955 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Dil Kurumu
  • Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Sibirya Halklarının Çalgı Aletleri

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 52 · Sayfa: 489-514 · DOI: 10.24155/tdk.2021.193
Bu çalışmada Sibirya halklarının çalgı aletleri konu edinilmekte, dinî ritüellerde kullanılan çalgı aletleri ise çalışma çerçevesinin dışında tutulmaktadır. Özellikle Sibirya'nın Türk halkları Altaylılar, Hakaslar, Tuvalar, Yakutlar ve diğer Türk halklarının çalgı aletlerine ait sıra dışı ve ilgi çekici bilgiler yer almaktadır. Türk destan geleneğinde farklı türlerdeki çalgı aletleri önemlidir. Günümüzde Sibirya'nın Türk halkları ve diğer komşu halkların modern müzik icraları ve orkestralarında kullanılan birçok enstrümanın atası (prototip) sayılan çalgı aletlerinin orijinallerine dair bilgiler herkesin ilgisini çekecektir. Çalgı aletleri telli, üflemeli, vurmalı ve kendi kendine ses çıkaranlar gibi yapılış ve icra tarzlarına göre birkaç gruba ayrılmaktadır; ayrıca her grup da kendi içinde icra yöntemi bakımından farklılık göstermektedir: örneğin, telli bir çalgı aleti yay ile pizzicato, yani teller parmakla çekilerek ya da şelpe tarzı olarak bilinen parmakla sadece tele dokunarak çalınabilmektedir. Üflemeli çalgılarda da havayı çalgı aletine üfleyerek veya tam tersi icracının havayı kendi içine çekmesi şeklinde farklı icra tarzları görülmektedir. İcra bağlamlarına göre de bazı farklılıklar görülmektedir, örneğin kimi çalgı aletlerinin bayram kutlamalarında, kimilerinin sıradan vakitlerde, kimilerinin ise avlarda hayvanların seslerini taklit etmek amacıyla kullanıldığı; bazılarının ancak usta icracılar tarafından, bazılarının ise herkes tarafından çalınabildiği; epik türkülerin (destanların) anlatılmasında çalgı aletinin melodisinin eşlik ettiği, kimi zamanda sözsüz olmak üzere sadece çalgı aletinin melodisinin dinlendiği görülmektedir. Çalgı aletleri yapıldıkları malzemeler ve yapılış yöntemleri, kendilerine has özellikleri, icra tarzları ve bağlamları, akort yöntemleri ve çıkardıkları sesler bakımından incelenmekte, Sibirya'nın Türk halkları ve diğer komşu halkların çalgı aletlerinin birbirleri ile taşıdıkları ortak özellikler de ele alınmaktadır. Bazı çalgı aletlerinin ses kalitesinin ve icra alanlarının iyileştirilmesine yönelik çalışmalar yapıldığı, ender rastlanan aletlerin ise en kısa sürede detaylı şekilde ses kayıtlarının alınması ve özelliklerinin tespit edilmesinin gerekliliği vurgulanmıştır.

Rus Asıllı Fransız Yazar Lidiya Paşkova'nın Seyahatnamelerinde Osmanlı Eyaletlerindeki Kadın ve Erkek İmajı

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 52 · Sayfa: 385-402 · DOI: 10.24155/tdk.2021.189
Mevzubahis çalışmamız Rus asıllı Fransız gazeteci-yazar ve gezgin Lidiya Paşkova'nın eserlerinin analizini ihtiva etmektedir. Paşkova'nın zengin edebî mirasında; özellikle de Osmanlı eyaletlerine yaptığı geziler esnasında kaleme aldığı seyahatnamelerinde, bu bölgelerde yaşayan toplumların genel yapısının yanı sıra, kadın ve erkek imajı da detaylı bir biçimde tasvir edilmektedir. Modernleşme sürecine girmeye çalışan Müslüman Doğu halklarının o dönemin kadın bir yazarının bakış açısı ile tasviri, ilgili eyaletlerin toplumsal yapılarında meydana gelen değişimlerin de ayrıntılı bir biçimde değerlendirilmesine olanak tanımaktadır. Bununla birlikte Lidiya Paşkova'nın yazdığı eserler, dönemin aydın kadınlarının gerçekleştirdikleri seyahatlerden edindikleri izlenim ve tecrübeler ışığında kendi entelektüel kimliklerini hangi temelde inşa ettiklerini, günlük hayata istinaden kullandıkları davranış ve anlatı kalıplarını ve Ortadoğu başta olmak üzere; seyahat ettikleri farklı coğrafyaları nasıl anlattıklarını kavramamızı da sağlamaktadır. Gezileri esnasında farklı insanlarla tanışmak için özel bir çaba sarf eden Paşkova, söz konusu tanışma süreçlerinden elde ettiği izlenimleri de okurlarına aktarmıştır. Öte yandan, büyük hayranlık duyduğu güçlü Doğulu erkek imajının etkisiyle kaleme aldığı eserlerinde Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan erkek toplumunun genel bir portresini de oluşturmaya gayret etmiştir. Yine Osmanlı eyaletlerinde ikamet eden farklı sosyal sınıflara, dinlere ve etnik kökenlere mensup kadın ve erkeklerin aralarındaki fiziki ve davranışsal farklılıkların yanı sıra, kültürler arası evlilikler de yazarın üzerinde hassasiyetle durduğu bir başka önemli detay olarak karşımıza çıkmaktadır.

