41 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
- Ahsen AYAN 1
- Alpay İĞCİ 1
- Azzaya BADAM 1
- Betül ÖZCAN 1
- Ekin ŞEN 1
Anahtar Kelimeler
Tatar ve Başkurt Söz Yapımında Yeni Bir Birleşik Ek: +lıklı / +lěklě
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2024, Sayı 78 · Sayfa: 43-70 · DOI: 10.32925/tday.2024.119
Özet
Tam Metin
Söz yapımının fonetik, morfolojik, söz birleştirme, söz gruplarının birleşik söze evrilmesi, ek yardımı ile birleşik sözlerin oluşumu, tür ve işlev değişikliği, kısaltmalar gibi çok çeşitli yolları vardır. Türk dilinin yapısı gereği bunların en aktif olanı ise şüphesiz morfolojik yoldur.
Ekler, frekanslarına göre üretken, az üretken veya ölü olarak sınıflandırılırlar ve gramerlerimizde ya alfabetik ya da frekansları bakımından sıralanırlar. Frekansları dışında yapı bakımından da eklerin çeşitli tasnifleri vardır. Bunlar, en temelde basit ve birleşik ekler olarak tanımlanırlar. Birleşmelerinin ne zaman gerçekleştiği tam olarak belirlenemeyen birleşik eklerin genel olarak yazı dili tarihinin ilk ve orta dönemlerinde oluştuğu ifade edilir. Ancak bu durum, dilin sürekliliği bağlamında içinde bulunduğumuz zamanın dilin var oluş süreci olarak kabul edilmediğinin de bir göstergesidir. Hâlbuki ek birleşmeleri, bu devamlılık içerisinde yakın dönemde de meydana gelebilir. Bu makale, bir ek birleşmesinin birkaç yönden karşılaştırmalı olarak nasıl tespit edilebileceğine dair yöntem ortaya koymayı hedeflemektedir. Tatar ve Başkurt edebî dillerinde tespit edilen ve insana dair nitelikleri ifade etme işleviyle kullanılan +lIklI (+lIk+lI) ekinin varlığına işaret edilmektedir. +lIk ekinin başka eklerle birleşerek yeni biçimler meydana getirdiğini gösteren örnekler farklı çalışmalarla da ortaya koyulmuştur. Çalışma sırasında tercih edilecek terimde ortaya çıkabilecek belirsizliğin önüne geçmek amacıyla birleşik ek, ek kalıplaşması, ek yığılması terimlerinin kapsamı üzerine düşüncelere yer verilmiştir. Bu düşünceler ışığında +lIklI eki, birleşik bir ek olarak tanımlanmıştır.
Dîvânu Lugâti’t Türk’te Bir Hapaks Örneği Şekirtük İfadesi Üzerine Etimoloji Denemesi
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2024, Sayı 78 · Sayfa: 71-88 · DOI: 10.32925/tday.2024.120
Özet
Tam Metin
Kâşgarlı Mahmud’un 11. yüzyılda kaleme aldığı Dîvânu Lugâti’t-Türk (DLT), Türk dilinin zenginliğini ve Ortaçağ Türk dünyasının kültürel mirasını yansıtan önemli bir başyapıttır. Bu kapsamlı eser, dönemin Türkçesinin kelime hazinesini, dil bilgisi kurallarını ve lehçeler arasındaki farkları detaylı bir şekilde incelemektedir. Kâşgarlı, dilin gramer yapılarını titizlikle analiz etmiş ve bu kuralları ilk kez sistematik bir biçimde açıklamıştır. Eserde, kelime tanımları, anlamları, kullanımları ve kökenlerine dair zengin bilgiler verilmiş; ayrıca mitolojik ve tarihî unsurlar da kapsamlı bir biçimde ele alınmıştır. Türk boylarının dil ve kültür özellikleri, dönemin sosyal ve kültürel bağlamı içinde incelenmiş ve bu analiz, eserin evrensel değerini artırmıştır. Bu çalışmada, DLT’de ‘hapaks’ olan şekirtük ‘antep fıstığı’ kelimesi etraflıca ele alınmıştır. Kelimenin etimolojik çözümlemesi, tarihî ve çağdaş lehçelerdeki kullanımlarına dair incelemelerle desteklenmiştir. Kelimenin etimolojisi hakkında çeşitli görüşler bulunmaktadır. İlk görüş kelimenin çigir (~şiGir) ikincisiTürkçe kökenli çiğit sözcüğünden türediği görüşünü savunur. Üçüncü görüş ise kelimenin İranî kökenli çiğit sözcüğünden türediğini ileri sürer. Çalışmada bu üç farklı görüş değerlendirildikten sonra kelimenin kökeni hakkındakiönerimiz verilecektir. Sonuçta ilgilitüm değerlendirme ve tahliller bir araya getirilerek kelime hakkında bir etimoloji denemesi yapılacaktır.
