1113 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

İSTANKÖY’DEKİ ESKİ TÜRK YER ADLARI

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2018, Cilt 66, Sayı 1 · Sayfa: 135-150
Bilinen en eski zamandan günümüze, bir dilin ve kültürün bir coğrafya üzerindekitâkibi, o coğrafya üzerinde bulunarak birer etno-kültürel iz olarak varlığını koruyanyer adlarının tespit edilmesiyle mümkündür. Bu sebeple yer adları (toponimler),kültürlerin ve dillerin coğrafya üzerindeki en önemli izleridir. Türklerin geçmiştengünümüze, hâkimiyet kazandıkları coğrafyalardaki kalıcı dil ve kültür etkilerininaraştırılması, doğal olarak Türk göç ve akınlarının akabinde gerçekleşen yerleşimhareketlerinin sonucunda, yerleşilen coğrafyalardaki dağlara, nehirlere, ovalarave yaylalara, tüm coğrafi şekillere ve kurulan yahut yerleşilen köylere, mahallelere,şehirlere takılan Türkçe isimleri filolojik cepheden araştırmakla başlayacaktır. Dilkültürel(Lingo-cultural) etki bağlamında, yer adları üzerinde yapılan çalışmalarınsonuçlarını analitik bir perspektifte incelemek gereği ayrıca doğmaktadır. Bu hedefleçalışmada, Osmanlı Türklerinin bir devamı ve bakiyesi olarak, Türk dünyasınınbatısında bulunan Ege adalarından biri olan İstanköy'deki şimdiye kadar unutulmuşTürklüğe ait yer adları filolojik bir düzlemde incelenmiştir. İstanköy'de yapılan saha çalışmasından elde edilen veriler ve eski harita verileri temel alınan esas kaynaklardır.

ANLAMDAŞ ADDEDİLEN BİRKAÇ KELİMENİN MANA FARKLARI HAKKINDA NOTLAR

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2018, Cilt 66, Sayı 1 · Sayfa: 165-175
Anlamdaş kelimelerin gerek varlığı gerekse mahiyeti ile ilgili dil bilimciler çeşitliaraştırmalar ortaya koymuşlardır. Bu çalışmada bu tür kelimelerde zamanla meydanagelen mana bulanıklığı veya mana kaybı ile ilgili birkaç örnek vererek konuyakatkı sağlamaya gayret edilecektir. "Dilde sadeleşme" gibi bazı sebepler birçokkelimeye sırt dönülmesine sebep olmuş; bu durum önce yazı dilinde, daha sonrazamanla konuşma dilinde kelimelerin unutulması veya manalarının bulanıklaşarakbirbirleriyle karışması neticesini doğurmuştur. Bu durumdan anlamdaş kelimeler denasibini almış, bazı kelimelerin manalarında eksilme ve değişme olması anlamdaşkelimeler arasındaki mana farklarının tamamen yok olmasına sebep olmuştur. Bazıanlamdaş kelimeler hem konuşma dilinden hem de yazı dilinden tamamen çıkmış,sadece lügatlerin bir köşesinde unutulmayı bekler hâle gelmiştir. Bu çalışmada eşanlamlı sayılan ve mana farkları unutulmuş ya da unutulmaya yüz tutmuş ikazihtar,fiil-amel, defetmek-refetmek, cem-haşir kelimeleri arasındaki mana farklarıincelenmiştir. Kelimelerin önce müteradif Türkçe sözlüklerdeki manaları verilmiş, daha sonra da farkları izah edilmiştir.

