1113 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

MUHTASAR SARF-I OSMÂNÎ ALİ NAZİMA

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2007, Cilt 55, Sayı 2 · Sayfa: 67-88
Tanzimat döneminde Türkçenin dil bilgisi kurallarını tespit eden birçok kitap yazılmıştır.Bu tür kitap çalışması yapan yazarlar arasında Ahmet Cevdet Paşa, MehmetFuat Paşa, Abdullah Ramiz Paşa, Abdurrahman Fevzi Efendi ve Ali Nazıma gibi isimlerisayabiliriz.Ali Nazima, Türk dilinin kurallarına dair bazı çalışmalar yapmıştır. Bunlardanbiri, ilk okullarda okutulmak üzere hazırlanan Muhtasar Sarf-ı Osmânî (1888) adlıeserdir. Aynı eser, biraz geliştirilerek 1892 yılında Yeni Muhtasar Kavâid-i Osmaniyyeadıyla yeniden yayınlanmıştır.Yukarıda belirtilen iki eser, o dönemde açılan ilk okullarda okuyan öğrencilereTürkçenin dil bilgisi kurallarını kısa ve basit bir şekilde öğretmeyi amaçlamıştır.Bu dönemin Türk dil bilgisi kitapları daha çok Osmanlı Türkçesinin yapısını tespitetmeyi amaçladığından Arapça ve Farsça kurallara daha çok yer vermiş, Arap harfleriningetirdiği sorunlar üzerinde durmuştur. Bununla birlikte Türkçenin yapısını dahaçok Osmanlı Türkçesi çerçevesi içinde ele almışlardır.Ali Nazima, Muhtasar Sarf-ı Osmânî (1888) ve Muhtasar Kavâid-i Osmâniyye1892) adlı eserleri yayınlamıştır. Daha önce Muhtasar Lisân-ı Osmânî ve Lisân-ıOsmânî adlı eserleri de yayınlamıştır.Çalışmamızda eserlerinin metinleri yanında dil özellikleri, terimler ve kelimelersözlüğüne de yer verilmiştir.

UYBAT VI (E98) YAZITINDA GEÇEN AZIGLIG KELİMESİ ÜZERİNE BİR ANLAMLANDIRMA DENEMESİ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2007, Cilt 55, Sayı 2 · Sayfa: 15-20
Uybat VI (E98) yazıtının 3. satırında geçen azıglıg toŋuz täg ibaresi genellikle'azı dişli domuz gibi' şeklinde çevrilmiştir. Azıglıg kelimesi Köl İç Çor yazıtının doğuyüzünün 6. satırında da geçmiş olup burada da ya 'yabani, vahşi' ya da 'azı dişli' şeklindeçevrilmiştir. KÇ yazıtındaki azıglıg kelimesinden sonraki boşluk genellikle toŋuzile doldurulmuş ve ibare genel olarak azıglıg toŋuz şeklinde tamamlanmıştır.Uybat VI (E98) yazıtındaki azıglıg toŋuz täg ibaresini 'azı dişli domuz gibi' şeklindeçevirmekten çok 'yabani, vahşi, azgın domuz gibi' şeklinde çevirmenin dahauygun olacağı düşünülmektedir. Bu durumda hem Uybat VI hem de KÇ yazıtındakiazıglıg'ın aynı kelime olduğu ve 'yabani, vahşi, azgın' anlamında kullanıldığı ortayaçıkmaktadır.Bugün Türkiye Türkçesinde de azılı 1. 'Gözü bir şeyden yılmayan, azgın'. 2. mecaz'Çok şiddetli, korkunç' (Türkçe Sözlük 167) şeklinde kullanılmakta olup az- fiilindenyapılmış olduğu ortadadır.

TÜRKÇEDE TANIM CÜMLELERİ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2007, Cilt 55, Sayı 2 · Sayfa: 21-34
Türkçede kendine özgü bir yapı olarak karşımıza çıkan tanım cümlesi, üzerindeçalışılmamış bir konudur. Arapçanın kuralları esas alınarak yazılan eski dil bilgisikitaplarında bu cümle türü, "cümle-i ismiyye" başlığı altında ele alınmıştır. 1940'lıyıllarda Türkçenin yapısı esas alınarak yazılan yeni dil bilgisi kitaplarında ise bucümle türüne yer verilmediğini görüyoruz. Günümüzde bu konu, dil bilgisi kitaplarındadeğil, kompozisyon kitaplarında incelenmektedir. Bazı yazarlar "tanım cümlesi"ni"tanımlama" başlığı altında bir anlatım biçimi olarak, bazı yazarlar da fikir yazılarındadüşünceyi geliştirme yöntemi olarak değerlendirmektedirler.Bizim değerlendirmemize göre tanım cümlesi dil bilgisinin inceleme konusudur,dil bilgisi kitaplarında cümle türleri arasında gösterilmeli ve incelenmelidir

BAŞKURTÇA SÖZ VARLIĞI ÜZERİNE NOTLAR

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2007, Cilt 55, Sayı 2 · Sayfa: 89-100
Makalede Başkurtçanın bazıları tamamen kendisine özgü s > h, ç > s gibi sesözelliklerinin yanı sıra özellikle söz varlığı üzerinde durulmaktadır. Burada tartışılansözler Seyfi Kudaş ve Mostay Kerim gibi Başkurtçanın klasik iki yazarının söz varlığındabelirlenmiştir. Bu 20 söz, Başkurtçanın klasik karşılaştırma konusu olan Tataryazı dilinin standart sözlüğünde değil Tatar diyalektolojik sözlüklerinde bulunmuştur.Böylece Çağdaş Türk yazı dillerinin standart söz varlıkları ile ağızlarına ait söz varlıklarısorununa dikkat çekilmektedir.

