1113 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Dil Kurumu 1113
Yazarlar
- Zeynep Korkmaz 36
- Agâh Sırrı Levend 27
- Hasan Eren 22
- Osman Fikri Sertkaya 21
- Mehmet Ölmez 16
- Saadet Çağatay 15
- Şinasi Tekin 14
- Gerhard Doerfer 13
- János Eckmann 13
- A. Caferoğlu 10
Anahtar Kelimeler
- Türkçe 34
- TÜRKÇE 19
- Türkiye Türkçesi 16
- Dede Korkut 15
- Eski Anadolu Türkçesi 15
- Eski Türkçe 14
- Turkish 13
- DEDE KORKUT 12
- etimoloji 11
- etymology 11
Current Trends in Altaic Linguistics, A Festschrift for Professor Emeritus Seong Baeg-in on his 80th Birthday
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2013, Cilt 61, Sayı 1 · Sayfa: 157-160
Özet
Altay Dil Biliminde Güncel Eğilimler ismini taşıyan bu çalışma Prof. Seong Baeg-in 80. yaş gününe armağan olarak 2013 yılında Kore'de yayımlandı. Editörlüğünü Kim Juwon ve Ko Dongho'nun yaptığı bu çalışma bir önsöz ve iki kısımdan oluşmaktadır. Eserde yer alan çalışmalar şöyledir: 1. Kısım Mançu-Tunguz Dilleri Kral Mahkemesi'nden Papa'ya Hükûmet Mektuplarında Görülen Mançuca-Çince "Diplomatik Dil", Giovanni Stary (s. 3-15); Tunguz Dilleri: İlişkilerin Tarihi, Juha Janhunen (s. 17-60); Mançuca Hecelerde Özdeş ve Benzer Ünsüzlerden Kaçınma: Etki Alanı ve Nedenlilik, KANG, Hijo, YOU Hyun-Jo, ve CHOI Woonho (s. 61-89); Tunguzcada Ünlü Özelliği Aşamaları, KO Seongyeon (s. 91-124); Selemdzha Evenki Ünlülerinin Akustik İlintileri, Olga Morozova (s. 125- 132);
m, p, r, s ÜNSÜZLERİYLE YAPILAN PEKİŞTİRME VE KURALLARI ÜZERİNE
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2012, Cilt 60, Sayı 2 · Sayfa: 29-42
Özet
Türkçede pekiştirme yapmanın çeşitli yolları vardır. Pekiştirme yapma yollardan biri de m, "p, r, s" ünsüzleriyle sıfatlar üzerinde pekiştirme ön heceli yapılar kurmaktır. Söz konusu ünsüzlerden biriyle yapılan kapalı hece kelimenin başına getirilerek pekiştirme unsuru kurulmuş olur. Türkçe dil bilgisi kitapları konuyla ilgili olarak sadece pekiştirme hecesinin nasıl kurulduğunu söylemekle sınırlı kalmıştır. Söz konusu pekiştirme yapısının dört ünsüzle ilgili kuralları üzerine ise farklı çalışmalarda yorumlar yapılmış ve tartışılmıştır. Ancak bu yorum ve tartışmalar kesin bir sonuca ulaştırılamamıştır. Bu makalede pekiştirme hecesinin dört ünsüze göre durumu ve asıl pekiştirme hecesi ile alternatif pekiştirme hecesi çerçevesinde tartışılarak konu ayrıntılı olarak tartışılmakta neden ve sonuçlara ışık tutulmaktadır
KUTADGU BİLİG’DE İKİLEMELER
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2012, Cilt 60, Sayı 2 · Sayfa: 43-96
Özet
"ḲutaḏŞu Bilig", Balasagunlu Yūsuf tarafından 1069 yılında kaleme alınmış uzun, öğretici bir şiirdir. Eserin dili, Eski Uygurcanın paraleli sayabileceğimiz Karahanlı Türkçesidir. Bu manzume, "Divānu LuŞāti't-turk" ile birlikte, söz konusu dönemin söz varlığı çalışmalarının da merkezini oluşturur. İkilemeler ise hemen her dilde görülen söz varlığı ögelerindendir. "ḲutaḏŞu Bilig" bu açıdan da zengin bir malzeme sunmaktadır. "ḲutaḏŞu Bilig"deki ikilemeler vaktiyle ele alınmışsa da yeni veriler tespit ederek bu çalışmaları, dolayısıyla da "ḲutaḏŞu Bilig"deki ikilemeleri bütünlemek istedim
Türkmen Şairi Mağtımgulı ve Onun Eserleri Hakkında Bilinmesi Gereken Konular-2 (A New Angle on Makhtumkuli and His Literary Heritage-2)
