955 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

ABDUVALİ TUĞANBAYULI KAYDAROV

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2019, Sayı 48 · Sayfa: 335-342 · DOI: 10.24155/tdk.2019.124
Kazakistan'ın tanınmış bilim adamlarından olan A. T. Kaydarov, Altay dilleri, genel Türkoloji, Kazak ve Uygur dil bilimi alanlarına yönelik güncel meseleleri incelemiş ve dil tarihi, köken bilgisi, tarihsel sözlükçülük, deyimler, terim bilimi, kültür dil bilimi, lehçe bilimi, çok dillilik ve iki dillilik, toplum dil bilimi üzerine birçok eser ve makale kaleme almış, birçok ortak çalışmada yer almıştır.

ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİ VE EDEBİYATLARI BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN, TÜRK LEHÇE VE EDEBİYATLARINA KARŞI TUTUM VE DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ (KAZAK EDEBİYATI ÖRNEĞİ)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2019, Sayı 47 · Sayfa: 9-22
Üniversite öğrencilerinin devam ettikleri bölümlerinden olan memnuniyetleri ile ilgili birçok etmen söz konusudur. Öğrencilerin aldıkları öğrenime bağlı olarak sergiledikleri tutum ve davranışlar ise hem öğrenci hem de öğretim üyeleri bakımından daha etkili eğitim sunulabilmesi için önemlidir. Bu çalışmada Türkiye'deki Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları bölümlerinde öğrenim gören öğrencilerin, Türk lehçe ve edebiyatlarına karşı tutum ve davranışlarının incelenmesi yoluyla bölüm öğrencilerinin hazır bulunuşlukları ve bölümün hedeflerini gerçekleştirme düzeyi ortaya konulmuştur. Bu çalışma sonucunda bu bölümlerde verilen derslerin, amaçlarına ne kadar hizmet ettiğinin tespiti yapılarak, müfredatların oluşturulmasına ve uygun bir öğretim yöntemi geliştirmelerine katkı sağlaması beklenmektedir. Ayrıca çalışmadan elde edilen sonuçlar yardımıyla Türk dünyası dil ve edebiyat politikalarının belirlenmesinin kolaylaşacağı düşünülmektedir. Çalışma kapsamında Afyon Kocatepe, Pamukkale, Muğla Sıtkı Koçman, Uşak, Hacı Bektaş Veli Üniversiteleri, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları bölümlerinde öğrenim gören öğrencilere uygulanan anket formu ile gerekli veriler toplanmış, öğrencilerin tutum ve davranışları ile demografik özellikleri göz önünde bulundurularak, çok değişkenli istatistiksel tekniklerle analiz edilmiştir. Çalışmada istatistiksel çözümlemelerin gerçekleştirilebilmesi için SPSS ve LISREL paket programlarından yararlanılarak betimleyici istatistiklerin yanı sıra ilgili öğrencilerin tutum ve davranışları modellenmiştir. Elde edilen sonuçlar ilgili tablo ve şekillerde verilmiştir

