331 sonuç bulundu
Dergiler
Yayınlayan Kurumlar
Yazarlar
- İsmet Giritli 13
- Cemal Enginsoy 11
- Suat İlhan 9
- Bekir Tünay 8
- Sadi Irmak 7
Anahtar Kelimeler
- Atatürk 329
- Türkiye 38
- Turkey 33
- Türkiye Cumhuriyeti 23
- Cumhuriyet 22
- Eğitim 20
- Ataturk 18
- Atatürkçülük 18
- Education 18
- Turkish Nation 16
Atatürk'ün Kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin Temel Nitelikleri
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1993, Cilt IX, Sayı 27 · Sayfa: 523-548
Özet
Bu konuyu inceleyebilmek için sadece yürürlükteki Anayasa'da mevcut nitelikleri ortaya koymak yeterli değildir. Cumhuriyetimizin tarihsel oluşumunu, Türk kültüründeki yerini, temel felsefesini, TBMM'nin açılışından bugüne kadar kabul edilen Anayasaları detayı ile ele almak ve özellikle Atatürk'ün bu konudaki fikirlerini irdelemek gerekir.
Atatürk ve Çağdaşlaşmada İnsan Prototipi
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1993, Cilt IX, Sayı 26 · Sayfa: 281-288
Özet
"Çağdaşlaşmak", kavramın anlamı itibariyle yeni bir sözcük değildir. 19. yüzyılın ikinci yarısından ve özellikle 1908 Meşrutiyetinden itibaren bu kavramı ifade amacı ile "asrîleşmek" sözcüğü kullanılmıştır. Sonradan bu sözcük bir kısım zümrelerde Türk, İslâm örf ve âdetlerinden, kültüründen kopmuş, yabancı (gavur) taklitçiliği yapmış bulunmayı çağrıştıran ek bir anlam ifade etmeye başlamış ve bazı sosyal grupları belirlemek amacıyla ve çok kere istihza maksadıyla kullanılmıştır; bundan sonra da batılı toplum biçimine uygun tarzda başka bir medeniyet dünyasına yollama yapmak amacıyla "medenîleşmek" terimi kullanılmaya başlanmıştır. Atatürk'ün "Muasır medeniyet seviyesi" olarak ifade ettiği hedef medenî batı toplumları düzeyidir. Günümüzde, yukarda belirlediğimiz kavramla yani çağdaşlaşma ile çok sıkı bir İlişki içinde söz konusu edilen bilimsel kavram ise, "sivil toplum" (La société civile-civil society) dur. Sivil toplum, hemen açıklayalım ki, askerî toplum teriminin karşılığı değildir. Fransızca ve İngilizce karşılığındaki "civil" kelimesi şehirleşmiş toplum, medenî toplum anlamındadır. Bilindiği gibi medenî kelimesi medine yani şehir kelimesinden gelmektedir. "Türk Medenî Kanunu" ibaresinde geçen medenî kelimesinde olduğu gibi; zira şehirleşmek ile medenîleşmek arasında çok sıkı bir ilgi vardır.
Atatürk ve İslam Dini
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1993, Cilt IX, Sayı 26 · Sayfa: 289-302
Özet
Benim görüşüme göre, Atatürk'ün düşünceleri ve reformları arasında, içeriklerinin en sık saptırılanları ve en yaygın olarak yanlış yorumlananları İslam dinini ve laikliği ilgilendirenlerdir. Bir tarafta, asla uzun boylu bir dine önem vermeyen materyalistler ve ateistler, Atatürk'ün İslam dinine düşman olduğunu ya da basitçe görmezden gelen bir lider olduğunu bilerek ve amaçsız iddia edecek kadar ileri gittiler. Bu insanlar Atatürk'ün reformlarının ardındaki niyetlerini gizlemek için bu pozisyonu almışlardır. Öte yandan, bu sinsi propagandadan yanıltılan ve çıkarları tehlikeye giren bazı küçük gruplar, laiklik hakkında kesin bir bilgiye sahip olmayan ve Atatürk'ün düşüncelerinden ve gerçek tutumundan habersiz kalmayı tercih edenlerle el ele çalıştı. İslam dinine doğru. Bunun yerine, bu tür insanların dine yönelik olumlu ve reformcu yaklaşımlarını keşfetmeleri, eleştirel olarak değerlendirmeleri ve geliştirmeleri bekleniyordu. Bu talihsiz gelişmeler sonucunda Atatürk ve reformları ile ilgili iki karşıt mezhep ortaya çıktı: Biri onu sömürüyor, diğeri reddediyor. Sonuç olarak, her ikisi de Atatürk'e ve ülkeye zarar vermiştir. Bir insanı görüşlerinden ve düşüncelerinden ayrı olarak yargılamak imkansızdır. Atatürk'ü ve ilkelerini tam olarak kavramak, kendisi tarafından tutulan ve ortaya atılan ana düşünce ve görüşleri inceleyerek elde edilebilir.