TÜRKİYE TÜRKÇESİ AĞIZLARINDA YAPIM EKLERİ I: YAZI DİLİNDE BULUNMAYAN YAPIM EKLERİ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2018, Cilt 66, Sayı 1 · Sayfa: 73-114
Türkiye Türkçesi ağızları, yazı diline göre çok daha zengin bir yapım eki varlığınasahiptir. Türkiye Türkçesi ağızlarındaki yapım eklerinin sayısı yazı dilindeki yapımeklerinin iki katından fazladır. Ağızlardaki pek çok yapım eki, yazı diline göre dahaişlektir ve bu yapım eklerinin yazı dilinde görülmeyen pek çok farklı işlevi vardır. TürkiyeTürkçesi ağızlarındaki yapım eklerinden 140 kadarı yazı dilinde bulunmamaktadır.Tarihî lehçelerde mevcut olup da yazı dilinde unutulmuş olan pek çok yapım eki,Türkiye Türkçesi ağızlarında varlığını korumuştur, çağdaş lehçelerde kullanılanama Türkiye Türkçesi yazı dilinde bulunmayan yapım eklerinin birçoğu da çağdaşlehçelerdekine benzer işlevlerle Türkiye Türkçesi ağızlarında yer almaktadır. Bazıyapım ekleri ise tarihî ve çağdaş lehçelerde bulunmamakta, Türk dili coğrafyasındasadece Türkiye Türkçesi ağızlarında görülmektedir. Türkiye Türkçesi ağızlarındakibazı yapım ekleri ve bu eklerle kurulu birtakım kelimeler tarihî lehçelerde nadirgörülen yapım eklerinin varlığını doğrulamakta, Türk dili tarihinin pek çok sorununaışık tutmakta ve bu sorunların çözümüne katkı sağlamaktadır.

RAIHAN MUHAMEDOWA (2016). KAZAKH: A COMPREHENSIVE GRAMMAR (ROUTLEDGE COMPREHENSIVE GRAMMARS) (1.BASKI). ROUTLEDGE. 299 S.

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2018, Cilt 66, Sayı 1 · Sayfa: 189-191
Adını "Kazakçanın Kapsamlı Grameri" diye çevirebileceğimiz bu kitap,Justus Liebig Üniversitesi Türkoloji Bölümü'nde, Almanya / Giessen, çalışanDr. Raikhangul Mukhamedova tarafından hazırlanmıştır. Routledge, kitabınarka kapak yazısında yer alan kısa bilgide kitap "İngilizce olarak yayımlananKazakçanın ilk ayrıntılı inceleme.'' olarak nitelendirilmiştir.İÇİNDEKİLER kısmında (s.vii) sırasıyla: KISALTMALAR LİSTESİ(s.xv), KAZAK ALFABESİ (s.xvii), KAZAKÇANIN GENEL ÖZELLİKLERİ(s.xviii), 1. BÖLÜM SÖZ DİZİMİ; toplam on yedi ana başlık ve altmışdokuz alt başlık (s.1 - 164), 2. BÖLÜM MORFOLOJİ / BİÇİM BİLGİSİ(s. 165 - 272); İlki Kazakça isimler dört ana başlığa ayrılıp toplam 20alt başlık, ikincisi Kazakça fiiller, bir ana başlık ve yedi alt başlık, üçüncüsüDiğer sözcük türleri altı ana başlık ve on altı alt başlık olarak üçe ayrılmıştır ve son bölüm ise FONOLOJİ

DENİZCİLERİN TÜRKÇEYE KAZANDIRDIKLARI İKİ TERİM: “SÜTLİMAN” VE “KÖRBASTON”

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2018, Cilt 66, Sayı 1 · Sayfa: 63-71
Bu makalede özel dillerden biri olan denizci jargonu bağlamında "Türk gemicidili" ele alınarak, yabancı dillerden Türkçeye geçmiş iki terim incelenmiştir. Türkdenizciler arasında, havanın (rüzgârın) ve denizin durgun durumunu tanımlayan"sütliman" ile yelken dönemi gemilerinde cıvadranın altına dikine olarak bağlanmış,ağaç veya demir bir çubuğun adı olan "körbaston" terimlerinin Türkçe dil varlığıiçindeki durumları değerlendirilmiş ve söz konusu terimlerin, somut olmayan birerkültürel miras örneği olarak kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze kadar değişmedenulaştıkları tespit edilmiştir.

