13 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten
  • Anadolu
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Anadolu'da Kafkasya Türkleri (II)

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2004, Cilt 52, Sayı 1 · Sayfa: 163-249
Bu yazı özünde Anadolu'da Kafkasya Türkleri başlıklı çalışmamın yeni baskısıdır. O çalışmam TDK'nın yayımlamış olduğu Türkiye'de Halk Ağzından Söz Derleme Dergisi adlı diyalektolojik sözlüğe dayanılarak oluşturulmuştu. Çalışmam uluslararası bilim çevrelerinde büyük bir ilgi görmüştü. Bunun üzerine 1963'te İngilizce çevirisi de çıkmıştı. Daha sonra TDK Türkiye'de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü'nü yayımladı.

-Ik EKİNİN ANADOLU AĞIZLARINDA KULLANILIŞI

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 1994, Cilt 42 · Sayfa: 11-18
Ağızların bir dil için taşıdığı değeri ve önemi bilmeyenler, çoğu zaman standart dilden farklı fonetik az sayıda da morfolojik ve leksikolojik özellikleri dolayısıyla onları yadırgar ve standart dilin kötü ve yanlış sapmaları olarak görürler.

ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİNDE SAYI ADLARI VE KULLANILIŞLARI

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 1991, Cilt 39 · Sayfa: 5-17
Türkçede kullanılan sayıları ilk olarak Göktürk karakterli metinlerimizde görüyoruz. Eski Türkçe devresinde sayılar için şu özellikleri verebiliriz…

13. YÜZYILDA ANADOLU’DA ŞİİR TÜRÜNÜN GELİŞMESİ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 1991, Cilt 39 · Sayfa: 127-136
Anadolu'nun Türkleşmesi Alp Arslan (1063-1072)'ın Anadolu'ya gelmesiyle gerçekleşmiştir. 11. Yüzyılda Sultan Melikşah (1072-1092) tarafından kurulan Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nda kültür ve devlet dili Farsça idi. Fakat şurası muhakkak ki bu Türk Sultanları ve ona bağlı olan halk Türkçe konuşuyordu.

ARUZUN ANADOLU’DAKİ GELİŞME ÇİZGİSİ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 1991, Cilt 39 · Sayfa: 119-125
Din birliği üzerine kurulan büyük medeniyetlerin içlerine aldıkları çeşitli ulusların kültürlerini, az çok müşterek bir hüviyete büründürdükleri bilinen bir gerçektir. İslam medeniyeti ise bunun en karakteristik örneklerinden birini teşkil eder.

GÖKTÜRK YAZITLARI İLE ANADOLU-TÜRK FOLKLORUNDAKİ PARALELLİKLER ÜZERİNE

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 1990, Cilt 38 · Sayfa: 155-166
İnsanlığın Adem Peygamber'den beri getirdiği ve zamanla cemiyetlerin çeşitli özelliklerine göre şekillenen gelenekleri ve yaşayış tarzları vardır. Bunlar "İnsanoğlu"nun doğumundan ölüm sonrasına kadar devam eden ve her biri ayrı özellikleri taşıyan sıradan olaylar veya belli kuralları olan törenlerdir.

BEY BÖYREK HİKAYESİNDEKİ KIYAFET DEĞİŞTİRME MOTİFİ İLE DİĞER BAZI MOTİFLERİN ANADOLU MASALLARINDA GÖRÜLMESİ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 1988, Cilt 36 · Sayfa: 130-139
Anlatmaya dayanan halk edebiyatı mahsullerini ayakta tutan, unutulup yok olmak ve başkalarıyla karışmaktan kurtaran, her birinde mutlaka yer alan temel ögeler arasında motifler bulunmaktadır. Motifi olmayan bir masal, hikaye veya efsane düşünülemez. Bu sebeple sözlü edebiyatın temel taşlarından birini motifler teşkil eder.

DEDE KORKUT HİKAYELERİNİN ANADOLU VE RUMELİ’DEKİ İZLERİ: “KAM PÜRE OĞLU BAMSI BEYREK DESTANI”NIN BÜNYAN; “DELİ DUMRUL DESTANI”NIN RUMELİ VARYANTI

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 1988, Cilt 36 · Sayfa: 97-111
Öteki Türk ülkeleri gibi Anadolu da bir destanlar ülkesi, efsaneler diyarıdır. Anadolu insanı Orta Asya'dan, Horasan illerinden, Altaylardan getirdiği sözlü destanlarını, efsanelerini, masallarını dilden dile, gönülden gönüle aktararak günümüze kadar ulaştırmasını bilmiştir.

DEDE KORKUT HİKAYELERİNİN ANADOLU VE RUMELİNDE YAŞAYAN KOLLARI

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 1988, Cilt 36 · Sayfa: 157-177
Dede Korkut Hikayelerinden bazıları, Türk dünyası sözlü geleneği içinde yaşamaya devam etmektedir. Bazı hikayeler, Anadolu'da halk hikayesi, Azerbaycan'da dastan denilen şekil ve gelenek içinde adapte edilirken, bazıları da teni bir tür şekline dönüşmüş bulunmaktadır.

TAHİR İLE ZÜHRE HİKÂYESİNİN ANADOLU VE ÖZBEK VARYANTLARI

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 1986, Cilt 34 · Sayfa: 83-88
Türk Dünyasında hikâye, destan, hekât, nagıl gibi gibi isimlerle anılan halk hikâyeleri, en zengin türlerden biridir. Bu tür önceleri epik karakterli ve manzum iken, İslâmiyet'in kabulünden sonra, yeni kültür ve sosyal şartlarla değişerek bugünkü şeklini almıştır.