372 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • ATATÜRK
Yayın Yılı
Yazarlar
Anahtar Kelimeler

TÜRKÇENİN GÜCÜ VE ATATÜRK

Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten · 2006, Cilt 54, Sayı 1 · Sayfa: 155-164
Yaklaşık 250-300 milyon insan tarafından konuşulan Türkçenin tarihi, çok eskileredayanmaktadır. VIII. yüzyılda taş üzerine kazınarak yazılmış Orhun Anıtları'nın(Göktürk Kitabeleri) Türkçe olması, Türk dilinin tarihi derinliğinin göstergesi ve işlenmişbir dil olduğunun belgesidir.Türkçe, kuralları sabit, işlenmeye ve gelişmeye müsait, sondan eklemeli, ses uyumlubir dildir.

Türklerde Kıyafetin Kısa Tarihi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2006, Cilt XXII, Sayı 64-65-66 · Sayfa: 141-160
Tam Metin
Bu yazıda Türklerin yaklaşık 4000 yıllık dönemde kıyafetlerindeki değişim ve gelişimin kısa bir tarihi üzerinde durulmuştur. Değişik coğrafya, kültür ve medeniyetler ile politikaların kıyafete yansımaları ortaya konmaya çalışılmıştır.

Mareşal Fevzi Çakmak’ın Millî Mücadele, Kurtuluş Savaşı ve Atatürk’e İlişkin Konuşma, Demeç ve Söyleşileri Üzerine Bir Basın Taraması

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2006, Cilt XXII, Sayı 64-65-66 · Sayfa: 293-328
Tam Metin
Mareşal Fevzi Çakmak, Kurtuluş Savaşı'mızın üst düzey komuta heyetinde önemli görevler üstlenmiş, Atatürk'ün en yakın silâh arkadaşlarından biridir. Onun, Millî Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde Millî Müdafaa Vekili, İcra Vekilleri Heyeti Reisi, Genelkurmay Vekâleti Vekili ve Cumhuriyet döneminde uzun süre Genelkurmay Başkanı olarak hizmetleri, her türlü övgünün üstündedir. Bu araştırmamızda Fevzi Paşa'nın Millî Mücadele'ye katılmak üzere Anadolu'ya geçişinden itibaren basınımızda yer alan konuşma, demeç ve söyleşileri, kronolojik sıra içinde sunulmuştur.

Atatürkçü Düşünce ve Turizm

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 61 · Sayfa: 347-366
Atatürkçü düşünce, bugüne kadar yapılan çalışmalarda, farklı bakış açı-larıyla ele alınmıştır. Bu çalışmada amaç, Atatürkçü düşünce sistemini tu¬rizm açısından ele almaktır. Çalışmada Atatürk'ün'Söylev ve Demeçleri ile Atatürkçü Düşünce adlı kitap kaynak olarak kullanılmış ve Atatürkçü dü¬şünce sistemi içinde turizm olayının rahatça gelişebilme imkâmna sahip ol¬duğu görülmüştür. Atatürkçü düşünce-turizm açısından incelendiğinde, "Yurtta Barış, Dünyada Barış" ilkesi, "Yurtta Turizm, Dünyada Turizm" ifadesiyle eş anlamlıdır. Atatürkçü düşüncenin diğer bileşenleri ile birlik¬te düşünüldüğünde, aynı ilke, Türkiye'nin barışçı imajına olumlu katkıda bulunacaktır. Bu nedenle Türk turizminin bir sloganı da "Atatürk'ün Ülke¬sine Hoş Geldiniz" olmalıdır. Atatürkçü düşünce sisteminde gençlik ve kültür turizmi ile ekoturizm ön plâna çıkan turizm şekil ve çeşitlerindendir.

Veliaht Abdülmecit’in Ankara’ya Davet Edilmesi Meselesi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 61 · Sayfa: 281-303
Mütareke döneminde hiçbir Osmanlı hanedanlık mensubu Kurtuluş Sa¬vaşı yanında yer almadığı gibi, vatansever bir davranış içinde de bulunma¬mıştır. Veliaht Abdülmecit, Mehmet Vahdettin ve Damat Ferit ile mücade¬lesi için Kemalist hareketi kullanmaya, Kemal Atatürk de Veliaht ile Da¬mat Ferit ve Padişah Vahdettin arasındaki bu gerginliklerden yararlanma¬ya çalışmıştır. Bu hareketiyle Kemal Atatürk, hem Osmanlı Sarayı içinde bir çatlak açmaya, hem de Anadolu halkı için manevî bir dayanak bulma¬ya çalışmıştır. Ancak Veliaht'ın kararsız ve güvenilmez hareketleri nede¬niyle bu gayretinden vazgeçmiş, Onun yerine Şeyh Sünusî'nin manevî misyonunu koymuş ve bu misyonu Hilâfet'İn kaldırılmasına kadar devam ettirmiştir. Kemal Atatürk ile Abdülmecit arasındaki bu gayri-resmî ilişki¬ler, zamanında kamuoyuna yansımış, başta İngilizler olmak üzere, İtilâf güçleri tarafından da dikkatle izlenmiştir.

