8 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Araştırma Merkezi
  • Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi
  • Turks
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Çanakkale Savaşı’nda Şehit Olan Hendekliler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2010, Cilt XXVI, Sayı 77 · Sayfa: 289-306
Tam Metin
Çanakkale Savaşı, Türk askerinin yazdığı bir kahramanlık destanıdır. Türk askeri, denizde ve karada, kendinden çok üstün kuvvetlerle savaşmış ve vatan toprağını büyük bir fedakarlıkla savunmuştur. Osmanlı ülkesinin pek çok yerinden olduğu gibi Sakarya ili Hendek ilçesinden de pek çok kişi Çanakkale Savaşı'na katılmış çok sayıda şehit verilmiştir. Sakarya yöresi göçmenlerin yoğun olduğu bir bölgedir. Burada Sakarya ili Hendek İlçesi'nin Çanakkale Savaşı'ndaki şehitleri Vefayata Mahsus Vukuat Defterleri esas alınarakincelenmiştir. Bu kayıtlarda şehitlerin isimleri, doğum tarihleri, anne ve baba isimleri, evli-bekar oldukları, şehit oldukları tarih ve şehit oldukları yerler ile ilgili bilgiler bulunmaktadır. Bu çalışmada Hendek nüfus kayıtlarının yanı sıra diğer kaynaklar da incelenerek Çanakkale Savaşı'nda şehit olan hendekliler tespit edilmiş, bu şehitler değişik açılardan tablolar halinde sunularak değerlendirilmiştir. Değerlendirmede göçmenlerin bu yöreyi yeni vatanları sayıp saymadıkları üzerinde de durulmuştur.

Çanakkale’de Şehit Olan Ilgınlılar

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2010, Cilt XXVI, Sayı 77 · Sayfa: 255-288
Tam Metin
Bilindiği üzere, yakınçağ Türk ve Dünya tarihinde Çanakkale muharebelerinin önemli bir yeri vardır. Ancak bu savaşlarda şehit olan Türklerle ilgili yeterince araştırma yapılmamıştır. Bu araştırmada, Ilgın Vefayata Mahsus Vukuat Defterleri esas alınarak ve diğer kaynaklar da incelenerek Çanakkale muharebelerinde şehit olan Ilgınlılar tespit edilmiş ve bu şehitler değişik açılardan değerlendirilmiştir

Kronolojik Çanakkale Savaşları Tarihi (3 Kasım 1914 - 9 Ocak 1916)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2009, Cilt XXV, Sayı 73 · Sayfa: 107-164
Tam Metin
Çanakkale Cephesi, I. Dünya Savaşı'nın en önemli cephelerinden birisidir. Bu cephedeki mücadeleler ondört aydan biraz fazla sürmüş ve her iki tarafta da çok fazla miktarda insan kaybına sebep olmuştur. Deniz savaşlarını müteakiben karada yapılan mücadelelerde, dünya savaş tarihine geçecek pek çok önemli hadise cereyan etmiş, Türkler, vatan savunmasının en anlamlı sahnelerini bu cephede sergilemişlerdir. Sonuçları itibariyle değerlendirildiğinde, Osmanlı Devleti'nin savaş dışı kalması ve parçalanmasının birkaç yıl ertelendiği de kesindir. Bunların ötesinde savaştan sonra İtilaf Devletleri'ne karşı gerçekleştirilen Türk Millî Mücadelesi'nin millî bilinç, motivasyon ve kendine güven konusundaki en önemli yapıtaşlarından birisi, yine Çanakkale Cephesi'ndeki eşsiz Türk mukavemeti ve başarısı olmuştur. Bu çalışmada, 433 gün devam eden ve çok kanlı çarpışmalara sahne olan Çanakkale Boğazı ve Gelibolu Yarımadası'ndaki mücadelelerin günlük kronolojik envanteri ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Keskin Halkevi (20 Şubat 1938-1951)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 72 · Sayfa: 669-692
Mustafa Kemal Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra ülke sınırları dışında kalan Türklerin meseleleri ile yakından ilgilenmiş, yapılan anlaşmalarla durumlarını güvence altına almaya çalışmıştır. Bu nedenle Atatürk Dönemi Türkiye Bulgaristan ilişkilerinde en önemli konuyu Bulgaristan' daki Türk nüfusu oluşturmuştur. Her iki devlet arasında 1925 yılında yapılan anlaşma gereği karşılıklı mübadele söz konusu olmasına karşın Bulgaristan'da daha fazla Türk nüfusu bulunduğundan mesele hem göç, hem de Bulgaristan içerisindeki siyasi, sosyal ve kültürel haklar çerçevesinde devam etmiştir. Bu çalışmada; Atatürk Dönemi'nde (1919-1938) Bulgaristan'ın iç siyasetindeki gelişmeler ve Türkiye'ye etkisi, Türkiye ile Bulgaristan arasındaki siyasi ilişkiler, Bulgaristan Türkleri' nin problemleri, sosyal ve kültürel meseleler ile ekonomik ilişkiler ele alınarak incelenmektedir.

