34 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • İzmir
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

Mustafa Necati'nin Mütareke'deki Yazıları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1992, Cilt VIII, Sayı 24 · Sayfa: 605-642
M. Rauf İnan, Mustafa Necati üzerine yazdığı bir kitapta, onun Hayal Mecmuasında, İzmir'e Doğru gazetesinde çıkan yazılarıyla bulunabilen daha başka yazılarının bir kitap olarak derlenmesini önermektedir. O günden bugüne kadar ne yazık ki gerçekleşmemiş bu dileğe, bu öneriye biz de katılıyor ve ekliyoruz: Herşeyden Önce Necati'nin mütareke günlerinde İzmir'de çıkan yazıları gün ışığına çıkarılmalıdır. Hem de hiç zaman yitirmeden . Geç bile kalınmıştır.

Kurtuluştan Sonra İzmir'de Çıkan İlk Gazete: Türk Sesi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1991, Cilt VIII, Sayı 22 · Sayfa: 75-96
İzmir'in 15 Mayıs 1919'da Yunanlılar tarafından işgali, buranın basınına ağır bir darbe vurdu. Anadolu ve Duygu gazetelerinin kapısına işgalden bir hafta önce kilit vurulmuştu. İşgalle birlikte Türkçe basın sıkı bir denetime alındı . Hukuku beşer'in, sahip ve başyazarı Haşan Tahsin Recep'in 15 Mayıs günü şehit edilmesiyle yayını sona erdi. Sulh ve Selâmet Cemiyeti'nin sözcülüğünü yapan Müsavat'ın bir süre daha varlığını koruduğu anlaşılmaktadır. Islahat ve Köylü gazeteleri açıkça Milli Mücadele'nin karşısında yer aldılar. Ahenk, Şark, Memleket, Sadayı Hak gazeteleri de Yunan Basım Kalemi'nin buyruklarına uyarak yayınlarına devam edebildiler . 9 Eylül 1922 günü, İzmir basınında yeni bir dönemin başlangıcı oldu. M. Refet'in Yunanistan'a kaçmasıyla Köylü'nün soluğu kesildi. Emin Süreyya' nın idam edilmesiyle de Islahat gazetesinin yayın yaşamı sona erdi. Haydar Rüştü'nün Antalya'dan İzmir'e dönmesiyle Anadolu gazetesi yeniden burada çıkmaya başladı . Ahenk, Sada-yı Hak ve Şark yine varlıklarını sürdürdüler . Bir süre sonra İzmir'in bu gedikli gazetelerine yenilerinin de eklendiğini görüyoruz. Türk Sesi, Türk İli, ve Ahali, kurtuluştan sonra ilk yayına giren gazeteler olarak görülmektedir . Biz burada Türk Sesi gazetesi üzerinde duracağız.

İzmir Müdafaa-İ Hukuk-I Osmaniye Cemiyeti (Aralık 1918-Mart 1920)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1991, Cilt VII, Sayı 21 · Sayfa: 553-565 · DOI: 10.33419/aamd.703222
Mondros Mütarekesi'nden sonra kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyet¬lerinin ilki olan İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti (İMHOC), diğerleri gibi, yöresel faaliyetlerde bulunmuş ve VVilson'un ortaya attığı 14 maddelik Barış Prensiplerini çalışmalarına meşru bir dayanak olarak seç¬miştir. Bilindiği gibi Birleşik Amerika Cumhurbaşkanı Woodrow Wilson, Birinci Dünya Savaşı'na son verecek barışın temel ilkeleri olmak üzere, 8 Ocak 1918'de, 14 maddelik prensiplerini Kongre'de açıklamıştı. Bunlardan 12. madde doğrudan Türkiye ile ilgili idi ve şöyle deniliyordu. "Osmanlı İmparatorluğu'nun Türk olan kısımlarının egemenliği sağlanacak, fakat Türk olmayan milliyetlere muhtar gelişme imkânları verilecek. Çanakkale Boğazı devamlı olarak bütün milletlerin gemilerine açık olacak ve bu, mil¬letlerarası garanti altına konacak" . Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin kon¬gre ve yayınlarında, zaman zaman bu maddeye atıfta bulunulduğunu görmekteyiz.

Gediz Taarruzu

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1991, Cilt VII, Sayı 21 · Sayfa: 581-589 · DOI: 10.33419/aamd.703246
Bilindiği gibi Mondros Mütarekesinden hemen sonra memleketin yer yer işgali ve bu işgallerin ileride daha da genişleyeceğinin anlaşılması, bütün yurt sathında bir takım kuruluşların doğmasına yol açmış ve niha¬yet milletin silaha sarılarak nefis müdafaasına girişmesi başlangıçta işgal bölgelerindeki mahalli birliklerin ve giderek bütün Millî Mücadele'nin adı haline gelecek olan Kuvayi Millîye Hareketi'nin meydana gelmesine sebep olmuştur.

İstiklâl Harbi’nde “Milne Hattı”

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1991, Cilt VII, Sayı 21 · Sayfa: 567-579 · DOI: 10.33419/aamd.703235
İzmir'in işgalinden sonra Müttefikler, güneyde Aydın demiryoluna, güney-doğuda Aydın'dan Nazilli'ye, doğu ve kuzey-doğuda Manisa ve Turgutlu şehirlerine, kuzeyde ise Ayvalık ve Bergama'ya kadar uzanan sa¬hayı Yunan işgal mıntıkası olarak tanımışlardı. Bu sahayı işgal maksadıyla Yunanlıların, İzmir'den Anadolu içlerine ilerlemeleri Millî Kuvvetlerin mukavemetine uğramış ve Yunan ileri harekâtı 3 Kasım da Milen Hattı'nda durdurulmuştur.