Türkiye’de Ali Şir Nevâyî Çalışmaları

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 52 · Sayfa: 403-442 · DOI: 10.24155/tdk.2021.190
Henüz hayattayken eserleri Türk ülkelerine dağılan, sevilerek okunan, şiirlerine nazireler yazılan, eserlerinin okunup anlaşılması için sözlükler hazırlanan Nevâyî, on altıncı yüzyıldan bugüne aynı ilgiyi görmüş bir kişidir. Onun bu kadar ilgiye mazhar olmasının sebebi, pek çok alanla ilgili olarak bıraktığı eserler ve yaşarken yapmış olduğu faaliyetler, bilimin ve sanatın değişik alanlarında yetiştirmiş olduğu kişiler, bu kişilerin ortaya koyduğu eserlerdir. Nevâyî'nin Osmanlı şairleri üzerindeki etkisi çeşitli çalışmalara konu olmuş, bilim adamları konuyu çeşitli yönleriyle ele alıp değerlendirmişlerdir. Bu çalışmada Türkiye'de Ali Şir Nevâyî ve eserleri üzerine yapılan çalışmalar çeşitli başlıklar altında toplanmış ve bu çalışmaların künyeleri verilmiştir. Çalışmalar; yüksek lisans ve doktora tezleri, makaleler, lehçelerden aktarma makaleler, yabancı dillerden çeviri makaleler, bildiriler, kitaplar ve çeviri kitaplar başlıkları altında tasnif edilip alfabetik olarak sıralandı. Çalışmalara göz atıldığında tezlerin, bir ikisi dışında dil ve edebiyat alanıyla ilgili olduğu, daha çok metin üzerinde dil çalışması yapıldığı görülür. Makalelerde ve bildirilerde Ali Şir Nevâyî'nin eserlerinin oldukça değişik yönlerden değerlendirilmeye, ayrıca kişilik özellikleriyle ve dönemiyle ilgili tespitler yapılmaya çalışıldığı dikkat çeker. Metin yayını olarak değerlendirebileceğimiz kitap yayınlarının bir kısmı, yapılan yüksek lisans ve doktora tezlerinin yayımlanmış biçimidir. Bu yayınlarda Ali Şir Nevâyî hakkında kısa bilgi veren genel bir girişin dışında bir bilgi ya da metnin Türkiye Türkçesine aktarması, sözlüğü ya da dizini yer almaz. Divanlar ve mesnevilerle ilgili yayınların çoğu yalnızca metnin çeviri yazılı aktarmasıdır. Diğer bazı yayınlarda çeviri yazılı metin, metnin Türkiye Türkçesine aktarması, dizin ve sözlük ile tıpkıbasım yer alır. Genel okuyucuya hitap eden yalnızca aktarmadan oluşan metin yayını ise bir iki eserle sınırlı kalmıştır.

Bağımsızlık Sonrası Çıkarılan Yasa ve Kanunlar Çerçevesinde Kırgız Türkçesinin Durumu