Roma'da Canonica Müzesi'nde Atatürk
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1993, Cilt IX, Sayı 26 · Sayfa: 443-448
Özet
Vatikan'da görevde iken bir Italyan dostum "Roma'da Türkler için çok değerli bir müze var" dedi. Gittim. Roma'nın ihtişamlı Pincio Parkı'nda Villa Borghese yakınında bulunan bu müze, tanınmış Italyan heykeltraş Pietro Canónica (Torina 1869-Roma 1959)'nın ömrünün son dönemini geçirdiği "La Fortezzuola" diye adlandırılan tarihi villa'dadır. Son zamanlara kadar helkeltraşın eşinin yaşadığı bu villa'da, bugün Canonica'nın eserleri teşhir edilmekte, ayrıca eşinin ölümünden sonra sanatkârın atölyesi de ziyarete açılmış bulunmaktadır. Müze her bakımdan sanatın evrenselliğini bir kez daha simgelemektedir. Heykel sanatında yeni klasikçilik ile insan psikolojisi üzerindeki derin vukufunu büyük bir incelikle bağdaştıran bu heykeltraş, İtalya'da ve çeşitli ülkelerde yaptığı anıtlarla da tanınmıştır. Roma'daki Canonica'ya ait müzenin bizim bakımımızdan Önemi, Atatürk'ün ilginç bir büstüne ilâveten, Türkiye'de yapmış olduğu anıtlara ait bazı büyük modellerin görkemli bir şekilde sergilenmiş olmasıdır. Heykeltraşın atölyesinde, ayrıca anıtlarla ilgili olarak hükümetimizle, bu arada o dönemin başbakanı İsmet Paşa İle yaptığı temaslara ilişkin resimler ve belgeler bulunmaktadır.
Atatürk ve Türk Kadını
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1992, Cilt IX, Sayı 25 · Sayfa: 67-72
Özet
Bu yazıda, Millî Mücadele yıllarında Türk kadınının durumundan, verdiği hizmetlerden başlayarak, modern Türk toplumunda kadın ve Atatürk'ün Türk kadınına verdiği değer açıklanmaya çalışılacaktır. Millî Mücadele'de Türk kadınından söz ederken, onun cephede ve cephe gerisindeki hizmetlerini ayrı ayrı açıklamak gerekir kanısındayım. Kurtuluş Savaşı sırasında kadın Millî Mücadele'ye erkek kadar hizmet etmiş, en zor şartlara katlanmış, cephede erkekle omuz omuza düşmana karşı savaşmış, zaman zaman düşmana esir düşüp işkenceye maruz kalmış ama herşeye rağmen mücadelesine sonuna kadar devam etmiştir. Şimdi sayacağım isimleri belki ilk defa duyacak belki de bir defa daha hatırlayacaksınız. Kara Fatma, Ayşe Hanım, Bitlis Defterdarının hanımı, Kara Fatma Şimşek, Hatice Hanım, Tayyar Rahmiye, Melek Hanım, Tarsuslu Kara Fatma, Gaziantepli Yirik Fatma, Mudurnulu Fatma Kadın, Nazife Kadın, Gördesli Makbule, Asker Saime Hanım Kurtuluş Savaşı'na katılan mücahit kadınlardan sadece bir kısmıdır.