Oğuz Grubu Yazı Dilleri ve Ağızlarında Yeterlik Kategorisi
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2024, Sayı 78 · Sayfa: 89-112 · DOI: 10.32925/tday.2024.121
Özet
Tam Metin
Yeterlik, bir eylemin mümkün veya muhtemel olup olmadığının bildirildiği kategoridir. Tarihî ve çağdaş Türk dili alanında yeterlik kategorisinin işaretleyicileri, lehçeleşme seyri ve dil ilişkileri gibi birtakım faktörlere bağlı olarak çeşitlenmiştir. Çağdaş Oğuz alanlarında olumlu ve olumsuz yeterlik için temelde üç tip dizilişten bahsedilebilir: -A bil- ve -AmA- (< -A uma-); -A bil- ve -A bilme- ~ -AmmA- (~ vd.); -p ~ -A bil- ve -p ~ -A bilme-. -A bil- ve -AmA- (< -A uma-) dizilişleri, Türkiye Türkçesinin yazı dili ile Batı ve Kuzeydoğu grubu ağızlarında, Kıbrıs Türk ağızlarında; Balkan (Rumeli) Türk ağızlarında; Suriye Türk ağızlarında; Gagavuz Türkçesinin yazı dili ile ağızlarında kullanılmaktadır. -A bil- ve -A bilme- ~ -AmmA- (~ vd.) dizilişleri, Azerbaycan Türkçesi yazı dili ve ağızlarında; Irak Türk ağızlarında; Türkiye’deki Doğu Grubu ağızlarında; Sungur Türkçesinde; Kaşkay Türkçesinde ve Horasan Türkçesinde yerleşmiştir. -p ~ -A bil- ve -p ~ -A bilme- dizilişleri ise Türkmen Türkçesi ve Harezm Oğuz alanlarında hâkimdir. Diğer taraftan resmî ve baskın dillerle bir arada kullanılan Oğuz alanlarında kopyalanmış sistemler de yaygınlaşmıştır. Örnek olarak İran sahasında Güney Azerbaycan, Sungur, Kaşkay ve Horasan ağızlarında Farsçadaki yeterlik sisteminden kopyalanmış olan başar- ~ başarma- + kip eki + esas fiil + istek ~ emir eki dizilişi yer almaktadır.
