7 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dil Kurumu
  • Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi
  • Kazakh
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

İRAN KAZAKLARI VE İRAN KAZAK AĞZININ SÖZ VARLIĞI

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2023, Sayı 56 · Sayfa: 33-70 · DOI: 10.24155/tdk.2023.224
Tam Metin
Dünya üzerindeki Kazakların büyük bir bölümü Kazakistan Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşamakla birlikte kırktan fazla memlekette varlıklarını sürdürmektedirler. Bu memleketler arasında nüfus yoğunluğuna göre sırasıyla Özbekistan, Çin, Rusya, Türkmenistan, Moğolistan, Kırgızistan gibi ülkelerin adı zikredilebilir. Kazak diasporasının önemli bir bölümü Türkiye, Afganistan ve İran’da da yaşamaktadır. İran çok çeşitli Türk topluluklarına ev sahipliği yapmaktadır ve bunlar arasında Oğuz grubuna mensup pek çok topluluk bulunmaktadır. Nitekim çalışmaların tarihi çok eskiye gitmemekle birlikte buradaki Oğuzlar ve Oğuzların dili üzerine bir dizi çalışma gerçekleştirilmiştir. Güney Azerbaycan Türkçesi, Kaşkay Türkçesi, Halaç Türkçesi gibi ağızlar üzerine yapılmış çalışmalar bunlardan bazılarıdır. İran’da Kıpçak boyuna mensup tek Türk topluluğu ise Kazaklardır. İran Kazakları günümüzde İran’ın Gülistan eyaletine bağlı Gorgan, Gümbet-i Kavs ve Bender Türkmen şehirlerinde yaşamaktadırlar. Kazakistan Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını kazanmasının ardından dış ülkelerde yaşayan Kazaklar, göç politikalarıyla 1990’lı yılların başından itibaren ana yurda dönmeye başlamışlardır. Kazakistan’da yaşayan göçebelerin %26’sı Türkistan eyaletinde iskân edilmiştir. Türkistan eyaletinden sonra en fazla göçmen nüfusun bulunduğu ikinci yer Mangışlak eyaletidir. İran’dan ana yurda göç eden Kazaklar da bu eyaletlerde yaşamaktadırlar. Bu makalede İran Kazaklarının göç tarihi ve yerleşim yerleriyle ilgili bilgiler verilmiş, çeşitli Oğuz gruplarıyla kesişen bir noktada yaşamlarını sürdürmeleri ve İran’da resmî dilin Farsça olması sebebiyle söz varlığı temelinde İran Kazak ağzını edebî dilden ayıran farklılıklar ve dillerindeki değişimler üzerinde durulmuştur.

Kazakistan'da Geleneksel Çatışma (Kavga) Konuları ve Bunların Çözüm Yolları

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 103-116 · DOI: 10.24155/tdk.2021.159
Toplumsal ilişkiler; bireyler, sosyal gruplar, birey ve sosyal gruplar ile sosyal kurumlar arasındaki çok katmanlı, çok boyutlu ve çok düzeyli karmaşık ilişkilerden ibarettir. Bu karışık ilişkiler sarmalında çeşitli sebeplere bağlı olarak anlaşmazlıklar ve kavgaların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Bir Kazak atasözünde "Kavgasız toplum, düşmansız toprak olmaz." denmektedir. Kazak toplumunda "toprak kavgası", "dul kavgası", "bedel kavgası", "büyük baş hayvan kavgası", "haysiyet kavgası" diye bilinen kavgalar bu tür toplumsal anlaşmazlıklara bir örnektir. Kavgalar iyi niyetli olmayan eylem, davranış ve sözlerle meydana gelen çekişmeler olup, bu tür çekişmelerde "vicdan", "utanç", "şeref" ve "intikam" gibi psiko-sosyal unsurlar önemli rol oynar. Birey ya da soysal gruplar şeref ve haysiyetlerini korumaya büyük özen gösterirler. Şeref ve haysiyetleri çiğnendiği vakit, çiğnenen şeref ve hasiyetinin geri alınması ya da onarılması için mücadele ederler. Buna bağlı ortaya çıkan kavgaların çözümünde sosyal değerlerin, toplumun kabullerinin ve adaletin gözetilmesi gerekmektedir. Bu tür anlaşmazlıklar adaletle çözülmediği takdirde de toplumsal ayrışma ve çatışmalara neden olur, birlik beraberliği zedeler. Toplumda görülen çeşitli anlaşmazlık, kavga ve çatışmaların çözümünde modern yasaların yanı sıra halk hukuku dediğimiz toplumsal değer ve yargı anlayışına dayanan töre, örf, âdet ve geleneklerin de etkin işlevi vardır. Halk hukuku sosyal ilişkileri düzenleyen, toplumsal sorunları çözen etkin bir mekanizma, geçmiş kuşakların tecrübe ve deneyimlerinin bir sonucu olarak oluşturulan bir müessesedir. Geleneksel toplumlarda, özellikle kırsal kesimlerde toplumsal anlaşmazlıkların çözümünde hâlâ halk hukuku etkindir. Bu makalede Kazak toplumunda görülen toplumsal kavga/çatışmalar ve bunların çözümünde halk hukukunun uygulanma şekli ve süreci analiz edilecektir.