1944 SÜRGÜNÜ SONRASI ÖZBEK TÜRKÇESİNDEN KIRIM TATAR TÜRKÇESİNE GEÇEN KELİMELER ÜZERİNE BİR İNCELEME

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2019, Sayı 47 · Sayfa: 195-227
18 Mayıs 1944'te vatanlarından topyekûn sürgün edilen Kırım TatarTürklerinin büyük bir kısmı 1990'lı yıllara kadar Özbekistan topraklarındayaşamaya mecbur tutulmuştur. 1979 yılında Sovyet yönetimi, vatanlarınagruplar hâlinde dönmeye çalışan Kırım Tatarlarını durdurmak amacıylaÖzbekistan'ın Kaşkaderya bölgesindeki iki kasabaya Kırım Tatarlarınıyerleştirerek bu bölgeye özerklik statüsünün verilmesini bile tasarlamıştı.Fakat Kırım'a dönmek için mücadele eden Kırım Tatarları tarafındanbu teklif kabul görmemiştir. Özbekistan'da yaşayan Kırım Tatarlarınınbüyük çoğunluğu Taşkent, Semerkant, Kattakurgan, Bekabbat, Çırçık,Fergana, Namangan, Andican gibi şehirlerde ve çevrelerinde bulunmaktaydı.Günümüzde Kırım'da yaşayan Kırım Tatarlarının ekseriyeti yurtlarınaancak 1987'den sonra dönebilmiştir. Bu uzun süre zarfında kendilerigibi Türk ve Müslüman olan Özbeklerle bir arada yaşayan Kırım TatarlarınınÖzbek ve genel olarak Orta Asya kültürünün etkisi altında kalmalarıkaçınılmazdı. Bunun örneklerini günümüzde Kırım'da yaşayan KırımTatar halkının hayatında görmekteyiz. Bu çalışmamızda sürgünden yurtlarınadönebilen Kırım Tatarlarının yazılı kaynaklarına ve günlük konuşmalarınaÖzbekçe ve Özbekçe yolu ile girmiş alıntı kelimeler tespit edile-rek, onların etimolojik özellikleri üzerinde durulmuştur. Böylece, 1944-1990 yılları arasında Özbek Türkçesinin hâkim olduğu topraklarda, sürgündönemi sonrasındaysa yeniden öz yurdunda, fakat artık Rus dilininkonuşulduğu bir ortamda yaşatılan Kırım Tatar Türkçesinin günümüz sözvarlığı sorununa dikkat çekilmektedir. Araştırmada toplam 29 tane kelimeörnek gösterilmiştir. Bu kelimelerden mantı, samsa, lağman, parvarda,nişalda, sumalâk, şırçay, çakki, zağara (nan), mastava gibi kelimeler yemekadları; cugara tahıl bitkilerinin adı; lağlı, çavgun, dastarhan, çorpaya(çarpaya), söri, ketmen (ketman), körpaça, çapan gibi kelimeler eşyaadları; paxta, ğuzapaya, kurak kelimeleri pamukçuluk terimleri; haşar,çataq, tayyar, çarçamaq, hop, hay, mayli gibi kelimler de değişik kavramlarile ilgilidir.

KAZAK DİL BİLİMİ ÖĞRENCİLERİNİN “-P”, “-ARAK” VE “-A” ZARF-FİİL EKİ ÜZERİNDEN TÜRKİYE TÜRKÇESİNE İNTİBAK SÜREÇLERİ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2019, Sayı 47 · Sayfa: 137-147
2016 yılının Kasım ve Aralık aylarında, on iki gün süreyle TürkiyeTürkçesi dersleri verdiğim L. N. Gumilev Üniversitesi Filoloji FakültesiKazak Dil Bilimi Bölümü öğrencilerinin uygulamalı dersleri sırasında;belirlenmiş kip, zaman, şahıs formüllerini kullanarak Türkiye Türkçesiile yazdıkları cümlelerinde, ölçünlü Türkiye Türkçesi (Standart Türkçe)yapısından farklı biçimler ortaya koydukları gözlemlenmiştir. Öğrenciler,daha önce Türkiye'den giden ve anadili Türkiye Türkçesi olan öğretimüyelerinden ve ana dili Kazak Türkçesi olup da Türkiye'de on yıldanfazla bir süre eğitim için kalıp Kazakistan'a dönen öğretim üyelerindenTürkiye Türkçesi dersleri almışlardır.Özellikle zarf- fiillerin kullanım ve anlam özelliklerinin benimsetildiğibir çalışmada, "-p" , "-ArAk" ve "-A" zarf-fiil eklerinin tarz bildirmeişleviyle oluşturdukları cümleler örneklenmiş ve ana dili Kazak Türkçesiolan öğrencilerden, Türkiye Türkçesi ile benzer cümleler kurmaları istenmiştir.Öğrenciler, daha önce edindikleri Türkiye Türkçesi bilgisine de dayanarakaşağıdaki cümleleri örneklemişlerdir: Müzikleri çok dinleyip bestecioldum. /Derste uzun dinleyerek az söyledim. / Çalışa çalışa arkadaşlarımı da unuttum. / Ödevlerini bitirip uyumaya gitti (odasına çekildi)./Onun uyua uyua başı(n) ağırdı. / Sular aka aka her yer berbat oldu. Bucümlelerde, anlam ve yapı yönünden Türkiye Türkçesinin ölçünlü biçimlerindenbir sapma meydana geldiği görülmektedir. Bu sapmada; "KazakTürkçesi ile Türkiye Türkçesi arasında farklı olan zarf-fiilli kullanımlarınetkisi olmuş mudur? Öğrenciler her iki lehçedeki zarf-fiilli yapıları nasılkullanmaktadır?" sorularının etkili olup olmadığı araştırılmış ve konuyatarihsel açıdan yaklaşılarak hangi zarf-fillerin her iki lehçede ortakolarak işlek biçimde kullanıldığına bakılmıştır. Çalışmada, ölçünlü yapınındışına çıkma sebepleri; Kazak Türkçesinde kullanılan zarf-fiil eklerive bunların işlevlerinden hareketle araştırılacak, Türkiye Türkçesindekikullanımlarla karşılaştırılarak ölçünlü yapıların nasıl kullanılabileceğiortaya konmaya çalışılacaktır.

