10 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten
  • söz varlığı
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Dîvânu Lugâti’t Türk’te Bir Hapaks Örneği Şekirtük İfadesi Üzerine Etimoloji Denemesi

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2024, Sayı 78 · Sayfa: 71-88 · DOI: 10.32925/tday.2024.120
Tam Metin
Kâşgarlı Mahmud’un 11. yüzyılda kaleme aldığı Dîvânu Lugâti’t-Türk (DLT), Türk dilinin zenginliğini ve Ortaçağ Türk dünyasının kültürel mirasını yansıtan önemli bir başyapıttır. Bu kapsamlı eser, dönemin Türkçesinin kelime hazinesini, dil bilgisi kurallarını ve lehçeler arasındaki farkları detaylı bir şekilde incelemektedir. Kâşgarlı, dilin gramer yapılarını titizlikle analiz etmiş ve bu kuralları ilk kez sistematik bir biçimde açıklamıştır. Eserde, kelime tanımları, anlamları, kullanımları ve kökenlerine dair zengin bilgiler verilmiş; ayrıca mitolojik ve tarihî unsurlar da kapsamlı bir biçimde ele alınmıştır. Türk boylarının dil ve kültür özellikleri, dönemin sosyal ve kültürel bağlamı içinde incelenmiş ve bu analiz, eserin evrensel değerini artırmıştır. Bu çalışmada, DLT’de ‘hapaks’ olan şekirtük ‘antep fıstığı’ kelimesi etraflıca ele alınmıştır. Kelimenin etimolojik çözümlemesi, tarihî ve çağdaş lehçelerdeki kullanımlarına dair incelemelerle desteklenmiştir. Kelimenin etimolojisi hakkında çeşitli görüşler bulunmaktadır. İlk görüş kelimenin çigir (~şiGir) ikincisiTürkçe kökenli çiğit sözcüğünden türediği görüşünü savunur. Üçüncü görüş ise kelimenin İranî kökenli çiğit sözcüğünden türediğini ileri sürer. Çalışmada bu üç farklı görüş değerlendirildikten sonra kelimenin kökeni hakkındakiönerimiz verilecektir. Sonuçta ilgilitüm değerlendirme ve tahliller bir araya getirilerek kelime hakkında bir etimoloji denemesi yapılacaktır.

KAZAKÇADA ḲASḲIR “KURT” SÖZCÜĞÜ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2022, Sayı 73 · Sayfa: 191-199 · DOI: 10.32925/tday.2022.79
Tam Metin
Kıpçak grubu Türk lehçelerinden biri olan Kazakça, Türkçe söz varlığı açısından oldukça zengin bir dildir. Söz varlığının genelini Türkçe sözcükler ve bu sözcüklerin türevleri oluşturmakla birlikte kültürel ögeler neticesinde ortaya çıkmış sözcükler de söz hazinesinde yer almaktadır. Bu çalışmada, halk kültürünün bir unsuru neticesinde ortaya çıkan ve tarihî Türk leçelerinde var olmayan bir sözcük değerlendirilecektir. Bu sözcük Kazakçada ve birçok Türk lehçesinde görülen kurt yerine kullanılan "ḳasḳır" sözcüğüdür. Çalışmada sözcüğün kökeni, türevleri ve kullanım alanları üzerinde durulmaktadır. Ayrıca sözcüğün diğer çağdaş Türk lehçelerinde görünüşleri ve anlamları hakkında da geniş bilgi verilmiştir. Bununla birlikte sözcüğün nasıl ortaya çıktığına dair bilgiler de verilmiştir.

