3 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi
  • Molla Nasreddin
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Azerbaycan Halkının Sosyokültürel Düşüncesinde Millî İdeal Mefkûresinin Şekillenmesi ve “Molla Nasreddin”ciler (C. Memmedkuluzade ve Ö. F. Nimanzade’nin Sanatları Temelinde)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 283-300 · DOI: 10.24155/tdk.2021.167
Millî ideal, her ulusun ulusal varoluşunda, ulusal öz farkındalık sürecinde son derece önemli, öncü bir faktördür, kendisinde geniş ve çeşitli ulusal gerçeklikleri ihtiva eder. Millî ideal, halkın ulusal kimliğini onaylamasının, ulusal varoluşunun manevi ve ideolojik temelinin, özgürlüğe, bağımsızlığa, mutluluğa ve ilerlemeye giden yolunun pusulasıdır. Makalede Azerbaycan edebıyatinda millî ideal mefkûresinin oluşum tarihine dikkat çekilerek, 19. yüzyılın ortalarında ve 20. yüzyılın başlarında Azerbaycan sosyo-politik düşüncesinde millî ideal konusunun özellikleri ele alınmaktadır. 20. yüzyılın başlarında Molla Nasreddin dergisi, Azerbaycan'ın edebî, kültürel ve sosyal ortamında, millî idealler uğruna mücadelede özel bir role sahipti ve bu yönde "Molla Nasreddin"cilerin faaliyeti Azerbaycan'ın sosyokültürel düşünce tarihinde özel değer arz etmektedir. Molla Nasreddin dergisinin editörü, yayıncısı, 20. yüzyılda Azerbaycan halkının millî kimlik bilincinin şekillenmesinde müstesna hizmetleri olan, büyük yazar Celil Memmedkuluzade'nin önderliğinde "Molla Nasreddin"ciler Azerbaycan'ın sosyal, edebî ve kültürel ortamında ulusal idealin ortaya çıkmasında eşi görülmemiş bir rolü üstlenmiş oldular. Makalede derginin ve dergi yazarlarının müstesna faaliyetleri millî ideal mefkûresi açısından araştırma objesine dönüştürülmüştür. Bu kapsamlı bir konu olduğundan, konu "Molla Nasreddin"cilerin sosyo-politik yazıları üzerinden ele alınmıştır. Sosyo-politik yazılar ve millî ideal mefkûresi açısından Celil Memmedkuluzade ve Ömer Faik Nemanzade'nin sanatı daha zengin olduğu için, makalede bilimsel sorunun çözülmesinde bu iki sanat insanının eserleri ve faaliyetleri millî ideal açısından araştırılmaktadır. Burada Molla Nasreddin ve Füyûzat'cıların ulusal ideallerindeki farklılıklar ve benzerlikler hakkında bilgi verilerek tartışılan fikirlerin modernlik açısından önemine dikkat çekilmektedir. Çalışmamızda edebî eleştiri tarihinde müstesna bir yeri olan Molla Nasreddin dergisinin, Celil Memmedkuluzade'nin ve Ömer Faik Nemanzade'nin sanatında millî ideal konusunun incelenmesinde Azerbaycan'da yapılan bilimsel araştırmaların yanı sıra, konuyla ilgili Türkiye'de yayınlanan özgün bilimsel araştırmalara dikkat çekilir, örnekler verilir.