Kazak Kültüründe Selamlaşma

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 117-134 · DOI: 10.24155/tdk.2021.160
Kazaklar arasında "selam sözün atası" sözü meşhurdur. Her millet gibi Kazakların selamlaşma gelenekleri yüzyıllar içerisinde, toplumsal ve kültürel davranışlarla yoğrularak ortaya çıkmıştır. Her milletin selamlaşma tarzı, o milletin iç dünyasıyla kaynaşıp geleneksel bilinciyle örtüşerek millî değerlere saygı ve iyilikler dileme çerçevesinde kendini göstermektedir. Bunun için de her millet selamlaşma kültürüne kendince ayrı bir değer vererek, bu kültürü kendiliğinden ortaya çıkarır. Birçok kültür bilimci bireysel ve toplumsal davranış teorilerinde selamlaşma davranışlarının önemli bir kültürel olgu olduğunu ileri sürerler. Bazı araştırmacılar bu davranışların iletişimle veya eğitimle kazanıldığını savunurken bazıları da bu kültürün günlük hayatta gerçekleştirilen eylemlerle ortaya çıktığını ve kültürün bir buz dağı gibi sadece görünen tarafına değil görünmeyen alt tabakasına da bakılması gerektiğini vurgulamışlardır. Toplumları bir arada tutan değerler bütününün önemli sacayaklarından biri olan selamlaşma eylemlerinin toplumsal millî davranışlar hâline gelmesi, yüzyıllar gibi uzun bir sürecin neticesinde gerçekleşir. Kazaklarda halk arasında altmış çeşit selamlaşma türünün olduğu söylenir. Bu gelenek, eski Türklerin konargöçer hayat tarzının da bir parçasıdır. Sadece selam vermek adına düzenlenen görüşme günleri ve Kazaklar arasında köklü bir gelenek olan gelinlerin kayın yurdu ahalisini eğilerek selamlama âdeti, millî değerleri günümüze kadar yaşatarak devam ettirilen eski Türk kültürünün izleri olarak karşımıza çıkmaktadır.

LAKAYLAR VE DİLLERİ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2019, Sayı 48 · Sayfa: 269-288 · DOI: 10.24155/tdk.2019.120
Lakaylar, Tacikistan Cumhuriyeti'nin merkezi ve güney bölgeleri ile Afganistan'ın kuzey bölgelerinde yaşayan bir Türk topluluğudur. Bunun dışında Pakistan ve İran'ın bazı bölglerinde de Lakay varlığından söz edilebilir. XVIII-XIX. asırlarda kendilerine büyük yaylalar tahsis edilen Lakaylar Maveraünnehir bölgesinde hayvancılıkla uğraşmışlardır. İsyana kadar Lakaylar Buhara Emirliğine bağlı olmuşlardır. 1920'li yıllarda Lakaylar da bağımsızlık hareketlerine katılmışlardır. Fakat diğer etnik gruplar gibi Lakaylar da sürgüne uğramışlardır. Enver Paşa'nın da içinde bulunduğu bu bağımsızlık hareketleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır. 1991 yılında Tacikistan'ın Duşanbe şehri sınırına yakın Köktaş'ta Özbekçe yayımlanan Laqay Åvåzi isimli mecmuada verilen bilgilere göre günümüzde bu etnik grubun sayısı 500 bin kişiden fazladır ve dilleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bugüne kadar Lakayların kökeni ve dilleri hakkında bazı çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda Lakayların bazen Kırgız, Kazak, Karakalpak ve Özbek gibi Türk topluluklarıyla bazen de Güney Sibirya'daki Türk topluluklarıyla akraba oldukları tezleri ile sürülmüştür. Bu tezlerde boy isimleri, yer ve su isimleri, atlar üzerindeki damgalar karşılaştırılarak çeşitli çıkarımlarda bulunulmuştur. Bazı araştırmalarda dillerinin Kazakçaya özgü özellikler taşıdığı bazı araştırmalarda ise Özbekçenin etkisinde olduğu belirtilmiştir. Söz varlığı üzerinde yapılan inceleme neticesinde Farsça ve Tacikçenin de etkisini görmek mümkündür. Ancak Lakayların dilleri üzerine ayrıntılı bir çalışma yapılmamıştır. Bu makalede Lakay diyalektinin karakteristik fonetik ve morfolojik özellikleri üzerinde durulmuş ve Lakay diyalektinin de içinde bulunduğu yeni bir dil tasnifi önerisinde bulunulmuştur.

