34 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
Anahtar Kelimeler
- İzmir 33
- Milli Mücadele 4
- Smyrna 4
- Izmir 3
- İşgal 3
- Yunan İşgali 3
- 1923 2
- Greek Occupation 2
- İzmir Basını 2
- İzmir Press 2
OSMANLI HALICILIĞININ I. DÜNYA SAVAŞI YILLARINDAKİ DURUMUNA DAİR RAPOR
Arış · 2024, Sayı 24 · Sayfa: 66-85 · DOI: 10.32704/akmbaris.2024.192.
Özet
Tam Metin
Bu çalışma, İzmir Mıntıkası İktisat Müdüriyeti tarafından hazırlanan bir rapor çerçevesinde Osmanlı halıcılığının I. Dünya Savaşı yıllarındaki durumunu ele almaktadır. Halıcılığa dair on altı sayfalık bu rapor 14 Nisan 1917 tarihli olup vilayet makamına ve Ticaret ve Ziraat Nezaretine sunulmak üzere hazırlanmıştır. Raporda Osmanlı halıcılığının mevcut durumu, Osmanlı’daki büyük halıcılık merkezleri, Osmanlı halılarının kalite bakımından sınıflandırılması, Osmanlı halılarının İran halıları karşısındaki vaziyeti, Osmanlı halılarında kullanılan boyalar, halıların ticari değeri, halıların imal şekli, halı imalindeki ücretler ve halıcılığın memleket için faydaları üzerinde durulmuştur. Raporda ayrıca Şark Halı Kumpanyası’nın kuruluşu, çeşitli şehirlerde örgütlenmesi ve çalışma şekli, Osmanlı siyasi ve iktisadi hayatına verdiği zararlar ve halıcılığa kazandırdıkları ele alınmıştır. Rapor bir sonuç ile bitmekte ve burada halıcılığın geliştirilmesi için nezaretçe yapılması gereken hususlar maddeler halinde zikredilmektedir. Şark Halı Kumpanyası’nın tekel şeklindeki faaliyetinin Osmanlı halıcılığına verdiği zararın önlenmesi için milli bir şirketin kurulmasının neden gerekli olduğu, Osmanlı halılarının dünya piyasasında hangi mekanlarda tercih edildiği, Anadolu’da halı üretim modelleri, Şark Halı Kumpanyası’nın Osmanlı halılarını nasıl yurt dışına ihraç ettiği hususu raporda zikredilen hususlardandır. Belirtilen bu hususlara dair müdüriyetin düşünceleri raporda farklı başlıklar altında ele alınmıştır. Çalışmada kullanılan başlıklar rapordakilere uyumlu olarak verilmiş, bu başlıklarda anlamı bozmayacak şekilde değişiklikler yapılmış ve konuya dair zikredilen bilgiler sadeleştirilerek sunulmuştur. Çalışmada ayrıca raporda verilen bilgilerin doğruluk değeri mevcut literatür çerçevesinde değerlendirmiştir.
Osmanlı Döneminde İzmir’den Yapılan İhracatın Analizi (1774-1776)
Belleten · 2022, Cilt 86, Sayı 306 · Sayfa: 603-640 · DOI: 10.37879/belleten.2022.603
Özet
Tam Metin
Bu çalışma, Osmanlı İmparatorluğu’nun İzmir’den yürüttüğü ihracatına ilişkin olarak, altı adet arşiv defterinden (gümrük defteri) hareketle, 1774-1776 yıllarına yönelik bir örneklem oluşturmayı amaçlamaktadır. Çalışmanın temel sorusu, söz konusu yıllarda Osmanlı’nın İzmir Meyve Gümrüğü’nden yaptığı ihracatın yapısal özellikleri nelerdir şeklinde ifade edilebilir. Bunun için, söz konusu yıllarda İzmir Meyve Gümrüğü’nden ihracat yapan 244 geminin mal götürdüğü limanlar; ihracatı gerekleştiren bu gemilerin bandıraları ve 1.487 adet tüccara ait olan 2.563 parça ihraç malı sayısal olarak ve vergi rakamları bağlamında incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar, Osmanlı İmparatorluğu ihracatının ağırlıklı olarak Fransa, İngiltere ve Flemenk limanlarına yöneldiği; bu ihracatta Fransız, Venedikli, İngiliz ve Flemenk bandıralı gemilerin kullanıldığı; ihracata konu olan malların ise ham pamuk, iplik ile hammadde ve kimyasal mallardan oluştuğu şeklindedir. Bu sonuçların, daha önceden benzer kaynaklar kullanılarak yapılan kimi çalışmaların bulgularını kısmen desteklediği açıktır. Ancak elde edilen sonuçların bir tür örneklem olduğu ve genelleme yapabilmek için uzun dönemli serilerin incelenmesi gerekliliği mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.
