2 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Türk Tarih Kurumu
  • Son 5 yıl
  • Anatolia
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Anadolu Tarih Öncesi Dönemlerine Yeni Katkılar: İnhisar Gedikkaya Mağarası (MÖ 14500-4500)

Belleten · 2024, Cilt 88, Sayı 311 · Sayfa: 1-43 · DOI: 10.37879/belleten.2024.001
Tam Metin
Gedikkaya Mağarası, Bilecik ili İnhisar ilçesinin yaklaşık 1 km güneydoğusunda, Gedikkaya Mevkii’nde yer alan Gedikkaya Nekropolü içerisinde bulunmaktadır. Mağara, Epi-paleolitik, Neolitik ve Kalkolitik olmak üzere üç farklı dönemde yerleşime sahne olmuştur. Bunun yanı sıra düzensiz bir şekilde Hellenistik Dönem’e ait az sayıda ele geçen malzeme; mağaranın yer aldığı kayalık tepenin eteklerinde yer alan yerleşim yerinin sakinlerinin zaman zaman belli amaçlarla mağarayı ziyaret ettiğine işaret etmektedir. Karbon 14 yaş tayini analizlerinin sonuçlarına göre mağarada bugüne dek bilinen ilk yerleşim Epi-paleolitik Dönem’e denk gelen MÖ 14500’lere aittir. Mağaranın iskân edildiği en geç tarih ise Orta Kalkolitik Dönem’e denk gelen MÖ 4500’lerdir. Mağaradaki Epi-paleolitik Dönem buluntuları Avrupa Üst Paleolitik Dönem kültür öğeleri ile Anadolu ve Doğu Akdeniz’in Çanak Çömleksiz Neolitik kültürleri arasında bağlantılar olduğunu düşündürmektedir. Neolitik Dönem sonuna ait bulgular burada kısa süreli bir yerleşime işaret etmektedir; söz konusu kontekstlere ait tarihler, 8.2 ka olarak bilinen iklim olayına ve küresel soğumanın zirve yaptığı sürece denk gelmektedir. Kalkolitik Dönem’in ilk yarısı Gedikkaya’da mimarisi ile daha uzun süreli fakat sezonluk iskânın olduğu bir zaman dilimidir. Neolitik ve Kalkolitik Dönem buluntuları şaşırtıcı bir şekilde Balkanlar, Kafkaslar, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu gibi uzak bölge kültürleriyle ortak öğeler içermektedir. Gedikkaya’daki iskân büyük oranda iklim olayları ile ilişkilendirilen ama yine de tam olarak kesinleşmemiş sebeplere bağlı “kültürel kırılmaların” olduğu dönemlere denk gelmektedir. Dolaysıyla barınma, yeni yer arayışı, güvenlik ve konaklama gibi çeşitli sebeplere bağlı bölgeler arası insan hareketliliğinin yaşandığı süreçlerde mağarada yerleşilmiştir.

The Formation and Denouement of “Perso-Islamic” in Oriental History and the Case of Seljuk Art and Architectural History

Belleten · 2022, Cilt 86, Sayı 307 · Sayfa: 895-927 · DOI: 10.37879/belleten.2022.895
Tam Metin
This paper questions the validity of the term “Perso-Islamic,” a label invented in scholarship on the history of the Middle East to coin the presumed cultural union between former ancient Persia and later Islamic culture. From the nineteenth century on, particularly the European historians with Indo-European philological background introduced an idiosyncratic discourse to studies on Islamic civilization. The phrase Perso-Islamic has been almost extemporaneously employed by them in places where institutions, culture and etiquette in central Islamic lands hint at elements of preIslamic kingship. As a result, the elements of culture in Central Asia, Iran and Anatolia that are considered as “civilized” are habitually linked to ancient Persia, and non-Iranian elements are marginalized under that holistic term, Perso-Islamic. As a chief expression of a long fostered orientalist paradigm, “Perso-Islamic” then became one of the key concepts of the grand narrative on Islamic art and architecture. The objective of this paper is first to reveal what “Perso-Islamic” refers to in historical studies, then to illustrate virtually impetuous use of the term in recent scholarship on Seljuk art and architecture.