Atatürkçü Yazar Recep Bilginer (ölüm Yazısı: Nekroloji)

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 61 · Sayfa: 400-422
Recep Bilginer 17 Haziran Cuma günü saat 17.00'de Ankara'da ara¬mızdan ayrıldı. Eşi Gülsen Bılginer'le birlikte*Ankara'daki gerçek dostla¬rıyla Hacettepe'den cenazesi alındı, eşi ve eşinin kardeşi, yeğenleri ile ya¬kın dostlarının bulunduğu arabalardan oluşan konvoyla birlikte bir ambu¬lansla İstanbul!a götürüldü. Akşam, cenaze bir hastanede kaldı. Aralarında İstanbul Valisinin de olduğu, çok seçkin, genç ve yaşlı aydın grup ile kız kardeşi, yeğenleri, torunu ve kızı ile onların eşlerinin, hayat arkadaşı Gül¬sen Bilginer'in bulunduğu 20 Haziran günü yapılan törende, İstanbul Gazeteciler Cemiyetinde yapılan dört anlamlı konuşmadan sonra, Teşvikiye Camimde kılınan namazın arkasından Zincirlikuyu'da toprağa verildi.yazının genel içeriği bu konu ile ilgilidir.

Atatürk ve Siyasi Etik

Erdem · 2005, Sayı 44 (Etik Özel Sayısı) · Sayfa: 181-193

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve devrimleriyle modem Türk toplumunun yaratıcısı yüce Atatürk, siyasî hayatında eski-yeni devlet yöneticilerine, politikacılara daima örnek alınacak davranışlar sergilemiş, etiği siyaset alanında da uygulamaya özen göstermiştir.

Her şeyden önce, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ilkesi üzerinde kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nde halk egemenliğini sağlamak için 1924 ve 1930 yıllarında iki kez çok partili demokratik hayata geçişi denemiştir. 1924 Anayasası şekillendirilirken, ömür boyu cumhurbaşkanı seçilmesi hükmünü anayasaya koydurması mümkünken yapmamış, 1927, 1931 ve 1935 yıllarında TBMM tarafından Cumhurbaşkanı seçilme yolunu benimsemiştir.

Bu makalede, Atatürk'ün hayatında siyasî etiğe ne derecede önem verdiğini gösteren yüzlerce olaydan bir bölümü ele alınacak, günümüz politikacıları bu konuda bilgilendirilmeye çalışılacaktır.

İsmail Müştak Mayakon’dan Yayımlanmamış Bir Anı: Atatürk’ün Bir Çocukla Söyleşisi ve Ona Armağanı

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 63 · Sayfa: 961-967
Atatürk'ün sofrası davetliler için çoğu zaman bir fikir ziyafeti oluşunun yanı sıra yapılan sohbetler, gösterilen davranışlarla İnsan sevgisinin, insana duyulan saygının, çocuklara verilen değerin de en güzel örneklerini, sergiliyordu. Bu yazıda Atatürk döneminin tanınmış gazetecilerinden İsmail Müştak Mayakon'un yayımlanmamış bir anısı sunulmaktadır. Bu anıda Atatürk, Park Otel'deki sofrasında yedi yaşlarında bir çocukla sohbet etmiş, ona çeşitli sorular yöneltmiş, kucağına almış ve üzerinde taşıdığı kıymetli platin saati ile kordonunu armağan etmiştir.

Bir Macar Çocuğun Anılarının Işığında Atatürk ve Türk - Macar İlişkilerine Bakış

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 63 · Sayfa: 937-960
Cumhuriyetin ilk yıllarında büyük oranda gelişme kaydeden Türk- Macar ilişkilerinin bir sonucu olarak pek çok Macar uzman, çalışmak üzere Türkiye'ye gelmiştir. Bu uzmanlardan biri olan Jânos György'nin kızı Klara, Gazi Orman Çiftliği'nde geçen çocukluk yılları sırasında Atatürk'le tanışmıştır. Bu çalışmada Klara Devai'nin Türkiye ve Atatürk'le ilgili anılarının ışığında Türk-Macar ilişkileri ele alınarak değerlendirilmiştir.

Bazı Atatürk Resimlerinden Örneklerle Cumhuriyet Resminde Figür

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2005, Cilt XXI, Sayı 63 · Sayfa: 1045-1069
Bu incelemede, Cumhuriyet Dönemi Türk resim sanatının en temel konularından biri olan figür ve figürlü resim; son çeyrek yüzyıl boyunca ortaya konulmuş Atatürk resimleri Örneklenerek değerlendirilmektedir. Figüratif resmin en yaygın olduğu tür portreler ya da çoğu kez her biri bir portre özeniyle yapılmış önemli kişilikleri ve olayları konulu bir şematİzasyon düzeni içinde anlatan çok figürlü tablolardır. Dünyanın her yerinde hemen her dönemde resim diliyle bir şeyler anlatmak isteyenler, ulusal, ideolojik veya ne tür bir birlik anlayışı olursa olsun o topluluk için önemli olan önder, kahraman ya da kurtarıcı gibi imge ve simgeleri, bilim, edebiyat ve sanat insanlarını tek başlarına veya bir konu içinde çok sık kullanmışlardır. Özellikle de toplumlarm hayatında son derece önemli rolleri olan, köklü değişimlerin önderi olmuş insanlar en çok resimleri ve heykelleri yapılan insanlar olmuşlardır. Elbette bu anlamda Türkiye'nin resmi en çok yapılan insanı da, Cumhuriyet'in kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk'tür. Aynı zamanda tarih için bir belge de olan bu Atatürk resimlerini, iki gruba ayırabiliriz . Bu tür resimlerin oluşturduğu ilk grup portrelerdir. İkincisi ise birden fazla figürün konunun anlatımını paylaştığı çok figürlü kompozisyonlardır.