955 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

 Beḫtiyar Vahabzadenin Varlıġ Möhürü

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2011, Sayı 31 · Sayfa: 29-38
Makalede Bahtiyar Vahabzade 'nin ana dili olan Azerbaycan Türkçesine olan düşkünlüğü, ana dilinin bir halkın tarihî kimliğini muhafaza etmedeki rolü hakkında fikirleri ele alınmıştır I 986 'da Sovyetler Birliği Komünist Partisi 'nin Azerbaycan 'da eğitimi tamamen Rusçaya çevirme teşebbüsü karşısında, Bahtiyar Vahabzade'nin neredeyse tek başına, bütün tehlikeleri göze alarak gösterdiği tepki ve bu teşebbüsü engellemesi açıklanmıştır

BAHTİYAR VAHABZADE: HAYATI, ESERLERİ, TÜRKİYE’DE TANINMASI

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2011, Sayı 31 · Sayfa: 11-22
Makalede Bahtiyar Vahabzade'nin biyografisi ana hatlarıyla özetlenmiş, bazı eserlerini hangi şartlar altında, nasıl yazdığı, özellikle milliyetçilik düşüncelerinin eserlerine ne şekilde yansıdığı tahlil edilmiş ve Türkiye'de ne zaman, hangi eserlerinin neşriyle tanındığı, eserlerinin Türkiye'de nasıl yorumlandığı üzerinde durulmuştur

 Veten Torpağına Azadlıġ Toĥumu Eken Şair

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2011, Sayı 31 · Sayfa: 23-28
Makalede Bahtiyar Vahabzade'nin hayatından ve Azerbaycan edebiyatındaki konumundan söz edildikten sonra onun şiirlerinde vatan ve millet sevgisini işlemekle tanınan bir şair olduğu vurgulanmaktadır

 Bahtiyar Vahabzade’nin Şiirinde Millet, Vatan ve Dil

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2011, Sayı 31 · Sayfa: 63-74
Bahtiyar Vahabzade, Azerbaycan edebiyatının son dönemlerde yetiştirdiği en önemli şairlerden biridir. Şiirlerinde sade bir söyleyişi tercih eden şair, vatan, millet ve dil gibi konuları sıklıkla işlemiştir. Sovyetler Birliği döneminde bu konuları işleyerek Azeri Türklerinin millî bilincini güçlendirmeye çalışmıştır. Bu nedenlerden dolayı Vahabzade, Azerbaycan'ın millî şairidir

 B. Vahabzadeni “Çetin Addım” Atmağa Ne Vadar Étdi?.. (Ustad Şairin Son Günleri ve Son Şé’rleri)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2011, Sayı 31 · Sayfa: 39-47
[adını sokağa] vérmişdiler. "Hele unudulmamışam, - déyirdi, - ömrümü faydasız kéçirmemişem." "Özümüzü kesen Şılınc" dramının Ankara ve İstanbul téatrlarında tamaşaya Şoyulmasını arzulayırdı. İardaş ölkenin Bakı Böyük élçisi Hülusi Kılınca mektubla müraciet étmişdi. Türkiyenin medeniyyet bakanlığından ḫoş ḫeberi yénice almışdıŞ: tamaşa baş tutacaŞdı. "Birlikde gédib baḫarıŞ " - déye sévincini gizletmemişdi şair. Bir de heyatının son günlerinde iki eserinin Akadémik Z. Eliyévanın itkisinden tesirlenerek [vefatından etkilenerek] yazdığı "Mersiye-rékviyem" ve Türkiyede Süléyman Demirele hesr étdiyi "Süleyman" şé'rlerinin külliyata salınmasını isteyirdi

 Ön Söz

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2011, Sayı 31
tanıtmaya ve sevdirmeye vesile olması düşünülmüştür. Sağlığında (hatta Sovyet döneminde de) Türkiye Türkleriyle Azerbaycan Türkleri arasında kardeşlik duygularının güçlenmesi, güvenlik ve iş birliğinin geliştirilmesi için büyük fedakârlık ve yoğun çaba harcamış olan Bahtiyar Vahabzade'ye karşı şükran borcumuzu, bir özel sayıyla ödeyemeyeceğimizin bilincindeyiz. Özellikle genç okuyucularımıza Türk dünyasının bu büyük fikir ve sanat adamını tanıtmada yardımcı olabilirsek, kendimizi mutlu hissedeceğiz