Hikâyelerindeki Mizah Unsurları İzleğinde Anar ve “Molla Nasreddin” Geleneği

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 261-282 · DOI: 10.24155/tdk.2021.166
Aristo'dan başlamak üzere İ. Kant, J. Beattie, A. Schopenhauer, W. Mc. Dougal gibi isimlerin çalışmalarından da yararlanılarak tanımlanmaya çalışılmış olan "gülme" kavramı konusunda günümüzde başlıca üç temel teori kabul görmektedir: "Üstünlük", "Uyumsuzluk (zıtlık)" ve "Rahatlama". Bu kavram, kültür ve edebiyat sahasındaki yerini ise daha çok mizah, satir, humor, hiciv, taşlama, yergi gibi türlerle almıştır. Oldukça dinamik ve etkin bir anlatım gücüne sahip olan mizahi üslup, tıpkı Molla Nasreddin dergisinde görüldüğü gibi edebî hayatı şekillendiren önemli kaynaklardan olmuştur. Azerbaycan'da yenilikçi fikirlerin yerleşmesinde öncü bir rol üstlenen Molla Nasreddin dergisi; Azerbaycan ile birlikte aralarında Türkiye, İran, Mısır, Taşkent, Kırım, Kazan, Ufa, Asthana, Orenburg gibi bölgelerin de yer aldığı geniş bir coğrafyada yoğun bir okuyucu kitlesine ulaşmıştır. Çarlık ya da komünizm dönemlerinin totaliter yapısı altında ezilen Azerbaycan sanatçıları için mizah, toplumsal açmazlar karşısında yararlandıkları yegâne çözüm yolu olmuştur. Bu tarzı yayın politikası olarak benimsemiş Molla Nasreddin dergisi ise geleneği çağdaşa taşıma gayretindeki sanatçılar için önemli bir yol göstericidir. İşte bu isimlerden biri 1960'lar neslinin bireyin iç dünyasını yansıtmadaki maharetiyle öne çıkan yazarı Anar'dır. Yazar, Molla Nesreddin-66 ve Sizi Déyib Gelmişem (1984) adı altında bir araya getirdiği satirik hikâyeleri başta olmak üzere pek çok eserinde, sosyal problemleri ele alırken Molla Nasreddin ekolünden ilham almıştır. Bu şekilde geçmiş, hâl ve gelecek arasında bir kültür köprüsü inşa ederek, manevi ve millî varlığı yok sayan düzene ve zamaneye karşı eleştirisini mizah yolu ile ortaya koymayı tercih etmiştir. Bu çalışmada, Anar'ın Molla Nasreddin üslubunun gözlendiği mizahi hikâyeleri geleneksel edebî malzeme ve yöntemlerin çağdaş bir yaklaşımla yeniden değerlendirilişi açısından incelenerek temel alınmış kriterler tespit edilecektir.

XX.Yüzyılın Başlarında Azerbaycan Basınına Yansıyan Türk-Alman İlişkilerinin Siyasi, İktisadi ve Kültürel Boyutu

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2020, Sayı 50 · Sayfa: 153-168 · DOI: 10.24155/tdk.2020.144
Makalede Türk- Alman ilişkilerinin tarihine kısa bir bakışla bu ilişkilerin XX. yüzyılın başlarında Çarlık Rusya'sının yoğun baskısı altındaki Azerbaycan basına yansıması incelenmiştir. XX. yüzyılın başları hem Osmanlı'da hem de Rusya Müslümanlarında olduğu gibi Azerbaycan'da da siyasi fikir, düşünce, eğitim ve kültürel anlamda aydınlanma dönemidir. Bu dönem aynı zamanda Çarlık Rusya'sının baskı rejimine karşı Azerbaycan'da istiklal, hürriyet ve milli mücadelenin genişlediği bir dönemdir. Çalışmada bu dönemde yayınlanan dergi ve gazeteler incelenerek konuya en fazla değinen, durum değerlendirmesi ve yorumlar yapan yazarlar araştırma kapsamına alınmıştır. Dönem basınında Türk-Alman ilişkilerine eleştirel yaklaşım, II. Abdülhamit'in Alman emperyalizmi karşısındaki teslimiyetçi tavrı ve bu tavrın ciddi eleştirilere sebep olduğu araştırma sonucunda tespit edilmiştir. Aynı zamanda Almanya'nın Müslümanlar arasına nifak soktuğu serzenişleri de tespitler arasındadır. Türk-Alman ilişkilerinin siyasi boyutuyla birlikte bilimsel, kültürel ve edebî anlamda da dönem basınına konu olmuştur. Özellikle Ali Bey Hüseyinzade'nin "Türkleşmek, İslamlaşmak ve Muasırlaşmak" şiarındaki muasırlaşma gayesini açıkladığı yazılarında Türk-Alman ilişkilerinin bilimsel ve kültürel önemine dikkat çekmiştir. Hem kendi yazılarında hem de editörü olduğu Füyûzat dergisindeki diğer makalelerde Avrupa bilim, edebiyat, sanat ve sanayisini öğrenmenin ve millete bunu idrak ettirmenin önemi üzerinde ısrarla durmuştur. Ali Bey Hüseyinzade, gelişme ve uygarlaşma yolunda her bir milletin kendi millî yazar ve bilginlerinin eserleriyle yetinmekle çok da ileri gidemeyeceğini, mutlaka diğer milletlerden geri kalacağını her fırsatta dile getirmiştir. Avrupa'yı taklit değil takip etmenin önemini Avrupa'daki bilimsel, edebî, kültürel gelişmelerden verdiği örneklerle anlatmıştır.