An English Merchant in Ottoman İzmir (Smyrna): William Barker (1731-1825)
Belleten · 2020, Cilt 84, Sayı 300 · Sayfa: 717-744 · DOI: 10.37879/belleten.2020.717
Özet
Tam Metin
In the eighteenth century, in order to stimulate British trade in the Levant the British Levant Company made such decisions as accepting membership of countrymen. With the benefits of changes in the Company’s rules, William Barker of Derbyshire became a member of the Company and came to İzmir (Smyrna) in 1760 for the purpose of trade and “profit”. Focusing on William Barker’s life, this research examines the rules binding merchants of the Company in Ottoman lands, their relations with both Ottoman subjects and “European” residents in İzmir, the reflections of inter- states competitions and conflict on trade in concerned period and their contacts with Ottoman authorities by analysing documents including Barker’s letters to his family, minutes of the Levant Company, records from the Ottoman archives, traveller accounts, and the letters sent by the traders of the Smyrna Factory to the authorities in London. This study sheds light on how economic, political and social conditions of late eighteenth and early nineteenth centuries in Levant affected European merchants residing in Ottoman lands individually and communally. Not leaving a lucrative trade back in the Ottoman lands where he had started as a merchant without capital and ended up bankrupt, William Barker who resided in İzmir for 65 years until his death left a generation that continued to live in these lands until the middle of the 20th century.
Belgelerin Gözünden Hasan Tahsin ve “İlk Kurşun” Meselesine Yeniden Bakmak
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2019, Cilt XXXV, Sayı 100 · Sayfa: 377-414 · DOI: 10.33419/aamd.642346
Özet
Tam Metin
Hasan Tahsin'in "ilk kurşunu" atarak Millî Mücadeleyi başlattığı tezi tarih anlatımına sonradan eklemlenmiştir. Başta Nutuk olmak üzere Millî Mücadele tarihini anlatan birincil el kaynaklarda "Hasan Tahsin" ve "ilk kurşun" anlatısı yer almaz. Bu çalışma Hasan Tahsin'in "ilk kurşunu" atarak Millî Mücadeleyi başlattığı tezine eleştirel bir yaklaşımla yeniden bakmayı amaçlamaktadır. Tarih biliminin araştırma yöntemlerine uygun olarak öncelikle birinci el kaynaklar taranmıştır. Nitekim Osmanlı arşivinde zengin bir belge içeriği ile karşılaşılmıştır. Ardından konuyla ilgili yabancı arşiv belgelerine başvurulmuş ve son olarak da dönemin Türk basınında yer alan haberler değerlendirmeye alınmıştır. Görgü tanıklarının aktardıkları ise geniş bir literatürü kapsadığı için ayrı makale konusu olarak düşünülmüş ve söz konusu çalışmanın dışında bırakılmıştır.