Dağlık Altay Yazıtlarında İleri Ögeler

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2021, Sayı 72 · Sayfa: 33-51
Dağlık Altay yazıtları, Eski Türk yazısının kullanıldığı diğer yazıt ve el yazmalarından kimi farklılıklar içermektedir. Bu yazıtlarda kullanılan kimi yazı karakterleri, dil bilgisel yapılar, anlamsal çağrışımlar ve bağlam içerisinde geçen sözcükler söz konusu farklılıkları oluşturan kimi unsurlardır. Farklılıklarının yanında Eski Türk yazıt ve el yazmaları ortak unsurlar barındırmaktadır. Bu ortaklıklar bağlamında Dağlık Altay yazıtlarının söz varlığı açısından incelenmesi, bu yazıtların anlaşılmasında katkılar sunmaktadır. Kimi türemiş sözcüklerin kök biçimlerinin tespiti bu noktada önemli bir konudur. Yazıtların yazarları, türemiş biçimlerini kullandıkları sözcüklerin kök biçimlerinden haberdardılar. Bu tip kök biçimleri bağlam içerisinde yer almayıp türemiş biçimleri bulunan yapılara ileri öge denilmektedir. Bu yazıda, Dağlık Altay yazıtlarında görülen ileri ögeler tespit edilecektir. Bu tespit, Dağlık Altay yazıtlarının diğer yazıt ve el yazmaları ile söz varlığı açısından ortaklık ve bağlantılarının saptanmasına katkılar sunacaktır. Kök biçimlerin saptanması, Dağlık Altay yazıtlarının söz varlığı açısından zenginliğini anlamakta önemli bir yere sahiptir. Çalışmada, gövde biçim olarak belirlenen yapılar kök biçime ulaşıncaya kadar yapısal ve anlamsal açıdan çözümlenecektir. Bu çalışma, yazıt ve el yazmalarında sözcük türetiminin, sözcüklerin anlamsal boyutlarının, ses değişim ve gelişimlerinin ve o dönemde Türk dilinin lehçe farklılıklarının anlaşılmasına da katkılar sunacaktır. Ayrıca üzerinde durulan sözcüklerin derin etimolojik açıklamaları yapılmış olacaktır.

Süleymân-Nâme’nin Söz Varlığı (77. Cilt)

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2021, Sayı 71 · Sayfa: 129-147 · DOI: 10.32925/tday.2021.56
Süleymân-nâme, Firdevsî tarafından XV. yüzyıl sonları ile XVI. yüzyıl başlarında yazılmıştır. Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Rûmî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî adlarıyla da anılan Firdevsî; manzum, mensur ve manzum-mensur karışık olmak üzere telif ve tercüme çok sayıda eser kaleme almıştır. Hazret-i Süleyman'ın hikâyelerinin anlatıldığı Süleymân-nâme, Firdevsî'nin 81 ciltlik en hacimli eseridir. Süleymân-nâme hem dil özellikleri hem de barındırdığı söz varlığı nedeniyle Türk dili tarihi bakımından oldukça önemli bir eserdir. Türkçenin zengin söz varlığına katkı sağlamak üzere yapılan bu çalışmada Firdevsî'nin Süleymân-nâme'sinin 77. cildinde geçen ancak Tarama Sözlüğü'nde yer almayan 37 sözcük incelenmiştir. Bu sözcüklerin bir kısmı Tarama Sözlüğü'nde yer almakla birlikte anlam bakımından farklılık göstermektedir.

KUTADGU BİLİG’DE İKİLEMELER

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2012, Cilt 60, Sayı 2 · Sayfa: 43-96
"ḲutaḏŞu Bilig", Balasagunlu Yūsuf tarafından 1069 yılında kaleme alınmış uzun, öğretici bir şiirdir. Eserin dili, Eski Uygurcanın paraleli sayabileceğimiz Karahanlı Türkçesidir. Bu manzume, "Divānu LuŞāti't-turk" ile birlikte, söz konusu dönemin söz varlığı çalışmalarının da merkezini oluşturur. İkilemeler ise hemen her dilde görülen söz varlığı ögelerindendir. "ḲutaḏŞu Bilig" bu açıdan da zengin bir malzeme sunmaktadır. "ḲutaḏŞu Bilig"deki ikilemeler vaktiyle ele alınmışsa da yeni veriler tespit ederek bu çalışmaları, dolayısıyla da "ḲutaḏŞu Bilig"deki ikilemeleri bütünlemek istedim