İZMİR İLİ ÖDEMİŞ-KİRAZ-BEYDAĞ İLÇESİ AĞIZLARININ TEMEL ÖZELLİKLERİ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2019, Sayı 47 · Sayfa: 77-102
Ağız; aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dilidir. Ağızlar gelişigüzel kurallardan ibaret değildir. Her biri o dilin gelişme ve değişme eğilimlerini gösterir. Bu bakımdan ağızlar geçmiş ile günümüz arasında köprü görevini üstlenmiş birer kültür aktarıcısıdır. Son dönemde yazılı ve görsel iletişim araçlarının en ücra köşelere kadar girmesi, okuryazarlık oranındaki artışlar sebebiyle ağız özellikleri kaybolmaktadır. Bu bakımdan Anadolu ağızlarının en kısa zamanda derlenmesi ve dil özelliklerinin incelenmesi gerekmektedir. İzmir ili ağızları ile ilgili yapılan çalışmalar oldukça sınırlıdır. İnceleme alanımıza giren ilçeler ve köyleri ile ilgili çalışmaları taradığımızda dil alanında ciddi çalışmaların yapılmadığı tespit edilmiştir. Bu çalışmalarda da daha çok yerel araştırmacılar tarafından bölgenin tarihi, coğrafyası ve ekonomik durumu incelenmiştir. Tezimizde, ağız araştırmalarına katkı sağlamak ve önemli ağız özellikleri taşıyan İzmir'in Ödemiş, Kiraz, Beydağ ilçeleri ağızlarını belirlemek amaçlanmıştır. Başlangıçta sadece Ödemiş ilçesi üzerine bir çalışma yapmayı planladık. Ancak bölge ağzının konuşuru olmamız sebebiyle iç içe geçmiş ağız özellikleri bizde bu üç ilçeyi birlikte ele almanın doğru olacağı kanaatini oluşturdu. Bu çalışmamızda Ödemiş, Kiraz ve Beydağ ilçeleri ağızlarının temel özellikleri üzerinde durularak bu ağızların Türkiye Türkçesi ağızları arasındaki yeri hakkında bilgi verilmiştir. Şimdiki zaman ekinin kullanımına göre tespit edilen dört ağız bölgesinin ayırt edici özellikleri ortaya konulmuş, ağız bölgelerine ait birer metin örneği verilerek çalışma ağız bölgesi haritası ile desteklenmiştir. Örneklerin yanında verilen numaralar tezimizdeki metin ve satır numaralarını göstermektedir.

