12 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Son 10 yıl
  • AZERBAYCAN
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

AZERBAYCAN’IN TARİHİ MİMARLIK ABİDESİ ŞEKİ HAN SARAYINDA VE GELENEKSEL EL DOKUMALARINDA KUŞ TASVİRLERİ

Arış · 2022, Sayı 20-21 · Sayfa: 260-274 · DOI: 10.32704/akmbaris.2022.174
Tam Metin
Azerbaycan dünyanın en eski yerleşim ve kültür merkezlerinden biridir. Çok zengin ve güzel bir iklime sahip olan Azerbaycan topraklarının doğası gereği, eski çağlardan beri burada insanlar yaşamıştır. Azıh mağarasında bulunan ve azykhantrop adı verilen adamın çene kemiği, Azerbay- can’ın dünyanın en eski ilkel yerleşim yerlerinden biri olduğunu kanıtlıyor. Gobustan’da keşfedilen yerleşim yerleri ve kayaüstü resimler bu bölgede eski çağlardan beri insanların yaşadığını doğrulamaktadır. Tarihi süreçlerde ülkemiz topraklarında şehirler, savunma yapıları ve muhteşem kale duvarları, saraylar vs inşa edilmiştir. Ortaçağ anıtları (Mömine Hatun, Karabağlar, Gülistan, Berde türbeleri, Şirvanşahlar sarayı, Şeki Han sarayı, Şuşa abideleri vb.) Doğu ve dünya mimarisinin en güzel incilerindendir. Azerbaycan’da geleneksel el dokumaları denildiyi zaman ise halı en önde gelen dokumalardan biri sayılır. Halılar azerbaycanlıların yaşam şekli, geleneği, inancı ve sosyal durumu ile sıkı sıkıya bağlıdır. Mimarı yapılar kerpıc ve taşlarla belli bir sıralamayla inşa edilirken dokumalar da ipliklerle ilmek ilmek dokunarak iç mekanlara sıcaklık ve renk katmış, günlük kullanım eşyalarının vazgeçilmezlerinden olmuştur. Mimaride ve geleneksel dokumalarda motifler ve süslemeler önemli bezeme unsurlarıdır. Bu bağlamda 18. yüzyıl Azerbaycan mimarisinin incilerinden biri olarak kabul edilen Şeki Han Sarayı, özgün estetiği ile kurgulanmış duvar resimleri ve süsleme kompozisyonu ile önemlidir. Şeki Han Sarayı iç duvarlarında ve Azərbaycanın geleneksel el dokumalarındakı kompozisyonlarda geometrik ve bitkisel motiflerle yanaşı hayvan ve kuş figürlerinın de önemli süsleme elementleri olduğu görülmektedir. Bu araştırmada önemli kültürel değerlerimizden biri olan Şeki Han Sarayının iç duvar kompozisyonlarında ve geleneksel el dokumalarında kullanılan kuş figürleri incelenmiştir. Bildiri çizim ve görsellerle zenginleştirilmiştir.

Azerbaycan Türkçesi ve Edebiyatının Dijital Kaynakları

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 52 · Sayfa: 267-290 · DOI: 10.24155/tdk.2021.184
Sovyetler Birliği'nin dağılmasından ve Türk Cumhuriyetlerinin kendi bağımsızlıklarını ilan etmelerinden sonra Türkiye ve Azerbaycan arasında bilimsel ve kültürel ilişkilerde bir yükseliş dönemi yaşanmaya başlamıştır. Türkiye üniversitelerinde 1992 yılından itibaren kurulan Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları bölümleri bu süreçte müstesna roller üstlenmişlerdir. Günümüzde Türkiye'deki on dokuz üniversitede Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları bölümleri faaliyet göstermektedir. Bu bölümlerin birçoğunda hem Azerbaycan Türkçesi hem de Azerbaycan edebiyatı lisans, yüksek lisans ve doktora programlarında zorunlu ve seçmeli dersler olarak okutulmaktadır. Azerbaycan Türkçesi ve edebiyatının iyi bir şekilde öğretilebilmesi veya araştırılması, tez konularının belirlenmesi ve yazılmasında bu alanın kaynaklarına ihtiyaç duyulmaktadır. Buradaki en önemli zorluklar içerisinde ders kitaplarının olmaması, Azerbaycan'da yayınlanmış olan kaynaklardan habersiz kalınması veya bu kaynaklara ulaşma sıkıntısı, yeni çıkan yayınların takip edilememesi vs. gibi hususları örnek gösterebiliriz. Makalede ilk önce Azerbaycan Türkçesi ve edebiyatının araştırılması ve öğretimi zamanı karşılaşılan problemler sıralanmış ve zorluklar belirlenmiştir. Daha sonra bu alanda çalışan araştırmacı ve öğrencilerin kaynaklara ulaşmada karşılaştıkları zorlukları çözmek için Azerbaycan Türkçesi ve edebiyatı ile ilgili bilgi ihtiyaçlarını karşılayacak dijital kütüphaneler tanıtılmış, yeni çıkan kitaplara ulaşma şekilleri açıklanmış, sanal sözlük, ansiklopedi ve antolojiler, elektronik kitaplar, sesli kitaplara erişim sağlamak için başvurulacak web siteleri ve veri tabanları hakkında malumat bir araya getirilmiştir.

