3 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten
  • Harezm Türkçesi
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Harezm Türkçesine Ait Bilinmeyen Bir Satır Arası Tercüme: Taŋsuḳnāme-i İlḫānî

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2021, Sayı 71 · Sayfa: 31-52 · DOI: 10.32925/tday.2021.52
Satır arası tercümeler Türkçenin tarihi açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Tarih boyunca geniş coğrafyalara yayılan Türkçenin pek çok dille ve kültürle çeşitli boyutlarda ilişkisi olmuştur. Farsça bu dillerin önde gelenlerindendir. Bu makalede aslı Farsça olan, Harezm Türkçesine tercüme edilen Taŋsuḳnāme-i İlḫānî isimli eser tanıtılacaktır. Taŋsuḳnāme-i İlḫānî, Nasîrüddin Tûsî tarafından yazılmış olan madenlerle ve bazı bitkisel ilaçlarla ilgili Farsça eserdir. Eser, Mısır el-Ezher Şeyhliğinin Yazma Eserler Kütüphanesinde Doğu Dilleri Koleksiyonu'nda bulunmaktadır. Şimdiye kadar Türkoloji araştırmalarında varlığı bilinmeyen bu eser, yapmış olduğumuz araştırmalar sonucunda bulunmuştur. Bu makalede, dil özellikleri bakımından Harezm Türkçesi Dönemi'ne ait olduğu düşünülen bu eser ilim dünyasına tanıtılacaktır. Böylece Türk dili tarihi araştırmalarındaki yerini almış olacaktır. Bugün elimizde sınırlı sayıda bulunan Harezm Dönemi'ne ait dil yadigârlarına dâhil edilecek olan eserin gelecekteki dil araştırmaları için küçük parçalardan birisini oluşturması beklenmektedir

TÜRKÇE İLK KUR’AN TERCÜMELERİNDEN MEŞHED NÜSHASININ (293 No.) TÜRK DİLİ TARİHİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2019, Sayı 67 · Sayfa: 87-152
Bu makalede, İran'ın Meşhed kentinde Âstan-i Quds-i RazaviKütüphanesinde muhafaza edilen 3 tercümeden biri olan 293 numaralıKur'an tercümesinin Türk dili tarihindeki yeri ve önemi üzerinde durulacaktır.Makale, daha önce Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya ile TEKEUluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi'nin 4/4 2015 sayısında"Horezm Türkçesi ile yapılan Kur'ân tercümelerinden Meşhednüshası üzerine ilk bilgiler-I" başlığı ile yayımladığımız yazının devamıolup Meşhed nüshasının tercüme yöntemi, nüshanın kaynakları,nüshanın diğer tercümeler ile ilgisi, metnin eskicilliği ve Türk dili tarihindekiyeri konularını ele almaktadır. Seyyidi'l-Hattât unvanlı ŞeyhYûsuf el-Ebâriyy oğlu Muhammed tarafından Hicrî 10 Şaban 737 / Miladi14 Mart 1337 Cuma günü tamamlanan nüsha, Sâd suresinden başlayıpKur'an-ı Kerim'in sonuna kadar olan tercümesidir. Bu tercümede,daha önceki nüshalarda görülmeyen iki husus dikkat çekmektedir.Bunlardan ilki, nüshanın hem kelime kelime satır arası tercümeyi ihtivaetmesi hem de sure ve ayetlerle ilgili tefsirli hikâyelere yer vermesidir.Satır arası tercümelerde Arapça sözcüklerin birden fazla karşılığınınbulunması nüshanın ilgi çekici özelliklerden biridir. Verilen karşılıklar,yer yer lehçe farklarını da göstermektedir. Karşılıklardan biri DoğuTürkçesini diğeri Oğuz Türkçesini işaret etmektedir. Ayrıca nüshada çok sayıda hapax örneği de karşımıza çıkmaktadır. Karahanlı TürkçesiKur'an tercümelerinden TİEM 73 nüshasından sadece 3 yıl sonraistinsah edilen bu nüsha, Türk dili tarihi için son derece ehemmiyetlidir.

GÖSTER- VE GÖRSET-/ ĠÓRSETFİİLLERİNİN YAPISI ÜZERİNE

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2005, Cilt 53 · Sayfa: 124-139
Bugün Türkiye Türkçesi yazı dili ve ağızları ile bazı çağdaş Türk lehçelerinde aynıanlamda kullanılan biri göster-, diğeri görset- ~ körset- şeklinde olan iki fiil şekliylekarşılaşılmaktadır. Bunlardan görset- / körset- şekli, bazı dilcilerce göster- / kösterbiçiminingöçüşmeli şekli sayılmış; bu da genel bir kanaat oluşturmuştur.Ancak, bu çalışmada bunun böyle olmadığı, yani ortada bir fiilin biri asıl, diğerionun göçüşmeli şeklinden oluşan iki fiil varyantının değil, tam tersine aynı anlamdaiki fiilin bulunduğu Türk dilinin tarihî ve çağdaş verileriyle ortaya konulmuştur.Buna göre, göster- (< köster- < kö-z-ter-) ve görset- / körse- / körsöt- ( < kö-r-üz+e-t-) fiilleri, Türk dilinde 13. yüzyıldan beri var olan iki ayrı yapıdaki fiildir. Bugün de çağdaş Türk lehçelerinde kullanım sıklıkları farklılaşmış olarak varlıklarını sürdürmektedirler.