ÇUVAŞ TÜRKÇESİNİN SÖZLÜKLERİ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2019, Sayı 47 · Sayfa: 35-76
Çuvaşçaya ait ilk kayıtlar onların yaşadıkları bölgeye Rusların gelişi ile ortaya çıkmıştır. Farklı amaçlarla yapılan ilk kayıtlar arasında sözlükçülüğün de ilk adımları olarak değerlendirilen listeler yer almaktadır. Bu eserler farklı çalışmalar çerçevesinde zaman zaman da mesleği dilcilik olmayanlar tarafından hazırlanmıştır. Bu ilk dönem eserlerinden sonra özellikle Rusya'daki misyonerlik çalışmalarına paralel bir şekilde dil, tercüme çalışmaları yanında sözlükler de ortaya çıkmaya başlamıştır. Misyonerlik çalışmaları çerçevesinde dinî alandaki çalışmaların daha verimli olması için yapılan gramer ve sözlük çalışmaları Çuvaşça araştırmaları tarihi için çok önemlidir. Özellikle Rusya'da konuyla ilgili akademik kurumların da faaliyete geçmesiyle ciddi bir sözlükçülük geleneğinin ortaya çıktığı görülmektedir. Bu gelişme Çuvaş sözlükçülüğüne de yansımıştır. Kelime listeleri şeklinde başlayan misyonerlik çalışmaları çerçevesinde devam eden ve akademik kurumsallaşma ile zenginleşen çalışmalarda zengin bir sözlük külliyatı ortaya çıkmıştır. Makalede başlangıcından günümüze kadar geçen süre içerisinde yayımlanan sözlükler Rusya ve "Rusya dışında yayımlananlar olarak biçiminde sınıflandırılarak işlenmiştir. Rusya'da yapılan çalışmalar kronolojik bir düzen içerisinde verilmiştir. Çarlık Rusyası, Sovyet Rusyası ve Sovyet Rusya sonrası federasyon döneminde sözlük çalışmaları şeklinde dönemlere ayrılmıştır. Önemli görülen sözlükler genel hatlarıyla tanıtılmıştır. Tespit edilen bütün sözlükler tasnif edilerek tam künyeleriyle birlikte verilmiştir. Sözlüklerin tasnifinde Doğan Aksan'ın sınıflandırması esas alınmış eserlerin tam künyeleri bu sınıflandırmada yer almıştır. Sözlük yayınlarının büyük bir bölümü doğal olarak Çuvaşların yaşadığı Rusya'dadır. Çarlık, Sovyet ve Sovyet sonrası dönemde çok sayıda sözlük yayımlanmıştır. Bu sözlükler arasında Rusçadan Çuvaşçaya veya Çuvaşçadan Rusçaya olanlar ağırlıktadır. Özellikle farklı alanlara ait çok sayıda terimler sözlüğü yayımlanmıştır. Bunun dışında Finlandiya, Almanya, Türkiye gibi bazı ülkelerde de Çuvaşça sözlükler yayımlanmıştır. Rusya dışında yayımlanan Çuvaşça sözlüklerin sayısı çok fazla değildir.

MÖHEMMET MEHDİYEV’İN TURNALARIN İNDİĞİ YERDE ADLI ROMANINDA KAZAN TATAR GELENEKLERİ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2019, Sayı 47 · Sayfa: 177-194
Köklü bir geçmişe ve zengin bir kültüre sahip olan Kazan Tatarlarınınyaşam tarzı, hayat şartları ve doğa koşullarını yansıtan gelenekleri Tataryazarı Möhemmet Mehdiyev'in Tornalar Töşken Cirde adlı romanında enince detayları ile kaleme alınmıştır. Romanda, Kazan Tatarlarının yüzyıllarötesinden gelen millî bayramı Saban Toyu'nun dışında, yerel ve ailevigeleneklerden de söz edilmiştir. Saban Toyu bayramı, günümüzde de kutlananve unutulmayan, yıllar içerisinde içeriği değişen ancak özünü, millîruhunu yitirmeyen bir şenliktir. Bazı Kazan Tatar gelenekleri farklı illereveya köylere özgü, yani yereldir. Örneğin, "Cilek Cıyu" (Çilek Toplama)geleneği çevresinde çilek olan köylerde, "Şel Beylev" (Şal Örme) geleneğikeçi beslenen bölgelere has olup sınırlı köylerde mevcuttur. "SoldatkaOzatu" (Askere Uğurlama) geleneği ise Tatarların yaşadığı her köydeyapılmaktadır. Zira 18 yaşını bitiren her genç askere gidip vatani göreviniyerine getirmek zorundadır. Möhemmet Mehdiyev romanında, ailevigeleneklerden de söz etmiştir. Yazar, aile geleneklerinin tüm aile fertlerinibir araya toplamakla kalmadığından, söz konusu geleneklerin insanlarınhayatındaki etkisinden bahsetmiştir. Kaybolan ve kaybolmaya yüz tutanbazı geleneklerin romanda yer alması, Kazan Tatarlarını yakından tanımakaçısından önemlidir. Örneğin; gençlerin sonbahar ve kış aylarındaarkadaşlarının evine oturmaya gittiği "Avlak Öy" (Tenha Ev), kaybolangeleneklerden birisidir. Ayrıca o gelenekleri gören büyüklerimiz de artıkbirer birer aramızdan ayrılmaktadır. Yeni neslin söz konusu eski geleneklerisadece romanlardan öğrenme şansı vardır. Gelenekler, geçmişi geleceğebağlayan bir köprüdür ki, geleneklerin nesilden nesle aktarılması omilletin özünün ve millî benliğinin korunmasını sağlar.

