4 sonuç bulundu
Uygulanan Filtreler
  • Son 10 yıl
  • Archives
Yayın Yılı
Anahtar Kelimeler

Yunanistan Devlet Genel Arşivi Ve Arşivcilik Çalışmaları

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2024 (Özel Sayı) · Sayfa: 401-438 · DOI: 10.33419/aamd.1534323
Tam Metin
Yunanca “archeion” kelimesinden gelen arşiv terimi işlemi sona ermiş resmî bir evrakın düzenli bir şekilde bir araya getirilip korunması demektir. Arşiv türleri içinde yer alan Devlet Arşivleri de bir ülkede devlet ile ilgili tüm resmî yazışmaları, telgrafları, mektup ve raporları bünyesinde muhafaza eden yer olarak aynı zamanda devletlerin tarihî belleği şeklinde nitelendirilebilir. Uluslar, arşivleri sayesinde hem kendi devletinin uluslararası düzeydeki haklarını hem de ülkesindeki bireysel hakları koruyabilirler. Dolayısıyla ulusal hafızanın canlı tutulmasındaki bir diğer önemli husus arşivlerin iyi muhafaza edilerek gelecek kuşaklara eksiksiz ve muhkem biçimde aktarılmasıdır. Arşiv belgeleri toplumsal, kültürel ve ekonomik bağlamda ulusların yaşam biçimleri ve görüşleri hakkında da bilgi verdiğinden tarih ve uluslararası ilişkiler araştırmalarında önemli bir rol üstlenmişlerdir. Bu minvalde düşünüldüğünde devletler tarihî süreç içinde etkileşim hâlinde olduğu diğer devletlerle yaptığı tüm antlaşmaları, yazışmaları ve raporları sıradan bir kâğıt malzemesi ile nitelendirmeyip kayda geçen ve geleceğe ışık tutan bilgi malzemeleri olarak tanımlamaktadırlar. Tarihî ve hukuki delil niteliğindeki her tür arşiv malzemesi geçmişi değil geleceği temsil eder. Bu makalede de devletlerin tarihî belleğini temsil eden ve akademik bir çalışmanın özgünlüğünü ortaya koyan arşivler Yunanistan Devlet Genel Arşivi (GAK) özelinde incelenmiştir. Yunanistan’da aktif olarak işleyişini sürdüren diğer kurum ve kuruluşlara ait arşivler de katalog hâlinde makalede belirtilmiştir. Makalenin Giriş bölümünde Tarih terminolojisi, belgeyi ön plana alan Ranke geleneği üzerinden açıklanmıştır. Birinci bölümde tarihte Türk-Yunan İlişkilerinin kısa özeti kronolojik sıraya uygun şekilde ele alınmıştır. İkinci bölümde arşiv belgeleri içinde en büyük yeri devlete ait kayıtlar tuttuğundan makalede de Yunanistan Devlet Genel Arşivi’nin kuruluşu, arşiv kaynaklarının tasnifinden bahsedilmiştir. Üçüncü ve son bölümde ise Yunan Devlet Genel Arşivi ve Yunanistan’daki diğer arşivlerden elde edilen çeşitli belgelerin tarihyazımında kullanılmasında yaşanılan zorluklar hakkında kısa bir değerlendirme yapılmıştır.