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı – Belleten Dergisinin Bibliyometrik (Kaynak Ölçüm) Çözümlemesi: 1953-2024
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2024, Sayı 78 · Sayfa: 147-168 · DOI: 10.32925/tday.2024.123
Özet
Tam Metin
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı – Belleten (TDAY-Belleten) dergisi, Türk dili, edebiyatı ve kültürü alanındaki bilimsel çalışmalara ev sahipliği yaparak bu alanlarda temel bir bilgi kaynağı işlevi görmüştür. Derginin yıllar boyu yayımladığı makaleler, Türk dili ve edebiyatının farklı konularına dair kritik tartışmaların önünü açmış ve bilim dalları arası etkileşimleri teşvik etmiştir. Bu çalışmada, derginin bibliyometrik (kaynak ölçüm) bir çözümlemesi gerçekleştirilerek yayın eğilimleri, yazar katkıları, atıf bağlantıları ve derginin akademik dünyadaki yeri detaylı bir biçimde ele alınacaktır. Bibliyometrik (kaynak ölçüm) çözümleme, bilimsel yayınların değerlendirilmesi için sıklıkla başvurulan bir yöntem olup yayınların üretkenliği, etki faktörleri, atıf sayıları ve anahtar sözcük dağılımları gibi göstergeleri yapay zekâ destekli araçlarla inceleyerek bilimsel performansını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda, dergide yayımlanan makaleler hem yayımlanma yıllarına göre hem de konu başlıklarına göre sınıflandırılacaktır. Ayrıca makalelerde sıkça kullanılan anahtar sözcükler ve bu sözcükler arasındaki bağlantılar metin madenciliği yöntemleri ile çözümlenerek derginin başlıca araştırma konuları belirlenecektir. Ek olarak dergide yer alan yazarlar, çalışmalara sundukları katkı düzeyleri ve ulusal ile uluslararası bilimsel alanlara olan etkileri açısından değerlendirilecektir. Atıf çözümlemeleri aracılığıyla dergide yayımlanan makalelerin kaynak gösterilme oranları ve bu makalelerin Türk dili ve edebiyatı araştırmalarındaki yeri belirlenecektir. Bu çalışma, TDAY-Belleten dergisinin bilimsel etkisini, gelişim sürecini ve Türk dili araştırmalarındaki önemini daha iyi anlamaya yönelik bir katkı sunmayı amaçlamaktadır. Yapılacak olan kapsamlı bibliyometrik (kaynak ölçüm) çözümlemeyle derginin bilim dünyasındaki konumu ve bilim alanları arası etki alanı daha ayrıntılı bir şekilde ortaya konulacaktır.
A Grammar of Dolgan: A Northern Siberian Turkic Language of the Taimyr Peninsula Üzerine Bir Değerlendirme
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2024, Sayı 78 · Sayfa: 175-180 · DOI: 10.32925/tday.2024.125Tunguz Dilleri Araştırmalarına Önemli Bir Katkı: The Tungusic Languages
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2024, Sayı 78 · Sayfa: 169-174 · DOI: 10.32925/tday.2024.124Şiir Şerhini Bergamalı Kadri’nin Cümle Tahlili Yaklaşımıyla Yeniden Düşünmek
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2024, Sayı 78 · Sayfa: 17-42 · DOI: 10.32925/tday.2024.118
Özet
Tam Metin