DERLEME SÖZLÜĞÜ’NDE LAZCA UNSURLAR

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2018, Cilt 66, Sayı 1 · Sayfa: 115-134
Bu makalede, Türkiye'de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü 'nde yer alan Lazcaunsurlar incelenmiştir. Söz konusu bu 30 kelime, aşağıda değinileceği gibi, daha çokLazca konuşulan Rize ve Artvin illerinin sahil kesiminden derlenip DerlemeSözlüğü 'ne eklenmiştir. Anadolu ağızlarına girmiş Lazca unsurların oldukça sınırlıolduğu, Derleme Sözlüğü 'nde yer alsa bile bazı kelimelerin aslında Türkçeye geçmiş sayılamayacağı da tartışılan bir başka konudur.

Süheyl ü Nevbahâr Üzerine Düzeltmeler (2)

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2017, Cilt 65, Sayı 2 · Sayfa: 233-242
Her tarihî metnin elbette çok yönlü okuma güçlükleri vardır. İşte bu okumagüçlükleri nedeniyle tarihî metinler üzerine yapılan çalışmalarda birtakım okunmasorunları görülebilmektedir. Okunma sorunlarının en önemli sebebi metni anlamadanyapılan okumalardır. Oysaki metin okumak, metni anlamak ve değerlendirmek herşeyden önce ciddi bir bilimsel çalışmadır. Çünkü tarihi metin okuma işi hem geçmişihem de günümüzü doğru değerlendirmemize katkı sağlar. Bu okumalar üzerindengeliştirilecek yorumların gerçekçi ve ufuk açıcı olması için elbette öncelikleokumanın kendisinin doğru olması gerekir. Hiçbir konuda yanlış bilgi üzerinde bilimyapılamayacağı açıktır.İşte bu makalede Süheyl ü Nevbahâr'da kelime, tamlama ve birleşik yapılarınokunmasında, anlaşılmasında ortaya çıkmış olan birtakım sorunlar üzerindedurulmaktadır. Süheyl ü Nevbahar'dan konuya uygun örnekler sunulmakta vedüzeltmeler yapılmaktadır.

Eski Uygurca İkilemer Üzerine

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2017, Cilt 65, Sayı 2 · Sayfa: 243-311
Özelde Eski Uygurcada, genelde Türkçede ikilemeler Türkçenin en baştan berien sık başvurulan "ifade şekilleri"ndendir. Eski Türk yazıtlarından beri Türkçeninifade kabiliyetini öne çıkartan ikilemeler Eski Uygurcada daha da ilgi çekici bir unsurolup S. Çağatay'dan beri değişik araştırmacılarca çeşitli yönlerden ele alınmıştır.Aşağıdaki makalede 1500'ün üzerinde ikileme metinlerden seçilerek bir arayagetirilmiştir.

“Üç Noktalı fe” Harfinin Ses Karşılığı Oğuzların /w/ Karahanlıların /v/ Ünsüzü Kullanımı