Cafer Cabbarlı’nın Edebî Faaliyetleri ve Aydın Dramı Üzerine Bir Araştırma

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2021, Sayı 51 · Sayfa: 301-328 · DOI: 10.24155/tdk.2021.168
Azerbaycan'da çok sevilen, hakkında pek çok inceleme ve araştırma yapılmış olan, Azerbaycan edebiyatındaki anlam ve öneminin daha iyi anlaşılması için adına anma programları düzenlenen, evi müze hâline dönüştürülen Cafer Cabbarlı'nın eserlerinin Türkiye Türkçesine aktarılması ve incelenmesi ile Türk edebiyatında da tanınması önemlidir. Cafer Cabbarlı, genel olarak aşk, vatan sevgisi, özgürlük, eşitlik ve adalet, bireysel haklar, kadın sorunları, kadın erkek eşitliği, halkın eğitimi, irtica ve din istismarı, tiyatro sorunları gibi konuları ele alan şiirleri, hikâye ve dramaları ile Azerbaycan edebiyatının önemli edebî şahsiyetlerinden biridir. Üstelik eserlerini fakirlikle geçen gençlik yıllarında, henüz on altı yaşındayken yazmaya başlamıştır. Cabbarlı'nın Aydın eseri, yazarın diğer araştırmacılar tarafından üç döneme ayrılan edebî kişiliğinin ikinci dönemini en iyi temsil eden eser olarak kabul edilebilir. Azerbaycan tiyatrosu erken dönem örneklerinden biri olan Aydın, XX. yüzyıl Azerbaycan tiyatrosunun başlangıç dönemi özelliklerine sahiptir. Ayrıca eserde, dönemin dili ve görüşleri de felsefi sunumlarla verilmektedir. Cabbarlı, Azerbaycan toplumunda cahillik nedeniyle eğitim, sosyal ilişkiler ve işçi hakları konularında meydana gelen sorunları ele almayı amaç edinmiştir. Bu sorunların bireysel hayata yansımalarını sahne üzerine eleştirel bir üslupla taşımıştır. Bu çalışmada hem Türk edebiyatı ve kültür tarihini hem de Azerbaycan edebiyatı ve kültür tarihini çok boyutlu olarak değerlendirebilmek için Cafer Cabbarlı'nın tanınmasının önemini belirtmek gerekir. Bu çalışmada, Aydın adlı drama eserinin incelemesinde Azerbaycan tiyatrosu alanında Cafer Cabbarlı'nın edebî gücü, fikirlerinin Azerbaycan aydınlarına yansımaları, Azerbaycan halkının kültür ve sosyal hayatına katkılarının ana çizgileriyle değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Anahtar sözcükler: Cafer Cabbarlı, Aydın, Azerbaycan, Azerbaycan edebiyatı

Ehl-i Hiref Maaş Defterlerinde Kayıtlı Tebrizli Sanatkârlar (1526-1566)