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 52 · Sayfa: 465-488 · DOI: 10.24155/tdk.2021.192
Kırgızistan Cumhuriyeti, 31 Ağustos 1991 tarihinde bağımsızlığını ilan ettikten sonra, hızlı bir şekilde, Kırgız dilinin kullanım alanının yaygınlaşması için çalışmalar başlatılmıştır. İlk yıllarda ülkede başta Ruslar olmak üzere pek çok etnik grubun bulunmasından dolayı bu çalışmalar pek başarılı olamamıştır. Otuz yıllık süreç göz önünde bulundurulduğunda, Kırgız dili kullanım açısından ilk yıllara oranla oldukça gelişim göstermiştir. Günümüzde, Kırgızcanın bilim, eğitim, basın-yayın dili vb. birçok alanda yaygın kullanımını görmek mümkündür. Dil kullanımının yaygınlaşması zaman alır. Kırgızca kullanımının yaygınlaşma süreci devam etmektedir. Bu süreçte Kırgızistan Parlamentosu tarafından çıkarılan yasa ve kanunların etkisinin yanı sıra, millî birlik ve beraberliğin, halkın kültürel değerlerine ve diline sahip çıkmasının etkisi de azımsanmayacak kadar çoktur. Çalışmada Kırgızistan'da, Sovyetler Birliği zamanında Kırgızcanın durumuyla ilgili giriş mahiyetinde bilgi verilmiştir. Kırgızistan Cumhuriyeti'nin bağımsızlığıyla birlikte yasa ve kanunlar çerçevesinde günümüze kadar Kırgız dilini geliştirme ve yaygınlaştırma, devlet dili ve resmî dil yapma çabaları anlatılmıştır. Kırgız dilinin gelişmesine katkı yapan kurum ve kuruşlar hakkında bilgi verilmiştir. Günümüzde Kırgız dilinin kullanım alanının genişletilmesiyle ilgili güncel sorunlardan bahsedilerek çeşitli çözüm önerileri sunulmaya çalışılmıştır. Sonuç ve öneriler bölümünde Kırgız dilinin bugünkü durumu ve kullanım alanı, dilin hak ettiği değeri alması için hem devlet hem de bireysel olarak yapılması gerekenler özetlenmiştir.

O’zbek Tilida Reklamalar

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 52 · Sayfa: 443-464 · DOI: 10.24155/tdk.2021.191
Reklama sohasi yagona fan ob'ekti emas, iqtisodiyot, lingvistika, psixologiya, sotsiologiya kabi bir nechta soha egalari tomonidan o'rganilgan va unga turli xil ta'riflar berilgan. Maqolada ana shu ta'riflar o'rganib chiqilgan va mualliflar ta'rifi tavsiya qilingan. Reklamaning kelib chiqishi, tadriji va zamonaviy muloqot jarayonidagi o'rni borasida ham fikrlar bildirilgan. Reklama O'zbek muloqot diskursida deyarli yangi hodisa hisoblanadi. O'zbeklar urf-odati va muloqot an'analariga mos keluvchi reklamalar yaratish ustida endigina ish olib borilmoqda. Reklama mahsulotining bozor iqtisodiyotidagi o'rnini belgilashda va shunga ko'ra namoyish turini tanlashda buyurtmachi tomonidan tayyor mahsulotning har qanday tomonini haqida ma'lumot berish va iste'mol qatlamini aniqlab olish talab etiladi. Shu va shu kabi qoidalarni ishlab chiqishda har qanday takliflar qabul qilinishi, ijtimoiy diaxron va sinxron holatlar natijasida jamiyatning dunyoqarashi o'zgarishi sari reklama sohasini dunyo reklamachilari doirasida tasniflash muammosiga doir ko'plab bahslar davom etaveradi turadi va hozirgi kungacha reklamaning yagona tasnifi tan olinmaydi. Ommaviy madaniyat inson ongini manipulyatsiya qiladi. Maqolada ommaviy madaniyatning reklama orqali kirib kelish jarayoni tahlil etilgan.

Türkmenistan Çocuk Edebiyatı (Dönemler-Temsilcileri-Türler)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 52 · Sayfa: 515-520 · DOI: 10.24155/tdk.2021.194
Türk dünyası edebiyatı sözlü ve yazılı kaynaklar bakımından oldukça zengindir. Bu zenginliğin bir dalı olan çocuk edebiyatı bünyesinde hem halk edebiyatı hem de çağdaş türleri barındırmaktadır. Sağlam, eserinde Türkmen çocuk edebiyatının da bu durumuna dikkat çekmiştir. Söz konusu çocuk edebiyatı olunca bir diğer önemli husus ise bu eserin 2020 yılı içerisinde yayımlanmış olmasıdır. Nitekim Türkiye Büyük Millet Meclisinin açıldığı ve halkın egemenliğinin ilan edildiği 23 Nisan 1920 yılının üzerinden 100 yıl geçmiştir. Gazi Meclisin açıldığı günü milletin geleceği olan tüm dünya çocuklarına ithaf eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk, çocuklara duyduğu güven ve sevgisini bu şekilde ortaya koymuştur. Bu bağlamda Sağlam'ın ortaya koyduğu bu eser hem 23 Nisan sebebiyle hem de içerisinde barındırdığı Türkmenistan çocuk edebiyatının dönemleri, temsilcileri ve türlerinin ayrıntılı açıklamalarıyla bir kat daha önem arz etmektedir. Türkmenistan edebiyatı alanında Türkmen şiiri, Azadı, Mahtumkulu vb. şahsiyetler üzerine pek çok çalışma kaleme alan Sağlam, eseri oluştururken 200 civarı çocuk şiirinden faydalanmıştır. Yöntem ve kapsamın yer aldığı giriş bölümüyle başlayan eser, bünyesinde üç bölüm, sonuç ve örnek metinleri barındırmaktadır.