XX. Yüzyıl Türk Tarihi Araştırmalarında Polonya Arşivleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2024 (Özel Sayı) · Sayfa: 357-384 · DOI: 10.33419/aamd.1534294
Tam Metin
XV. yüzyıl başlarından beri ikili ilişkilerin var olduğu Polonya (Lehistan) ile Türkiye’nin yoğun temasları (daha öncesinde Osmanlı Devleti’nin temasları), birçok Polonya arşivine ve kütüphanesine tarihî kayıt olarak yansımıştır. Polonya’nın tarihte geçirdiği badireler arşivlerinin çeşitlenmesinde en büyük amillerdendir. Polonya-Litvanya Birliği’nin 1795’te taksim edilmesi ve topraklarının üç komşu ülkeye dâhil edilmesi de arşiv ve kütüphanelerin sayısını artırmıştır. Diğer yandan geçmişte Polonya’daki asilzade ailelerin arşivleri ve koleksiyonları da günümüzde bu çeşitliliğe sebep teşkil eder. Osmanlı dönemi araştırmaları için Archiwum Główne Akt Dawnych ve Biblioteka Książąt Czartoryskich gibi en önemli arşivlerin dışında Cumhuriyet Türkiye’si hakkında yapılacak akademik çalışmalar için araştırmacıların birçok arşivde tarama yapması gerekir. Varşova’da Archiwum Akt Nowych, Centralne Archiwum Wojskowe ve Archiwum Instytutu Pamięci Narodowej, Archiwum Ministerstwa Spraw Zagranicznych, Londra’da Instytut Polski i Muzeum im. gen. Sikorskiego ve Józef Piłsudski Institute of America bunların başlıcaları olup haricen küçük çaplı yerel arşivler de gözden geçirilmelidir. Bahse konu arşiv ve kütüphanelerde I. Dünya Savaşı’ndan başlamak üzere Millî Mücadele dönemi, Lozan Konferansı, Cumhuriyet Türkiye’sinin şekillenmesi, giden gelen elçiler, konsolosluk raporları, Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türkiye-Polonya arasında yapılan antlaşmalar, II. Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş döneminin yanında 1990’lara dair bazı resmî evrakları görmek mümkündür. Son yıllarda dijital arşiv imkânlarının artması, araştırmacıların çalışmalarını kolaylaştırmış ve bu durum nicelik ve nitelik olarak akademik yayınların daha yüksek düzeye çıkması olarak sonuçlanmıştır. Bu bağlamda Türk tarihi ve Türkiye-Polonya ilişkileri açısından Polonya zengin içerikli ve çeşitli arşivler sunar. Makale, bu noktada özellikle Cumhuriyet dönemi çalışmaları için Polonya arşivleri ve kütüphaneleri üzerine bir analizi kapsamaktadır ve araştırmacılara mevcut çalışma şartları hakkında bilgi vermeyi amaçlayan bir içeriğe sahiptir. Netice itibariyle Polonya, “Yeni Türkiye” ile ilk temas kuran ülkelerden olarak arşivleri ve kütüphaneleri Cumhuriyet dönemi Türk tarihi araştırmaları açısından önemi haizdir.

Yakın Dönem Araştırmaları İçin Bulgaristan Arşivleri

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 2024 (Özel Sayı) · Sayfa: 107-148 · DOI: 10.33419/aamd.1534365
Tam Metin
“Yakın Dönem Araştırmaları İçin Bulgaristan Arşivleri” başlıklı bu çalışmanın amacı Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı ile ilgili araştırma yapacak olan araştırmacılara Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da yer alan arşiv ve kütüphanelerden nasıl faydalanacaklarına dair rehberlik sağlamaktır. Bu rehberlik de özellikle Balkan Araştırmaları Enstitüsü ve Trakoloji Merkezi Kütüphanesi (Институт за Балканстика), Bulgaristan Kiril ve Metodiy Milli Kütüphanesi (Национална Библиотека Св. Св. Кирил и Методий) ve başkent Sofya’da yer alan Bulgaristan Devlet Arşivleri (Държавна Агенция “Архиви”) üzerinden bir yol haritası çizilerek sağlanacaktır. Öncelikle yukarıda zikredilen kütüphane ve arşivlere erişim hususunda günümüz teknoloji çağının gereği ve araştırmacıların değişen metodsal süreçler çerçevesinde web adresleri üzerinden kısa ve kolay bir ziyarette bulunmalarını tavsiye etmek başlangıç için yerinde bir ilk adım olacaktır: Balkan Araştırmaları Enstitüsü ve Trakoloji Merkezi Kütüphanesi (Институт за Балканстика с Център по Тракология) erişim için: https://www. balkanstudies.bg/bg/; Bulgaristan Kiril ve Metodiy Milli Kütüphanesi (Нацинална Библиотека Св. Св. Кирил и Методий) erişim için: https://www.nationallibrary.bg/www/; Bulgaristan Devlet Arşivleri (Държавна Агенция “Архиви”) erişim için: https://www.archives. government.bg/. İlgili web adreslerinden dijital kataloglara ve erişime açılmış arşiv materyallerinin dijital görüntülerine erişilebilmektedir. Buradan hareketle bahsi geçen arşiv ve kütüphanelerden temin edilmiş belge ve kaynaklarla çalışmanın birinci bölümünde “Birinci Dünya Savaşında Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri” hakkında bilgi verilmiştir.