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2012, Cilt 60, Sayı 2 · Sayfa: 5-28Sarı Uygurlar ve Sarı Uygurca Üzerine Yeni Yayınlar
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2012, Cilt 60, Sayı 2 · Sayfa: 97-108Türk Taş Heykelleri ve Moğol Taş Heykelleri
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2012, Cilt 60, Sayı 1 · Sayfa: 15-38
Özet
Eski Türklerden kalma taş heykeller esas olarak iki grupta ele alınabilir: Sağ elinde bir kadeh tutanlar, her iki elinde kadeh tutanlar. İlk grup esasen Türk kağanlıkları dönemine aittir. İkinci grup ise 8-9. yüzyıllarda görülmeye başlanıp 13. yüzyıla kadar devam ederler. Birinci grup esas olarak erkeklere aittir ve genelde de kağanların kabirleri çevresindedir. İkinci grup kadınlara ait heykelleri de içerir. İlk grup taş heykel geleneği Uygur Kağanlığı dönemiyle sona ermiş görünmektedir. İkinci grup kuzeybatı Moğolistan'dan başlar Kazakistan'a, Güney Rusya'ya (Kıpçak Bozkırı) değin uzanır. Özellikle Moğol dönemiyle birlikte taş heykellerde, Kıpçaklardan kalma heykellerde Moğol ve Çin etkisi de görülür
Türk Kağanlıkları Yönetimindeki İç Asya Göçmenlerinin Etnik Arka Planları Hakkındaki Kaynaklara İlişkin Meseleler
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2012, Cilt 60, Sayı 1 · Sayfa: 7-14
Özet
Bu makalede Türk kağanlıkları yönetimindeki İç Asya göçebe gruplarının etnik arka planları ve daha somut olarak da, Orhon Yazıtları'nda adı geçen Az halkı meselesine özel bir önem atfedilerek Batı Avrasya steplerinin Türkleşme süreci ve Kuzey İran (Alan) kavimlerinin yavaş yavaş geri çekilmesi ele alınmaktadır
TÜRKMEN ŞAİRİ MAĞTIMGULI VE ONUN ESERLERİ HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKEN KONULAR-1
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2012, Cilt 60, Sayı 1 · Sayfa: 85-122
Özet
Büyük Türkmen klasik şairinin ünü kendi yaşadığı devirde bile yalnız Türkmenlerin yaşadığı bölgenin değil, Orta Asya'nın sınırlarını da aşmıştır. Kendisinden önce yaygın olan edebî dil ile halk dili arasındaki engeli aradan kaldırdıktan sonra XVIII. yüzyıl Türkmen edebiyatının çehresini değiştirerek halka sunmayı başarmıştır. Halk edebiyatının ve halk dilinin zengin malzemesini ustalıkla kullanarak çok çeşitli temalarda yazdığı şiirleri Orta Asya halk ozanlarının ilgi çekici malzeme olarak kullanmaları sonucu, şairin eserleri geniş bir coğrafi alana yayılmıştır. Şairin şiirlerinin sade olduğu kadar derin anlamlı olması yalnız Türkmenleri değil, Maveraünnehir'den Kafkasötesi'ne kadar uzanan bölgelerde yaşayan Türk kökenli halkları iki yüzyıl boyunca etkisi altında tutmuştur. Mağtımgulı, üslubuyla ve Türkmen edebiyatına getirdiği yeniliklerle çığır açmış, toplumun bütün katmanlarına hitap eden eserleriyle evliya mertebesine ulaşmıştır. Şairin kendi eliyle yazdığı divanı kaybolmuş, başkaları tarafından istinsah edilen nüshalarda da sayılmayacak kadar çok hatalar yapılmıştır. Bu yüzden düzgün bir Mağtumgulı Divanı'nı bulmak kolay değildir. Yanlış istinsah edildiği için metin kargaşası yaratan dizeler şairin şiirlerinin yanlış anlaşılmasına ve mantıksız şekillerde yorumlanmasına neden olmaktadır. Özellikle de Mağtımgulı'ya mal edilen şiirler, şairin edebî mirasına halel getirmektedir. Şairin şiirleri ve edebî kişiliği üzerinde, özellikle de Sovyet Dönemi'nde önemli çalışmalar yapılmıştır. Ancak bütün hazırlanan divanlar, şairin kendi dilinin özelliklerine göre değil de, şimdiki zaman Türkmen edebî dilinin gramer özelliklerine göre yazılmıştır. Türkmenistan'da şairin şiirlerinin sayısı artırılmaya çalışılırken hiçbir yazma divanda şairin şiirlerinin sayısının üç yüzü aşmadığı da bir geçektir. Bu gerçek hiçbir zaman dikkate alınmıyor