Äbiş Älemi / Mir Abişa: Äbiş Kekilbayev Ansiklopedisi I-II

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 52 · Sayfa: 521-530 · DOI: 10.24155/tdk.2021.195
Modern Kazak edebiyatının gelişimine katkı sunan yazarlardan biri 2015 yılında vefat eden devlet adamı, şair ve yazar Äbiş Kekilbayev'dir. Edebî yolculuğuna Sovyet rejiminin hâkim olduğu yıllarda başlayan yazar, Kazakistan'ın bağımsızlığını kazandığı dönemlerde de kalem oynatmıştır. Edebiyatın şiir, öykü, roman, tiyatro, eleştiri gibi birçok alanında eserler vermiş olan yazarla ilgili Kazakistan'da yayımlanan iki ciltlik Äbiş Älemi / Mir Abişa: Äbiş Kekilbayev Ansiklopedisi bu yazının kaleme alınış sebebidir.

Azerbaycan Alfabesinin Tarihî Gelişim Süreci: Arap Alfabesinden Latin Alfabesine Geçiş Sürecinde Azerbaycan Basını (Yeni Yol, Yeni Fikir, Işık Yol Gazeteleri)

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 35-60 · DOI: 10.24155/tdk.2021.156
Bu çalışmada henüz her yönüyle incelenmemiş olan Azerbaycan alfabesinin tarihî gelişim sürecini ve Arap alfabesinden Latin alfabesine geçiş sürecinde Azerbaycan basını ele alınmıştır. Müslüman Türkler arasında ilk defa Arap alfabesinden Latin alfabesine geçiş yapan Azerbaycan Türkleri, Türk dünyasında Latin alfabesinin benimsenmesinin öncüsü olmuştur. Bu zamana kadar ancak genel çerçevede değerlendirilmiş olan Azerbaycan basınının bu süreçte oynadığı role ışık tutacak şekilde 1922-1929 döneminin yakından bir değerlendirmesini yapmak çalışmamızın hedefini oluşturmuştur. Çalışmanın yapılmasında esas amaç 1922 yılına kadar Azerbaycan'daki alfabe sorununu tespit etmek, 1922-1929 yılları arası Azerbaycan basın kaynaklarından yola çıkılarak Arap alfabesinden Latin alfabesine geçiş sürecini değerlendirmek ve bu geçiş sürecinde Azerbaycan basınının faaliyetini araştırmaktan ibarettir. Bunlara paralel olarak Kafkasya'da (Türklerin yaşadığı bölgelerde) ve Türk dünyasında Arap alfabesinden Latin alfabesine geçiş ve ortak alfabe sorunu incelenmiştir. Çalışmada genellikle, 1922-1929 yılları arası Azerbaycan'da basılan dergi ve gazetelerden başlıca Yeni Yol, Işık Yol ve Yeni Fikir gazeteleri kaynak alınıp taranmıştır. Bu gazeteler amaçları, dil özellikleri, faaliyetleri bakımından değerlendirilmiştir. 19. yüzyıl sonlarında başlayıp 20. yüzyılda ivme kazanan siyasal, toplumsal ve kültürel gelişmelerin çalkantılı bir yer ve döneminde yer alan alfabe değişikliği içinde Azerbaycan basını, bu değişimden etkilenen ve aynı zamanda bu değişim sürecini etkileyip hızlandıran bir etken olmuştur.