Eski Türk edebiyatı çalışmalarında şiir inceleme yöntemi tartışılagelen bir meseledir. Eski edebiyatın canlılığını sürdürdüğü yıllarda nesir bilgisi, şiir bilgisi ve edebî sanatları ele alan eserler telif edilmişse de bu kitaplardaki teorik bilgilerin uygulandığı sistematik örnekler ortaya konmamıştır. Bunun belki tek istisnası Bergamalı Kadri’nin Müyessiretü’l-Ulûm adlı kitabının sonunda Hayalî Bey’in gazeline yaptığı şerhtir. Müellif bu şerhte Arapça literatürde Kur’an-ı Kerim ve Arap şiirini incelemede kullanılan yöntemi Türkçe bir şiir üzerinde uygulamıştır. Bu yöntemin kelimelerin anlamını, metindeki edebî sanatları tespit ve dil içi çeviri kısımları günümüz şerh metodunun da bir parçasıdır. Bununla beraber Bergamalı’nın kullandığı yöntemin bir parçası olan cümle tahlili eski Türk edebiyatı çalışmalarında görülen bir uygulama değildir. Bu makalede Bergamalı’nın yaptığı cümle tahlili günümüz gramer yaklaşımı ve terimlerinden yararlanılarak açıklanıp tartışılmış; şiirin cümle tahlili tekrar yapılmıştır. Modern bağlılık grameri teorisinde kullanılan bağlılık ağacıyla, ortaya konan tahlil görselleştirilmiştir. Şiir incelemelerinde cümle tahlili yapmanın dil içi çeviriye bilimsel bir dayanak sunacağı ve belagat çalışmalarını edebî sanat bulmadan öteye taşıyacağı düşünülmektedir. Dil içi çeviride kaybolan bazı anlam inceliklerinin cümle tahlilinde ortaya çıkması ve şiir yorumunun Bergamalı tarafından cümle tahlili üzerine bina edildiğinin görülmesi makalenin önemli bulgularıdır. Bu bulgularla önemi teyit edilen cümle tahlilinin eski Türk edebiyatı sahasında eksikliği hissedilen yöntem meselesinin çözümüne katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Geçmiş Zaman Morfemi -(X)p Bağlamında Tuńukuk Yazıtının 25-26. Satırları Üzerine Bir Değerlendirme
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2024, Sayı 77 · Sayfa: 1-24 · DOI: 10.32925/tday.2024.109
Özet
Tam Metin
Türk dilinde ekler, asıl işlevlerinin yanında, işlevlerine yakın başka işlevler de yüklenmiştir. İşlevsel çeşitlilik özellikle çekim morfolojisine ait eklerde daha yaygındır. Türk dili gramerlerinde sıfat-fiil ya da isim-fiil olarak adlandırılan ekler de işlevsel bakımdan çeşitlenen ekler arasındadır. Bu eklerin bitimsiz fiillerdeki işlevlerinin yanısıra bitimli / yüklemsel fiillerde zaman çekim kategorisine dâhil oldukları gözlemlenmektedir. Türk dilinde genellikle zarf-fiil eki olarak yaygınlaşan -(X)p eki, Eski Türkçe metinlerde farklı işlevlerle karşımıza çıkmaktadır. Ek, bu dönemde çok yaygın olmasa da, eklendiği eylemleri kendisinden sonra gelen ismi niteleyen sözcüklere dönüştürmüştür. Keza -(X)p eki, Eski Türkçenin bütün çevrelerinde geçmiş zamanı işaretleyerek yüklemsel eylemlerin bir ögesi olmuştur. Bu makalede, anlamlandırmada kimi güçlüklerin görüldüğü Tuńukuk yazıtının 25-26. satırlarından hareketle, ilgili satırlarda –(X)p ekinin Türk dilinde baskın olan işlevinden farklı işlevler gösterdiği, benzer işlevin Eski Türkçenin diğer çevrelerinde de temsil edildiği ve Türk dilinin 13. yüzyıldan sonraki metinlerinde yaygınlaşan geçmiş zaman işlevinin kaynağı olduğuna dair elde edilen sonuçlar, ekin kullanılış şekilleri ve anlamları dikkate alınarak değerlendirilmiştir. Bu çerçevede –(X)p ekinin Türk dilinin erken tarihli metinlerinden itibaren aynı zamanda geçmiş zaman eki olarak kullanılmaya başlandığı, üzerine şahıs zamirlerini almak suretiyle şahıslara göre çekimlendiği, 13. yüzyıldan sonra görülen –(X)p turur yapısının Eski Türkçeden sonra ortaya çıktığı gibi tespitler, metinlerden elde edilen tanıklar yardımıyla yorumlanmıştır.