 İstiġlal Şairi (Ḫelil Rza Ulutürk)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2011, Sayı 31
Belelikle de, Helilin amal ve egide bötüvlüyü [hareket ve inanç bütünlüğü] onun şehsiyyet bötüvlüyünün temel daşıdır. Bu ise onun şebsiyyeti ve amalı garşısında secdeye layigdir

 Şair Beḫtiyar Vahabzadenin Vefatından Iki İl Kéçdi: Héyif..

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2011, Sayı 31 · Sayfa: 157-161
Bir ne'çe aydan sonra şair te'le'fon danışığı zamanı bildirdi ki, onun Şekiden Milli Meclisin de'putatlığına namizedliyi ireli sürülmüş, ge'ydiyyatdan ke'çmiş [kaydını yaptırmış] ve indi seçicilerle görüşü olmalıdır. R. Gafarlınm da onunla Şekiye gedeceyini bildiren şair menim de bu seferde onu müşayiet etmeyimi [ona arkadaşlık etmemi] arzuladığını söyledi. Ertesi gün - 2000-ci il oktyabr ayınm 27-de Bakı - Şamahı - İsmayıllı - Şeki marşrutu ile [güzergâhıyla] seher te'zden yola düşdük [çıktık]. B. Vahabzadenin meşhur zurnaçı E. Şekilinin ifasına böyük marağmı nezere alarağ senetkarm audioyazıları [Video kayıtları] olan kassetleri, hemçinin [aynı şekilde] bir müddet evvel respublika radiosunun birinci programında "He'yire ğenşer" [Hayra karşı] halğ yaradıcılığı programında menim terefımden hazırlanarag éŞre getmiş [yayımlanmış] ve'rilişin audioyazısını götürmüşdüm [Video kaydını almıştım]. Yolda Elefserin diger lent yazıları [bantları] ile beraber hemin lent yazısına [o bant kaydına] da gulağ asdığ, ve'riliş [program] şairin meşhur zumaçıya hesr e'tdiyi "Gara zurna" şe'iri ile başa çatırdı. Şair memnunluğ ifade eden sözler dedi ve teşekkürünü bildirdi. Gobustan - Şamahı yolunun sağ terefmde tenha türk zabitinin gebrine çatmamış [gelmeden] avtomobili sahlamağı hahiş etdi [otomobili durdurmayı rica etti]. Biz onunla avtomobilden düşerek [inerek] türk zabitinin gebrini ziyaret e'tdik. Şairin esebi veziyyeti [asabmın bozukluğu] aydın se'zilirdi: "Ahı [pekiyi] niye indiyedek bu löVheni ğoymayıblar [levhayı koymamışlar]. Bes meni inandırdılar ki, bir neçe güne hazır olacağ". - de'yerek var-gel edirdi [o yana bu yana gidip geliyordu]. Maşına mindik. O, yene esebilikle [kızgınlıkla] bildirdi ki, löVheni yerine goydurmamış [koydurınadan] he'ç yere ge'tmeyecek. Şamahı şeher İcra Hakiıniyyetine1 sürmeyi tapşırdı. İcra Başçısmın yanına tek getdi. Héyli müddet keçdikden sonra Başçı ile birge ğayıtdılar, iki maşma minerek Ğobustanın İcra Hakiıniyyeti Başçmın da iştirak