Türkiye Türkçesi ve Kazak Türkçesi Örnekleriyle Orhun Yazıtları’nın Çağdaş Türk Lehçelerine Aktarma Farklılıkları (The Translation Differences to Modern Turkic Languages of Orkhun Inscriptions with Sample of Turkish and Kazakh)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2015, Sayı 40 · Sayfa: 7-20
Bugünkü Moğolistan'ın sınırları içinde bulunan Orhun Yazıtları, Türk dilininbilinen ilk yazılı metinleridir. Bu nedenle bu metinler çağdaş Türk yazı dillerindede ilk metin olarak ele alınmaktadır. Bu çalışmada Orhun Yazıtları'nın çağdaş Türkyazı dillerinden Türkiye Türkçesine ve Kazak Türkçesine aktarımı üzerinde durulmuştur.Yazıtlardan cümleler ve kelimeler alınmış ve bu cümleler ve kelimelerin TürkiyeTürkçesi ve Kazak Türkçesinde karşılıkları tablo hâlinde verilmiştir. Bu incelemelerinsonunda Orhun Yazıtları'nın Türk lehçelerine aktarımında farklılıklar olduğutespit edilmiştir. Bu farklılıkların üç temel nedeni olduğu görülmüştür. Bunlar; anlamlandırmafarklılıkları, farklı okuma kaynaklı aktarma farklılıkları, gramer kaynaklıaktarma farklılıklarıdır. Bu sebeplerden dolayı farklı aktarılan cümleler tablolardateker teker gösterilmiştir.The Orkhon Inscriptions which located within the boundaries of Mongolia arethe first written texts of Turkic. Therefore these texts are considered as the first textsin the modern Turkic languages, too. In this work it was studied that the translation ofOrkhun Inscriptions to modern Turkish and Kazakh. Additionally some sentences andwords were taken from the inscription and listed on the table with their counterparts of Turkish and Kazakh. At the end of these investigations it was determined that thereare differences in the translation of Orkhon Inscriptions to modern Turkic languages.Briefly, there are three main reasons of these differences. These are difference of meaning,translation differences due to different readings and translation differences dueto grammar. Because of these reasons of translation differences, the sentences whichtranslated differently are shown one by one in tables.

KAZAK TÜRKÇESİNDE FİİL KILINIŞINI BELİRLEYEN EKLER

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2015, Sayı 39 · Sayfa: 15-32
Fiilin; başlama, sürme, bitme anlamları olarak değerlendirilebilecek olan kılınış, fiilin hem bünyesiyle hem de ekler ve yardımcı fiiller aracılığıyla ayırt edilebilen bir kategoridir. Bu terim, Kazak Türkçesi dil bilgisinde sıypat, amaldıŋ ötüw sıypatı, sıypat kategoriyası gibi terimlerle karşılanmaktadır. Genel olarak Kazak Türkçesi gramerleri kılınışı bitme ve bitmeme üzerine kurarken bazı gramerler bu kategoriye sürme kılınışını da eklemektedir. Aynı zamanda bu eserler fiilin kılınışını belirleyen yapıları, ekler ve birleşik yapılar olarak iki grupta incelemektedir. Türkiye Türkçesinde ise kılınış konusu genel olarak fiillerdeki başlama, sürme ve bitme özelliklerine dayanarak incelenmektedir. Bu çalışmada Kazak Türkçesinde fiil kılınışını belirleyen ekler, yapıları ve anlamsal özellikleri dikkate alınarak, incelenmiştir.

 Kazak Türkçesinde Geçen Eski Türkçe Kelimeler (Old Turkish Words in Kazakh Turkic)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2014, Sayı 37 · Sayfa: 97-110
Kazaklar, 15. yüzyılın ikinci yarısında Altınordu Hanlığı'nın parçalanmasından sonra teşekkül etmiş olan bir Türk boyudur. Kazak Türkleri, Türk boylarının kuzey, yani Kıpçak koluna; Kazak Türkçesi de Kıpçak lehçe grubuna dâhil edilmektedir. Türk lehçeleri içerisinde en geniş sahada konuşulan Türk lehçesidir. Kazak Türkçesi bugün dağınık olarak Kazakistan, Doğu Türkistan, Özbekistan, Türkmenistan gibi bölgelerde yaşayan Kazaklar tarafından konuşulmaktadır. Bu çalışmada, Kenan Koç, Ayabek Bayniyazov ve Vehbi Başkapan'ın hazırlamış olduğu Kazak Türkçesi Türkiye Türkçesi Sözlüğü'nden hareketle günümüz Kazak Türkçesinde yaşayan Eski Türkçe kelimeler tespit edilmeye ve bu kelimelerin tarihsel süreçteki durumlarını gösterilmeye çalışılmıştır