955 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
- Türk Dil Kurumu 955
Yazarlar
- Nail Tan 29
- Mustafa Öner 15
- İbrahim Dilek 7
- Sinan Güzel 7
- Âdem Terzi 6
Anahtar Kelimeler
- Abdullah Tukay 26
- Tatar edebiyatı 19
- Azerbaycan edebiyatı 14
- Türk 12
- Altay 11
- şiir 11
- Turkish 10
- Bahtiyar Vahabzade 9
- edebiyat 9
- literature 9
KLASIK ŞIIRDE TÜRK GÜZELI
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2018, Sayı 45 · Sayfa: 137-158
Özet
Klasik Türk şiirinde sevgilinin güzelliğine dair hususlar, genelde o güzellik unsuruyla benzerlik gösteren varlıklara nispet edilerek anlatılmaktadır. Belirli bir insana, topluluğa ait fiziksel yahut ruhsal niteliklerle bağ kurularak sevgilinin tasvir edilmesi, hatta Türk kelimesiyle anılması az rastlanan bir durumdur. Bir millete isim olan bu kelime "güçlü, zarif, güzel, sevgili" gibi anlamlara gelebilmektedir. Türk insanının özellikleri doğrultusunda kelimeye yüklenen bu anlamlardan "güzel" tabiri, bilhassa gözle irtibatlı olarak Arap, Fars ve Türk şiirinde kullanılmıştır. Bu çalışmada sevgilinin güzelliğini veya durumunu anlatmak için Türk kelimesine yer veren şairlerin bu ifadeye yaklaşımları üzerinde durulmuştur. Klasik şiirde söz konusu kavramın nasıl ele alındığını ortaya koymak maksadıyla yapılan bu çalışmada, belli başlı divanlar taranmış, kavramın geçtiği şiirlerden seçilen örnekler anlama dayalı şerh yöntemiyle değerlendirilmiştir. Klasik şiirle ilgili bir konunun ayrıntılı olarak öğrenilmesine katkı sağlayacağı umulan bu çalışmada, Türkçe şiirleri olan önemli isimlerin "Türk" kelimesi veya "Türk güzeli" ifadesine yükledikleri anlamın, çoğunlukla sevgilinin gözleri bağlamında şekillendiği sonucuna ulaşılmıştır.
KIRGIZCA SÖZLÜKLERIN SINIFLANDIRILMASI -I
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2018, Sayı 45 · Sayfa: 171-201
Özet
Günümüzde, dillerin başvuru kaynağı niteliğinde olan sözlükler üzerinde yüzlerce çalışma yapılmışsa da bu tür çalışmaların yetersiz olduğu bir gerçektir. Kıpçak grubunun Türk lehçelerinden biri olan Kırgızcanın yazı dili XX. yüzyılın ilk çeyreğinin sonlarında oluşmuştur. Ekim Devrimi'ne [24 Ekim 1917] kadar okuryazar Kırgızlar, Çağatayca kullanıyorlardı. Ekim Devrimi'nin ilk yıllarında okullarda eğitim dili Kazakça ve Tatarca idi. 1923 yılından itibaren ilk defa Kırgızca okul kitapları çıkarılmaya başlanmış, böylece Kırgızca resmî dil olarak kullanılmaya başlanmıştır. Kırgızistan'da bu alanda yapılacak çalışmaların ne kadar önemli olduğu açıkça ortadadır. Bu çalışmada Ekim Devrimi'nden günümüze dek hazırlanmış olan Kırgızca sözlükler incelenerek sınıflandırılmıştır: Bu sınıflandırmada açıklamalı sözlükler, diyalektolojik sözlükler, etimolojik sözlükler, ansiklopedik sözlükler, deyim sözlükleri, ters dizim sözlükleri, eş anlamlılar sözlüğü, zıt anlamlılar sözlüğü, sesteşler sözlüğü, özel isimler sözlüğü, yer adları sözlüğü, dil bilgisi sözlükleri, halk adları sözlüğü, alıntı kelimeler sözlükleri ile istatistik sözlükleri ele alınmıştır. Başka çalışmalarda Kırgızca sözlüklerin farklı sınıflandırmaları üzerinde durulacaktır.