 Türk Dünyasının Millî-Manevi Değerleri ve Bahtiyar Vahabzade

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2011, Sayı 31 · Sayfa: 101-129
Bahtiyar Vahabzade, kendine özgü poetik üslubu ve şiir serüveni olan, millî-manevi değerleri bayrak edinen, onları yüceltip farklı bakış açılarından değerlendiren şairlerimizdendir. B. Vahabzade şiiri, halkın yazgısında izler bırakan toplumsal-siyasi olayları poetik bir şekilde yansıtan ayna gibidir. Vahabzade yaratıcılığı, orta ve yakın tarihimizin en hassas barometresi niteliğindedir. Onun şiirine yansıyan toplumsal gerçekler, şairin açık münasebeti ile ilgi çekmektedir. Şairin çeşitli ruh hâllerini yansıtan bu münasebetlerin ortak özelliği ise yazarının samimiyeti, yüksek vatandaşlık duyarlılığıdır. Şair yurdu, yurttaşı nasıl sevdiğini söylemekle yetinmeyip onları nasıl sevmek gerektiğini de ifade eder.Bahtiyar Vahabzade bir "ana dili şairi"dir. Dilinin taassubunu en cesaretli şekilde çekmekle kalmayıp onu en iyi kullananlardan da biridir. Şairin, millî musiki, tarih, ahlak, psikoloji, edebiyat, kültür meselelerindeki konumu, örnek alınacak duyarlı bir vatandaş konumudur. B. Vahabzade hayatının çoğunu Sovyetler Birliği döneminde yaşamışsa da bir Sovyet şairi olmamış, parti siparişi ile eser yazmamış, resmî edebiyat anlayışı olan "sosyalizm realizmi"ne uymamıştır. Vahabzade, rejim karşısındaki soylu duruşu ile örnek aydınlardan biri olmuş, Türk dünyasının meselelerini de kendi meselesi bilerek onların çözümü yolunda çaba harcamıştır. Biz bu yazımızda Vahabzadenin tarih, musiki, dil, edebiyat konularındaki tutumu; millî şiir ölçümüz olan hece vezninde yazdığı şiirler ve epik manzumeler üzerinde durup şairin, frazeolojik dil hazinemize kazandırdığı değerlerden söz edeceğiz

 Hakikati, Hakikati ve Yalnız Hakikati Yazmak

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2011, Sayı 31 · Sayfa: 153-155
Azerbaycan gibi memleketlerde ordunun, topun, tüfeğin yerini şairlerin şiirleri, âşıkların sazları alıyor. Bahtiyar Vahabzade bu hakikati Sovyet dönemi Azerbaycan şiirine getiren ilk şairlerden biri idi. Ne yazık ki Sovyet döneminde Azerbaycan edebiyatı görünmez ellerle sanatın ana yolundan uzaklaştırılmıştı. Edebiyatın konuları da değişmişti, bu konuları bazen bilerek, bazen de körü körüne edebiyata yansıtan bir yazarlar ordusu oluşturulmuştu. Edebî şablon böyleydi, ya bu şablona boyun eğmeli, ya da hayatın azaplı köşesinde ömür çürütmeli idin. Oysa ki başka örnek aramaya da gerek yok, tarihte şairliğin feneri Nesimî örneği vardı. "Hak benim", deyip "enelhak" söyleyen ve her ne olursa olsun yalnız hakikati, hakikati ve hakikati savunan ve bu uğurda ölüme giden bir şairden sonra ilhamını Hak'tan alan hangi şair uyduruk bir başka şablona boyun eğerdi? Ama ne yazık ki bu uyduruk şablona uyanlar istemediğin kadardı. Demek oluyor ki Bahtiyar Vahabzade geçen asrın altmışlı yıllarında Nesimî ananesini yeniden yaşatan, hakikati, hakikati ve yalnız hakikati dile getiren ilk şairlerden biri idi. Bu tekliği de ona çok pahalıya mal olmuştu. Vatanın ikiye bölünmüşlüğünü gün ışığına çıkaran "Gülüstan" şiirinden sonra başına ne çoraplar örüldüğünü iyi hatırlıyorum. İki sene işsiz kaldığı, eserlerine yayın yasağı konduğu yıllarda o, gerçek şair metaneti gösterdi. Ne idi şairin günahı, hakikati söylemek, vatanının ikiye parçalanmışlığını dile getirmek