TÜRKMEN TÜRKÇESİNDE DUDAK BENZEŞMESİ (LABIAL SINGARMONIZM)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2019, Sayı 47 · Sayfa: 229-243
Türkçede dudak uyumunun Eski Türkçeden başlayarak pek sağlamolmadığı, Osmanlı Türkçesinin son dönemlerinde dudak uyumunun ortayaçıktığı görülmektedir. Türkçede yuvarlaklaşmaların çeşitli sebeplerivardır. Eski Türkçede /g/, /ġ/ seslerinin düşmesi, dudak ünsüzlerinin etkisi,benzeşmeler uyumun bozulma sebeplerinin başında gelir. Bazı kelimelerdekiyuvarlaklaşmanın sebebi ise anlaşılamamaktadır. Türkçedeyuvarlaklaşmalar yazı dilinde gösterilmez, fakat konuşma dilinde yuvarlaklaşmalararastlanır. Eski Anadolu Türkçesi, Osmanlı Türkçesi ile birlikteAnadolu ağızlarında; Oğuz, Kıpçak, Karluk, Kuzeydoğu grubu lehçelerininbazılarında yuvarlaklaşma, konuşma dilinde belirgin olarak görülmektedir.Türkmen Türkçesinde standart yazı dilinde yuvarlak ünlülerbelirli hecelerden sonra yazı dilinde gösterilmemesine rağmen, konuşmadilinde yuvarlaklaşmaların olduğu görülmektedir. Bu yuvarlaklaşmalarda bazı Türkmen ağızlarında görülmektedir. Türkmen Türkçesinde ikinciheceden sonra yuvarlak ünlü bulunmaması dudak uyumunun bozulmasınasebep olmuştur. Standart yazı diline gelecek olursak Türkmen Türkçesindedudak uyumuna uyan kırka yakın ek vardır. Türkmen Türkçesindeyazı dilinde gösterilmeyen yuvarlaklaşmalar yalnızca konuşma dilindegörülmektedir. Türkmen Türkçesindeki yuvarlaklaşmalar sözcükteki ünlülerinkalınlık veya inceliğine, geniş veya darlığına, uzunluğuna veya kısalığına,sözcüğün hecelerinin açık veya kapalı olmasına, hece sayısınasözcüğe gelen eklere, konuşurun konuştuğu diyalektin ses özelliklerinegöre farklılıklar gösterebilmektedir. Türkmen Türkçesinde görülen uzunluklardar-yuvarlak ünlülerde dudak uyumunu değiştirmez. İkinci hecedekidar ünlü, imlada düz ünlü harfle yazılır ama yuvarlak ünlüyle söylenir.Bu çalışmada Türkmen Türkçesinin konuşma dilinde görülen yuvarlaklaşmalarele alınmaya çalışılmıştır. Türkmen Türkçesini öğrenmeye ya dakonuşmaya çalışanların zorlandıkları bir mesele olduğu için bu konununayrıntılı olarak incelenilmesi düşünülmüştür.