1923 Türk-Rum Mübadele Anlaşması Sonrasında İzmir'de "Emval-i Metruke" ve "Mübadil Göçmenler"

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1990, Cilt VI, Sayı 18 · Sayfa: 627-658
1923 yılı kışa dönerken, çok yönlü Türk Devrimi'nin özdeş bir toplum, ulusal bir devlet yaratma boyutunun gelişme çizgisi önemli bir evreye girmiş bulunuyordu. Mustafa Kemal Paşa' nın, "Rum Sındığı Meydan Muharebesi" olarak nitelendirdiği 'Başkomutanlık Meydan Savaşı' ile sömürgeci düşman ordularının "kuvâyı asliyesi" ni inanılmayacak kadar kısa bir sürede yokederek, uzunca bir zamandır ezilmek, sömürge altına alınmak istenen Türklere eşsiz bir zafer kazandırmasıyla, Türklerin aşağı- yukarı üç buçuk yıl boyunca bir ulus olarak yaşama savaşı verip , "ulusal diriliş" gibi yolunda çalıştıkları "ulvî ve mukaddes" amaç, ulusun genel ve ortak "gayret ve himmeti" ile sonuçlanırken , yeni Türkiye'nin "ulusal diriliş süreci" de, yeni bir aşamaya girmişti. Anadolu, Yunan Ordusu'nun en son neferinden dahi "tathîr" edilirken , bir zamanlar sömürgeci orduların Anadolu'ya çıkışlarını "İsa'nın Dirilişi" gibi dinsel bir motife dayandırarak işbirliği içine girmiş olan Anadolu Rumlarının da Anadolu'yu terk etmeye başlamalarıyla, birdenbire artan demografik ivme, Türklere, çokça zaman¬dır kangren olmuş bir yarayı kesip atma ve özdeş bir toplum yaratma yolunda önemli bir fırsat yarattı. 30 Ocak 1923'te, Lozan'da imzalanan "Türk-Rum Nüfus Mübadelesine ilişkin Sözleşme ve Protokol Anlaşması" uyarınca İstanbul dışındaki Ortadoks Rumlar ile, Batı Trakya dışındaki Müslüman Türkler, zorunlu olarak göç ettirildiler.

Yunan İşgalinden Sonra İzmir'de "Emval-i Metruke" ve "Fuzuli İşgal" Sorunu

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1989, Cilt V, Sayı 15 · Sayfa: 691-706
Başkomutanlık Meydan Savaşı'nda (30 Ağustos 1922) düşman ordu¬suna kesin darbeyi indirerek "aslî unsurlarını" inanılmayacak kadar az bir zamanda imha eden Mustafa Kemal Paşa, ordularına ilk hedef olarak Ak¬deniz'i göstermişti. Başkomutanlık Meydan Savaşı' nda (30 Ağustos 1922) düşman ordusuna kesin darbeyi indirerek "aslî unsurlarını" inanılmayacak kadar az bir zamanda imha eden Mustafa Kemal Paşa, ordularına ilk hedef olarak Akdeniz'i göstermişti. Lozan'da imzalanan sözleşme ve protokol kararları gereğince, Rumlardan artakalan terk edilmiş mallar Yunanistan'dan gelecek mübadil Türklerin, Türklerin bıraktığı terk edilmiş mallar da, Yunanistan'dan kaçan ve gidecek olan Rumların ellerinde bulundurdukları tasarruf belgelerine göre, kolay ve hızlı yerleştirilebilmeleri için el altında hazır bir kaynak olarak görülmüştü.

Klazomenai İskeletlerinin Paleoantropolojik Açıdan Değerlendirilmesi

Belleten · 1989, Cilt 53, Sayı 207-208 · Sayfa: 565-582 · DOI: 10.37879/belleten.1989.565
Tam Metin
Klazomenai İzmir'in Urla ilçesi sınırları içinde yeralan bir kazı merkezidir. Bu alanda, 1979 yılından beri yürütülen kazılar, antik kentte M.Ö. 7. yüzyıldan 5. yüzyıla kadar olan döneme ait üç farklı nekropol ve tümülüsün varlığını ortaya koymuştur. Çeşitli ölü gömme türleri bulunmakla birlikte, pişmiş toprak latihlerin çoğunlukta olduğu gözlenmektedir.

İşgal Dönemi İzmir Basını

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1988, Cilt V, Sayı 13 · Sayfa: 145-166
Bizim çalışmamız bu gazetelerde, Millî Mücadele ve onun önderi hakkında yayınlanan yazıların, verilen bilgilerin derlenmesine ve değerlendirilmesine yöneliktir. Amacımız işgal altındaki İzmir'in tarihini yazmak değil, çeşitli olay ve gelişmeler karşısında basının tutumunu ortaya koymaktır. Konunun bütünlüğünü bozmamak için mütareke dönemi basını da taranmış ve Mondros'tan sonra basında yer alan önemli konular üzerinde durulmuştur.

Kurtuluş’tan Sonra İzmir’de Yunan İşgal Dönemine Tepkiler

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1987, Cilt III, Sayı 8 · Sayfa: 443-460
Güvenliklerinin tehdit edildiği gerekçesiyle İtilâf Devletleri, 7. maddeye dayanarak istedikleri yeri işgal edebileceklerdi. Bu, Osmanlı Devletini her an parçalanmaya ve işgale hazır bir duruma getiriyordu. İzmir ve çevresini ele geçirmek isteyen Yunanistan ve İtalya, kendi açılarından haklı oldukları düşüncesinde idiler.