ANADOLU VE ÖZBEK SAHASI NINNILERININ YAPIŞEKIL, KONU-İÇERIK VE İŞLEVI BAĞLAMINDA KARŞILAŞTIRILMASI ÜZERINE BIR DENEME
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2018, Sayı 45 · Sayfa: 239-254
Özet
Türk edebiyatının sözlü ürünlerinden biri olan ninni, geçmişten bugüne kadar değişik konu ve işlevlerle varlığını sürdürmüştür. Anne ile bebeğin en etkili iletişim yollarından biri olan ninni, gerek Anadolu gerekse çalışmamıza konu edindiğimiz Özbek sahasındaki bilim adamlarının ilgisini çekmiştir. Biz de, bu çalışmada öncelikle konu üzerine yapılmış çeşitli araştırmaları inceleyecek ve ilk olarak Anadolu sahasında ninni ile ilgili yapılan tanımlar ve araştırmacıların bu türle ilgili tasnifleri üzerinde duracağız. Daha sonra Özbeklerdeki ninni kavramı ve Özbeklerin sözlü geleneğinde ninnilerin yeri üzerine değerlendirmeler yaparak her iki sahadaki ninnileri; yapı-şekil, konu-içerik ve işlev bağlamında değerlendireceğiz. Çalışmamızın temel amacı, bugün her ne kadar birbirinden farklı coğrafyalarda yaşıyor olsalar da aynı kültürel belleğe sahip iki Türk boyunda var olan bu türün ortaklık ve benzerliklerini ortaya koymaktır.
KIRIM-TATAR SÖZ VARLIĞINDA BAZI EŞ ANLAMLI SIFATLARIN KULLANIMI ÜZERINE NOTLAR
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2018, Sayı 45 · Sayfa: 105-125
Özet
Bir dilde, birbirine eş anlamda birçok sözcüğün bulunması o dilin zenginliğini gösteren özelliklerdendir. Kırım-Tatar Türkçesinin sözlük yapısı (sözlüğü), ölmekte olan bir dil olmasına rağmen çok zengindir. Bu zenginlikler arasında da eş anlamlı sıfatların gücü, çokluğu göze çarpmaktadır. Çalışmamızda Kırım-Tatar söz varlığında sıfat olan sözler taranmış ve eş anlamlılık bakımından incelenerek bir söz hazinesi biriktirilmiştir. Elde edilen bu sözlerde eş anlamlılığın nasıl oluştuğuna dair inceleme yapılarak hangilerinin alıntı (ödünçleme) yoluyla, hangilerinin aynı kökenden morfolojik farkla oluştuğu açıklanmaya çalışılmıştır.
İSKEÇE İLI AĞIZLARININ TEMEL ÖZELLIKLERI
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2018, Sayı 45 · Sayfa: 223-237
Özet
İskeçe (Xanthi), Yunanistan'da Türk nüfusun yoğun bir şekilde yaşadığı illerden biridir. Rumeli ağızlarının Doğu Rumeli ağızları içerisinde kabul edilen İskeçe ilinin ağız özelliklerinin belirlenmesi doktora tezimizin konusunu oluşturmuştur. "İskeçe İli Ağızları (İnceleme-Metinler-Dizin)" başlıklı tezimiz kapsamında İskeçe'nin merkezinden ve köylerinden derlemeler yapılmıştır. Elde edilen malzemeye dayanılarak İskeçe ili ağızlarının ses, şekil ve cümle bilgisi özellikleri ortaya çıkarılmış; söz dizini oluşturulmuştur. Bu çalışmada; İskeçe ili hakkında bilgi verildikten sonra İskeçe ili ağızlarının temel özellikleri üzerinde durulacaktır. Böylelikle İskeçe ili ağızlarının Anadolu ve Rumeli ağızları içerisindeki yeri belirlenecektir. Ayrıca Kuzey (I. Bölge), Güney (II. Bölge) ve Merkez (III. Bölge) olarak belirlediğimiz üç temel ağız bölgesinin ayırıcı özellikleri, ağız bölgeleri haritasıyla desteklenerek anlatılacaktır.