TÜRK RUNİK ALFABESİNİN KÖKENLERİ
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2012, Cilt 60, Sayı 1 · Sayfa: 77-84
Özet
Bu makalede, Eski Çağ Avrupa tarihi ile ilgili yapılan son dönem araştırmalarının ışığında Türk runik alfabesinin kökeni konusu ele alınacaktır. Bu araştırmalara göre, Hint-Avrupa kavimlerinin Avrupa'da ortaya çıkmalarından önce Avrupa'da "Tanrıça Uygarlığı" adı verilen bir uygarlık bulunmaktaydı. Yaklaşık olarak milattan önce 6.-4. yıllar arasında var olan bu uygarlık zamanında kullanımda olan alfabe, eski Avrupa dünyasında binlerce yıl süren bütün "sesi yazıya dökme" (phonetisation) aşamalarını geçmişti. Sağdan sola doğru yazılan bu alfabede ünsüz ve ünlü ile ya da sadece ünlü ile kurulan heceleri oluşturan otuz temel işaret bulunmaktaydı. Kullanılma amacı göz önünde bulundurularak bu alfabe "kutsal alfabe" olarak adlandırılmıştır. Bu uygarlığı izleyen uygarlıkların tarihî süreçlerine bakıldığında, Hint-Avrupa kavimlerinin eski Avrupa kültürüne ait bazı özelliklerin yanı sıra bu alfabeyi de benimseyip kullandıkları tahmin edilmektedir. Buradan yola çıkarak, Hint-Avrupa kavimleri ile ilişkide olan Hunlar (Hsiung-nu) aracılığıyla Türklerin runik alfabeyi tanıyıp kullanmaya başladıkları söylenebilir. Eski Avrupa ile Türklerin arasında böyle bir ilişkinin varlığı, eski Avrupalıların kullandıkları alfabe ile Türklerin runik alfabesi arasındaki bazı benzer özelliklerle de kanıtlanmaktadır. Türk runik alfabesinin de Avrupa runik alfabesi gibi tamamen fonetik bir alfabe olup 30 (31) temel işarete sahip olması, sağdan sola yazılan bir alfabe olması ve kullanım amacına bakıldığında kutsal bir alfabe olarak kabul edilebilmesi gibi benzerlikler bu açıdan göz önünde bulundurulmalıdır. Ancak binlerce yıl süren bir evreden sonra bu alfabe eksiksiz bir fonetik sisteme sahip olmuş ve böyle bir sisteme sahip bu alfabe ile yıllar sonra Moğolistan'daki Türk yazıtları meydana getirilmiştir
ALTAY CUMHURİYETİ JABOGAN KASABASI ÇEVRESİNDE BULUNAN ESKİ TÜRKÇE BİR YAZIT: METİN VE PALEOGRAFİK İNCELEME
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2012, Cilt 60, Sayı 1 · Sayfa: 49-58
Özet
Bu makale, Altay Cumhuriyeti, Jabogan kasabası çevresinde bulunan Jabogan Yazıtı'nı okuma denemelerinden birini sunmaktadır. Jabogan Yazıtı, bu çevrede en iyi muhafaza edilmiş, en uzun yazıtlardan biri olmasından dolayı son yıllarda Altay Cumhuriyeti'nde keşfedilmiş en önemli Eski Türk runik yazıtlarından birisidir. Bu yazıt, burada şimdiye dek keşfedilen yüzden fazla yazıtla birlikte Altay Cumhuriyeti'nin Eski Türkçe runik yazı geleneğinin yaşadığı en önemli coğrafi bölgelerden biri olduğunu kanıtlamaktadır. Jabogan Yazıtı için yapılmış çeşitli okuma denemeleri bulunmasına karşın bu yazıtın eksiksiz bir şekilde incelenmiş olduğunu söylemek mümkün değildir. Bununla beraber, şimdiye kadarki okunmuş bölümler, bu yazıtın etkileyici eski Türkçe bir şiirin parçası olduğunu göstermektedir