Moğolistan’da 2018–2021 Yılları Arasında Bulunan Runik Yazıtlar
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2024, Sayı 77 · Sayfa: 25-42 · DOI: 10.32925/tday.2024.110
Özet
Tam Metin
Moğolistan coğrafyasında XIX. yüzyılın son çeyreğinde başlayan runik harfli yazıt keşifleri günümüze kadar kesintisiz devam etmektedir. Bu da Moğolistan’da hâlâ keşfedilmemiş birçok yazıt olduğunu kanıtlamaktadır. Yeni keşfedilen runik yazıtların tanıtılması dilbilimciler, halk bilimciler ve tarihçiler vb. bütün Türkologlar için son derece önemlidir. Yeni keşfedilen yazıtların tek bir kelimesi, tek bir karakteri dahi runik yazı ile işaretlenmiş eski Türk dilinin söz varlığı için yeni şeyler söylemeyi mümkün kılabilmektedir. Ayrıca keşfedilen bu yazıtlar eski Türk dili araştırmalarının yanında, tarihî ve kültürel araştırmalar için de değerli katkılar sağlamaktadır. 2022 yılı itibarıyla, Moğolistan’da toplam 101 farklı alanda 182 runik yazıt keşfedilmiştir. 2018 yılında, 2010-2017 yıllarında keşfedilen 21 adet runik yazıtın genel bir tanıtımı ile 13 adet küçük yazıtın (kaya yazıtı) ayrıntılı bilgileri tarafımızca araştırmacıların istifadesine sunulmuştu. Bu çalışmada 2018- 2021 yılları arasında Moğolistan’da keşfedilen 15 yeni yazıtın tanıtımı yapılacak; bu yazıtlarla ilgili çalışmalarla yazıtların mevcut durumları hakkında bilgiler verilecektir. 2022 yılında 4 civarında runik yazıtın keşfedildiğine dair ön bilgiler elde edilmiştir. Ancak bunlardan Dukhyn Buuts II ve İlteriş Kutlug Kağan yazıtı haricinde, bu yazıtlarla ilgili ilk araştırma ve anlamlandırmalar henüz yayımlanmamıştır. Ayrıca 2022 yılının sonuna kadar yeni yazıtların keşfedilmesi ve tescil edilmesi mümkün olduğundan bu çalışmaya 2022 yılı keşifleri dâhil edilmemiştir. Moğolistan coğrafyasında 2018 yılında beş, 2020 yılında dört, 2019 ve 2021 yıllarında ise üçer adet yazıt keşfedilmiştir. Bu yazıtların tümü kaya yazıtları kategorisine dâhildir. Yazıtlarla ilgili bilgileri paylaşmak ve yukarıda belirtilen yazıtlar için bir söz varlığı listesi oluşturmak bu çalışmanın iki ana hedefidir.
Kitâbu Evsâfı Mesâcidi’ş-Şerîfe’de Doğu Türkçesinde Koyulaşan Dil Birimleri
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2024, Sayı 77 · Sayfa: 109-134 · DOI: 10.32925/tday.2024.113
Özet
Tam Metin
Türk dili araştırmalarında batı Türkçesi-doğu Türkçesi ayrımı, önceleri Bulgar lehçesi ve onun dışında kalan Türk lehçeleri için kullanılırken sonraları Oğuzca ve onun dışında kalan Türk lehçeleri (Çuvaşça hariç) için kullanılmaya başlanmıştır. Anadolu’da 13. yüzyılda bir yazı dili kuran Oğuzların bazı ses, şekil ve söz varlığı özellikleri bakımından doğu Türkçesinden ayrıldıkları daha net olarak görüldüğü için böyle bir adlandırmaya gidilmiştir. Bu çerçevede Eski Anadolu Türkçesinin ilk dönemlerinde kaleme alınan karışık lehçeli eserlerin sahip olduğu doğu Türkçesi-batı Türkçesi özellikleri de bu eserlerle ilgili bir yorum yapma açısından araştırmacıları bir hayli zorlamıştır. İlerleyen zamanlarda artık 13-15. yüzyıllar arasında doğu Türkçesi ve batı Türkçesi metinlerinden yola çıkılarak iki farklı lehçe grubu arasındaki farklar ortaya konmuş ve bu çerçevede Oğuzca unsurlarla ilgili birçok çalışma yapılmıştır. Ancak, tersten bir değerlendirme yapılarak Eski Anadolu Türkçesinde yer alan ve zamanla kaybolup Türkiye Türkçesine ulaşmayan bazı dil birimleri pek ele alınmamıştır. Bu çalışmada Oğuzca’da bir temayül olarak bulunan, ancak buna karşılık doğu Türkçesi metinlerinde koyulaşan ses, şekil ve söz varlığı birimlerinin Kitâbu Evsâfı Mesâcidi’ş-Şerîfe adlı eser üzerinden Eski Anadolu Türkçesindeki kullanılma durumuna bakılmıştır. Çalışmada Oğuzca’nın ilk yazılı dönemini oluşturan Eski Anadolu Türkçesindeki bazı dil birimlerinin doğu Türkçesinde koyulaşan birimler olduğu ve bunların izinin zamanla hem Anadolu’daki yazı dilinden hem de diğer Oğuz yazı dillerinden büyük oranda silindiği görülmüştür.