ALTAY TÜRKLERINDE AVCILIKLA İLGILI PRATIKLER VE EFSANELERDEKI YERI
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2018, Sayı 45 · Sayfa: 255-267
Özet
Avlanma, Altay Türklerinin hayatında en eski dönemlerden beri önemli geçim kaynakları arasında yer almıştır. Altay Türklerinin doğadaki her unsuru canlı birer varlık olarak tasavvur etmeleri ve hayvanların, bulundukları dağa, taygaya, ormana ait olduklarını düşünmeleri, avcılıkla ilgili türlü pratiklerin oluşmasına yol açmıştır. Ava çıkmanın bir ritüel olarak gerçekleştirildiği Altay Türklerinde bu pratikler, ava çıkmadan önce başlamakta, avlanma esnasında ve sonrasında da devam etmektedir. Bunlardan bir kısmı, avcının yerine getirmesi gereken pratiklerken, bir kısmı da sakınması gereken davranışlar, yani yasaklardır. Avcı, ancak tüm bu pratikleri yerine getirdiği takdirde başarılı bir şekilde avlanabilmektedir. Makalemizde avcılıkla ilgili tüm bu pratikler, "Ava Çıkmadan Önce Uygulanan Pratikler", "Avlanma Esnasında Uygulanan Pratikler" ve "Avdan Sonra Uygulanan Pratikler" olarak üç başlık altında incelenecek, ardından avlanmanın efsanelerde nasıl yer aldığı hususuna değinilecektir
RUS ŞARKIYATÇILARININ FAALIYETLERI VE TATAR BASINI
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2018, Sayı 45 · Sayfa: 127-135
Özet
1910'lu yılların Tatar basınında dikkati çeken bir tema vardır. Bu, Rus Şarkiyatçılık ekolünün faaliyetleri, Rus Şarkiyatçıları hakkında enformasyon, tahlil, tenkit ve onlarla polemiktir. Bu temanın devamlı bir şekilde basının sayfalarında kullanılması ise hiç de tesadüfi değildir.
HAREMÜ’Ş-ŞERIFÜ’N-NEBEVI HATTATI ABDULLAH ZÜHDI’NIN KAHIRE’DE ÜMMÜ ABBAS PAŞA SEBILI VE MEKTEBINDEKI HAT SERGISI
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2018, Sayı 45 · Sayfa: 269-290
Özet
Bir Kuzey Afrika ülkesi olan Mısır, tarih boyunca birçok medeniyete yurtluk etmiştir. Bölgede yapılan Arkeolojik kazılardan çıkan sonuçlara göre, bilinen tarihi MÖ 5000 yıllarında kurulmuş Aşağı ve Yukarı Mısır Krallıkları ile başlamaktadır. Bunu Menes Hanedanlığı ve Pers hâkimiyeti takip etmektedir. Daha sonra Roma ve Bizanslıların eline geçen ülke 641 senesinde Amr b. As komutasındaki ordu tarafından fethedilerek İslam topraklarına dâhil edilmiştir. Sırasıyla Emeviler, Abbasiler, Tolunoğulları, İhşidoğulları, Fatımiler, Eyyubiler ve Memluklerin ardından 1517'de yöreyi fetheden Osmanlılar zamanında, dört yüz yılı aşkın bir zaman İstanbul'dan gönderilen valiler eliyle yönetilen Mısır'ın çeşitli yerleşim alanlarında, özellikle Kahire'de, Osmanlıların farklı yapı gruplarında çok sayıda örnekler verdiği ortadadır. Zaten bu tarih kapsamı içerisinde dikkatle incelemeler yapıldığı takdirde burada edebiyattan mimariye birçok eser tespit etmek mümkün olacaktır. Bu durumu açıkça ortaya koyan mimari anıtlardan birisi de Kahire'deki Saliba Caddesi'nde yer alan Ümmü Abbas Paşa Sebili ve Mektebi'dir. Bu yapıların üzerinde devrin ünlü hattatı Abdullah Zühdi tarafından yazılan ve istiflenen kitabeler ile bunların muhteviyatı bağlamında Mısır'daki Arap harfli yazıtların gelişimi, 'Mısır Hattatı' olarak anılan Abdullah Zühdi'nin bu süreçteki katkısı üzerinde durulmaya çalışılacaktır. Değerlendirme sonucunda Ümmü Abbas Paşa Sebili ve Mektebi'nin Mısır'daki Arap harfli yazıtların genel özelliklerini yansıtan âdeta bir sergi binası gibi algılandığı görülebilecektir.