SOVYET POSTMODERNİZMİNİN KARŞILAŞTIRMALI TİPOLOJİSİ ÜZERİNE NOTLAR (RUS, AZERBAYCAN VE TÜRK POSTMODERNİZMİNDEN)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2019, Sayı 47 · Sayfa: 23-34
Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Sovyet coğrafyasında gerçekleşen edebî üretimler farklı bir yöne kayar. İşlenen temalar ve konuların baskılandığı dönemin son bulmasının ardından daha özgür ve geniş bir sahada kendisine yer bulan edebiyat, Batı kaynaklı birçok akımı ve yönelimi tanır, bunlarla iletişime geçer. Sovyet sonrası edebiyatta gelişen akımlar içerisinde postmodernizm öne çıkmaktadır. Özgünlüğünü koruyarak adapte olduğu postmodernizmin imkânlarını kullanan Sovyet sonrası edebiyat geniş bir coğrafyada ve geniş tematik imkânlarla kendisini bulur. Bütüncül anlamda, Sovyet sonrası dönemde görülen postmodernizm etkisi, Sovyet edebiyatından işleyiş ve üslup bağlamında Sovyet edebiyat geleneğinden ayrılır ve yeniliğin başlatıcısı olarak kabul görür. Sovyet postmodernizmini kaynakları ve göstergeleriyle incelediğimiz bu çalışmada, Sovyetler dönemi sonrası edebiyatın özgün akımlarından biri olan postmodernizmin tarihsel tipolojisi, inceleme metodolojisi ve bilimsel verilerle araştırılmıştır. Bu eğilim, Sovyet ve Sovyet sonrası toplumdaki edebî ve toplumsal süreçlerle ilgilidir. Post-Sovyet ya da Sovyet sonrası edebiyat tecrübesinin, Azerbaycan ve Rus edebiyatındaki postmodernizm örneğiyle Batı edebiyatından ayıran başlıca göstergelerden birisi; Sovyet totaliter düşüncesinin, sosyal kurallara ve zihinsel üretimler konusundaki özgürlüklere karşı olmasıydı. Türk edebiyatınının, postmodernizmin ulusal bir varyantı olarak ortaya çıkışı hakkında da görüşler öne sürülebilmektedir. Türk postmodernizmi, bu edebî akımın Doğu ve Batı modelleri arasındaki orta pozisyonunu ve sentez hâlini temsil eder. Çalışmamızda, Azerbaycan, Rus ve Türk Edebiyatı'ndaki postmodern ögeler için karşılaştırmalı araştırma amaçlanmaktadır.

TURFAN BÖLGESİNDEKİ ESKİ UYGUR YER ADLARI

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2019, Sayı 47 · Sayfa: 149-175
Turfan toplumunun modern çağlar öncesindeki tarihsel analizininyapılabilmesi için, Turfan metinlerinde geçip herkesin üzerinde mutabıkkaldığı çeşitli dillerdeki yer adlarının tanımlanması vazgeçilmezdir. TarihîÇin kaynaklarına göre, MS 640 yılında, Tang Hanedanı tarafından işgaledildiğinde, Qu (麴) Ailesinin Goachang (高昌) Krallığı hâkimiyetindekiTurfan Havzası'nda "yirmi iki şehir" bulunmaktadır. Söz konusu "yirmiiki şehir"in adlarından sadece birkaç tanesi kronolojik olarak yazılmışolan Çin tarihleri ile Çince Turfan el yazmalarında olduğu gibidir. Turfanaraştırmacıları, bu şehirleri tanımlamak için, Çin kaynaklarındaki Mingve Qing hanedanlarına ait kayıtlarda geçen yer adlarıyla bugünkü Uygurkayıtlarında geçenleri karşılaştırarak bir dizi tarihî - coğrafik araştırmayürütmektedir. 9. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Turfan havzasındaBatı Uygur Krallığı'nın hâkimiyeti söz konusu idi. Eski Maniheist Uygurmetinlerinden birine göre, bu krallığın hâkimiyet alanında "Koço ulusununyirmi iki şehri" bulunmaktaydı. (koço ulus ikii otuz balık). Bölge13. yüzyılın ilk yarısında Cengiz'in Moğol İmparatorluğu'nun hâkimiyetialtına girdikten sonra, iduq-qut unvanlı Uygur kralı tarafından yönetilenşehirlerin sayısı bir zamanlar yirmi dört olarak anılmaktaydı. 9. - 14.yüzyıllar arasındaki eski Uygur metinlerinde bugünkü Uygur yer adlarınıtespit edebiliriz. Bu yazıda söz konusu şehirlerden, Çïqtïn, Puçang, Soim,Qongsïr (Qongḍsïr), Limçin, Singging (Singing), Nižüng (Nişüng ~ Lişüng),Nampï (Lampï) ve Yimşi (Yemşi) şehirleri incelenmiştir.