Atatürk Dönemi Türkiye-Bulgaristan İlişkileri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 72 · Sayfa: 669-696
Tam Metin
Mustafa Kemal Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra ülke sınırları dışındakalan Türklerin meseleleri ile yakından ilgilenmiş, yapılan anlaşmalarla durumlarını güvence altına almaya çalışmıştır. Bu nedenle Atatürk Dönemi Türkiye Bulgaristan ilişkilerinde en önemli konuyu Bulgaristan'daki Türk nüfusu oluşturmuştur. Her iki devlet arasında 1925 yılında yapılan anlaşma gereği karşılıklı mübadele söz konusu olmasına karşın Bulgaristan'da daha fazla Türk nüfusu bulunduğundan mesele hem göç, hem de Bulgaristan içerisindeki siyasi, sosyal ve kültürel haklar çerçevesinde devam etmiştir. Bu çalışmada; Atatürk Dönemi'nde (1919-1938) Bulgaristan'ın iç siyasetindeki gelişmeler ve Türkiye'ye etkisi, Türkiye ile Bulgaristan arasındaki siyasi ilişkiler,Bulgaristan Türkleri' nin problemleri, sosyal ve kültürel meseleler ile ekonomik ilişkiler ele alınarak incelenmektedir.

Çanakkale'de Şehit Olan Bodrumlular

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 62 · Sayfa: 453-478
Tam Metin
Bilindiği üzere, Yakınçağ Türk ve Dünya tarihinde Çanakkale muharebelerinin önemli bir yeri vardır. Ancak bu savaşlarda şehit olan Türklerle ilgili yeterince araştırma yapılmamıştır. Bu araştırmada, Bodrum Vefayata Mahsus Vukuat Defterleri esas alınarak ve diğer kaynaklar da incelenerek Çanakkale Muharebelerinde şehit olan Bodrumlular tespit edilmiş ve bu şehitler değişik açılardan değerlendirilmiştir.

Ulus Devlete Geçiş Süreci ve Türkiye Cumhuriyetinin Üniter Yapısı

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2004, Cilt XX, Sayı 60 · Sayfa: 643-658 · DOI: 10.33419/aamd.702723
Kavram olarak 'ulus' sözcüğünün Türkiye siyasî tarihine girişi I. Dünya Savaşı öncesine rastlamaktadır. Ancak, Osmanlı toplumunda bu kavramın taşıdığı anlam ve ifadelere en az itibar eden kesim Türkler olmuşlardı. Osmanlı toplumunu içine alan 'ümmet' yapısı parçalanıp, elle tutulur bir tarafı kalmayınca Türkler için de 'ulus' kavramı bir şeyler ifade etmeye başladı. Ancak M. Sait Halim Paşanın söylediği gibi "bir Müslüman'ın vatanı, Şeriatın hüküm sürdüğü yerdir" anlayışı 'ulus' bilincinin pekişmesine epey bir zaman kaybettirmişti. Cumhuriyet anlayışı, mevcut şartların ve gerçeklerin izini sürmekten başka Türkiye'nin bir diğer çıkar yolu olmadığını açık biçimde beyan ettikten sonra tam anlamıyla ulusallaşma süreci başladı. Türkiye devlet olarak yeni bir kimliğe ve bu kimliğin siyasî, sosyal, kültürel ve tarihî kriterlerini belirleyecek oluşuma kapılarını açınca 'ulus' kavramı toplumsal yapının her katmanını birincil dereceden etkileyen olguya dönüştü. Çalışmamız bu olgu üzerinde Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter yapısını açıklamak amacındadır.

British Policy On The Fate Of Constantinople And The Allıed Occupatıon Of The Cıty On March 16,1920

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1998, Cilt XIV, Sayı 42 · Sayfa: 836-869
Great Britain's policy aims after World War I towards the defeated Ottoman Empire markedly included that wherever Armenians, Kurds, Greeks and Arabs constituted a majority Turkish rule must cease, and that the Turkish Capital and the Straits must be taken from Turkish control to secure a free road to her far-flung dominions in Asia, India in particular*1. Combined with the British desire to end the continuance of Turkish power as an effective administration in any part of Europe, David Lloyd George, the Prime Minister of the British coalition govemment, followed a policy for the expulsion of the Turks from Constantinople, even though there was a great degree of opposition within his own cabinet.