ÜNYE ÇAMLIK FENERALTI MEZARLIĞI MEZAR TAŞLARI VE KITABELERI
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2018, Sayı 45 · Sayfa: 371-408
Özet
Gelenekler ve dönemin üslup özellikleri ile birlikte şekillenen mezar taşları, toplumun kendi öz değerlerini geleceğe taşıyan en önemli yazılı belgelerdir. Toplumlara ve kültürlere göre bu gelenek malzeme, bezeme ve biçim olarak değişiklik gösterse de ölen kişiyi kalıcı kılabilmek ve onun adına bir işaret koyabilmek hep en önemli amaç olmuştur. Mezar taşı kitabeleri, kültürel ve sanatsal özelliklerinin yanı sıra kabirde yatan kişinin mesleği, unvanı ve onun inanışıyla ilgili önemli verilerin elde edildiği edebi birer eser niteliğindedir. Taş ve mermer üzerine Osmanlıca yazılan mezar taşı kitabelerinin giriş cümleleri genellikle Arapça olarak yazılmıştır. Sülüs, talik gibi hatlarla farklı istiflerle, özel bir işçilikle özenle oluşturulan çerçeveler içerisine yazı kuşakları diyagonal veya düz satırlar hâlinde kazınmıştır. Kitabeler amacına uygun olarak Allaha yakarışla başlayarak, mezarda yatan kişinin kimlik bilgilerinin verildiği bunun yanı sıra ölüm sebepleri, hastalık, ayrılık, sevgi, hüzün gibi detayların da işlendiği önemli belgelerdir. Kısa ve yalın tutulan kitabeler ise ölünün kimlik bilgileri, ruhuna istenen dualar ve tarih ibaresi ile tamamlanmaktadır. Ayrıca kalıp şeklinde yazılan duaların yer aldığı kitabeler de bulunmaktadır. Bu çalışmada Ünye Çamlık Feneraltı Mezarlığında bulunan XVIII.-XX. yy. Osmanlı Dönemine ait mezar taşları detaylı bir şekilde incelenerek, birer belge olan kitabeler değerlendirilmiştir.
RIZE’DE BULUNAN OSMANLI DÖNEMI MEZAR TAŞLARINA GENEL BIR BAKIŞ
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2018, Sayı 45 · Sayfa: 291-344
Özet
Mezar taşları, maddi kültür varlıklarımız içerisinde önemli bir yere sahiptir. Orta Asya'dan bu yana yaşatılmaya devam eden mezar taşı yapma geleneği, Anadolu'da yaygın bir şekilde yer bulmuştur. Dönemsel ve bölgesel özellikler gösteren mezar taşlarının asıl kimliği Osmanlı Dönemi Mezar Taşları ile oluşmuştur. İstanbul başta olmak üzere, Anadolu'nun hemen hemen her ilinde oldukça zengin özellikler sergileyen Osmanlı Mezar Taşları bulunmaktadır. Rize ili de bunlardan birisidir ve burada Osmanlı Dönemi'ne ait çok sayıda mezar taşı bulunmaktadır. Şahsım tarafından gerçekleştirilen ve doktora tez konusu kapsamında belgelenen 1177 adet mezar taşından seçilen önemli örneklerden oluşan bu çalışmada, Rize il merkezi ve ilçelerinde bulunan Osmanlı Dönemi kadın ve erkek mezar taşlarından örnekler sunulmuştur. 18. yy.dan 20. yy.a uzanan bir zaman dilimini kapsayan örneklerde kitabe metinleri ve süsleme öğeleri farklı olan mezar taşları tercih edilmiş ve bu örnekler, özellikle sanat tarihi açısından incelenerek değerlendirilmiştir. Çalışmaya konu olan tüm mezar taşları; mezar tipi, mezar taşı formu, malzemesi, kitabesi, başlık türü, işleniş tekniği ve süsleme özellikleri bakımından detaylı bir şekilde incelenmiştir. Sonuç olarak, Anadolu'daki mezar taşı geleneğinin bir devamı olan, oldukça zengin ve farklı örneklerin tespit edildiği Rize'deki mezar taşlarının Türk-İslam mezar taşı geleneği içerisindeki yeri ve önemi belirlenmeye çalışılmıştır.