Belleten · 2021, Cilt 85, Sayı 304 · Sayfa: 849-887 · DOI: 10.37879/belleten.2021.849
Tam Metin
Osmanlı saray sanatkârları ile ilgili başvurulacak kaynakların başında Ehl-i hiref maaş defterleri gelmektedir. Sanatçıların maaşları, unvanları, menşeleri, kuruma giriş şekilleri ve aile bilgileri gibi verilerin kaydedildiği bu defterler, sanatçıların kariyerleri ve ölüm tarihleriyle birlikte hangi sanat dalında kaç kişi çalıştıklarına dair bilgileri de içermektedir. Ehl-i hiref maaş defterlerinden izlenebildiği kadarıyla, kuruma alınan sanatçıların bazılarının çeşitli savaşlar sonucunda ülkeye getirilmiş usta sanatkârlar olduğu anlaşılmaktadır. Fatih Sultan Mehmed döneminde (1451-1481) kazanılan Otlukbeli Savaşı’ndan (1473) sonra Akkoyunlu bazı ilim ve sanat erbabı getirilip Osmanlı Devleti’nde görevlendirilmeye başlanmıştır. II. Bayezid döneminde (1481-1512) yine kuruma çok sayıda sanatçı alındığı maaş defterlerine düşülen notlardan anlaşılmaktadır. Ayrıca Yavuz Sultan Selim’in (1512-1520) Safevî hükümdarı Şah İsmail’i Çaldıran Savaşı’nda (1514) yenilgiye uğratmasından sonra Tebriz’de Şah’ın özel hizmetinde görevli ve saray dışında serbest çalışan ünlü sanatkârları toplatmış olduğu bilinmektedir. Bu sanatçılar sefer dönüşünde kışın geçirildiği Amasya’ya getirtilmiş, İstanbul’a gelindiğinde ise sarayın Ehl-i hiref teşkilatında ilgili sanat sınıflarında görevlendirilmiştir. Bu çalışmada, Kanuni Sultan Süleyman dönemine (1520-1566) ait günümüze ulaşan en eski Ehl-i hiref maaş defterlerinde kayıtlı Tebrizli sanatkârların isimleri, maaşları, sanat sınıfları, Osmanlı hizmetine giriş tarihleri ve hizmet süreleri incelenmektedir.

KARS VE AZERBAYCAN’IN GENCE-KAZAH GRUBU İÇİNDE YER ALAN KARAPAPAK HALILARI

Arış · 2020, Sayı 16 · Sayfa: 90-111 · DOI: 10.34242/akmbaris.2020.136
Tam Metin
Karapapaklar kadim Türk boyunun Kıpçak kolunun Oğuz grubuna dâhildirler. Tarih boyu yaşadıkları topraklarda işgale maruz bırakılmış Karapapaklar, günümüzde ağırlıklı yerleştikleri ülkeler Türkiye'de Doğu Anadolu, İran'da Sulduz, Güney Kafkasya'da Gürcistan'ın Borçalı ve Azerbaycan'da Gence-Kazah bölgeleridir. Bazı kesimlerde "Terekeme" adı ile de öne çıkan Karapapak Türklerinin tarihi ana vatanı Gürcistan'ın güney-doğusunda bulunan Marneuli-Sarvan veya diğer ismiyle Borçalı bölgesindir. Geçmişte Türk toprakları olmuş şimdiki Marneuli Kvemo Kartli, Borçalı adlandırılan bölgede bulunan bir kentdir. "Kurt Çalası" (taşlık yer, çıplak tepe) anlamına gelen Borçalı, Azerbaycan Türklerinin XVI. yüzyıldan itibaren yaşadıkları yerleşmiş bölgesi olarak bilinmektedir. Karapapak Terekeme Türkleri göçebe hayvancılık geleneklerini uzun süre devam ettiren Türk etnografı gruplarından biridir. "Terekeme" terimi ilk olarak etnik kabile grubu adı olarak kullanılmıştır. Daha sonra "göçebeler" kelimesinin karşılığı ve sık göç eden hayvancılıkla uğraşan nüfuza verilen bir ad olmuştur. Kullandıkları siyah kuzu derisi başlıklarından dolayı Karapapaklar adını almış Terekeme Türkleri, kültür miraslarına sahip çıkan halk olarak müzik gibi yanı sıra halı sanatında da başarılı oldukları bilinmektedir. Karapapak halıları genelde geometrik desenli, büyük madalyon koleksiyonu olan sade kompozisyonları ile ünlüdürler. Çeşitli dünya müzelerinde Kars-Kazak, Gence-Kazah, Kazah-Borçalı Azerbaycan- Kazah olmak üzere Türk, Azerbaycan veya Kafkasya halıları adları altında sergilenmektedirler.

