyla savaşmak mecburiyetinde kalmıştır. Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı ile Anadolu'yu kurtarmaya çalışırken, bir taraftan da tarihten gelen dostluğun bir gereği ve stratejik sebeplerden dolayı Arnavutluk ordusunun kurulmasına yardımcı olmak üzere Selahattin Saip Bey'i Arnavutluk'a göndermiştir. Bu hadise, Mustafa Kemal'in sadece Türk milletinin bağımsızlığı için değil, aynı zamanda diğer mazlum milletlerin bağımsızlığı için de çaba gösterdiğinin bir kanıtıdır.

Milli Mücadele Döneminde İç Güvenlik ve Türk Polisi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2007, Cilt XXIII, Sayı 67-68-69 · Sayfa: 339-382
Tam Metin
Osmanlı Devleti'nin 1. Dünya Savaşı'nda yenilmesi ve ardından parçalanmasından sonra Türk toprakları Avrupa ülkeleri tarafından işgal edildi. Ancak Mustafa Kemal önderliğindeki Kuva-yı Milliyeciler ellerinde kalan son vatan topraklarını kurtarmak için işgale karşı Millî Mücadele'yi başlattı. Mustafa Kemal bu mücadelede Türk halkının büyük bir çoğunluğunun desteğini kazandı. Bu mücadeleyi inceleyen çok fazla çalışma mevcut olmasına karşın önemli bir grubun, polislerin bu mücadeledeki yeri yeterince incelenmiş değildir. Oysa polis asli görevi olan asayiş ve güvenliği sağlamanın yanı sıra Millî Mücadele'ye tam destek vermiştir. Bu mücadelede hayatını kaybetmiş veya Millî Mücadele'ye katkılarından dolayı İstiklal madalyası kazanmış birçok polis mevcuttur. Bu nedenle bu makale Türk polisinin Millî Mücadele esnasındaki çalışmalarını, katkılarını ve özet olarak polis teşkilatının içinde bulunduğu genel durumu incelemeyi amaçlamaktadır.

Çanakkale Ne İdi Yahut Emperyalistler Nasıl Durduruldu

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2006, Cilt XXII, Sayı 64-65-66 · Sayfa: 1-14
Tam Metin
Avrupa devletleri 1800'lü yıllardan 1922'ye kadar emperyalist amaçlarını gerçekleştirmek için kendi aralarında çıkar çatışmaları yaşadılar. Bu çatışmaların en önemlisi maddesi Osmanlı Devletinin sömürülmesinin ve paylaşılmasının nasıl gerçekleşeceği idi. 1914'te Birinci Dünya Savaşı başladığı zaman tüm kurumları ile iflas etmiş Osmanlı Devleti hızla tüm cephelerde savaşı kaybetti. Ancak Çanakkale Zaferi bu yenilgilerden sonra Türk Milleti için yeni bir sayfa açmıştır. Mustafa Kemal isimli genç bir subay Sofya Ataşeliğinden kendi isteği ve çabaları ile 19. Tümen Komutanı olarak Çanakkale Savaşına katıldı ve gerçek bir askeri deha ve kahraman olduğunu gözler önüne sererek tarihe geçti. Çanakkale zaferi Türk milletinin emperyalizm karşısında dirilişinin adı olmuştur.

Pierre Bovet'in Ege Konferansları ve Türk Eğitime İlişkin Düşünceleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 61 · Sayfa: 203-217 · DOI: 10.33419/aamd.702425
Bu çalışmada Pierre Bovet'in Ege Konferansları ve Türk Eğitimine İlişkin Düşünceleri ele alınmıştır. Cumhuriyet döneminde eğitimle ilgili olarak Türkiye'ye resmî ve gayrî resmî pek çok uzman gelmiştir. Bunlardan birisi de Cenevre Jean Jacques Rousseau Enstitüsü Müdürü olan Pierre Bovet'dir. 1 Nisan 1930'da İzmir'e gelen Bovet, İzmir, Aydın ve Denizli okullarında incelemelerde bulunmuş öğretmenlerle söyleşiler yapmış, konferanslar vermiştir. İstanbul Üniversitesi'nde verdiği konferans sonrası 15 Nisanda Türkiye'den ayrılmıştır. Bovet, vermiş olduğu konferanslarında geleneksel ve çağdaş eğitim anlayışını, eğitimde verimliliği arttırma yollarım, nasıl bir öğretmen yetiştirilmesi gerektiğini, okul, öğretmen ve öğrenci arasındaki ilişkinin önemini, vatandaş yetiştirmede eğitimin rolünü, bireye ve ülkeye yapılan yatırım arasındaki ilişkiyi, okul ve aile arasındaki ilişkinin önemini, yarınların toplumunu hazırlamada çocuğu incelemenin yararlarını, eğitimde bireysel farklılıkların nasıl gözlenmesi ve nasıl çözüm üretilmesi gerektiğini, ahlak eğitimini, yaşamın amacının neye yönelik olması gerektiğini, cinsel eğitimde ailelere ve öğretmenlere düşen görevlerin neler olduğunu ele almıştır. Bovet'in konferansları ilgiyle izlenmiş ve basında konferanslarına Önemli yer verilmiştir.

Bir Sivas Kongresi Bibliyografyası Denemesi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 62 · Sayfa: 493-520
Tam Metin
Bu çalışma, Mustafa Kemal'in Erzurum Kongresi öncesi ve Sivas Kongresi ve Millî Mücadele vesilesiyle değişik tarihlerde ikamet ettiği günlerindeki Sivas şehri ve 4 Eylül Sivas Kongresi hakkındaki kaynakların değerlendirme denemesidir. Çalışmamızda, Sivas Kongresi ile alâkalı görülen eserler, değişik başlıklar altında, toplanıp tasnif ve tetkik edilmiş. Çalışmanın amacı, bu konuda çalışma yapacak araştırmacılara yardımcı olmaktır.