The Cults of Nemeseis and Tyche at Smyrna
Belleten · 2014, Cilt 78, Sayı 283 · Sayfa: 833-854 · DOI: 10.37879/belleten.2014.833
Özet
Tam Metin
Nemesis personified the concept of divine punishment/revenge, while Tyche personified the destiny of a city, a ruler or a person. Both were among the deities that represented the city of Smyrna throughout antiquity. However the importance of the Nemeseis associated with the founding of the Hellenistic city was more dominant. With the worship of her at Smyrna as a pair of deities Nemesis, who already had a deep-rooted in the city, here acquired a local particularity. In the Roman Period, while the games organized for the Nemeseis still continued, the scope of the cult was broadened. On the other hand, the cult of Tyche was on the rise at Smyrna in the Hellenistic Period, parallel with the fashion in other cities. During the reign of Hadrian in the Roman Imperial Period the increase in interest toward Tyche brought up the question of constructing a temple of Tyche as part of his building activity at Smyrna. The temples of Nemeseis and Tyche at Smyrna, where the cult rituals of these goddesses were carried out, are known only from numismatic and written sources. Although both the temples are depicted on Roman Imperial Period coins in the forms of tetrastyle buildings, the question of whether these images reflect their real appearances is a matter open to debate and which does not yield definite results. On the other hand, using the evidence presently at hand, conjectures to be made about the temples' location will be a great contribution to future research. This is the basic aim of the present article. An examination of the cults of both goddesses, a comparison of the areas within the city where their temples were located, and the combination of the existing data with the results obtained from these will add new theories to the previous ones. As for the discussion, in the same article, of the cults of Nemesis and Tyche, this is the result of the cultic, iconographic, epigraphic and archaeological evidence's having given the possibility of making a joint evaluation.
Belenbaşı Köyü (İzmir-Buca) Düz Dokuma Örneklerinden Yastıklar
Arış · 2013, Sayı 9 (Türk Dünyasında Halı ve Düz Dokuma Sempozyumu Özel Sayısı - 5) · Sayfa: 92-103 · DOI: 10.34242/akmbaris.2019.55
Özet
Tam Metin
Belenbaşı Köyü İzmir Buca'ya bağlı bir Yörük köyüdür. Yetiştirmiş oldukları hayvanların etinden, sütünden, yününden ve kılından faydalanmayı kendilerine meslek haline getiren köy halkı günlük kullanım eşyalarını da kendi besledikleri hayvanlardan elde ettikleri hammaddeler ile dokumuşlardır. Konar-göçer yaşam biçiminden yerleşik düzene geçiş ile birlikte değerini yitirmeyen ve günümüzde halen kullanılan yastıklar yöre dokumacılığında önemli bir yere sahip olduğundan bu konuda bir araştırma yapılmıştır. Bu araştırmanın amacı Belenbaşı Köyü geleneksel yaşam biçiminin bir parçası olan, günlük kullanım eşyası olarak üretilen, kültürümüzün özgün ürünleri arasında yer alan ve günümüzde kullanımına halen devam edilen yastıkların belgelenerek gelecek kuşaklara doğru bir şekilde aktarılmasını sağlamaktır.
The Roman Imperial Cult in Smyrna
Belleten · 2012, Cilt 76, Sayı 276 · Sayfa: 385-402
Özet
The origins of the imperial cult in Smyrna date back to the Hellenistic period. It is a fact that political concerns were effective in the generation of such cults. Predicting the super power of the future and proving to be a loyal ally whilst acting in satisfactory behaviors were essential factors. The right preference made between two fighting or contending powers ensured that a city would benefit from various privileges in the future. For example, Symrna, which had established a cult in the city previously on behalf of Stratonice, the mother of Antiochus II of Seleucid dynasty, would do the same by building a temple in the name of the dty of Rome for the first time in Asia in 195 BC, after recognizing the rising power. Later on, while giving permission to the provinces that wanted to establish an imperial cult, the Roman emperors and the Senate would consider first, their relationships with Rome in the past and second, their origins. Smyrna, building its relationships with the Roman state on a solid basis, was granted the title of neokoros three times by the Roman Emperors Tiberius, Hadrianus and Caracalla, respectively. In this essay, the development of the Roman imperial cult in Smyrna is discussed within the historical process outlined above. An attempt has been made to put forth new opinions about the issue by discussing the academicians' evaluations on the imperial cult, which apparently was effectively executed in Smyrna between the first and third centuries AD, with the support of epigraphic and numismatic evidences.