Bir Dil Üç Alfabe: 20. Yüzyılın Başından Günümüze Uygur Türklerinin Kullandığı Alfabeler

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 11-34 · DOI: 10.24155/tdk.2021.155
20. yüzyılda Türkistan coğrafyasında alfabe; siyasal otorite tarafından yön verilmiş, modernleşme ve ilerleme söylemleriyle sunulmuş, değiştirilmiş ancak kültürel asimilasyon sisteminin önemli bir aracı olarak kullanılmış bir olgudur. Batı Türkistan'da varlığını sürdüren ve hatırı sayılır nüfusa sahip olan Uygur Türkleri, SSCB'nin istila ettiği Türk halklarına uyguladığı alfabe politikası ve sonuçları bağlamında, genel olarak diğer Türk kökenli soydaşlarıyla aynı kaderi paylaşmışlardır. Doğu Türkistan'daki Uygur Türkleri ise bağlı bulunduğu ülke olan Çin'in siyasi ve sosyal koşulları çerçevesinde alfabe kullanmıştır. 20. yüzyılda Uygur Türkleri Uygur-Arap, Uygur-Kiril ve Uygur- Latin alfabesi kullanmıştır. Uygur Türklerinin Çağdaş Uygur Türkçesi için, aynı zaman diliminde farklı alfabeler kullanmasında ve sıklıkla alfabe değiştirmesinde, Uygur Türklerini idare eden devletlerin izlediği politikalar etkili olmuştur. Günümüzde Doğu Türkistan'daki Uygur Türkleri Uygur-Arap alfabesinin yanı sıra gayriresmî olarak Uygur- Latin alfabesini de kullanmaktadır. Batı Türkistan'daki Uygur Türkleri, Uygur-Kiril alfabesi ile beraber gayriresmî olarak Uygur-Arap alfabesi kullanmaktadır. Türkiye başta olmak üzere Müslüman coğrafyasında ve Batı'da yaşayan Uygur Türklerinin ise yaygın olarak Uygur-Arap alfabesi kullanırken Uygur-Latin alfabesini de kullandığı bilinmektedir. Bu çalışmanın amacı, 20. yüzyılın başından günümüze kadar olan süreçte Uygur Türklerinin kullandığı alfabeleri nitel araştırma yöntemiyle irdeleyerek, sıklıkla alfabe değiştir(t)menin sürecini ve nedenlerini ortaya koymaktır. Ayrıca Uygur Türklerinin günümüzde çözüm bekleyen sorunlarından biri olan alfabe meselesine dikkat çekmektir.

Ölüm Hükmü Romanında Kronotop Kavramı Bağlamında Karşılaşma Mekânları

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 195-242 · DOI: 10.24155/tdk.2021.164
Çağdaş Azerbaycan edebiyatının önemli yazarlarından Elçin Efendiyev'in Ölüm Hükmü romanı karşılaşma mekânları aracılığıyla ortaya çıkan zamansal çakışmaların yoğunluğu bakımından oldukça dikkat çekici bir eserdir. Birbirinden çok farklı karakterlerin buluşmasına imkân veren belirgin zaman-uzamlar, bir yandan romanın biçimsel yapısını kavşak noktaları üzerine kurup olay örgüsünü karakterlerin karşılaşma anlarına bağlı olarak inşa ederken, diğer yandan geçmiş yaşamların aktarılması ve güncel yaşama taşınması yoluyla zamanın hem bütün anlarının birbiri ile ilişki içinde bir süreç olduğuna hem de döngüsel biçimde kendini tekrar ettiğine vurgu yapılmasını sağlar. Anlatımın geçmiş ve şimdi arasında gidip gelinerek alternance (nöbetleşme) tekniğine dayandırıldığı eserde epizotik, dağınık metin görüntüsü içinde insan doğası ve tarihsellikle bağlantılı bir anlamsal bütünlük mevcuttur. Geçmiş, şimdi ve gelecek arasında diyalektik bir ilişkiyi görünür kılan dikey geçişlerin bolca bulunduğu romanda farklı zamanlar arasındaki çok yönlü diyalog, bütün sahnelerin aynı düzlemde buluşmasını sağlayan karşılaşma anları doğurmaktadır. Sovyet döneminin farklı yönlerini değerlendirmeye olanak tanıyan, yaşamları birbirine organik şekilde bağlı olmayıp rastlantısal olarak belli noktalarda kesişen ve yaşadıkları trajediye rağmen karikatürize edilmeye oldukça uygun renkli kişilerle ve bunların söylemleriyle sağlanan karnaval atmosferi ve türsel çok seslilik oldukça belirgindir. Ölüm Hükmü romanının bahsedilen özellikleri nedeniyle Mikhail Bakhtin'in karnaval teorisi, diyaloji, polifoni ve kronotop kavramları bakımından roman inceleme yöntemleriyle analiz edildiği bu makalenin amacı romanın anlattığı ve yazıldığı zamana bağlı olarak belirginleşen türsel özelliklerini kronotopları bakımından tarihsel bağlamla ilişkilendirerek yorumlamak ve Bakhtin'in çok önemli tespitler yaptığı tür incelemeleri çerçevesinde Türk edebiyatına katkıda bulunmaktır.