3 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Atatürk Kültür Merkezi
  • Ani
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Macar Kaynaklarında Türk Kültürü ve Türkler (XIX. Yüzyıl Sonları - XX. Yüzyıl Başları)

Erdem · 2011, Sayı 59 · Sayfa: 107-120
Tam Metin
Macarlarla Türklerin tarih boyunca ortak siyasi, etnik, kültürel bağları, onlarda Türk kültürü ve Türklere karşı bir ilgi doğurmuş; çeşitli alanlarda pek çok Macar, anılarında, bilimsel yazılarında Türkler ve Türk kültürü hakkında yaşadıkları dönemlerle ilgili olarak bilgiler vermişlerdir. Türk-Macar ilişkilerinin siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan özellikle XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ilerleme kaydedip, XX. yüzyılın başlarında oldukça gelişmiş olduğu bir ortamda, pek çok Macar uzmanın verdikleri bu bilgiler, Osmanlı İmparatorluğu'ndan Türkiye Cumhuriyeti'ne geçiş sürecinin izlerini taşıyan bir kültürel dönüşümün tanıkları olarak oldukça önemlidir. Bu nedenle bu çalışmada Macar kaynaklarına göre Türk kültürünün bazı ögeleri , yüzyıllarca ilişki içinde olduğumuz bir millet olan Macarların bakış açısı ile ortaya konulup değerlendirilmiştir

Ani’de 2002 Yılında Ortaya Çıkarılan Yapı ve İçinde Bulunan Define

Erdem · 2009, Sayı 55 · Sayfa: 93-116
Tam Metin
Bu makale bugüne kadar araştırılmamış olan Orta Çağ pazar yerlerindeki gümrük yapılarının plan ve işlevleri hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlamaktadır. Diğer taraftan Ani'deki bu yapıda ele geçen işlemeli altın parçalar farklı kültürlerin altın işçiliğini ve üslubunu tanıtmakta, Çin'den Anadolu'ya ve Bizansa kadar olan geniş bir alanda kuyumculuk sanatı hakkında fikir vermektedir. Makale farklı dönemlere ait parçalardan oluşan bu definenin nasıl bir araya geldiğini ve bu yapıda bulunuş sebeplerini incelerken Moğol idaresi altındaki Ani'nin sosyo-ekonomik durumunu, Moğolların para ve vergi politikasını, devletin idarî sistemini de ortaya çıkarmakta, tarihî kaynaklardan da edinilen bilgilere dayanarak, bu definedeki parçaların halife veya sultanın idareciye gönderdiği hediyeler olduklarını ve hükümranlık sembolü olarak yollandıklarını ileri sürmektedir. Kars'ın 42 km doğusunda, surun yaklaşık 250 m batısında pandantifler üzerine oturan çift kubbeli bir yapı kalıntısı bulunmaktadır. 2002 yılında kazısı yapılan bu yapıdan 1.75 m aşağı inildiğinde 291 x 272 cm ölçülerinde bir oda; bu odanın içinde ise dairesel planlı bir kalıntı ortaya çıkmıştır. Bu kısmın taban ve duvar taşları yanmış olup, bir fırın veya ocak olduğu anlaşılmaktadır. Üste doğru kubbeleşen bu ocağın taban taşlarından birinin altından çıkan küçük, ağzı kırık bir testi içinde ise hepsi altından yapılmış olmak üzere iki bilezik, iki kemer tokası ve bir tüm kemerin saklandığı görülmüştür. Yapının tarihi ya da işlevine ait bir bilgi mevcut olmamakla birlikte, Ani'de tarihsiz eserleri tarihlendirmek zor değildir. Bu tip yapılar tarihi belli olanlara dayanılarak inşa tarzı, taşlarının ölçüleri, malzemenin cinsi gibi belli kriterlerle tarihlendirilebilmektedir. Bu yapının kazısı tamamlandığı zaman yanyana dört oda ve bunları bağlayan 1.5 m genişliğinde bir avlu ortaya çıkmıştır. Pazar yerlerinin hemen surun dışından başladığı göz önünde tutulursa, bu yapının satılacak eserleri damgalama işlemini yapan muhtesiplerin kullandığı resmi bir daire olduğu akla gelmektedir. Gerek bilezikler, gerekse kemer ve kemer tokalarının her çifti birbirinden çok farklı işçilik ve bezeme anlayışlarını yansıtmakta olup, bunların bir arada bulunmasının izahı, bulundukları yapıyla ilgisi ve tarihlendirilmeleri oldukça güç bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Gerek definenin parçaları, gerekse yapı, çeşitli üslup verileri ve benzer örnekler göz ününe alınarak tarihlendirilmeye çalışılmıştır.

Atatürk ve Siyasi Etik

Erdem · 2005, Sayı 44 (Etik Özel Sayısı) · Sayfa: 181-193

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve devrimleriyle modem Türk toplumunun yaratıcısı yüce Atatürk, siyasî hayatında eski-yeni devlet yöneticilerine, politikacılara daima örnek alınacak davranışlar sergilemiş, etiği siyaset alanında da uygulamaya özen göstermiştir.

Her şeyden önce, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ilkesi üzerinde kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nde halk egemenliğini sağlamak için 1924 ve 1930 yıllarında iki kez çok partili demokratik hayata geçişi denemiştir. 1924 Anayasası şekillendirilirken, ömür boyu cumhurbaşkanı seçilmesi hükmünü anayasaya koydurması mümkünken yapmamış, 1927, 1931 ve 1935 yıllarında TBMM tarafından Cumhurbaşkanı seçilme yolunu benimsemiştir.

Bu makalede, Atatürk'ün hayatında siyasî etiğe ne derecede önem verdiğini gösteren yüzlerce olaydan bir bölümü ele alınacak, günümüz politikacıları bu konuda bilgilendirilmeye çalışılacaktır.