Doğumunun 150. Yılı Anısına: CELİL MEMMEDGULUZÂDE’NİN ANAMIN KİTABI PİYESİNDE AZERBAYCAN İDEALİ

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2019, Sayı 48 · Sayfa: 83-114 · DOI: 10.24155/tdk.2019.112
XX. yüzyıl başlarında Azerbaycan'da sade halka hitap eden en ünlü yayın organı olan Molla Nesreddin (1906-1931) dergisinin editörü Celil Memmedguluzâde (1869-1932), Azerbaycan'ın önde gelen yazar, gazeteci ve fikir adamlarından biridir. Celil Memmedguluzâde, vefatının 150. yıldönümü sebebiyle Azerbaycan edebî muhitinde bu yıl en fazla gündemde olan yazardır. Onun Anamın Kitabı piyesi ise ele aldığı meselelerle ilgili olarak son yıllarda Azerbaycan'da en çok değinilen eserlerin başında gelir. Muasırları tarafından Mirza Celil diye hitap edilen Celil Memmedguluzâde'nin vatan, millet ve dil meselelerini zirveye taşıdığı Anamın Kitabı piyesi, Azerbaycan'ın XX. yüzyıl başlarındaki manevi âlemini aksettiren en önemli eserlerdendir. Bu piyesi, yazarın o döneme kadar felyeton ve makalelerinde ele aldığı meselelerin yekûnu gibi nitelendirebiliriz. Anamın Kitabı eseriyle ilgili yapılan çalışmalarda daha çok dil ve özden uzaklaşma, kendi halkına yabancılaşma meselelerine ağırlık verildiği görülmektedir. Eserin konusu ve gayesi: Millî birlik, bağımsızlık, soy köküne derin bağlılık, millî ideoloji ve istiklal mücadelesi gibi güncel meselelerdir. Eserin en önemli mesajı ise bir Azerbaycan idealidir. Çalışmamızda, Anamın Kitabı piyesi araştırılarak eserde adı geçen sosyal siyasi kurumlar ve yazarın bu kurumlarla ilişkileri; piyesteki karakterlerle yazarın yakın çevresindeki kişiler arasındaki benzerlikler; Alibey Hüseyinzâde'ye yapılan göndermeler; Azerbaycan edebî eleştiri tarihinde iki farklı kutup olarak gösterilen Alibey Hüseyinzâde ve Mirza Celil'in Azerbaycan için hizmetleri değerlendirilmiş, dönemin sosyal-siyasi manzarası ışığında Memmedguluzâde'nin Anamın Kitabı piyesindeki Azerbaycan ideali belirlenmiştir.

Azerbaycan’ın Latin Alfabesine Geçişinin Türkiye’deki Alfabe Tartışmalarına Etkisi

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2019, Cilt XXXV, Sayı 100 · Sayfa: 479-504 · DOI: 10.33419/aamd.642401
Tam Metin
Azerbaycan'ın Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ne katılmasıyla Latin esasına dayanan alfabe 1922 yılından itibaren Arap alfabesi ile birlikte kullanılmaya başlanmıştır. Azerbaycan'ın Latin Alfabesini uygulamaya başlaması Türkiye'nin alfabe değişikliğine örnek teşkiletmiştir. 1926 I. Bakü Türkoloji Kongresi'nde alınan "Tüm Türkler İçin Latin Alfabesine Geçme" kararı ile Türk devletleri arasında kültürel bağı güçlendirme düşüncesi Türkiye'de Latin alfabesinin kabulünde etkili olmuştur. Bu gelişmenin hemen ardından Türk kamuoyunda da alfabe tartışmaları yeniden canlanmıştır. Azerbaycan ve diğer Orta Asya Türk topluluklarının Latin alfabelerini benimsemeye başlaması Türkçü aydınlar ve Türk Ocağı gibi kuruluşların alfabe değişikliğine destek vermelerine yol açmıştır. Ayrıca Azerbaycanlı aydınlar da dönemin önemli gazete ve dergilerindeki yazılarıyla Türkiye'de alfabe değişikliğini desteklemişlerdir.
Azerbaycan'da Arap alfabesinden Latin alfabesine geçilmesi gereği üzerinden yapılan tartışmalar, Türkiye'de de benzer biçimde yaşanmış, alfabe değişikliği yapılmadan toplumun aydınlatılamayacağı, okuma yazma sorununun giderilemeyeceği, Arap alfabesinden Latin alfabesine geçilmesi halinde, diğer Türk halkları ile olan ilişkilerinin daha da güçleneceği ileri sürülmüştür. Azerbaycan'da gerçekleştirilen alfabe değişikliğinin Türkiye üzerindeki etkilerinin neler olduğunun saptanmasını hedefleyen bu çalışmada; nitel araştırma yöntemlerinden doküman inceleme tekniği kullanılmıştır. İncelemede alan yazınının dışında, arşiv kaynakları, süreli yayınlar ve tetkik eserlere başvurulmuştur. Elde edilen bulgular ışığında Azerbaycan'ın yaptığı alfabe değişikliğinin Türkiye'deki alfabe değişikliği üzerine yapılan tartışmalara etkileri irdelenecektir. Aynı zamanda Türkiye ve Azerbaycan'da Latin alfabesine kullanılmaya başlanmasıyla ortaya çıkan sonuçlar incelenerek bir mukayese yapılacaktır.