SUSSAM GÖNÜL RAZI DEĞİL SÖYLESEM KÂR EYLEMEZ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2007, Cilt 55, Sayı 2 · Sayfa: 115-130
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten 2004/1 sayısında, yine aynı derginin 1993yılına ait sayısındaki tenkit yazıma "İlmilikten ve İlmî Nezaketten Yoksun Bir TenkideCevap" başlığı altında cevabi bir tenkit yazısı yayımlandı. Bu yazıda şahsıma yönelikhakaretamiz ifadelerin yanı sıra, tenkit adı altında yanlış bilgiler ve bilgilendirmelerverilmiştir. Ayrıca Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanmış olan "Yeni UygurTürkçesi Grameri" adlı kitabım hakkında da bazı haksız tenkitlerde bulunulmuştur.

TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE YAPI, İŞLEV VE ANLAM İLİŞKİLERİ AÇISINDAN CÜMLE GRUPLARI VE CÜMLE TÜRLERİ ÜZERİNE BİR DENEME II

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2007, Cilt 55, Sayı 2 · Sayfa: 7-14
Cümlenin sınırları, anlam bakımından çizilirse, yapı bakımından cümle olarakbelirlenen birkaç cümleyi bir arada ele almamız gerekebilir. Çünkü bazı cümlelerdenoktanın bittiği yerde, anlam bitmemiştir. Makalede cümleler, yapılarına göre basitve birleşik olma; anlamlarına göre bağımsız ve bağımlı olma şeklinde yeniden tasnifedilerek cümle grupları bir tabloyla belirlenmeye çalışılmıştır..

DÖNÜŞLÜLÜK ZAMİRİ ÖZNE OLABİLİR Mİ?

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2007, Cilt 55, Sayı 2 · Sayfa: 101-114
Dil bilgisi incelemelerinde, Türkçenin niteleme düzeni ileriye doğru olduğu hâlde,dönüşlü çatıya sahip olmayan fiillerden önceki iyelikli kendi sözü, geriye doğru birniteleme veya pekiştirme yaptığı varsayılarak pekiştirilmiş veya vurgulu özne olarakalgılanmaktadır. Bu makalede iyelikli ve iyeliksiz kendi sözlerinin yapısı ve kullanımlarınagöre cümlenin öznesi olup olamayacağı örneklerle tartışılmaktadır.

TÜRKİYE’DE ETİMOLOJİK SÖZLÜK VE SÖZCÜK ETİMOLOJİSİ ÜZERİNE YAYIMLANAN MAKALELERE DAİR BİR BİBLİYOGRAFYA DENEMESİ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2007, Cilt 55, Sayı 2 · Sayfa: 35-66
Bu makale, Türk ve yabancı Türkologlar tarafından yapılan sözcük etimolojileriyleilgili olarak Türkiye'de yayımlanmış makaleler ile bazı kitaplarınn bibliyografyasınaait bir çalışmadır.

ATATÜRK ŞAİR MİYDİ?

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2007, Cilt 55, Sayı 2 · Sayfa: 175-191
Birçok araştırmacının, akademisyen tarihçinin tebliğinde, kitabında bile,Atatürk'ün yabancı dilden çevirdiği ya da bizzat kendisinin yazdığı şiirlerden söz edilmektedir.Bunlardan biri, "Bir Askerin Mezarı" adlı Atatürk'ün Fransızcadan, bazılarındaise İngilizceden çevirdiği belirtilen bir şiir. Çevirmenin adı Mustafa Kemal.Ancak o Mustafa Kemal, Mustafa Kemal Atatürk değildir.Bir de Atatürk'ün bu kez bizzat yazdığı ileri sürülen, yıllardır da yayımlanıp duran,iki şiir daha var. Bunlardan biri "Kadidi İstibdat yahut Kırmızı İzler", diğeri de"Beşike Hadisesi İçin". Bu iki şiirin yazarının adı da Mustafa Kemal. Ancak MustafaKemal Atatürk değil.Bu çalışma, bir ad benzerliği nedeniyle Atatürk'e mal edilmiş şiirleri ve şiir çevirileriniaraştırmakta, neden Mustafa Kemal Atatürk'e ait olmadığının kanıtlarınısunmaktadır. Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk'ün gençlik yıllarından başlayarak şiirleilgisi de incelenmiştir

VURUŞ KAVRAMLI TÜRKÇE AKRABA KELİMELER: SES OLAYLARI VE ETİMOLOJİ

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2007, Cilt 55, Sayı 2 · Sayfa: 151-174
Türkçe kelimelerin anlam alanları konusu Türk dil bilimciliğinin en güncel veönemli konularından birisidir. Türkiye Türkçesi ve Özbekçedeki çekiç kelimeleri farklıanlamlarda kullanılmalarına rağmen, bu kelimeler arasında bir anlam bağlılığı bulunmaktadır.Bu bağlılık söz konusu kelimelerin etimolojik kökeni incelenirken, vuruşkavramı olarak ortaya çıkıyor. Vuruş kavramı açısından incelenen aşağıdaki kelimelerinde Eski Türkçedeki "tokı" fiil kökünden türemiş oldukları ve türevlerin birçokfonetik değişmelere maruz kaldıkları hem de bu kelimelerin kendi köküyle ve bir birleriylevuruş kavramı çerçevesinde bağlana bilecekleri ortaya çıkıyor: Eski Türkçedekitokuş, sokuş, soğuş; Türkiye Türkçesindeki savaş, tokmak, tokaç, çekiç, dövdü, döveç,döven, değirmen; Özbekçedeki çekiç/çäkiç, çökiç, çokmar ve Karakalpakçadaki şökkiş.