Amasya Protokolü Üzerine
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1992, Cilt IX, Sayı 25 · Sayfa: 29-36
Özet
Ulu Önder Atatürk'ün "Ne Mutlu Türküm Diyene" özdeyişinde simgelenen ulusal gururumuzun kaynağı aziz milletimizin insanlık tarihinin derinliklerine uzanan köklü bir tarih geleneği vardır. Tarihî belgelere göre, çağlar boyunca gelip geçen bütün Türk devletleri, çevrelerinde; bazıları ise, evrensel çapta etkili olmuşlardır. Örneğin; kuruluşu, tanınmış bir Fransız tarihçi Fernand Grenard, tarafından, "...insanlık tarihinin en büyük ve en hayrete değer olaylarından biri..." olarak nitelenen Osmanlı Devleti (1299-1922), 600 yılı aşkın yaşamının uzun bir döneminde, üç kıtaya damgasını vurmuş olan, bugünkü terimi ile, bir "süper güç" olmuştur. Bu gerçeği, bir batılı tarihçi, 1878'de yazılmış olan "Osmanlı Türklerinin Tarihi" adlı İngilizce bir eserde şöyle tanımlıyor. "
Atatürk ve Türk Kurtuluş Savaşı
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1992, Cilt IX, Sayı 25 · Sayfa: 37-66
Özet
Bu yazıda, Kurtuluş Savaşımızdaki, bu arada İstiklâl Harbi'ndeki çeşitli askerî harekâtın dile getirilmesinden çok, savaşın nedenleri, evreleri, sonuçları ve önemi ile Atatürk'ün bu savaştaki rolü, hizmetleri üzerinde durulacaktır.
Alman Belgelerinde Atatürk ve Kurtuluş Savaşı
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1992, Cilt IX, Sayı 25 · Sayfa: 85-94
Özet
Bu çalışmamızda, Alman Dışişleri Bakanlığı Arşivi'nde bulunan bazı belgelerde 1920-1922 yıllan arasında İstanbul ve Anadolu'nun "Alman" gözüyle nasıl değerlendirildiğini ortaya koymak istiyoruz. Belgelerde, esas itibariyle Almanya'nın İstanbul'daki, kısmen de Avrupa'nın önemli başkentlerindeki temsilcileri, aldıkları istihbarata, gözlemlerine ve yerel basında çıkan haberlere dayanarak, Kurtuluş Savaşı' nın geleceğini sezinlemeye çalışmakta ve çeşitli yorumlar yapmaktadırlar.
Atatürk'ün Okuduğu Kitaplar ve Kitaplığı
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1992, Cilt IX, Sayı 25 · Sayfa: 73-84
Özet
Atatürk'ün boş vakitlerini okuyarak değerlendirdiğini çevresindekilerin beyanlarından ve anılarından biliyoruz. Söylev ve demeçlerinde ve Meclis tutanaklarında değindiği konulardan O'nun birçok bilimsel yayınları incelediği de anlaşılmaktadır.
Atatürk ve Laiklik
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi · 1992, Cilt VIII, Sayı 24 · Sayfa: 429-438
Özet
Lâiklik, Prof. Feyzioğlu'nun yerinde deyimiyle, "Türk İnkılâbının temel taşı" dır. Gerçekten lâiklik, Atatürkçü düşünce sisteminin özünü oluşturan akılcı ve bilimci tutumun ayrılmaz bir parçasıdır; onun zorunlu sonucudur. Lâiklik, Türk İnkılâbının temel hedefi olan çağdaşlaşmanın vazgeçilmez şartıdır. Lâiklik olmadan ne akılcı yaklaşımın varlığından söz edilebilir, ne de çağdaşlaşma hedefine ulaşılabilmesi mümkün olur. Çağdaş toplum, lâik toplumdur. Lâiklik, Türk İnkılâbı ve Atatürkçü düşünce sistemi açısından niçin bu kadar büyük önem taşır? Bilindiği gibi Osmanlı Devleti, bütün diğer İslâm devletleri gibi, "teokratik" (din kurallarına bağlı) bir devletti. Batı dünyası, Rönesans ve Reform hareketlerinden itibaren din ve dünya işlerini birbirinden ayırmaya başlamış, düşünce ve bilim hayatını din kurallarının baskısından kurtarmış, devlet yönetimine akılcı ilkeleri hâkim kılmıştır. Bu değişmelerin etkisiyle Batı toplumları Yeniçağda büyük bir hızla gelişip güçlenirken, bir zamanların görkemli devleti Osmanlı İmparatorluğu, bu gelişme ayak uyduramadığı için her alanda gitgide geri kalmış, nihayet ondokuzuncu yüzyılda varlığını koruyabilmek için bile büyük Batı devletlerinin kendi aralarındaki denge hesaplarından ve menfaat çatışmalarından medet umar hale gelmiştir.