Kuzey Azerbaycan’ın Karabağ Bölgesinin Tarihî Coğrafyası

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2018, Cilt XXXIV, Sayı 98 · Sayfa: 445-468
Tam Metin

Makalede Azerbaycan'ın Karabağ bölgesine verilmiş "Karabağ" isminin etimolojik anlamı hakkında bilgiler aydınlatılmış, Karabağ bölgesine verilen bu ismin kökeni incelenerek analiz edilmiştir. Ayrıca makalede bölgenin tarihîcoğrafyasına dair bilgiler de yer almıştır. Bunun yanı sıra bu dönemde bölgede çar hükümeti tarafından maksatlı olarak gerçekleştirilen idarî arazi taksimatı ve bölgenin yönetim sistemine atanmış üst düzey Hıristiyan kökenli kişiler hakkında da bilgiler verilmiştir. Makalede ayrıca Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinin kazalarında çar hükümeti tarafından kazaların yöneticiliğine atanmış memurlar hakkında bilgiler de yer almıştır.

AZERBAYCAN NASREDDİN HOCA FIKRA KÜLLİYATI DA YAYIMLANDI

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2018, Sayı 46 · Sayfa: 241-246
Azerbaycan'dan da AMEA (Azerbaycan Millî İlimler Akademisi) Folklor Enstitüsünün "Molla Nesreddin" konusuna el atıp her zaman eksikliğini hissettiğimiz bir fıkra külliyatı yayımladığını gördük: Molla Nesreddin Letifeleri, haz. Doç. Dr. Sönmez Abbaslı, Bakü 2018, 376 s., AMEA Folklor Enstitüsü Yayını. Azerbaycan'da Nasreddin Hoca, Molla Nesreddin olarak biliniyor. Kitabı baskıya hazırlayan Doç. Dr. Sönmez Abbaslı, Azerbaycan'ın tanınmış halk bilimcilerinden rahmetli Prof. Dr. İsrafil Abbaslı'nın (1938-2013) kızı olup babasının yolunda başarıyla yürüyor. Çalışmayı inceleyip düzeltme ve eklemeleri yapan, yayımlanması için olumlu rapor veren bilim insanları ise Akademik Muhtar Kâzımoğlu (Folklor Enstitüsü Müdürü), Elekber Abbasov, Doç. Dr. Serhan Haveri, Doç. Dr. Hikmet Quliyev, Doç. Dr. Sefa Qarayev, Doç. Dr. Şakir Albalıyev ve Qumru Şehriyar. Ressam Soltan Soltanlı, 48 sayfa tutan renkli resimleriyle fıkraları canlandırmış, eseri daha değerli hâle getirmiş.

UNESCO 2017 Molla Penah Vâgif Yılı’nın Azerbaycan’da İlk Önemli Eseri

Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi · 2017, Sayı 44 · Sayfa: 403-413
3-18 Kasım 2015 tarihleri arasında Paris'te toplanan UNESCO (BM Eğitim Bilim ve Kültür Teşkilatı) 38. Genel Konferansı'nda alınan karar çerçevesinde, Azerbaycan'ın önemli şairlerinden Molla Penah Vâgif (1717-1797), doğumunun 300. yıl dönümü dolayısıyla "UNESCO 2016-17 Ünlü Şahsiyetler-Önemli Olaylar Takvimi"ne alınmıştır.