TÜRK DİLİNİN TARİHÎ KAYNAKLARINDA YAZ VE YAY SÖZCÜKLERİNİN SEMANTİK ANALİZİ ÜZERİNE

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2009, Cilt 57, Sayı 2 · Sayfa: 113-133
Türk dilinin tarihî dönemlerinde çeşitli yazılı kaynaklarda varlığını sürdürüp kimi çağdaş Türk lehçelerinde varlığını koruyan yaz ve yay kelimelerinin tarihî metinlerdeki kullanımı oldukça karışıktır. Türk dilinin ilk metinlerinde yaz ve yay kelimeleri bulunmakla beraber, yaz daha çok altı aylık bir mevsimin karşılığı olarak, yay ise sadece yaz mevsiminin karşılığı olarak kullanılmıştır. Kaşgarlı'nın Dīvānu LuŞāti't- Türk adlı eserinde kimi yerde yay 'ilkbahar', yaz ise 'yaz' mevsimini karşılamaktadır. Harezm sahası metinlerinde, yaz ve yay ayrımı daha kesin bir konuma gelmiştir ve yaz 'ilkbahar', yay 'yaz' mevsimi olarak kullanılmıştır. Kıpçak sahasının kimi eserlerinde ise, Dīvānu LuŞāti't- Türk'te olduğu üzere yay 'ilkbahar', yaz 'yaz' mevsimi biçimindedir. Eski Anadolu Türkçesi kaynaklarında ise, yaz genellikle hem 'ilk bahar' hem de 'yaz' mevsimini karşılamakla birlikte, kimi eserlerde yay ve yaz ayrımını görmek mümkündür. yaz kelimesi tarihî gelişimine bağlı olarak Osmanlı Türkçesi ve Türkiye Türkçesinde kendini korumuş, yay kelimesi ise, Osmanlı Türkçesinin ve Türkiye Türkçesinin söz varlığında kullanılmaz duruma gelmiş ve yaz, yay kelimesinin kullanım yerini alırken, yaz kelimesinin yerini de Türkçe + Farsça ilkbahar (

K. K. Yudahin Sözlüğüne Göre Kırgızca Söz Varlığı

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2008, Cilt 56, Sayı 1 · Sayfa: 101-112
Türk lehçeleri arasında kavmî adlandırma ile Kıpçak grubunda; alanolarak da Kuzey Türkçesi içinde sınıflandırılan Kırgızca, genel ses yapısı, tarihselve gramerlik ses olayları bakımından tamamen kendisine has özelliklertaşır. Kazakça ile çok yakın şekil bilgisi özelliklerinin yanı sıra, Kırgızcanıny- > c- ; -ġ > *-v > -oo gibi değişmeler, yuvarlak ünlülerdeki dudak çekimi vediş ünsüzlerinin benzeşmesi gibi ses özellikleri, onu Türkoloji çalışmalarındailgi çekici hâle getirmiştir.

BAŞKURTÇA SÖZ VARLIĞI ÜZERİNE NOTLAR

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2007, Cilt 55, Sayı 2 · Sayfa: 89-100
Makalede Başkurtçanın bazıları tamamen kendisine özgü s > h, ç > s gibi sesözelliklerinin yanı sıra özellikle söz varlığı üzerinde durulmaktadır. Burada tartışılansözler Seyfi Kudaş ve Mostay Kerim gibi Başkurtçanın klasik iki yazarının söz varlığındabelirlenmiştir. Bu 20 söz, Başkurtçanın klasik karşılaştırma konusu olan Tataryazı dilinin standart sözlüğünde değil Tatar diyalektolojik sözlüklerinde bulunmuştur.Böylece Çağdaş Türk yazı dillerinin standart söz varlıkları ile ağızlarına ait söz varlıklarısorununa dikkat çekilmektedir.

SÖZLÜKLERDE SULARINDA KELİMESİ VE KÖKENİ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2006, Cilt 54, Sayı 2 · Sayfa: 139-148
Türk dilinin söz varlığında yer alan sularında kelimesinin kökeni hakkında bugünekadar sözlüklerde verilen bilgiler, bilimsel kaynaklar doğrultusunda yeniden değerlendirilmişve kelimenin Türkçe su (

SÜHEYL Ü NEV-BAHÂR’IN TÜRKÇE SÖZ VARLIĞI VE ANADOLU AĞIZLARI

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2005, Cilt 53 · Sayfa: 189-200
Eski Anadolu Türkçesi, Batı Türkçesinin yabancı unsurlar bakımından en temiz devridir denilebilir. Bu noktadan hareketle Eski Anadolu Türkçesi devrinde çağdaşlarına göre daha sade bir dil ile kaleme alınmış Süheyl ü Nev-bahâr adlı eserin söz varlığı bu çalışmanın konusu olarak belirlenmiştir.