Cellât Gölü’nden Sağlık Ovası’na
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2008, Cilt XXIV, Sayı 72 · Sayfa: 693-708
Özet
Tam Metin
Sıtma, tarih boyunca insanları tahrip eden hastalıkların başında gelmiştir. Sıtma hastalığının yayılmasında etkili olan sivrisinekler, bataklıklarda hızla çoğalarak pek çok şehir ve medeniyetin yok olmasına neden olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri halka ve halk sağlığına büyük önem vermişler ve halkı perişan eden sıtma hastalığı ile mücadele etmişlerdir. Cellât Gölü, İzmir'in Selçuk İlçesi yakınlarında olup geniş bir bataklık meydana getirmiştir. Mustafa Kemal Atatürk'ün 1931 yılındaki İzmir ziyareti sırasında bataklığın kurutulması kararlaştırılmıştır. 1935 yılında başlayan bataklığın kurutulması işi 1940 yılında tamamlanmıştır. Kuşadası'ndan Cellât Gölü'ne kadar 46 km bir ana kanal ve buna bağlı yan kanallar açılarak, Cellat Gölü kurutulmuştur. Gölün kurutulması ile elde edilen 1200 hektarlık arazinin bir kısmı topraksız köylülere bir kısmı da göçmenlere dağıtılmıştır. Kurutulan araziye "Sağlık Ovası" ismi verilmiş ve burada Sağlık Köyü ve istasyonu kurulmuştur. Cellât Gölü'nün 3.5 milyon lira harcanarak kurutulması Türkiye Cumhuriyeti'nin halka ve halkın sorunlarına verdiği önemin bir göstergesidir.
Metropolis'ten bir Hydria
Belleten · 2002, Cilt 66, Sayı 246 · Sayfa: 357-362
Özet
Tam Metin
1989 yılından beri Prof. Dr. Recep Meriç başkanlığında bilimsel kazıların sürdürüldüğü Metropolis antik kenti İzmir-Selçuk yolu üzerinde, İzmir iline bağlı Torbalı ilçesinin 5 km. kuzeybatısındaki Yeniköy ve Özbey köyleri arasında yer almaktadır. Strabon kitabı Geographika'da, Metropolis'in Smyrna-Ephesos yolu üzerinde, Ephesos'tan 120 stadion uzaklıkta olduğunu yazar. Metropolis "Ana Tanrıça Kenti" anlamına gelmektedir. Meter Gallesia isimli ana tanrıçaya ait kült mağarası Uyuzdere'de Gallesion Dağının (Alaman Dağı) eteğindedir.
Kurtuluşun Ardından Ve Yüzyılın Sonunda İzmir’de Aynı Adı Taşıyan Yerleşim Birimleri
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2001, Cilt XVII, Sayı 51 · Sayfa: 865-881
Özet
İzmir Milli Kütüphane'de bulunan İzmir Vilayet İstatistiği 1339 (1923), Kurtuluş Savaşı'nm ardından İzmir'in demografik yapısını aşağı yukarı gözler önüne sermektedir. Bu yazıda Cumhuriyetin başındaki İzmir şehrinden günümüze kadar adını muhafaza eden yerleşim birimleri belirtilmiştir. Değişikliğe uğrayanların 1923 istatistiğinde yer alan adları da dipnotlarda gösterilmiştir. Böylece, bu yazı, şu anda İzmir'de mevcut yerleşim birimlerinden hangilerinin hâlâ OsmanlI'dan Cumhuriyete intikal eden adları taşıdığını ortaya koymaktadır.