Geç Dönem Anadolu Kalemişi Süslemelerine Yeni Bir Örnek: Kemaliye Orta Cami

Erdem · 2019, Sayı 76 · Sayfa: 185-204 · DOI: 10.32704/erdem.572898
Tam Metin

ÖZ

Erzincan'a bağlı Kemaliye ilçesi merkeze 144 km. uzaklıktadır. İlçe, Türklerin Anadolu'yu fethinden sonra Osmanlı hâkimiyetine kadar Anadolu Selçuklularının, İlhanlıların ve Akkoyunlulara bağlı kalmıştır. Fırat vadisinin batı kıyısında nehre paralel yerleşim gösteren ilçe, Osmanlı Döneminin 19. yüzyıl fiziki dokusunu yansıtmaktadır. Orta Cami, ilçede Kadı Gölü'nün yanında kuzeyden güneye doğru eğimli arazi üzerinde bulunmaktadır.

Orta Cami, dikdörtgen plana sahip kubbe ile örtülü orta bölüm, içten düz ahşap tavan dıştan kırma çatı ile örtülü doğu ve batıdaki mekânlar ve kuzeyde yer alan son cemaat yerinden oluşmaktadır. Güney cephede mihrap nişi dışa taşıntı yapmaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğünün 1985 tarihli belgesinde caminin inşa malzemesi kaba yonu taş olarak geçmektedir. Günümüzde kesme taşın kaplama malzemesi olarak kullanıldığı görülmektedir. Cephelerde yer alan pencereler sivri kemer alınlıklıdır. Caminin inşa kitabesi yoktur. Orta Cami olarak bilinen yapı, arşiv kayıtlarına göre Kiremitçi Mustafa Ağa tarafından yaptırılmış olmalıdır. Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde caminin ismi "Selatin, Kurşunlu, Orta Cami" olarak da geçmektedir. Arşiv kayıtları, caminin mimari özellikleri dikkate alınarak yapıyı 17. yüzyıla tarihlemek doğru olacaktır.

Bu çalışmada Vakıflar Genel Müdürlüğünün arşiv fotoğraflarından caminin kalem işi süslemeleri üslup özellikleri bakımından incelenerek teknik ve kompozisyon açısından değerlendirilmeye çalışılacaktır. Ele alınan caminin süslemeleri daha önce bir yayına konu olmamıştır. Amacımız kalemişi süslemeleri detaylı bir şekilde tanıtarak Anadolu duvar resmi içinde yerini belirlemektir. Cami, Batılaşma Dönemi etkilerinin görüldüğü sıva üzerine uygulanan kalem işi süslemelere sahipti. Ancak zamanında yapılan yanlış onarımlar bu süslemelerin günümüze kadar gelmesine engel olmuştur. Servi ve meyve ağaçları, kıvrımlı dallara bağlı kır çiçekleri, tomurcuk gül demetleri, madalyonlar, püsküller, C ve S kıvrımları bunlara ek olarak kandil, sütun, ay-yıldız süslemede uygulanan tasvirlerdir. Hardal sarısı, mavi, yeşil, kırmızı, turuncu, siyah gibi renkler kullanılmıştır.

Bu camide görülen süslemeler anlayış olarak olmasa da üslup olarak İstanbul'daki örneklerden farklı süslemelere sahiptir. Anadolu'nun diğer yörelerinde görülen natürmort veya manzara resimleri bu camide uygulanmamıştır. Süslemelerin nitelik bakımından zayıf olması ve oranlardaki bozukluklar burada çalışan ustaların yerel olduğuna işaret etmektedir. Erzincan'ın bu küçük ilçesinde sanatın halka indirgenmiş olması ve halk sanatı içinde kendine has bir yer alması da ayrıca önemlidir. Bu süslemeleri, harimde geçen 1884-86 tarihli kitabe göz önüne alınarak ve üslup özellikleri bakımından 19.yüzyılın son çeyreğine tarihleyebiliriz.