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2017, Cilt 65, Sayı 2 · Sayfa: 351-413
Karahanlı dönemi eserlerinde üç noktalı fe harfine ( ڤ) rastlanmaktadır.Dönem üzerine yazılan birçok akademik yayında ڤ harfinin çift dudaksıl /w/1sesini gösterdiği savunulmuş ve bu harfin varlığına dayandırılarak Karahanlı(Hakaniye) ve Harezm Türkçesinde /w/ sesi, Oğuzcada ise /v/ sesi bulunduğu önesürülmüştür. Oysa Kaşgarlı, Oğuzların و yani /w/ kullandıklarını, buna karşılıkarı Türkçe konuşanların, yani Karahanlıların, "mahreci be ile Arap fe'si arasındaolan bir fe" kullandıklarını belirtmektedir. Kaşgarlı ayrıca bu sesi "yumuşak fe"olarak adlandırmaktadır. Kaşgarlı'nın terminolojisi göz önünde bulundurulduğundabu ifadelerden /f/ sesinin ötümlüsünü, yani diş dudaksıl /v/ sesini kastettiği sonucuağırlık kazanmaktadır. Kaşgarlı'nın tanımı bir yana bırakılsa bile, Karahanlılarınalfabeye yeni bir harf ekleme gereği duyması için o harfin ses karşılığının Arapçadabulunmaması gerektiği açıktır. Arapçada /w/ sesi vardır ve و harfiyle gösterilmektedir.Buna karşılık diş dudaksıl /v/ sesi bulunmaz ve alfabede bir karşılığı yoktur. BugünküOğuzların (batı kolunun) و harfini /v/ okuması tartışma konusu açısından geçerli birargüman değildir, çünkü Oğuz olmayan Kaşgarlı Divan'ı Arapça olarak ve Araplarınanlayacağı şekilde yazmıştır.Kaşgarlı'nın Oğuzların /w/ kullandığı savı iki şekilde açıklanabilir: 1) Kaşgarlı'nınçağdaşı tüm Oğuzlar veya eserindeki verileri topladığı Kaşgar'dan Bağdat'a uzananyolculuğunda karşılaştığı Oğuzlar /w/ kullanıyorlardı. Nitekim bugün de Oğuzcanındoğu kolu olan Türkmencede /w/ sesi bulunmaktadır. 2) Geniş bir coğrafyada üstünlükkuran Oğuzların hükmettiği tebaa birörnek değildi, içlerinde farklı Türk boylarındanve yerel halklardan insan toplulukları barındırıyordu. Muhtemelen Kaşgarlı bu farklıunsurları da siyasi bağlılıklarından dolayı Oğuz olarak adlandırıyordu. NitekimKaşgarlı Oğuz boyları arasında bir Peçenek boyu saymaktadır. Bu boy, diğer Peçenekboylarıyla batıya göç etmek yerine Oğuz hâkimiyetini kabul ederek yerlerindekalmayı tercih eden halk olmalıdır. Göç etmeyi reddetmeleri içlerinde yerli unsurlarbulundurmalarına bağlanabilir. Peçenek dilinin Kıpçakça ile ortak karakteristikleriolduğu öne sürülmüştür. /v/ yerine /w/ sesinin bulunduğu dillerin çoğu bugünKıpçak grubunda kabul edilmektedir. Kaşgarlı'nın Oğuz özelliği olarak saydığı amaOğuzcadan çok Kıpçak dil ve diyalektleri ile uyuşan başka bazı ses özellikleri de (sözbaşı c /ʤ/ gibi) bulunmaktadır.Her durumda Kaşgarlı Karahanlıların değil kendi zamanındaki Oğuzların /w/kullandıklarını söylemektedir.

balavurt, bücür, çeçil, garamsa (lames), lenza, marsık ve suhra KELİMELERİNİN ETİMOLOJİSİ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2017, Cilt 65, Sayı 2 · Sayfa: 341-349
Bu yazıda, günümüze değin yapılan etimoloji çalışmalarına konu olmamış veya olmuşsa da etimolojisine yeni katkılar sunabileceği düşünülen bazı kelimeler incelenmiştir. Anadolu ağızlarından veya standart Türkçeden seçilen söz konusu kelimeler şunlardır: balavurt, bücür, çeçil, garamsa (lames), lenza, marsık ve suhra.Türkiye ağızlarındaki Gürcüce ödünçlemeler üzerine çalışırken, Türkçenin Doğu Karadeniz ağızlarıyla Gürcücenin yerel ağızları arasında bazı ortak kelimeler dikkatimi çekti. Bunlardan daha önce etimolojik analizleri yapılmadı. ğını tahmin ettiğim ve kullanım alanları da nispeten geniş olan bazılarını, bu yazıda ele almaya çalışacağım. Bunu yaparken, öncelikle kelimelerin Türkçedeki anlamsal çerçevelerini çizmeyi ve yayılma alanlarını belirlemeyi deneyeceğim. Sonraki aşamada kaynak dildeki şeklini ve anlamını tanımlayıp, kelimeyi tartışarak, en sonunda çevre dillerde tespit ettiğim biçimlerini de vererek önerimi sunmuş olacağım.